AK Partinin koruduğu CHPli!

Abone ol

Kulağa tuhaf geliyor değil mi? AK Parti neden bir CHP'liyi koruyor. Hatta onun için 9 avukat bile tuttu... İşte o neden?


ZÜBEYİR KINDIRA

İNTERNETHABER-ÖZEL

ANKARA- AKP ve hükümet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden ‘Bu vekile dokunulmalı” diye karar verdiği halde; CHP’li Atilla Kart’ın dokunulmazlığını kaldırmamakta kararlı. AİHM kararını temyize götüren hükümet, Kart’ın, “Ne olur bana dokunun. Kaldırın dokunulmazlığımı ve gidip aklanayım” diye yalvarmasına bile aldırmıyor.

Peki ama neden?

Kart, dokunulmazlığını kaldıramama serüvenini İNTERNETHABER’e anlattı.

HAKARET DAVAM VAR

SORU: Sizin ne davanız vardı, ne gibi suçlardan dolayı davanız ve fezlekeniz var?

KART:  Ben bir avukatım. Hakkımda 2 dava dosyası mevcuttu. Bu dava dosyaları savunma sınırını aşarak karşı taraf avukatına ve nüfus idaresi temsilcisine hakaret ettiğim iddialarını içeriyordu. Bu dava dosyaların konusu şöyle: 24 Ekim 1997 tarihinde Karapınar Ereğli yolunun 21. km.’nde  yolcu otobüsü ve boş tanker çarpıştı. Şoför ve yardımcısı dahil 49 kişi 1-2 dakika içinde yanarak öldüler. İnsanların büyük çoğunluğu Ege yöresindeki ailelerini ziyarete giden üniversite öğrencisiydi. Bu olayda aileler adına; üretici firma, işletmeci firma, İçişleri, Bayındırlık, Sanayi ve Ticaret Bakanlıkları aleyhine davalar açmış ve takip etmiştim. Tümüyle fahri bir amaçla. O dosyadaki üretici firma ve görevini kötüye kullanan nüfus müdürlüğü temsilcisine hakaret ettiğim ileri sürüldü.

YOLSUZLUK FEZLEKELERİYLE KARIŞIYOR

SORU: Bu konuda yargılanmak için neden bu kadar acele ediyorsunuz ki?

KART: 3 Kasım seçimlerinde milletvekili seçildiğim için bu yargılama durdu. Fezleke TBMM’ye geldi. Sürekli olarak dokunulmazlık dosyası olanlar ile ilgili haberler yapılıyor. Özellikle de yolsuzluk, yüz kızartıcı suçlar ile ilgili haberler yapılıyor. Fezlekesi olan milletvekilleri sayılırken, tabii benim de adım sayılıyor. Çünkü, fezlekemiz var. Bu haberler  art niyetli olanı da var olmayanı da. Ben de rahatsız oluyorum. Hem kişilik haklarım hem de mesleki kariyerim etkilendiği için rahatsız oldum.

AKP KALDIRMADI

Bir süre bekledim dokunulmazlıklar kalkacak diye. Çünkü, Başbakan söz vermişti. Sonra anladım ki, AKP dokunulmazlıklar konusuna hiç girmeyecek. 2003 Aralık ayından itibaren dokunulmazlığımın kaldırılması talebimi Karma Komisyon ve Genel Kurul’da kaldırılmasını istedim. AKP’lilerin oylarıyla dokunulmazlığım kaldırılmadı.

 BENİMKİ KALKSA SAVUNMALARI KALMAYACAK

SORU : Peki sizin dokunulmazlığınız iktidarı niye ilgilendiriyor? Niye iktidar sizi koruma veya savunma gayreti içine giriyor?

KART: Sonuçta bu benim kişisel bir konum. Başkasını, hele iktidarı ilgilendirmemesi gerekiyor. Ama iktidarın kendince haklı bir gerekçesi var. Bakıyoruz, Cumhurbaşkanından başlayarak, Başbakan, Maliyle Bakanı ile AKP’nin ve hükümetin bazı mensupları hakkında zimmet, ihaleye fesat karıştırmak, nitelikli dolandırıcılık, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık (ki, bu Başbakanın dosyasında var) gibi yüz kızartıcı nitelikte onlarca dosya var.

Benim dokunulmazlığım kaldırıldığı taktirde, kendi dokunulmazlıklarının kaldırılmamasının bir gerekçesi, bir savunması kalmıyor. Bunun için ve sayısal çoğunluklarını kullanarak ve Parlamentoyu ve Parlamento iradesini de talimat yoluyla iğfal ederek bu şekilde tüm dosyalar yönünde, (geçen dönem 300’e yakın, bu dönem 245’e ulaştı) erteleme kararı verildiğini biliyoruz.

VE AİHM’E GİTTİM

SORU: AİHM’ne başvurmanızda sadece aklanmak mı vardı yoksa bu bir siyasi manevra mı aslında?

KART: İç hukuk yolları bittiği için ki, ben adil yargılanma hakkımın ihlal edildiği ve hak ihlali yapılmaması talebiyle AİHM’ne başvurdum. Buradaki amacım; AKP’nin bu engellemeyi neden yaptığını hüküm altına  aldırmak, AKP kadroları hakkındaki dosyaların niteliğini kamuoyuna bir kez daha yansıtmak ve bunu en üst düzeyde bir yargı kararına konu yapmak düşüncesine dayanıyordu.

Daha doğrusu AKP hükümetlerin ve Başbakanın siyasi anlamdaki kimliğini ve karakteristiğini ortaya koymak istedim. Bu sebeple de; ayrıca manevi tazminat talebinde bulunmadım. Benim Türkiye Cumhuriyeti devleti ile bir iltifatım yok. Ben AKP’nin kimliğini ve tutumunu ortaya koymak istedim.

 

9 AVUKAT GÖNDERDİLER

SORU: Mahkemenin ne karar verdiğini biliyoruz ama ayrıntıları pek bilinmiyor…

KART: Mahkeme, 15 Ocak 2008 tarihli duruşmada kabul edilebilirlilik kararı verdi. 8 Temmuz 2008 tarihinde ise esastan talebim doğrultusunda karar verdi. Bu karar mahkeme kararındaki tespit ile ifade ediyorum; Avrupa Parlamento tarihindeki bir ilk. Başka örneği yok. Duruşmada ben tek başıma duruşmayı takip etmek istediğimi ifade ettim. Mahkeme iç tüzük gereği yabancı dil bilen bir avukat zorunluluğu olduğunu söyledi. Ankara Barosu’ndan genç bir arkadaşımla gittim. Hükümet ise hiç örneği görülmeyecek bir şekilde... Meclis Başkanlığı, Dışişleri ve Adalet Bakanlığı kadrolarından oluşan 9 kişilik bir ekip ile duruşmada hazır bulundu. Hükümetin çok tarihi ve kritik davaları bile bir-iki ya da üç kişiyle takip ettiğini biliyoruz. Yani bu davadaki kişisel ve siyasi kaygılar sebebiyledir ki, böyle bir takip içine girilmiştir.

ÇOK ÜZÜLDÜM

Yargılama aşamasında beni Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak üzen bir tablo vardı. Türkiye Cumhuriyeti bir muz cumhuriyeti değil. Öyle veya böyle bir hukuk devleti, öyle ya da böyle bir devlet birikimi, geleneği var. Ancak bu nitelikteki Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden hükümet kadroları hakkında, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Maliye Bakanı ve diğerleri, bu nitelikte, genel denecek boyutlarda; yüz kızartıcı dosyaların bulunması sebebiyledir ki, mahkeme heyetinin hayretler içinde kaldığını, şaşkınlık içinde kaldığını gördüm. Bu tablo beni Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak gerçekten çok üzdü. Ancak bunu anlatmak zorundaydım.

 
TEMYİZ ETTİLER

SORU: Peki mahkeme bitti ve karar verildi. Sonrası?

KART: Hayır sürecin tamamlanmasına izin vermediler. Böyle bir sürecin sonunda 3 aylık temyiz süresi 8 ekim 2008 tarihinde dolmak üzereyken, 6 Ekim tarihinde bu kararın Büyük Daire nezdinde temyize konu yapıldığını görüyoruz. Yani hükümet canla başla Atilla Kart yargılanmasın istiyor. Bu gayretini halen sürdürüyor. Bu tabii gerçekten ibret verici ve düşündürücü bir süreç.

MAHKEMENİN TESPİTİ

Peki, Mahkeme neyi tespit etti? Mahkeme diyor ki, “Türkiye’deki dokunulmazlık düzenlemesi diğer sözleşmeci parlamento üyelerine ve Avrupa Parlamentosu üyelerine tanınan dokunulmazlıklardan çok daha geniştir. Daha geniş bir koruma ve zırh vardır. Dokunulmazlığın kaldırılması konusunda hiçbir adil ve objektif ölçü yoktur Türkiye Devleti milletvekiline tanınan dokunulmazlık yoğun bir tartışma konusu olup, sivil toplum tarafından da ağır bir şekilde eleştirilmektedir. Dokunulmazlık mevcut hali ve uygulamasıyla yolsuzluğu oluşturan unsurların başında gelmektedir. Böyle bir durumda Parlamento çoğunluğu adaleti geciktirmek için bir manevra alanı olarak kullanılmaktadır…”

KRAL ÇIPLAK

Yani, bir mahkeme kararında hukuki bir dil ile bu kadar ağır tespitler yapılabilir, ancak. Mahkeme, aslında AKP için geldiğimiz süreçte ‘kral çıplak’ diyor. AKP’nin gerçek kimliğini ve karakteristiğini bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Hal böyleyken AKP sözcülerinin başta Anayasa Komisyonu’nun hukukçu, anayasa profesörü başkanı Burhan Kuzu, “Bu karar uygulanamaz ki…” diyebiliyor. Yani AKP’nin milleti vatandaşı o kandırma yolundaki takıyyeci tavrı geldiğimiz aşamada da devam ediyor. Bu anlaşılıyor. Bu kararı elbette doğrudan uygulamak mevkiinde değiliz. CHP olarak böyle bir gücümüz yok. Ama inanıyorum ki, vatandaşlarımızın duyarlılığı ve toplumsal baskısı kamuoyu baskısı sonucunda kararın uygulanması anlamında bir süreç mutlaka başlayacaktır. Bu anlayış ve kararlılık içinde olayı takip etmeye devam edeceğiz.

SORU: Temyize gidildiğine göre; süreç devam ediyor. Temyiz sonucu ne zaman alınabilir?

 

KART: İlk açtığım dava 3.5 yılda bitti. Büyük Daire’nin kararı daha kısa sürede olabilir ama tamamen mahkemenin çalışma takvimine göre belirlenir.

SORU: Peki temyizde de karar lehinize çıkarsa, uygulanması için yani dokunulmazlığınızın kaldırılması için süreç nasıl işleyecek? Dokunulmazlığınız kaldırılmazsa ne olur? Sonuçta bir manevi tazminat istemiyorsunuz…

UYGULAMAK ZORUNDALAR

KART: AİHM kararları da Anayasamızın 90. maddesindeki düzenleme sebebiyle Türk yargı organlarının verdikleri kararlar gibi uygulanmak zorundadır. Bu konu Anayasa’nın 138. maddesinde de düzenlendi. (yargı kararları herkesi bağlar) Hükümetin bu kararı savsaklaması, sürüncemede bırakması söz konusu olmamalı. Bu aynı zamanda Meclis Karma Komisyon, ve Genel Kurul’u için de geçerli. Uygulamak zorundalar.

UYGULAMAZLARSA DAVALAR GELECEK

SORU: Ya uygulamazlarsa ne olur?

KART: Bir taraftan hükümet yargı kararını uygulamamış konuma düşecek. Ve böylece hükümetin hukuk tanımaz kimliği en üst düzeyde mahkeme kararı ile bir kez daha tespit ve tescil edilmiş olacak. Bu durumda biz bu kararın amacına uygun olarak uygulanması noktasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ni devreye sokacağız. İlgili hüküm var. Yine bu kararları uygulamamaktan dolayı ben hükümet hakkında görev ve yetkiyi kötüye kullanmaktan dolayı hem suç duyurusu hem de kişisel olarak hukuki sorumluluklarını sağlamak için bu aşamada Başbakan ve arkadaşları hakkında tazminat davası açacağım.

Bu nihai karar sonrası gereğini yapmazlarsa; görev ve yetkiyi kötüye kullanmaktan, gensoru olacak bir konu. Hükümetin gensoru olacak konusu o kadar çoğaldı ki, o dosyalardan biri de bu.

AMACA ULAŞIYORUM

Ben aslında vatandaş nezdinde buradaki amaca ulaşıldığını görüyorum. En önemli sonuç bu; vatandaşın kafasına takılan şu, ‘bu adam yargılanmak istiyor, bu adamlar bunu niye engelliyor? Bu adamın dosyasından bunlara ne?’ Benim de ulaşmak istediğim amaç oydu.

Geldiğimiz aşamada, başta Meclis Başkanına devamında Başbakana daha sonra da Anayasa Komisyonu Başkanına, “gelin bu hukuk sürecini daha fazla engellemeyin tıkamayın. Başbakana da artık daha fazla kaçamazsın” diyorum. Bunun temiz siyaset ve toplum adına söylüyorum.

Ben yargılanmak istiyorum ve yargılanması gerekenlerin de benimle birlikte dokunulmazlıklarının kaldırılıp, yargılanmasını istiyorum. 

Günün Önemli Haberleri