AK Partili vekiller ifadeye gidecek!
Abone olAdalet Bakanı Bekir Bozdağ "fezlekesi olan AK Partili vekiller ifadeye gidecek" derken CHP MHP ve HDP'li vekillere çağrı yaptı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, milletvekillerinin
ifadelerinin alınma sürecine ilişkin, "Dilerim ki CHP'nin, MHP'nin,
HDP'nin sayın milletvekilleri de bu konuda yasaların emri neyse ona
uygun hareket ederler" dedi. Bozdağ, AK Partili vekillerin
çağrıldıkları zaman ifade vermeye gideceklerini
söyledi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargı muhabirleriyle iftar yemeğinde bir araya geldi. İftar sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bozdağ, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili soruya, "Dokunulmazlık dosya sayısı 799'du. Bunların 682'si TBMM'de, 117'si Adalet Bakanlığı'nda bulunuyordu. Biz yasanın çıkacağı gündeme gelince Adalet Bakanlığı dosyaları Meclis'e göndermedi, geri gelme ihtimali olacağı için iki iş olmasın diye. Adalet Bakanlığı elindeki 117 dosyayı mahalcumhuriyet savcılıklarına gönderdi. Yasanın yürürlüğe girdiği günü takip eden gün veya aynı gün onları gönderdik. Meclis Başkanlığı'nın Başbakanlığa, onların da bize gönderdiği dosyalar şuanda Bakanlıkta. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından geri göndermek üzere üzerlerinde çalışılıyor. Hazırlıkları bitti. Önümüzdeki hafta içerisinde onlar tamamen gönderilecek. Çünkü kanun gereği de biz onları 15 gün içerisinde göndermek zorundayız. Şuanda hangi dosya nereye gidecek onların yazıları yazılıyor. Hazırlıkları devam ediyor. Onlarda bitti. Bu hafta itibariyle inşallah önümüzdeki hafta onların hepsi mahal cumhuriyet savcılıklarına intikal ettirilecek. Bu dosyaların içerisinde Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili dosyalar var. 301'inci madde kapsamında olan dosyalar var. Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili dosyaları savcılıklar izin almak için yeniden Adalet Bakanlığı'na gönderecekler. Çünkü Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili soruşturmanın devamı yapılabilmesi Adalet Bakanının iznine bağlı. 301. maddede ise kovuşturma aşamasında, izni savcılar Adalet Bakanlığı'ndan isteyecekler. Kovuşturması 301'in Adalet Bakanının iznine tabi. Bu iki grup dosyanın Adalet Bakanlığı'na gelip, buradan tekrar izin verildiği takdirde dönmesi gerekiyor. Diğerleriyle ilgili tamamen süreç savcılıklar tarafından işletilecektir" diye konuştu.
Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Dokunulmazlıklarla ilgili dosyaları inceleyecek savcılar, ceza işlerinin yayınladığı bir genelgemiz var bizim, milletvekillerine ilişkin soruşturmalar il cumhuriyet başsavcıları ya da onun görevlendireceği bir başsavcıvekili tarafından yapılacak. Kamuoyunda herkes soruşturmaları yapacak gibi bir algı var. Halbuki bu soruşturmaları illerin cumhuriyet başsavcıları yoğunluk olması veya başsavcının görevlendirmesiyle başsavcı vekilleri tarafından yürütülecektir. Onlar takipsizlik kararı verebilirler. Dava açma kararı verebilirler. Takipsizlik verirlerse dosya ona göre kapanacaktır. İtirazlar olursa ona bakılacak. Ama dava açma yönünde karar verilirse iddianame düzenleyip mahkemeye göndereceklerdir. Süreç ceza muhakemesi kanunundaki usulü göre işletilecektir."
"NE KADAR ZAMAN ALIR ŞİMDİDEN BUNU SÖYLEME İMKANIMIZ
YOKTUR"
Dokunulmazlık fezlekelerinde dosyalar çok fazla olduğu için mahkemelerde davalar uzarsa ve yeniden milletvekili seçilmeleri durumunda sürecin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Bozdağ, "Tamamen yargının takdirinde olan bir süreç. Bunları hızlandırma veya yavaşlatma gibi bir yetkimiz yok. Tamamen yargının kendi usulleri içinde işleyişiyle ilgili bir konudur. Milletvekilliği süresi içinde yargılamalar biter, mahkemelerin verdiği kararlar kesinleşirse o zaman işlem görecektir. Eğer bu kararlar mahkumiyeti gerektiren kararlarsa o zaman Yargıtay bunu TBMM Başkanlığı'na gönderiyor. Başkanlık TBMM Genel Kurulu'na sunuyor, Genel Kurulda okunduğu an ilgili kişinin vekilliği düşer. Bu kaç günde, kaç ayda olur ilk derece mahkemesi karar verecek, daha sonra istinafa gelecek. İstinafta kesinleşen dosyalar olabilir veya Yargıtay'a gelmesi gereken dosyalar olabilir, Yargıtay bozar onları bilemeyiz. Bu bir zaman alacaktır. Ne kadar alır şimdiden bunu söyleme imkanımız yoktur. Seçim olursa 2019'u kastediyorum, 2019'a kadar dosyalar neticelenmez de seçim olur da dokunulmazlığı kaldırılan kişiler yeniden milletvekili seçilirse o zaman dokunulmazlık yeniden bu dosyalarla ilgili de avdet etmiş oluyor. Bunun tek istisnası ağır cezayı gerektiren Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlar hariç diyor ya 83'üncü madde o kapsama giren durumlar hariç. Bunların dışında kalanlar yeniden dokunulmazlık kazanıyor. Eğer bu kapsama giren varsa onların soruşturması, yargılaması yeniden vekil seçilseler de devam edecek" ifadelerini kullandı.
"TAVSİYEM HERKESİN YARGILAMA SÜREÇLERİNE YARDIMCI OLMASIDIR"
Milletvekillerinin ifadelerini alma sürecinin nasıl işleyeceği
ve başsavcılıkların milletvekillerini zorla getirme durumunun
olabileceği yönündeki tartışmaların sorulması üzerine Bakan Bozdağ,
"Soruşturma usulü Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre yapılacaktır.
Oradaki usulde kişilerin ifadesi nasıl alınacak, çağrı nasıl
yapılacak bunların hepsi detaylı yazıyor. Cumhuriyet savcılıkları
bu usule göre hareket edeceklerdir. Tavsiyem, bu konuda bütün
milletvekili arkadaşlarımızın yargılama süreçlerine yardımcı
olmasıdır. Çünkü hepimiz yaptığımız işin hesabını millete veriyoruz
ama yargıya düşen bir konu olunca da yargıya da gidip orada sorulan
sorulara cevap vermemiz daha doğru olandır. AK Parti
milletvekilleri çağrı üzerine gidip ifadelerini verecekler.
Herhangi bir başka arayışları olmayacaktır. Dilerim ki CHP'nin,
MHP'nin, HDP'nin sayın milletvekilleri de bu konuda yasaların emri
neyse ona uygun hareket ederler. Ama biz gitmeyiz zorla
götürsünler, şöyle fotoğraf verelim kameralara evden zorla alırken
veya parlamentodan zorla alınırken, gürültü patırtı çıksın gibi bir
düşünce varsa bu fevkalade yanlış olur. Herkesin hukuka saygılı
olması ve hukukun doğru işlemesine yardımcı olması gerekir"
açıklamasında bulundu.
Devletin içerisinde hem PKK terör örgütüne sempatizanlığıyla
bilinen hem FETÖ ile ilgili Devlet Memurları Kanunu'nda bir
değişiklik olup olmayacağı sorusuna Bozdağ, "Devlet Memurları
Kanunu veya özel kamu çalışanlarına ilişkin kanunlar var. O
kanunlarda disiplin hukukuna ilişkin hükümler var. Terör
örgütlerine yardım eden, destek veren onlarla birlikte hareket
edenlerle ilgili bizim disiplin hukukuna ilişkin yeteri kadar hüküm
var. Sorun kanun eksikliğinde değil, bu kanunların uygulamasının
eksikliğindedir. Hatırlarsanız Başbakanlık bu konuda bir genelge
yayınladı. Bütün idarecilere kanunların ilgili hükümlerini
hatırlatarak bunların titizlikle uygulanmasını istedi. Kanunlar
uygulanırsa buradaki sorunlar çözülür. Terör örgütüne yardım
yataklık ediyorsa bunlarla ilgili suç soruşturmaları kapsamında
cumhuriyet savcıları gereğini yapacaklardır. Suçu sabit olursa
mahkeme sonucunda bir ceza alacaktır. Öte yandan idarenin de bu
gibi konularda yasaları işletmesi doğal olandır" dedi.
Teröristlerin suç işlemeyeceğine kanaat getirilerek serbest
bırakıldığı haberleri hatırlatılarak Terörle Mücadele Kanunu'nda
bir eksiklik olup olmadığı sorusuna Bozdağ, "Etkin pişmanlık Türk
Ceza Kanunu'nun 221. maddesinde var. Bundan istifade edip sonra
çıkanlar olabilir. Yargılama sürecinde alacağı ceza az olduğu için
böyle bir takdirle karar çıkmış olabilir. Genel değerlendirme
yapmamak lazım. Bir kişiyle ilgili canlı bomba olacak bu diye bir
iddia varsa bunu savcılıkların da mahkemelerinde dikkate alması ve
ona göre değerlendirme yapması doğru olandır. Hakimlerin veya
savcıların görevini kötüye kullanmaları veya ihmal etmeleri
sebebiyle böyle bir şey olduğuna dair herhangi bir kişinin iddiası
varsa o zaman bunu HSYK'ya iletmesi lazım" değerlendirmesinde
bulundu.
TÜSİAD'IN KAYYUM TEPKİSİNE YORUMU
TÜSİAD'ın kayyum düzenlemesiyle ilgili tepkisinin sorulması üzerine Bozdağ, "Kayyumla ilgili düzenleme komisyonda görüşülmedi, görüşülecektir. Orada bir güvence getiriliyor kayyumlara. Onlar önemli bir görev yapıyorlar, risk alıyorlar. Kanunun kendine tevdi ettiği görevi rahat bir şekilde yapabilmeleri için herhangi bir baskı korku olmadan işin doğrusunu yapabilmeleri için onların da güvenceye ihtiyacı vardır. Şuanda hakimler, savcılar yargı görevini yaparken onların da bir güvencesi var. TMSF ile ilgili süreçlerde de el koydu bankalara. Orada da TMSF görevleriyle ilgili benzer teminatlar var. O teminatlar olmamış olsa TMSF o neticeleri alamazdı. Ülkenin hayrına, yararına nasıl olumlu neticeler aldığını hep beraber gördük. Burada da bir suç soruşturması sırasında veya başka şekillerde kayyum atanması halinde kayyumların görevlerini herhangi bir baskı ve tehdit olmaksızın hukuk güvencesi içerisinde doğru bir biçimde yerine getirilmesi için onlara teminat getirmektedir. Öte yandan terörle mücadele son derece önemli. Terörün finans kaynakları var. Terörün finansmanı suçu var bizde. O suç bir karşılık görüyor. Silahlı bir terör örgütüne para aktarılıyor ne yapacağız seyir mi edeceğiz elbette böyle bir şeyi yapan olursa onunla ilgil yargılama süreçlerinde delil varsa dosya durumu uygunsa o zaman kayyumla ilgili atama yapılabilecek. Zaten bu madde yeni bir madde değil. Kayyum atamasına ilişkin madde numarası 133. madde CMK yürürlüğe girdiği günden beri var. O maddeyle ilgili bazı eksiklikler var onu tamamlıyoruz. Sanki yeni bir şey geliyormuş, bugüne kadar yokmuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu doğru bir algı değil. Bu komisyonda olgunlaştırılacak, genel kurulda da değerlendirilecektir. Bir takım eksiklikleri yanlışlıkları varsa elbette bu süreçlerde düzeltilir. Ama bu doğru bir düzenlemedir" şeklinde konuştu.
"ŞU ANDA BU KONUDA OLUMLU NİYET VAR"
Meclis'te yüksek yargı organlarının maaşları ve özlük hakları üzerinde bir düzenleme üzerinde çalışıldığıyla ilgili soru üzerine Bakan Bozdağ, "Şu anda bu konuda olumlu niyet var. Bir çalışma başladığını söyledim. Sayın Başbakanımızın bilgisi dahilinde yüksek yargıda görev yapanların maaşlarıyla, AYM üyeleri maaşları arasındaki farka ilişkin bir değerlendirme çalışması yapılıyor. Maliye Bakanlığıyla bu konular görüşülüyor. Bakanlık çalışmalarını bitirdikten sonra bir değerlendirme yapılacaktır. Bu da zaman alacaktır. Bu konuda olumlu bir sonuç çıkmış olsa bile bu ancak Eylül, Ekimi bulabilir. BU konuda olumlu gelişmeler önümüzdeki yasama yılında olabilir" ifadelerini kullandı.
"HSYK SEÇİM SİSTEMİNİN DEĞİŞMESİ TÜRKİYE'NİN MENFAATİNEDİR"
HSYK seçim sisteminin değişeceğiyle ilgili soru üzerine ise Bozdağ, şunları kaydetti:
"HSYK seçim sisteminin değişmesi Türkiye'nin menfaatinedir. Mevcut sistemdeki seçimi yaptık. Yargı içerisinde bu seçimler kutuplaşmayı, ayrışmayı, gruplaşmayı arttırdı. Ötekileştirmeyi çoğalttı ve yargıya olan güveni de, yargı görevi yapanların birbirlerine olan güvenini de olumsuz etkiledi. Türkiye HSYK üyelerinin seçimine dair bu usulü değiştirmediği sürece çok büyük bir hata içerisinde kalmaya devam eder. Onun için bizim bunu değiştirmemiz lazım. Bu noktada siyasi partilerle bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Komisyon görüşmeleri sırasında da bunun değiştirilmesi konusunda da olumlu kanaatler siyasi parti temsilcileri söylediler. 2018 seçiminin bu usulde yapılmaması hukuk devleti içinde yargıya olan güven içinde her açıdan önemlidir. Dilerim bir daha böyle bir seçim yapmayız. Bazı çalışmalar var. Biz bakanlık olarak hazırlıklarımız var. HSYK'nın kendi üzerinde durduğu çalışma var. Öte yandan siyasi partilerin 24. dönem parlamentosunda Uzlaşma Komisyonu'nda görüştüğü metin var. Ortada çok sayıda çalışma var. Bu konuda irade olması gerekiyor. Bizim irademiz tam. Siyasi partilerimizde olumlu bir yaklaşım içinde olurlarsa bu konuda adım atabiliriz. Yargıyla ilgili konularda bizim partilerle kolay anlaşabileceğimize inanıyorum. Çünkü Yargıtay'a, Danıştay'a, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Askeri Yargıtay'a ilişkin düşünceler hemen hemen bütün partilerde neredeyse benzer düşünceler. Aynı diyebilecek kadar benzer düşünceler. İnşallah önümüzdeki yasama yılında ortak bir adım atmayı başarırız."
Görevini yapmayan hakim ve savcılar hakkında disiplin sürecinin işletildiği ancak soruşturmaların çok ağır ilerlediği ve Bakan Bozdağ'ın yargı içerisinde önemli sayıda yargı mensuplarının paralel yapıyla ilişkili olduğu yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Bozdağ, "Şu andaki usul yeterli bir usul. Yavaş işlemesi işin doğasından kaynaklanıyor. Şikayet geldiği zaman önce inceleme başlatıyor, sonra bu soruşturmaya dönüyor. Ondan sonra ayrı ayrı daireler buna karar veriyor. Bunlar içinde öngörülen zamanlar var. Bu normal bir süreç. Ben bu konuda yasal bir düzenleme ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. İşin doğasından kaynaklanan bir yavaşlık var" dedi.
"YAPILAN DÜZENLEME ANAYASAYA UYGUN BİR DÜZENLEMEDİR"
"Yargıtay ve Danıştay Kanunu'nda yapılan değişiklikler komisyonda görüşülüyor.Bugün tamamlanacak" diyen Bozdağ, "Haftaya da genel kurulda gündeme alınırsa tamamlanacak. Kabul edilmesi halinde yasalaşacak. Yapılan düzenleme anayasaya uygun bir düzenlemedir. Ne getiriyor? Yargıtay ve Danıştay üyeleri için 12 yıllık görev süresi getiriyor. Kişinin bir defa Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilme hakkı getiriyor, ikinci defa seçilememesini öngörüyor. Sürenin kısalmasına uyumlu olarak da daire başkanı genel sekreter başsavcı başsavcı vekili gibi görevlere seçilmek için yasada öngörülen süreleri değiştiriyor. İşin özü bu. Şuanda görevde olan üyelerden seçilmişlerin görevleri devam ediyor. Anayasa çok açık bir şekilde onların görev sürelerini ifade ediyor. Diğerlerine ilişkin de HSYK bir değerlendirme yapacak bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra. Çünkü kadrolar Yargıtay'da 300'e, Danıştay'da 116'ya düşüyor. Bu üyelerin içerisinden seçim yapılacak. Dışarıdan seçim yapmayacak HSYK. Seçilen üyeler görevlerine devam edecekler. Ama 12 yıl süreyle görev yapacaklardır. Yargıtay'ın ve Danıştay'ın bu düzenlemesinin anayasaya aykırı olduğunu söyleyenler anayasaya iyi bakmaları lazım. anayasada 139.madde çok açık hakimlik ve savcılık teminatını öngörüyor. Bu düzenleme bu teminatların hiçbirine halel getirmiyor. Emekliliğe zorla sevk edilmiyorlar, özlük haklarından mahrum edilmiyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. anayasada öngörülmemiş olması kanunla getirilmeyeceği anlamına gelmez. Çünkü anayasa kanunla düzenleme yapılmasına izin vermemiş olsaydı o zaman anayasa 38 maddesi 'ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez' diye negatif bir hüküm kordu" değerlendirmesinde bulundu.
"TERCÜME İŞLEMLERİ DE TAMAMLANDIKTAN SONRA ABD'YE GÖNDERECEĞİZ"
Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesiyle ilgili çalışmaların son
durumunun sorulması üzerine Bozdağ, "Bizim iade taleplerimiz
mahkemelerin kararlarına göredir. Mahkeme kararında ne yazıyorsa
biz ona göre talebimizi karşı tarafa ileteceğiz. Adalet
Bakanlığının bunu değiştirme yetkisi yok. Bir yapı terör örgütüyse
terör örgütüdür, değilse değildir. Ona yargı karar verecek.
Fethullah Gülen ile ilgili de hem soruşturma kapsamında hem de
yargılama kapsamında alınmış kararlar var. Bunlar bakanlığımıza
geldi. Tercümeler zaman aldı. Şuana kadar 4 dosyanın tercümesi
tamamlanmaya yakın durumda. 1-2 dosya var. Onlarla ilgili tercüme
işlemleri de tamamlandıktan sonra biz bunların tamamını ABD'ye
göndereceğiz. Amerikan makamlarından da Türkiye'nin bu konudaki
taleplerine olumlu cevap vermesini bekliyoruz. Bizim Amerika ile
olan ilişkilerimiz Amerika'nın bu konuya olumlu bakmasını isteme
hakkını bize vermektedir. Çünkü bizde ABD'nin iade taleplerini
oluimlu olarak bugüne kadar değerlendirdik. Onlardan olumlu bir
yaklaşım beklemek hakkımız" açıklamasında bulundu.
CHP lideri ve MHP liderinin dosyalarının Cumhurbaşkanına hakaret
dosyaları olduğu ve bunları tek tek mi inceleyeceği sorusuna
Bozdağ, "Dosyaların hiçbirini ben incelemedim. Bakanlığa
gönderilecek. Bakanlık inceleyecek, ona göre izin verip vermemeye
karar verecektir. Şu anda görmediğim bir dosyayla ilgili şöyle
yapacağım demeyi doğru bulmuyorum" yanıtını verdi.
İranlı iş adamı Rıza Sarraf 'ın ABD'de yargılanmasının devam ettiği
ve Türkiye'den bilgi belge talebinin olup olmadığı sorusu üzerine
Bozdağ, "Bu konuda bizden herhangi bir talep yok" dedi.