Birileri AK Parti'deki krizin MKYK kararıyla başladığını
söylüyor ama değil.
Nice zamandır süren bir kriz vardı ve aşılamayınca ipler o
toplantıda koptu.
Doğrusunu isterseniz herkes gibi ben de işin bir şekilde tatlıya
bağlanacağını düşünüyordum.
Hatta Ahmet hoca bile bu düşüncedeydi ama danışman kadrosu ve
çevresindekiler çok daha farklı bir çalışma içindeydi.
Yaklaşık bir yıl önce danışman kadrolarının bu çalışmalarını yazmış
ve haliyle afaroz edilmiştim.
Neler mi yaptılar?
AK Parti'yi savunan, ama partinin zarar görmemesi için yapılan
yanlışları eleştiren herkesi kendi yöntemleriyle susturdular.
Susturamadıklarını vebalı ilan ettiler. Yanlışları doğru gibi
gösteren gazetecilere büyük makamlar sundular.
Medya mensuplarını, "O Reisçi, bu hocacı" diyerek
Hoca'ya övgü dizenleri makbul gördüler.
Oturdukları koltukları günün birinde ellerinden gidecek diye
paniklediler. Perde arkasında, "Reis dönemi bitti, Hoca
dönemi başladı" diyerek sosyal medyada gizli kampanyalar
düzenlediler.
Erdoğan 7 Haziran öncesinde durumun kötü olduğunu görüp sahaya
indiğinde, "Biz onun konuşmaları sayesinde kaybediyoruz.
Sesini kesse de işimize baksak" dediler.
1 Kasım'da alınan oyları sadece Hoca'nın başarısı olarak lanse
ettiler. "Erdoğan susunca gerçek oyumuzu aldık" dediler.
"Halk artık kavgalardan bıktı, Erdoğan kavgacı üsbulu
bırakmalı" diyerek CHP ve Paralel ile aynı dili kullanmaya
başladılar. Öyle bir hırsa kapıldılar ki "Erdoğan Obama ile
görüşmesin, Davutoğlu görüşsün" yarışı başlattılar!
İl ve İlçe başkanlarını bile tayin etmeye çalıştılar. Kendi
adamlarını her yere doldurup Erdoğan'a sadakatle bağlı olanları
gönderme gafletine giriştiler.
Öyle ki "Erdoğan'ın adamı" dedikleri Binali
Yıldırım'ı, günün birinde aday olacağı endişesiyle oğlu üzerinden
vurmaya, yıpratmaya çalıştılar.
Özetle dostları düşmana dönüştürmek için üstün çaba
sarfettiler.
Davutoğlu'nun eksiği, onlara güvenmek ve yaptıkları hataların
farkına varamamak oldu.
Ha, kendi hataları yok muydu?
Başkanlık konusundaki isteksiz davranışı ve dokunulmazlıkların
kaldırılmasında ayak sürümesi en temel hataları oldu. Son MKYK
toplantısı öncesinde yetki devri için imza toplandığını
duyduğunda bu hataların farkına vardı.
Bazı kaynaklar bu toplantı öncesi Erdoğan'ı arayıp konuştuğunu,
"Arkadaşlar sizin adınıza imza topluyor" dediğinde
Erdoğan'ın, "Ben onların lideriyim, tabi ki
toplayacaklar" diyerek köprüleri attığını söylüyor.
Aslında dünkü görüşme çok önceden yapılmak istendi ama Erdoğan bu
isteği reddeden taraf oldu. Dün ise Davutoğlu'nu uzun uzun
dinledikten sonra, "En doğru yöntem olağanüstü
kongreye" diyerek ipleri tamamen kopardı.
Bundan sonra...
14 yıldır her krizde "AK Parti bu kez kesin
dağılacak" diyenler bir kez daha sevinçle ellerini
ovuşturuyor. Onlara göre mevzu değişir ama mevzileri hep Recep
Tayyip Erdoğan'ı vurmak için kazılır.
Genel müdür değişince şirket kapanmayacağı gibi,
partide bir isim değişince davanın biteceğini sanan fırsatçılara
denilecek tek söz var:
Hadi canım hadi! Yapacak daha çok iş var. Kapatmayın
dükkanın önünü!