AK Parti’yi suçladı
Abone olCHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “AK Parti olarak aslında müzakere konusunda samimi olmadığınız, dürüst olmadığınız, başkanlık taslağını ...
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “AK Parti olarak aslında
müzakere konusunda samimi olmadığınız, dürüst olmadığınız,
başkanlık taslağını orada pazarlık kozu olarak tuttuğunuz, o
komisyon çalışmalarını bloke ettiğiniz ortaya çıkıyor. Başkanlık
taslağı sebebiyle 40 maddeyi müzakere edemiyoruz” dedi.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında; Maksut Selim üzerinden
Başbakan Erdoğan ve hükümeti eleştiren Atilla Kart, Maksut Selim
ile ilgili bazı bilgileri paylaştıktan sonra, “Maksut Selim
Başbakanlık Örtülü Ödeneği gibi güvenlik, devlet sırrı gibi odak
konumda olan bir kurumun başına neden getirilir? Başbakan, Maksut
Selim gibi hakkında hem şaibe hem de yargı kararı bulanan bir
kişiyi neden özellikle tercih eder? Aslında bu soruların cevabı
açıktır. Örtülü Ödenek harcamalarındaki makul kavramı ile izah
edilemeyecek anormal artış, Türkiye’nin demokrasi sürecindeki
kırılma ve sakatlıklar Maksut Selim’in görevde tutulmasının temel
sebebidir. 2003 yılı ile birlikte Örtülü Ödenek harcamalarında bir
anda 10 katı artış oluyor. 2006-2007’den itibaren bir önceki yılı
katlayarak devam ediyor. Tansu Çiller’lerin çok günahını aldık,
Mesut Yılmaz’ları, Erbakan’ları çok eleştirdik. Başbakan’ın bu ilk
8 ayda harcamalarının Çiller, Erbakan, Yılmaz, Ecevit
hükümetlerinin toplam harcamalarından 4-5 kat fazla olduğunu
görüyoruz. Elbette kamuoyuna açıklanması gereken tablodur. Devletin
sırları, güvenliği ve istihbaratı Maksut Selimlere neden emanet
edilir? Bu sorunun cevabı analizi, AK Parti hükümetlerinin yönetim
anlayışını gösteren en özlü sorudur” diye konuştu.
ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU ÇALIŞMALARI
Yeni anayasa çalışmaları ile ilgili sorulara cevap veren Atilla
Kart, “Komisyonda, vatandaşlık konusunda 2 gün boyunca tartışmalar
yapıldı, vatandaşlık konusunda partiler kendi önerilerinin
arkasında duruyor. CHP’nin başlığı Türk vatandaşlığı ve içeriğinde
de eşitlik temelinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını açıklayan,
eşitlik vurgusunu yapan bir taslak. Bu grubumuzun önerisi. Eğitim
öğrenim konusunda ise daha evvel sunulmuş olan, Genel Başkanımızın
bilgisi dahilinde sunulmuş olan eğitim-öğrenim maddesinin 5.
fıkrasında Genel başkanımızın bilgi ve talimatları doğrultusunda
hazırladığımız öneri; ‘Eğitim dili Türkçedir, ana dili Türkçe
olmayan öğrenciler, zorunlu Türkçe eğitiminin yanı sıra kendi
dillerini öğrenme ve kullanma hakkına sahiptir. Devlet bu hakkın
etkili bir şekilde kullanılması için gerekli tedbirleri alır.’
Resmi ve dil ve müfredat dilinin Türkçe olmasını CHP olarak bir
kere daha anayasal teminat altına alınmasını öneriyoruz. Bunun
yanında müfredat dilinin Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşları
için zorunlu hale getirilmesini açıklığa kavuşturuyoruz. Bu noktada
bir takım delme girişimlerini, hükümetin oluşturduğu iklim
sonucunda olduğunu biliyoruz. ‘Ana dili Türkçe olmayan öğrencilerin
kendi dillerini öğrenmeleri konusunda ve kullanmaları konusunda
devlet üstüne düşen etkili tedbirleri alır’ diyoruz. CHP’nin bu
anlamda şimdiye kadar ki programlarına aykırı düşen bir düzenleme
söz konusu değildir. Çok net bir düzenleme söz konusudur. Bu
noktada doğan tereddüdü Genel Merkez son derece açık bir şekilde
açıklığa kavuşturdu. Bizim açımızdan zaten bir sorun yoktu, biz
burada bu görevi yaparken bir çekişmeye yol açmadan, buna tenezzül
etmeden, parti disiplini, kültürü içinde ve partinin kamuoyuna
karşı görüntüsüne halel vermemeye çalışarak, zafiyet oluşturmama
sorumluluğu içinde davranarak bunları ifade ettik” şeklinde
konuştu.
“BAŞKANLIK TASLAĞI SEBEBİYLE 40 MADDEYİ MÜZAKERE EDEMİYORUZ”
Komisyonda yaşanan gerginliklerle ilgili sorulara cevap veren Kart,
“Komisyonda zaman zaman AK Parti kaynaklı olarak kişiler üzerinden
doğmuş olan tartışmaların komisyonun tıkanmasının gerekçesi olarak
sunulduğunu görüyoruz. Bu son derece yanlış bir değerlendirmedir.
Anayasa yapım sürecinde kişiler arasında tartışmaların olması doğal
ve kaçınılmazdır. Sonuçta grupların taslak ve önerileri yazalı
olarak ortadadır. Bu tartışmalardan dolayı anayasa çalışmalarının
tıkanması söz konusu değildir. Asıl sorun varlığını sürdürüyor,
çalışmalar belli bir olgunlaşma aşamasına gelince ‘biz başkanlık
taslağını geri çekmeyi düşünüyoruz’ diyorlardı. Sayın İyimaya
komisyon çalışmalarının sona ermesinden söz ediyor, ne zaman
çekilecek bu başkanlık taslağı. Böyle bir ciddiyetsizlik olur mu?
Kamuoyunu hafife almak, yanlış yönlendirmek sorumluluk ve ciddiyet
kavramları ile izah edilemez. Sizin iktidar olarak, AK Parti olarak
aslında müzakere konusunda samimi olmadığınız, dürüst olmadığınız,
başkanlık taslağını orada pazarlık kozu olarak tuttuğunuz, o
komisyon çalışmalarını bloke ettiğiniz ortaya çıkıyor. Fotoğraf bu
kadar açık ve net. Başkanlık taslağı sebebiyle 40 maddeyi müzakere
edemiyoruz” ifadelerini kullandı.
SURİYE TEZKERESİ
Atilla Kart, Suriye tezkeresi ile ilgili sorulara ise şu şekilde
cevap verdi:
“Suriye’deki çatışmalar olayında Suudi Arabistan Silahlı
Kuvvetlerine ait nakliye uçaklarının Esenboğa’yı lojistik üs olarak
kullanması, bizim tespitlerimize göre Ocak ayından beri bu
yapılıyor. Bunun dışında kamplarda olsun diğer merkezlerde olsun El
Nusra, El Kaide bağlantılı terör örgütleri Türkiye’nin topraklarını
kullanıyorlar. Türkiye bu anlamda Suriye’deki çatışmaların tarafı
haline çoktan gelmiştir, anaya suçu işlenmektedir. Bu yönüyle
hükümet olarak yüce divan sorumluluğunu gerektiren bir süreç
kaçınılmazdır. Barajların patlatılmasından söz eder hale geldik.
Türkiye’ye doğrudan bir saldırı olur, olduğu taktirde elbette hep
birlikte bunun cevabını veririz. Türkiye’nin taraf olmadığı bir
savaşın cephe ülkesi haline gelmenin sonuçlarını yaşıyoruz. Bu
doğmuş olan fiili duruma anayasal anlamda, ceza hukuku anlamında
suç teşkil eden bu duruma anayasal gerekçeyi sonradan oluşturmaya
çalışıyor Sayın Başbakan. İnanıyorum ki, TBMM’de görev yapan AK
Partili milletvekilleri de bu tabloyu görüyorlar, tıpkı 1 Mart 2003
sürecinde olduğu gibi Türkiye’yi emperyal oyunların içine araç
olarak çekmek isteyenlere fırsat vermeyeceklerdir. Bir an için bu
yönde bir tezkerenin geçtiğini varsaysak bile, bu hükümetin
sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.”
(iha)