Akdoğan: Öcala'ın mesajı tahrik etti
Abone olBaşbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, çözüm süreci ve Kobani yardımları konusundaki soruları cevapladı.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kobani sürecinde
PYD'nin büyük yanlışlar yaptığını söyledi. Peşmerge ile PKK'nın
ayrı tutulması gerektiğini söyleyen Akdoğan, Kobani gösterilerinde
Öcalan'ın sokakları tahdik ettiğini iddia etti.
İşte Akdoğan'ın açıklamalarından bazı satır başları;
Çözüm süreci ve Suriye ve Irak'taki IŞİD tehlikesiyle
Kobani'deki kuşatmayla ilgili açıklamalarda bulunan Yalçın Akdoğan,
Türkiye'de yaşanan gerilimin sorumlusu olarak Öcalan ve HDP'yi
işaret etti. Türkiye'yi bir kaç gün içerisinde ateşe iten Kobani
olaylarında Öcalan'ın rolü olduğunu iddia eden Akdoğan,
"Öcalan'ın verdiği mesajın, bu olayları tahrik ettiği
kanaatindeyim" dedi.
"HDP ÖZELEŞTİRİLİ YAPSIN"
"HDP ÖZELEŞTİRİLİ YAPSIN"
Akdoğan, 'olayların fitilini ateşlemekle' suçladığı HDP'nin de
özeleştiri yapması gerektiğini belirtti.
PKK'nın Kobani eylemlerini fırsata çevirmeye çalışdığını dile
getiren Başbakan Yardımcısı, yaşanan olayların süreçte
'kırılganlık' meydana getirdiğini belirtti ve
"PKK yan çizdi" ifadesini kullandı.
HDP kanadından yapılan "Yol haritası bizimle
paylaşılmadı" açıklamasını da değerlendiren Akdoğan,
"Eylül ayında yol haritası İmralı'ya gösterildi, bunu İmralı ve HDP
heyeti biliyordu. Bu nedenle HDP'nin açıklamalarını talihsiz olarak
görüyorum" diye konuştu.
Güvenlik paketi konusundaki çalışmaların devam ettiği söyleyen
Akdoğan, düzenlemeye ilişkin eleştirilerin de yersiz olduğunu idda
ederek "Diyelim istenmeyen olaylar oldu, değiştiririz.
Bu Allah'ın emri değil" değerlendirmesini yaptı.
İşte Akdoğan'ın açıklamalarından bazı satır başları;
"Kobani'de bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu dram karşısında
Türkiye pozisyon aldı. PYD bu süreçte çok yanlışlıklar
yaptı.
Bunlardan bağımsız olarak insani olarak baktık duruma.
200 bin insanı kabul ettik. Türkiye Kobani konusunda
duyarsız kaldı gibi söylemler doğru değil.
Kobani için bir şeyler yapanın başında Türkiye geliyor. Kobani
şu anda Suruç'ta. Kobani'de yaşayanların çoğu Suruç'ta yaşıyor şu
anda. Gerekli tüm yardımları yaptık.
İnsanları biz kabul ettik, insani yardımı biz yapıyoruz. ÖSO
ile PYD birbirini seven değil, birbiriyle mücadele eden
gruplar.
Türkiye sınırlarını açmıyor, savunma yapmalarına izin vermiyor
gibi açıklamalar yapılıyor. Türkiye yabancı savaşçılar konusunda
duyarlılık sergiledi. Geçmeye çalışanlar engellendi. Bir taraftan
sınırları açın dendi.
"PEŞMERGE AYRI PKK AYRI"
"PEŞMERGE AYRI PKK AYRI"
Türkiye göndermeye çalışsa ölüme gönderdiniz denilirdi. Bu
konuda yapılan çoğu şeyi Türkiye yaptı. Cumhurbaşkanımız hava
saldırısı ilk başladığında inşallah devam eder demişti.
Daha önce koridor tartışması olmuştu. PKK'nın
koridordan geçmesi meşru değil demiştik. Ama Peşmergenin durumu
farklı. Peşmerge meşru bir yönetimin ve Irak ordusunun bir
parçası. Türkiye yasal olarak ne varsa bunların hepsini yapan bir
iki ülkeden bir tanesi.
6-7 Ekim olaylarının gerekçesi hiçbir şey olamaz. Hiçbir olay
vandalizmi meşrulaştıramaz. Biz başından beri hükümet tutarlı bir
tavır sergilemiştir.
Türkiye tavrını değiştirmedi, bu önergeyi biz getirdik ABD
getirmedi. Türkiye kaygılarını net bir biçimde ABD'ye iletti.
PYD'ye silah aktarımını doğru bulmuyoruz. ABD burada Türkiye'yi
üzmeyecek şekilde bir dil kullanıyor.
'PKK YAN ÇİZDİ'
Kobani olayı fırsata çevrilmek istendi. Suriye'ye Türkiye'yi
nasıl çekeriz diye düşündüler. Örgüt açısından bakıldığında bunun
sürecin önüne bir tıkaç olarak konulduğunu düşünüyorum.
Hükümet kararlı bir şekilde süreci sonuca ulaştırmak istiyor.
Bunu gören örgüt bunu bir tıkaç olarak, bahane olarak kullandı.
Adeta yan çizdiler su kaynattılar. Burada da Kobani'yi bahane
olarak kullandılar. şehirleri karıştırdılar, şiddet olayları
oldu.
Daha beterini yaptlar. Kobani olaylarında HDP yanlış
yapmıştır. Kobani olaylarının fitilini ateşleyenler yanlış yaptı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki kazanımlarını kaybettiler. Devletin
kararlı duruşu geri adım attırdı. Öncelikle öz eleştiri yapmalılar.
HDP bir takım açıklamalarla hatalarını telafi etmeye
çalışıyor.
Sürecin bir noktaya varabilmesinin ön şartı kamu düzenin
sağlanmasıdır. Hükümet çözüm sürecinde aynı noktada
durmaktadır.
'ÖCALAN TAHRİK ETTİ'
Kobani olaylarında Öcalan'ın rolü olduğunu düşünüyorum. Bazen
genel bir gidişat oluyor, Öcalan'da boşa düşmemek için bir pozisyon
alıyor. Bu zaman zaman bazı olaylarda yaşandı. Ama son olaylarda
böyle olduğu kanaatinde değilim. Öcalan'ın verdiği mesajın, bu
olayları tahrik ettiği kanaatindeyim. Yani kardeşi üzerinden
verdiği 15 Ekim mesajı, nereden çıktı. 15 Ekim diye bir tarih
yok.
'HDP YOL HARİTASINI BİLİYORDU'
Biz 1 Ekim'de Başbakanımız Demirtaş'ı davet ettiğinde bu konu
konuşulmuştur. Biz görmedik, bilmiyoruz demeleri anlamlı değildir.
Bizim anlamadığımız, bu konuların konuşulmuş olmasına rağmen
olayların durmamasıdır.
'EV HAPSİ İSTEMİYOR'
Öcalan'a ev hapsi ya da statü bizim gündemimizde değil.
Öcalan'da bunları istiyor değil. Zaman zaman sürecin gerektirdiği
şeyler oluyor. TV verildi, doktor ihtiyacı olduğunda gidiyor vs...
Şartları iyileştirildi.
Güvenlikte herkesin yetkisi sorumluluğu bellidir. Süreç var
diye bazı yerlerde suiistimal edildiğini görüyoruz. Son dönemde
yaşanan başka tartışmalar var. Güvenlik ve çözüm süreci bir birini
tamamlayan parçalardır.
'ALLAH'IN EMRİ DEĞİL, DEĞİŞTİRİRİZ'
Öyle bir şey söyleniyor ki hükümetin uygulaması sanki çok
gerilere götürecek. Eski Türkiye'ye artık dönemeyiz. AB standarları
gerisine düşmemiz söz konusu değil. Polisin gözaltı yetkisi var mı?
Yok. Almanya, İngiltere, Fransa, Danimarka, Estonya gibi bir çok
Avrupa ülkesinde gözaltı yetkisi var.
Gözlatına alma herhangi bir polise verilen bir yetki değil.
Yetkili mülki amirlerce alınabilecek bir karar ve 24 saat içinde
hakime sunulacak. Yanlış bir şey yapılırsa bedelini de ödeyecek.
Burada geliştirilen he adımın tedbiri de alınıyor.
Keyfiliği önlemek için her türlü tedbir yanında getiriliyor.
Türkiye'nin maruz kaldığı tehditlerin olmadığı AB'de bile daha
ileri tedbirler var. Oysa bizim nasıl bir bölgede yaşadığımız
belli. Biz onların çok çok ilerisinde adım atmışız. Fiiliyatta
sorunlar çıkıyor.
Bunların hepsini makul ve meşru adımlar olarak görüyorum.
Sıkıntı olabileceğini düşünmüyorum. Bir de şu var; diyelim
istenmeyen olaylar oldu, değiştiririz arkadaş.
Şimdi bir takım şeyleri 6 ay önce yapmıştık, sıkıntı yaşandı
değiştiriyoruz. Bu Allah'ın emri değil. Neticede demokratik bir
ülkede yaşıyoruz. Böyle bir ihtiyaç var ve bunun doğru olduğuna
inanıyoruz."