Akif Beki ilk yazısında Çölaşan'a çattı
Abone olHürriyet'teki ilk polemik yazısında Emin Çölaşan'ı hedef alan Akif Beki "Sen neymişsin be Hürriyet!" dedi.
GAZETECİLER.COM- Hürriyet çiçeği burnunda
yazarı Akif Beki ilk polemik yazısını yazdı. Hürriyet'e geçtikten
sonra bazı çevrelerin hasetten çatladığını yazan Beki Sözcü yazar
Emin Çölaşan'a çattı. Çölaşan'ın hala Hürriyet aşkıyla yanıp
tutuştuğunu yazan Beki "Sen neymişsin be Hürriyet!" dedi.
İşte Beki'nin yazısındaki ilgili bölüm:
HİÇ değilse bir konuda haklı çıktı Ertuğrul Özkök. Yerden göğe
haklı:
Havasından mı suyundan mıdır, çok fazla kıskançlık çekiyor
Hürriyet’te yazmak.
Bay Deki’nin ilk birkaç günlük deneyimini özetleyecek tek kelime,
‘haset’. Üç kelime ise ‘haddinden fazla haset’.
Hayır, itikadına ters düşmese kurşun döktürecek. Ama ters...
Bay Deki krizine girenler içinde en acıklı olanı da Emin Çölaşan’ın
durumu. Atlatamıyor, ‘Niye ben değil de o’ bunalımından
çıkamadı.
Hürriyet, bir saplantı olmuş onda.
Aydın Doğan kazara ‘gel gel’ mimiklerini oynatsa, ‘Beni çağırıyor’
diye koşacak. Can atıyor geri dönmeye, lakin nerede!
Kaç yıl oldu, Hürriyet kompleksini aşamadı.
Aşamadığı bir şey daha var, somut düşünce evresi.
Soyutlama yeteneği, doğal gelişimin bir alt aşamasında kalmış.
“Sakla samanı, gelir zamanı” desen, samanı götürüp evde saklamayı
anlayacak.
Ecnebilerin, “Yuvarlanan taş yosun tutmaz” deyimini sorsan, taş ve
yosundan öteye gidemeyecek. Taşın, o sırada hızla yuvarlandığı için
yosun tutmadığını söyleyecek çok çok.
Taşı taş, yosunu da yosun...
Tipik somut düşünme belirtileri bunlar.
Normalde insan zihni, buluğ çağına girerken soyut düşünme aşamasına
geçer.
Buluğa erene, ‘Akıl baliğ oldu’ derler. Sadece ergenliğe değil akla
da erdi manasına.
Akıl baliğ olmayana kabirde bile hesap sorulmaz. Yaptıklarından
mesul değildir, söz ve eylemlerinden sorumlu tutulamaz.
2002 senesinde, Radikal gazetesinde “Erdoğan’ın Harfleri” başlıklı
bir dizi yazmıştım. Ona takmış.
Kitap yazıp Tayyip Erdoğan’a ‘mehdi’ dediğimi söylüyor, ‘Şeceresini
Musa soyuna bağladı’ diyor, vesaire.
Mehdi’den, Musa’dan öteye gidemiyor aklı.
Mecaz, birebir gerçek gibi alınmaz desen ne yazar...