AK Parti'nin Diyarbakır adayını ti'ye aldı
Abone olBDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, yerel seçimler ve çözüm sürecindeki gelişmelere ilişkin İnternethaber'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA- BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, Başbakan Erdoğan'ın salı günü grup toplantısında açıkladığı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Galip Ensarioğlu'nu malup ilan etti.
Ensarioğlu'nun adaylığını ti'ye alan Zozani, "Adı Galip ama kendisi peşinen mağluptur" dedi.
KCK SOKAĞI İŞARET EDİYOR
KCK'nın son yaptığı açıklamaları da değerlendiren Zozani, yerel seçimler sonrasına kadar çözüm için net adımlar atılmaması halinde "KCK'nın sokak eylemlerine başlayacağı" uyarısında bulundu.
PKK'nın çözüm sürecindeki taleplerini de dile getiren Zozani'ye göre "Abdullah Öcalan serbest kalmalı."
KCK bir açıklama yaparak Mart sonuna kadar süre verdi ve istediklerimiz olmazsa savaş olur dedi. Ne demek istedi bu sözlerle?
CEMİL BAYIK ÖMRÜNÜ BU DAVAYA ADADI
İNTERNETHABER-ANKARA- BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, Başbakan Erdoğan'ın salı günü grup toplantısında açıkladığı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Galip Ensarioğlu'nu malup ilan etti.
Ensarioğlu'nun adaylığını ti'ye alan Zozani, "Adı Galip ama kendisi peşinen mağluptur" dedi.
KCK SOKAĞI İŞARET EDİYOR
KCK'nın son yaptığı açıklamaları da değerlendiren Zozani, yerel seçimler sonrasına kadar çözüm için net adımlar atılmaması halinde "KCK'nın sokak eylemlerine başlayacağı" uyarısında bulundu.
PKK'nın çözüm sürecindeki taleplerini de dile getiren Zozani'ye göre "Abdullah Öcalan serbest kalmalı."
KCK bir açıklama yaparak Mart sonuna kadar süre verdi ve istediklerimiz olmazsa savaş olur dedi. Ne demek istedi bu sözlerle?
CEMİL BAYIK ÖMRÜNÜ BU DAVAYA ADADI
"Öncelikle KCK adına konuşanların içinde bulundukları
koşulları iyi irdelemek lazım. KCK'nın Eşbaşkanı Sayın Bayık PKK
kurulduğundan bu yana tabiri caizse ayağındaki ayakkabıyı
çıkarmamış. Genç başladığı işte, artık yaşlılar sınıfına girdi,
ömrünü bu mücadelede dağda geçirdi. Kişisel olarak bundan sonra bir
beklentisinin olması düşünülemez. Bu sürece bir beklentiden
hareketle yaklaşacağını asla ve asla düşünmemek gerekir. Çünkü,
yapılabilecek fedakarlığı zaten yaptılar. Bu sürecin başından
itibaren KCK ahlaki bir duruş sergiledi, kendini bir adım geri
çekti, "Madem ki Türkiye'de bir süreç işleyecek, madem ki bu
süreçte siyaset konuşulacak, o zaman bizim pozisyonumuz bunun
önünde bir engel olarak görülüyorsa biz kendimizi geri çekeriz"
dedi. Türkiye'de yaygın bir alışkanlık var, genellikle toplumsal
hassasiyetler konuşulduğu zaman Türkiye'nin batı yakası ön plana
çıkıyor. Türkiye'nin doğu yakasının hassasiyetleri görmezden
geliniyor, yani hep fedakarlık etmesi beklenen kesim Türkiye'nin
doğu yakası. Bu çözüm sürecine de bu şekilde yansıyor. Bu haksız
bir yaklaşımdır. KCK bu atmosferi yöneten bir siyasal mekanizmadır
ve dayandığı tabanın hassasiyetlerini de mutlaka hesaba katarak
siyaset üretir. Bugüne kadar eğer bir süreç işlemişse ve
demokratikleşme yönünde belli adımlar atılabiliyorsa bunun sebebi
Kürtlerin verdiği mücadeledir. Cemil Bayık bir çok arkadaşını
toprağa vermiş biri, bütün bunların sorumluluğunu sırtlayarak bu
sürece bakıyor. KCK'nın 2012'ye veya daha geriye dönüş yapma arzusu
içerisinde olduğu kansıı gerçek bir kanı değildir."
Ne istiyor PKK?
"Makul olmayan hiçbir şeyden söz edilmiyor aslında. Öcalan'ın
müzakere imkanları ve olanakları genişletilsin isteniyor, süreci
daha net yönetebilecek bir manevra alanına sahip olması
gerekir."
Özgürlük mü istiyor yani?
EVET ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYORUZ
EVET ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYORUZ
"Türkiye toplumunu irrite edecek kavramlardan hareketle bu
süreci konuşmayı tercih etmiyoruz. Ama Türkiye'de yaşayan, hatta
diyebilirim ki dört parça Kürdistan'da yaşayan bütün Kürtlerin bu
soruya vereceği cevap "Evet, Öcalan'ın özgürlüğünü
istiyoruz" olacaktır. Talep budur. Bu Kürtler açısından
çok da doğal bir haktır. Bir mücadeleye önderlik etmiş bir şahsın,
hele ki o kişiyle müzakere sürdürüyorsanız özgürlüğünü talp ediyor
olmak gayet normaldir. Ancak, sürecin koşulları itibariyle, başat
kavram bu değildir. Zaten Sayın Öcalan da İmralı'da yapılan hiçbir
görüşmede kendi koşullarını önceleyerek bu sürece yaklaşmamıştır.
Ama Öcalan2ın bu süreci hakkıyla yönetebilmesi için, müzakerey
hakkıyla sürdürebilmesi için onun koşullarının buna elverişli
duruma getirilmesi gerekiyor.
İstediğimiz olmazsa savaş olur diyor KCK, silahlı
döneme geri dönülmez diyorsunuz, savaştan kasıt ne peki?
KCK, "MÜCADELENİN ZEMİNİ SOKAKLAR OLUR" DİYOR
KCK, "MÜCADELENİN ZEMİNİ SOKAKLAR OLUR" DİYOR
"Bu soruya verdiğimiz her yanıt tehdit gibi algılanıyor. Önce
bu algının değişmesi gerekiyor. Herkesin bilmesi gereken şu;
Türkiye bir 30 yıl daha kaybetme lüksüne sahip değil, ikinci olarak
da Türkiye'de süreç tersine dönerse kimse bugüne kadar alışılmış
şekliyle kırsl alanda sürdürülen bir mücadele sistemiyle karşı
karşıya kalmayacaktır. Artık bu mücedelenin zemini sokaklar
olur, sokaklara inen bir kaotik durumdan söz ediyoruz. Mazallah
böyle bir şey olmasın diyoruz. Bunun olmaması için de
siyasetin rolünü oynaması gerekir. Sayın Bayık'ın da ifade ettiği
şey bu."
Barzani ile Öcalan'ın Kürt sorununa yaklaşımı farklı
mı? İkisinin de tabanı farklıymış gibi bir algı var, bu ne derece
doğru?
BARZANİ İLE DÜNYAYA FARKLI PENCERELERDEN BAKIYORUZ
BARZANİ İLE DÜNYAYA FARKLI PENCERELERDEN BAKIYORUZ
"Sayın Barzani'den beklentilerimiz var. Sayın Barzani ile
dünyaya farklı pencerelerden bakıyoruz. Kürtler dünyadaki bütün
demokratik halklar gibi çoğulcu demokratik bir yapıya sahipler.
Herkesin aynı siyasi pencereden dünyaya bakmasını beklememek lazım.
Sayın Barzani de bizde farklı pencerelereden bakıyoruz, ideolojik
yaklaşımımız, politik tutumumuz farklıdır. Ancak, bütün Kürtlerin
ortaklaştıkları noktalar vardır. Fakat bu ortaklaşılan noktalar
henüz sağlanamadığı için Barzani Kürtleri ve Abdullah Öcalan
Kürtleri gibi bir algı oluşması normaldir. Bu nedenle biz özellikle
tüm dört parçada yaşayan Kürt siyasi hareketlerinin ortaklaşacağı
bir kongreyi önemsedik ve uzun süredir öneriyoruz. Umarım
önümüzdeki süreçte bunu gerçekleştirebiliriz. Sayın Barzani'den de
beklentimiz budur, Sayın Barzani rolünü oynamalıdır. Şu anda
koşulları itibariyle Kürtlerin birliğine ittifakına öncülük
edebilecek koşullara sahip olduğu için kendisinden beklentilerimiz
vardır. Bu beklenti, Sayın Barzani'ye sıradan yaklaşmadığımızın
göstergesidir. Rolünü oynamasını arzu ediyoruz."
Oynamıyor mu?
BARZANİ ROLÜNÜ OYNAMIYOR
BARZANİ ROLÜNÜ OYNAMIYOR
"Kürt Ulusal Kongresi'nin toplanamamış olmasında rolü olduğunu
düşünüyoruz. Sayın Barzani bu konuda hiçbir kişisel kaygıyı ön
plana çıkarmaması gerekir. Kürt halkı herkese sağlayabileceği
itibarı sağlamıştır. Sayın Barzani Kürdistan Federal Bölgesi'nin
Başkanıdır ve oradaki halkımızın oylarıyla seçilmiştir. Dolayısıyla
bizim açımızdan, halkımızın iradesini temsil ediyor olmasından
kaynaklı olarak değerlidir, mücadelenin içerisinden gelen biri
olması da bizim için değerlidir. Bu beklentiye karşılık vermesini
arzu ediyoruz, eleştirimiz bunun içindir. Sayın Barzani'nin
Diyarbakır'da, İstanbul'da, Ankara'da ya da başka bir şehirde,
Kürtlerin muhatabı olan devlet yetkilieriyle görüşmeler yapıyor
olması biz asla rahatsız etmez, tam tersine bizi mutlu
eder."
Rojava konusunda da ayrı düşüyorsunuz Barzani ile, ama
sizin için çözümün anahtarı Rojava'da öyle değil mi?
ROJAVA'DA KIRILMA YAŞANIRSA KÜRTLERİN GELECEĞİ ETKİLENİR
ROJAVA'DA KIRILMA YAŞANIRSA KÜRTLERİN GELECEĞİ ETKİLENİR
"Rojava konusundaki en hassas nokta iki ordulu yapıya zemin
sunacak görüşleri vardır Sayın Barzani'nin. biz bunu tehlikeli
buluyoruz. Kürdistan Federal Bölgesi'nde iki yapıya ait ikili bir
askeri yapılanma olduğunda yıllardır işler rayına oturtulamadı.
Siyaseten çoğulcu, dmeokratik bir yapının Rojava'd" olmasını arzu
ediyoruz. bunu da Kürtlerle sınırlamıyoruz. Rojava'da yaşayan
Türkmenler'le de, Araplar'la da, Nusayrilerle de sağlanması
gerektiğini söylüyoruz. Bunun yanında her grubun da silahlı
unsurlarının olmasını tehlikeli buluyoruz, çünkü, böylesi bir
oluşum, her zaman Kürtleri karşı karşıya getirmek isteyen
uluslararası güçlere zemin hazırlıyor ve Kürt karşıtlığını buradan
besliyorlar. Sayın Barzani'ye de eleştirimiz bu temelde."
"Kürt halkı dört parçada bir bütünlük sağladı. Hangi sokağa
giderseniz gidin sokakta aynı şeylerin konuşulduğunu görürsünüz.
Sokakta konuşulan bu birlik dilinin siyasete de yansımasını arzu
ediyoruz. Rojava çok önemlidir, orada Kürtler açısından bir kırılma
yaşanmamalıdır. Çünkü bir kırılma yaşanırsa bu bütün Kürtlerin
geleceğini etkiler. Malesef Türkiye de süreci çok kötü yönetiyor.
Kürtleri, karşı karşıya getirme esası üzerine politikasını
şekillendiriyor. Bunu tehlikeli buluyoruz. Kürtleri karşı karşıya
getirmenin Türkiye'ye hiç bir faydası olmaz, bunu yaparsa Türkiye
kaybeder. Çünkü, Ortadoğu dediğimiz coğrafya da Kürtlerin
devletlere ihtiyacı yok, devletlerin Kürtlere ihtiyacı var.
Türkiye, ya Kürtlerle büyümeyi esas alacak, ya da
Kürtlersiz küçülmeyi göze alacak, bu kararı verecek olan
devlettir. Kürtler eğer ısrarla Türkiye'den yana bir tutum
içerisindeyseler ve demokratik çoğulcu bir yapıda buluşmayı ifade
ediyorlarsa Türkiye bu şansı kaçırmamalıdır."
Çözüm Komisyonu'nun raporu sizi tatmin etmedi, neden?
Ve bundan sonrasında ne olacak?
YENİ BİR KOMİSYONUN KURULMASI GEREKİR
YENİ BİR KOMİSYONUN KURULMASI GEREKİR
Demokratik Barış Süreci başından itibaren müzakere eden iki
kutup arasında işleyen bir süreç olmamalıdır dedik. Çünkü müzakere
ettiğiniz zaman haliyle herkes kendi belirlediği bir noktadan
hareket ederek çözüm konuşur. Bizim uyguladığımız, şu anda
Türkiye'de Kürt sorununu çözümüne dair uygulanan yöntem ile
dünyadaki örneklerini kıyasladığınız zaman belirgin farklılıklar
vardır. Biz piramit yöntemini uyguluyoruz, dünyadaki örnekleri ise
zıt kutuplardan hareket eden aynı doğru üzerinde bir yöntem
uyguluyor. Aynı doğru üzerinden işleyen müzakere yönteminde
taraflar taviz vererek bir orta noktada buluşurlar. Piramit
yönteminde ise, taraflar taviz vermeden karşılıklı kazanımlarla
süreci işletirler. Bir piramide eşit basamaklı iki merdiven
dayandırıldığını düşünün ve bir bir ikitaraftan tırmanıldığını
düşünün. Taraflardan birisi hızlı birisi yavaş tırmandığı zaman
aksamalar meydana gelir. Ki şu an yaşadığımız aksamalar biraz
bundan kaynaklıdır. Tarafın biri hantal davranıyor, biris hızlı
tırmanma eğilimi içerisinde. Süreç böyle işleyince tıkanma var gibi
bir algı oluşuyor.
Bu yöntemi işletebilmeniz için bir ara mekanizmaya ihtiyaç
var. Ara mekanizma, tıkanmanın olduğu noktalarda müdahale edcek bir
mekanizma olmalıdır. Akil insanlar komisyonu kuruldu ama onlar da
bu işlevle hareket etmedi, ara mekanizma olamadı. Görevleri, sadece
süreci topluma aktaran, toplumun süreçle ilgili beklenti ve
kaygılarını rapor eden bir işlevle sınırlandırıldı. Oysa ki akil
insanlar heyeti taraflarla görüşüp, tıkanma olduğu zaman devreye
girip, tıkanmaya sebep olan tarafın yakasına yapışmalıydı, biz
başından beri bunu istedik.
Meclis bünyesinde kurulan komisyon da bu işlevi tamamlayan bir
rol üstlenmeliydi. Mevcut durumda meclis bünyesinde kurulan ve iki
partinin üye verdiği komisyon da aslında pratikte akil insanların
yaptığını yaptı, alana indi, görüşler aldı, bu görüşler
raporlaştırıldı ve bizim raporumuz budur dedi. İç tüzüğe dayalı
olarak zaten görev süresi bitiyordu. Yeni bir komisyon kurulması
gerekir.
Rapor, iktidar partisi üyelerinin çoğunluk iradesiyle, biraz
da iktidarın raporu gibi görüldü ve yansıtıldı. Raporu beğenmemek
ile sürece yönelik bakış açısı arasına net bir ayrım koymak lazım.
Biz bu sürecin işlemesini arzu ediyoruz, hatta mecliste bulunan
diğer partilerin de buna mutlak katkı vermeleri gerektiğini
düşünüyoruz. Eğer ki bu komisyon sürecinde CHP de olmuş olsaydı çok
daha makul bir rapor çıkma şansına sahip olurduk. İktidar partisi
milletvekillerinin ağırlıkta olduğu bir komisyonda kendi görüşleri
çerçevesinde bir rapor hazırlamaları beklenen bir durumdur, nitekim
de öyle oldu. Rapor eksik çıkmış olabilir ama bu meclisin bu sürece
daha etkin katılımını engelelyecek bir durum olmamalıdır."
Dershanelerin kapataılmasını PKK mı istiyor, bu kavga
dershane kavgası mı gerçekten?
DERSHANELERİN KAPATILMASI EGEMENLİK PAYLAŞIMIN TEZAHÜRÜDÜR
DERSHANELERİN KAPATILMASI EGEMENLİK PAYLAŞIMIN TEZAHÜRÜDÜR
"Biz Türkiye'deki eğitim sisteminin işler bir sistem
olmadığını ifade ediyoruz. Dershaneler de işlemeyen bu eğitim
sisteminin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla,
dershaneleri değerlendireceğimiz zaman Türkiye'deki eğitim
sisteminin tamamını değerlendşrmemiz lazım. Karar aldım kapatıyorum
diyerek çözülecek bir sorun değildir. Bunu söylerken de siyasi
sebeplerden hareketle bunu ifade etmiyoruz. Eğitim sistemine
ilişkin olarak bir politik yaklaşımımız var, bu pencereden meseleye
bakıyoruz ve değerlendirmemizi bunun üzerinden yapıyoruz."
"Dershaneler üzerinden Türkiye'de gündeme gelen tartışmayı da
sağlıklı bulmuyoruz. Ama alışkanlık haline gelmiş, kim kimi dövmek
istiyorsa Kürtleri sopalıyor. Bu tartışmalarla Kürtlerin alakası
yok. Dershaneleri birileri bize karşı kullanmış olabilir ama bu
kavgada Kürtler kimsenin sopası değildir. Evet dershaneler
kapatılmalıdır ama dershaneleri kapatabilmeniz için eğitim
sistemini makul ölçülere oturtmanız gerekir. Türkiye'de AKP
hükumetleri döneminde 5 Bakan değişti beş Bakan da farklı sistemler
getirdi. Hükumetin de kafasında eğitim sistemi konusunda bir
somutlaşmanın olmadığını görüyoruz. Bu bir sıkıntıdır."
"Fakat, mevcut tartışma dershane tartışması değil. Bana öyle
geliyor ki, yakın dönem kabine revizyonu üzerinden yapılan kapalı
tartışmaların tezahürüdür. Bir egemenlik paylaşım kavgasıdır. Bu
kavgada bir noktadan tuttular, o nokta da dershane oldu, burdan
hareketle birbirlerini dövmeye kalkışıyorlar. Döverken de Kürtleri
de araya almaya çalışıyorlar. Kürtler bu danışıklı dövüşte kimsenin
oyuncağı değildir. Çok iyi biliyoruz ki perde arkasında egemenlik
paylaşımında anlaştıkalrı zaman dershane gündemi de Türkiye'nin
gündeminden çıkacak, dolayısıyla bu tartışmanın tarafı
değiliz."
CEMAATTEN DAHA CİDDİ SORUNLARIMIZ VAR
CEMAATTEN DAHA CİDDİ SORUNLARIMIZ VAR
Cemaatin Kürt sorununun çözümü konusunda durduğu yer
itibariyle değerlendirme çokça yapılıyor. Cemaatin çözüm sürecine
zaman zaman çok sağlıklı yaklaşmadığını görüyoruz. Ancak cemaat
topyekün bu sürecin karşıtı gibi bir algı içerisinde değiliz.
Nihayetinde biz bu süreci cemaatle yapmıyoruz. Biz bu sğreci devlet
aklıyla yönetiyoruz, devlet aklıyla sürdüreceğiz. Arıza
noktalarının olup olmayacağını da hesaba katarak işletiyoruz.
Uluslararası parametleri de bir yere koyarak biz bu
değerlendirmeleri yapıyoruz. Dolayısıyla önümüzde cemaatten daha
ciddi sorunlar var. Bu kısır döngü içerisinde bu süreci heba
etmememiz gerekir.
CHP'nin Amerika ziyaretini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
MİKROFONU KAPAN CHP POLİTİKASINI BELİRLİYOR
MİKROFONU KAPAN CHP POLİTİKASINI BELİRLİYOR
"Türkiye'de siyasi alışkanlıktır. Muhalefete geldiğinşzde çok
farklı şeyler söylersiniz, iktidara geldiğinizde çok farklı şeyler
söylersiniz. Konjonktüre göre stratejik değişimler de söz konusu
olabilir. Bu bir ilkesizlik durumudur. Bu durumu biz en çok CHP'de
yaşıyoruz. CHP bu tartışmanın başından itibaren, geçmişte Ecevit
hükumetleri döneminde olduğu gibi cemaat yine bize göz kırpar mı
yaklaşımı içerisinde. Bunun için koşar adım Amerika'ya gidiyorlar,
bir taraftan da geçmişte söyledikleri var, "dershaler kapatılmalı"
demişler. Şimdi bunu nereye koyacağız, hangi noktadan değerlendirme
yapacağız. Mikrofonu kapan CHP politikasını belirliyor. Bu
çok tehlikeli bir durumdur. Zaman zaman bizimle ortaklaşmaları
gündeme geliyor, özellikle son günlerde yerel seçimlerle ilgili
ittifak kurulabilir mi kurulamaz mı tartışmaları yapılıyor. Bu
tartışmaların tamamından baktığımız zaman CHP ile bu sürecin
olmayacağı görülüyor. Biz çok eleştiriliyoruz Türkiye'de özellikle
statükoya sarılan ve statüko dışı her gelişmeyi kendisine karşı
tehdit olarak algılayan siyasal yaklaşımlar biziş AKP iktidarıyla
ortak olmakla suçladılar. AKP'yi iktidar yapan biz değiliz, biz bu
sorunu devletle tartışıyoruz, devletin de icra mekanizması AKP'nin
kurduğu bir hükumet olduğuna göre AKP ile konuşmak durumundayız. Bu
CHP olmuş olsaydı CHP ile konuşacaktık. CHP bu eleştiriyi çok
yapıyor."
CHP VAKIF OLARAK YOLUNA DEVAM ETSİN
CHP VAKIF OLARAK YOLUNA DEVAM ETSİN
CHP bu haliyle var olduğu sürece Türkiye'de sosyal
demokrasinin iktidar olma şansı yoktur. CHP Türkiye'de geniş bir
mutabakat zemininin oluşmasını istiyorsa ve iktidar alternetifini
yaratmak istiyorsa yapması gereken şeyler var. Türkiye CHP
tabelasını çok aştı. CHP toplumun çok gerisinde kaldı. İlla ki o
tabelayı yaşatmak istiyorsanız CHP'yi bir vakfa dönüştürsünler, CHP
bir vakıf olarak kalsın, Kemalizm'i de geliştirmek onun başat
görevi olsun, dileyen o bünyede yer alıp çalışmalarını yapsın. Ama
CHP, mevcut durumuyla bir siyasi yapı olarak türkiye'nin önünü
açabilecek durumda değildir. CHP vakıf olsun, bunun dışında bir
mutabakat zemini oluşturalım, herkes içinde yer alsın ve böylelikle
bir iktidar alternatifi oluşsun."
AK Parti Diyarbakır'da güçlü bir aday gösterdi, ne
olacak Diyarbakır'da yarış kızışacak mı, Galip Ensarioğlu'na şans
veriyor musunuz?
ADI GALİP AMA PEŞİNEN MAĞLUP
ADI GALİP AMA PEŞİNEN MAĞLUP
"Bizim adayımız Eşbaşkanımız Sayın Gültan Kışanak. Sayın Galip
Ensarioğlu'na gelince, adı Galip ama o peşinen mağluptur. Kendileri
de biliyor ama adı Galip olan mağlup, sayın Başbakanı kıramadı
çünkü kırmış olsaydı bir sonraki dönemde milletvekili olma şansı
olmayacaktı. bir sonraki dönemi garantilemek için bu malubiyeti
göze aldı."
twitter.com/nsrnylmz