Akdağ doğuma el attı
Abone olSağlık Bakanı Recep Akdağ, doğudaki doğum sayılarının daha fazla olduğunu söyledi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''ülkenin doğusu, kırsalı ve göç alan
illerdeki göç edenlerin yerleştiği mahalleler ile anne-babanın
eğitim seviyesi ve gelirinin düşük olduğu popülasyonlarda doğum
sayılarının daha fazla olduğunu'' belirterek, ''Bütün bu durumlar
hem anne, hem de bebek açısından risk oluşturuyor. Biz bütün üreme
sağlığı programlarıyla alakalı olarak enerjimizi, dikkatimizi bu
alanlara yoğunlaştırmalıyız'' dedi.
Makamında bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Akdağ, 14
Haziran Çarşamba günü, Sağlık Bakanlığı'nın AB desteğiyle yürüttüğü
üreme sağlığı programıyla ilgili, bir sivil toplum örgütüne verilen
hibe proje dolayısıyla yapılan toplantıda, Türkiye'de anne ve çocuk
sağlığı programına nasıl baktıklarını ve üreme sağlığı programının
ne anlama geldiğini izah etmeye çalıştığını söyledi. Daha sonra
bunun kamuoyunda yansımaları olduğunu ifade eden Akdağ, şunları
söyledi: ''Bu konuşmamda nüfus planlaması, doğum kontrolü, aile
planlaması gibi kavramların kavramsal anlamda artık tarihi
kavramlar olduğundan bahsettim. Ülkemizin de bu işin bilimsel
gelişmeleri ve uluslararası örgütlerin aldığı kararlar
doğrultusunda, bu kavramı üreme sağlığı programı olarak kullanmaya
başladığını ifade ettim.
Aslında üreme sağlığı programı içinde aileleri oluşturan bireylerin
ve onların çocuklarının sağlıklı olmasını sağlamanın yanı sıra,
arzu ettikleri kadar, planlı bir biçimde çocuk yapmaları da zaten
mevcut. Yani aile planlaması kavramı tek başına kullanılan bir
kavram değil. Ama üreme sağlığı kavramı içerisinde yer alıyor.''
''1998-2003 arası verilere göre ülkedeki doğurganlık çağındaki bir
kadının ortalama doğum sayısının 2.2 olduğunu'' kaydeden Akdağ, bu
oranın öteden beri düşme eğiliminde olduğunun da bilindiğini
söyledi. ''Bu oranın 2.1 veya 2'nin altına düşmesi durumunda, ülke
nüfusunun yaşlanmaya başladığının bilindiğini'' belirten Akdağ,
''Avrupalı toplumlar bunu yaşadılar. Şu anda bu açıdan çok ciddi
sorunları var'' dedi. Türkiye'de üreme sağlığı programları
yürütülürken izlenmesi gereken stratejiye de dikkati çeken Akdağ,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ülkenin doğusunda, kırsalında ve göç alan illerdeki göç edenlerin
yerleştiği mahallelerde doğum sayıları daha fazla. Ayrıca
anne-babanın eğitim seviyesinin ve ailenin gelirinin düşük olduğu
popülasyonlarda doğum sayıları daha fazla. Bütün bu durumlar hem
anne, hem de bebek açısından risk oluşturuyor. Biz bütün üreme
sağlığı programlarıyla alakalı olarak enerjimizi, dikkatimizi bu
alanlara yoğunlaştırmalıyız. Artık Türkiye'de bir slogan şeklinde
bütün topluma 'çocuk yapmayın' çağrıları yapmak kanaatimce doğru
değildir. Bu bahsettiğimiz riskli gruplarda doğum sıklıklarını ve
sayılarını azaltmalıyız. Oysa doğum sayısının çok düştüğü, aslında
imkanları daha geniş olan gruplara da bu hususta itidal tavsiye
etmeliyiz. Yani 'hiç çocuk yapmamak' şeklindeki düşüncenin doğru
olmadığını da onlara anlatmalıyız. Özellikle bu riskli gruplar
açısından sosyal erişebilirliği sağlamak için de sağlığı ön plana
almak lazım.''
Türk Silahlı Kuvvetleri ile beraber başlattıkları program ile silah
altına alınan erkekleri üreme sağlığı, cinsel sağlık ve aile
planlaması konularında eğittiklerini anlatan Akdağ, bu grupların
önemli bir yaş diliminde bulunduklarını söyledi. Toplumda bir
ailede çocuk sayısıyla ilgili planlamalar yapılırken kadının tek
başına karar veremediğini kaydeden Akdağ, ''Bu hususta hem kocanın,
erkeğin eğitilmesi, hem de Anadolu'da hem kadının hem de erkeğin
ebeveynlerinin bilgilendirilmesi ve yerine göre ikna edilmesi
lazım'' diye konuştu. Bir denge sağlanmasının gereğine işaret eden
Akdağ,
''Sosyal, ekonomik ve eğitim durumu iyi olan az çocuk yapar,
tersine sosyal ve ekonomik durumu çok iyi olmayanlar, çocuklarına
sağlıklı bir gelecek sağlama hususunda imkanları kısıtlı olanlar
çok çocuk yapmaya devam ederse, bu ülkemizde dengesiz bir gelişmeye
yol açacaktır. Vurgulamaya çalıştığım budur. Bütün bunlar aslında
dünyanın geldiği bilimsel gerçeklerle de örtüşmektedir'' diye
konuştu. Akdağ, bir gazetecinin, ''Sizin sözleriniz sanki 'çocuk
yapın' çağrısı gibi anlaşıldı'' şeklindeki sözleri üzerine, ''Bir
konuşmanın belli bir bölümünü sadece keser, onun üzerine haber
yaparsanız, bazı değerli arkadaşlarımız da yorumu bunun üzerine
bina ederlerse böyle yanlış anlamalar, algılamalar oluyor''
dedi.