'AK Parti'yi sürekli kim aldatıyor?'
Abone olAhmet İnsel bugünkü yazısında AK Parti'nin kendisini sürekli 'Yeşilçam filmlerindeki saf, iyi niyetli ve kandırılan esas kız' profiline soktuğunu ve kandıran-aldatan taraf rolünü ise Cemaat'e verdiğini ileri sürdü.
İNTERNETHABER.COM
Ahmet İnsel, bugünkü yazısında AK
Parti'nin son 12 yılda yaptığı yasal düzenleme ve değişiklikler ve
devlet bürokrasisindeki 'temizlenemeyen katmanların' sebebini
Cemaat'e bağladığını, 'hep Cemaat tarafından zarara
uğratıldığı' bahanesinin ardına sığındığını, adeta Yeşilçam
filmlerinde 'saf, iyi niyetli, aldatılmaya müsait bir esas kız'
karakterine büründüklerini, açıkça bir senaryo yazdıklarını ileri
sürdü.
"HEP İYİ NİYETLİ, KANDIRILAN ESAS KIZ..."
İnsel, Radikal'de yer alan yazısında, iktidar partisinin bazı
sözcülerinin, 'AK Parti yönetiminin hep iyi niyetli, demokratik,
barışçıl çabalar içinde olduğunu ama kah devlet bürokrasisinin bir
türlü temizlenemeyen katmanlarının kah onlarla işbirliği yapan,
örneğin Gülen cemaati gibi çevrelerin oyununa getirildiğini iddia
ettiklerini' öne sürdü.
'SENARYO PEK ACEMİCE YAZILMIŞ...'
Yazar, 'AK Parti yönetimi ve en başta onun şefi' diyerek tabir
ettiği kadronun bir senaryo yazarı gibi davrandığını, 'son 12
yılda yakın veya uzak geçmişte ceza kanununda, polisin vazife ve
yetkilerini düzenleyen kanunda, HSYK kanununda, ceza infaz kanunda,
ceza muhakemesi usulünü düzenleyen kanunda, vs...' konularındaki
anayasal değişikliklerin mürekkebi kurumadan hemen değiştirilmeye
çalışılmasına şahit olunan süreçlerden geçildiğini, şimdi ise bu
senaryo yazarlarının AK Parti’yi yanıltmak, kötü yola sevk etmek,
iyi niyetini suistimal etmek isteyen çevrelerin oyunu olarak
görülmesini istediklerini, fakat senaryonun pek acemice
yazıldığını, başıyla sonunun birbirine hiç uymadığını' ifade
etti.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
İnsel, AK Parti hükümeti hakkında iddia ettiği 'hataların suçlusunu
Cemaat olarak gösterme' eğilimine örnek olarak Mayıs 2007'deki
Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yapılan değişikliği
gösterdi ve şu sözlerle AK Parti'nin tavrını eleştirdi:
Polisin durdurma ve kimlik sorma yetkileri
genişletilip, “yeterli şüphe”nin varlığına dayandırılmıştı. Zor ve
silah kullanma yetkisi daraltılıyor görünümü altında,
genişletilmişti. Bu silah kulanma yetkisinin ilk mağdurlarından
biri olmuştu İzmir’de Baran Tursun. Onun anısına kurulan vakıf,
Türkiye’de 2007’den beri polisin kullandığı silahla ölenlerin
kaydını tutuyor (www.baransav.com). 2007’de bu yasanın hazırlandığı
sırada AK Parti yönetimi Gülen cemaati ile cicim aylarını
yaşıyordu. Acaba iyi niyetli, temiz ve biraz saf AK Parti’yi cemaat
mi baştan çıkarmıştı? Esas kızın o günden beri bu konuda bir
şikayetini görmedik ama gene de insanın aklına kurt
düşüyor.
"BİRİLERİ 2005'TE AK PARTİ'Yİ HOROZ ŞEKERİYLE
KANDIRMIŞ"
2007'den örnek veren İnsel, ardından 17 Aralık süreci sonrasında
bozulan Cemaat ve AK Parti ilişkilerinden örnek verdi: Yıl 2014
Cemaatin “paralel devlet yapılanması”na dönüştüğü, güvenlik
devletinin yakın ve açık tehdit sıralamasında üst sıralara
yerleştiği dönemde, yani cicim aylarının çoktan bitip,
tarafların birbirlerine karşı nefret kusup, şiddet nöbetleri
yaşandığı sırada, AK Parti hükümeti “paralel
yapıyla mücadele” bahanesiyle paldır küldür meclisten bir
yasa değişikliği geçirdi. 2005’de Ceza Muhakemesi Yasasında polise
verilen “somut delillere dayalı “kuvvetli şüphe”den hareketle arama
yetkisi, “makul şüphe”ye dönüştürüldü. Kuvvetli şüphe kavramının
yanlış anlaşıldığını, polisin elini kolunu bağladığını iddia etti
AK Parti hükümeti sözcüleri. Anlaşılan birileri 2005’de
onları horoz şekeriyle aldatmış. Şimdi gerçeği anladıkları
için, daha dün özel yetkili mahkemeler lağvedilirken kaldırdıkları,
avukatların dosya inceleme olanağının sınırlanması önlemini de
yeniden ihdas ettiler. Ama bu da yetmemiş ki ki, CMK’da 2005’de
düzenlenen malvarlığına el koyma tedbirinin uygulanacağı suçlar
listesini de genişlettiler.
"İLLAKİ BİR KILIF BULACAKLARDIR..."
İnsel yazısının sonunda, 'senaryocu' olarak tabir ettiği bazı AK
Parti sözcülerine atfen, yazmaya devam edeceklerini öne sürdüğü
senaryonun gelecek bölümlerinde, 'Meclis'te görüşülmesine başlanan
iç güvenlik torbasının CMK ve PVSK ile ilgili bölümleri'nin birer
'ustalık dönemi' eseri olduğunu, bu eser için ileride yapacağı
açıklama ve suçlamalar için illaki bir kılıf bulacaklarına
inandığını, zira yaratıcılıkta sınırları olmadığını' dile
getirdi.