Merhabalar,
Saatler 03.00 çoktan geçmiş… Akdeniz sahillerinde dalgaların
çağrısı dayanılmaz… birazdan bir orkestra şefi gibi dalgalarla
başbaşa olacağımın heyecanıyla kendimi Akdeniz’in beyaz
köpüklerinde bulacağım.
Antonio Vivaldi’nin 4 mevsimi gibi adeta dalgalar şarkı
söylüyor. Dalgaların şahı en önde… Akdeniz’in fırtınalı
gecesini aydınlatan dalgaların bembeyaz köpükleri. Gece
puslu, gök yağıyor, dalgalarsa konuşuyor.
Med cezir, fırtına ve daha fazlası; yaradanın sonsuz gücü…
Düşünceler berraklaşıyor sanki dalgalar beni alıp götürecekmiş
gibi okyanuslara…
Derinlik ve sığ, duygularsa gecenin renginde… unutulmaz
bir Akdeniz gecesiydi özgürlüğü çağıran derin bir yolculuk…
çok uzaklarda kocaman bir gemi ışıklarıyla denizi
aydınlatıyor… dalgalar raks ederek birleşiyor her seferinde kıyıya
daha da güçlü bir şekilde vuruyor.
Başka hiçbir şey düşünemiyorsun dalgaların çekim gücü
harikulade… sırılsıklam olmuş ruhum bambaşka duygular ve
düşünceler içerisinde heyecanlanıyor, korku üstüne gittikçe
cesarete dönüşüyor, koşmak atmak istiyorum kendimi dalgaların en
yükseldiği ana.
Yüzyıllardır medeniyetin anlam bulduğu su uygarlıkların
başlangıcı olmuştur.
Lawrence George Durrell “Akdeniz’in tümü,
dişlerin arasındaki siyah zeytinlerin acı tadından yükseliyor
sanki. Etten ve şaraptan daha eski bir tat. Serin su kadar eski bir
tat. Bölgede zeytin ve zeytinyağı kadar eski olan tek şey var
deniz. En eski antik toplumlardan bu güne kadar hiçbir tabiat ürünü
uygarlıklar üzerinde zeytin kadar biçimlendirici bir etkiye sahip
olmadı.
Bütün Akdeniz, heykeller, palmiyeler, altın kolyeler, sakallı
kahramanlar, şarap, fikirler, gemiler, ay ışığı, kanatlı gorgonlar,
bronz adamlar, filozoflar, tüm bunlar dişlerin arasındaki kara
zeytinin ekşi sert tadından çıkmış gibi. Etten ve şaraptan daha
eski bir tattan… soğuk su kadar daha eski bir tattan…”
Paylaşmanın, düşünmenin ve yeni bir gün ışığında güneşin doğuşu,
çimenlerdeki kedi, ağaçlardaki kuşlar ve insanlar yine Akdeniz’e
gülümseyecekler, sahillerde çocuk sesleri ve bir Akdeniz
fotoğrafı…
Dalgalar tüm sahili kaplarken bir yandan da deniz kendisine
çekiliyordu. Gecenin ortasında…
Afrikalı yerlilerin kendi aralarında kullandığı ve daha sonra
herkes tarafından bilenen; sular yükselince balıklar karıncaları
yer, sular çekilince de karıncalar balıkları yer… kimse bugün ki
üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir çünkü kimin kimi yiyeceğine
suyun akışı karar verir.
Yaradanın gücü sonsuz, sofrası büyüktür… Dostluk denizi
okyanustur.
İçinizden geçirdiğiniz en güzel dileklerin sizler ve
sevdiklerinizle olması dileğimle tatil tadında kalın.