AK Partili vekilden KCK ve PKK'ya seçim yanıtı!
Abone olAK Parti Diyarbakır milletvekili Mehmet Süleyman Hamzaoğulları çözüm sürecini internethaber.com'a değerlendirdi.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
AK Parti'nin Kürtlerin en çok destek verdiği parti olduğunu
söyleyen Hamzaoğulları, KCK'nın çözüm sürecini seçim taktiği olarak
nitelendirmesine karşı çıktı. Sürecin tamamen milli bir proje
olduğunu ve asla oy kaygısı gütmediğini dile getiren Hamzaoğulları,
aslında KCK'nın silahların gölgesinde seçim olmadığında oyların
kime gideceğini bildiğini ve bu yüzden tedirgin olduğunu
söyledi.
Hükümetin süreçte üzerine düşen her şeyi yaptığını belirten
Hamzaoğulları, KCK ve PKK'nın sürecin önünde duramayacağını
söyledi. Şubat Mart aylarında Abdullah Öcalan tarafında bir çağrı
yapılmasının en uygun zaman olduğunu da söyleyen milletvekili,
Kobani olmasaydı Öcalan bu çağrıyı aralık ayında da yapabilirdi
dedi.
İşte o röportaj...
-KCK iki gündür yaptığı açıklamada ortada bir süreç
olmadığını, bunun AK Parti'nin bir seçim taktiği olduğunu söylüyor,
nasıl değerlendiriyorsunuz?
KÜRTLERİN EN ÇOK DESTEK VERDİĞİ
PARTİ
Bunu, seçim yatırımı olarak düşünmek çok büyük bir hata olur. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde hiçbir hükümet seçimlere 1,5 yıl kala çözüm süreci gibi bir riski başlatmazdı. O dönemde Sayın Başbakanımız, "neye mal olursa olsun, baldıran zehri içmem gerekirse de içeceğim ve bu süreci başlatacağım" dedi. Çünkü taktdir edersiniz ki, riskleri olan bir süreçti ama memleketin ve Ortadoğu'nun beklediği bir süreçti bu süreç. Dolayısıyla da bu süreç seçimden bağımsız tamamen milli bir proje olarak başlamıştır. Asla ve asla oy kaygısı olarak düşünülemez çünkü zaten Kürtlerin en fazla destek verdiği parti AK Parti ve Türkiye'nin doğusu gibi batısı da var.
KCK SİLAHLARIN GÖLGESİ KALKSIN İSTEMİYOR
KCK bunu hep yapıyor. Kürtler üzerinde silahlı baskı unsuru
oluşturmaya çalışıyor, asıl kendileri seçimi gözetiyorlar çünkü
silahların gölgesi kalkarsa sandığa giden vatandaşın tercihinin ne
olacağını, hür iradesiyle kime oy vereceğini KCK çok çok iyi
biliyor, sandıkların gölgesinde bir 2015 seçimi hedefliyor. Artık
Kürtler hiç kimsenin tahakkümünü istemiyorlar. Bir zamanlar 90-95
yılları arasındaki yanlış uygulamaların şu an daha beterini daha
fazlasını KCK yapıyor. Şantiye basıyor, insan kaçırıyor, fidye
istiyor, okul yakıyor, barajları engelliyor.
-Abdullah Öcalan'la İmralı'ya görüşmeye giden heyet
genişliyor, kendisine bir sekreterya verilecek, muhalefet bunu
imkanların genişlemesi olarak yorumluyor, siz nasıl
yorumluyorsunuz?
HÜKÜMET SÜREÇTE ÜZERİNE DÜŞEN HER ŞEYİ
YAPTI
Abdullah Öcalan'a sekreterya verilmesi ya da heyetin genişletilmesini imkan sağlamak olarak görmemek lazım, dünyada örenkleri var bunların, sürecin nasıl gittiği belli. Elinde silah olan insanlar var, çözüm sürecinin amacı PKK'nın silahsızlanması. Süreç başlarken de üç tane yol haritası vardı. Birincisi, silahların susması, ikincisi, silahların ülke dışına çıkmasıydı, üçüncüsü ise siyasetin önünün açılmasıydı. Bu sürede hükümet olarak üzerimize düşen her şeyi yaptığımızı düşünüyorum. Bazı aksaklıklar olmasına rağmen çözüm sürecinin devam etmesi noktasında hükümet her şeyi yaptı, silahı bırakması gerekenler, ülkenin dışına çıkması gerekenler hala bakıyorsunuz silahları ellerinde, ülkenin dışına çıkmamışlar. Heyetin genişlemesi noktasında da sayının artmasının hiçbir mahsuru olmadığı gibi sürecin daha şeffaf yol almasını sağlayabilir ve asıl amaç olan silahsızlanmaya doğru gidilecektir.
KCK VE PKK SÜRECİN ÖNÜNDE DURAMAZ
KCK ve PKK artık bu sürecin önünde engel değil, durmaları gereken yerin farkında olmaları lazım. Türkiye için, Ortadoğu için doğru olan artık bu sorundan kurtulmaktır. Hiç kimse ama hiç kimse artık çözüm sürecinden geri dönülmez olduğunun farkıda. KCK ve PKK artık bu sürecin önünde duramaz.
Bülent Arınç "sürece mecbur değiliz" demişti, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
O GÜNÜN ŞARTLARINDA KONUŞMUŞTU
"O günün şartları, Kobani olaylarının çok sıcak olmasından
kaynaklıydı. Kamu güvenliği sağlanmadan, birilerinin o dönemde,
şehidimizin kanı yerdeyken, "biz sekreteryayı kuruyoruz" demesinin
üzerine Sayın Başbakan Yardımcımızın böyle bir açıklaması olmuştu.
Ama şu an geldiğimiz nokta da hem HDP tarafı hem hükümetimiz çözüm
sürecinin devamlılığı konusundaki duruşlarını sergilediler.
-Tüm bunlar konuşulurken asıl amacın Öcalan'ın özgürlüğü
olduğu vurgusu hep yapılıyor, sürecin sonunda bu mu
olacak?
KONUMUZ ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL
Abdullah Öcalan bile kendi özgürlüğünden bahsetmezken
birilerinin kendi tabanına sürekli mesaj vermesini doğru
bulmuyorum. Süreç ilerlerken herkesin hassas şekilde kucaklayıcı
bir dil kullanması gerekiyor, şu an konuşulan şey Abdullah
Öcalan'ın özgürlüğü değil, Türkiye'deki akan kanın durmasıdır.
Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü ön plana çıkarmak sürece zarar
verir. Önce bu süreçte herkes üzerine düşeni yapmalı ve süreç bir
an önce sonlandırılmalı. Zaten artık Türkiye'de her istediğini
konuşabiliyor. Ama önceliğimizTürkiye'nin şu anki bölgesinde
yaşadığı sorunları, IŞİD sorununu, KCK-PKK sorununu ve Irak gibi,
Suriye gibi birtakım hükümet sorunlarının olduğu ülkelerdeki
sorunlarını çözmesi lazım.
-Şubat-Mart ayları gibi sürecin nihai sonuca ulaşacağı ve
Abdullah Öcalan'ın bir çağrı yapacağı konuşuluyor, süreç o
tarihlerde bitmiş olacak mı?
KOBANİ OLMASAYDI ÇAĞRI ARALIK AYINDA YAPILABİLİRDİ
Bence bu gerçekçi bir hedef. Önümüzde bir kış var, mart nisan ayı gibi bir çağrının olacağı dönem ideal bir zaman. Süreçte yol kazaları olmuş olabilir, Kobani de bunlardan biri sayılabilir ama herkes çözüm sürecinin ne kadar arkasında durduğunu gösterdi. Aslında Kobani olayları olmasaydı bu çağrıyı aralık veya ocak aylarında duyacaktık, Kobani olayları malesef bu çağrının gecikmesine neden oldu. Dolayısıyla, evet nisan ayı güzel bir tarih, baharın gelmesiyle, çiçeklerin açmasıyla, yeni Türkiye'de yeni güzelliklerin olmasını dile diliyorum.