AK Partili vekilden ilginç çıkış
Abone olÖzdoğan askeri, YÖK tutumundan, türban sorununa varıncaya kadar birçok konuda sert bir dille eleştirdi..
AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan, Genelkurmay
Başkanlığı'nın YÖK Yasa Taslağı'na ilişkin açıklamasına tepki
göstererek, "YÖK Yasası, halkın eseri olacaktır, kurumların değil.
Aksi takdirde yüce parlamentoya hakaret edilmiş olur" dedi.
"Yasaları devletin kurumları değil, halkın temsilcisi
milletvekilleri çıkarır" diyen Özdoğan, "Aksi takdirde Mustafa
Kemal Atatürk'ün 'egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' ilkesi
çiğnenmiş ve bu söze ihanet edilmiş olur. YÖK Yasası da, her
birisinin bambaşka işlevleri olan devletin kurumları tarafından
değil yüce parlamentonun üyeleri tarafından değiştirilecektir"
dedi. Özdoğan, özgürlüklere müdahale alanının oluşması halinde
demokrasinin 'hormonlu demokrasi' olacağını da savundu.
Demokrasinin halkın rejimi olduğunu ifade eden Özdoğan, demokratik
rejimleri insan vücudundaki bağışıklık sistemine benzetti. Özdoğan,
"Bağışıklık sistemi insan vücudunu nasılki otomatik olarak dış
etkenlere karşı dış etkenlere karşı koruyorsa, demokratik rejim de
kendisini tam bir refleks halinde otomatik olarak özgürlüklere
yönelik baskılara,zorbalıklara karşı korur. İnsan vücudundaki
bağışıklık sistemi dışardan müdahalelere karşı korunamazsa,
demokratik özgürlükçü hayat da koruma altında tutulamaz. Korunmaya
kalkıldığı zaman bir kısım özgürlüklere müdahale alanı oluşur,
bunun adına da ' hormonlu demokrasi' denir. Bu demokrasi
hastalıklıdır, bünyesinde despotizmi barındırır. Demokrasi bütün
kuralları ile sivil toplum olmayı gerektirir. Sivil toplumda halk
yönetendir, yönetilen değil. Çünkü kendini yönetenleri o belirler.
Böyle bir toplumda ne efendi vardır ne de vasi" tepkisini gösterdi.
'BAŞÖRTÜSÜ, SİYASAL AMAÇLI DA OLSA YASAKLANAMAZ' Demokratik sivil
toplumda tam bir inanç ve düşünce özgürlüğü olduğuna işaret eden
Özdoğan, sivil toplumda yasaklanan tek şeyin zorbalık olduğunu
kaydetti. Çoğulcu, demokratik, laik, çağdaş bir devlette bedensel
ya da giyimsel anlatımların da düşünce özgürlüğünün dış dünyadaki
yansıması olduğunu ifade eden Özdoğan, "Başörtüsü ister masum
amaçlarla, isterse siyasal görüşü sergileme amacıyla taşınsın
yasaklanamaz. Birincisi bir inancın ikincisi siyasal bir tercihin
görüşü, açıklanmasıdır. Hukuk çağdaş devlette metafizik küreye el
atamaz. Kişilerin amaçları, niyetleri, güdüleri, inançlarıyla
uğraşmaz, uğraşamaz. Yalnızca totaliter devletler insanların
inançları, düşünceleri, amaçlarıyla uğraşırlar ve insanların
beyinlerini yıkayarak onları tek biçime sokmaya çabalarlar.
Başörtüsünün siyasal simge olduğu gerekçesi ile yasaklanmasını
savunan bir anlayış çok ürkütücüdür. Demokrasiyi yadsıdığı için
dehşet vericidir" dedi. 'SAHTE İDEOLOJİNİN PANDOMİMASI' AK Parti'li
Özdoğan, laik devletin dinler ve inançlar karşısında yansız
olduğunu belirterek, kamu düzeni çiğnenmedikçe devletin inançlara
karışamayacağını öne sürdü. Başörtüsünün ayrılıklara yol açacak
kaygısıyla yasaklanamayacağını vurgulayan Özdoğan, demokratik
rejimlerde gizlilik ve resmi ideolojinin olmadığını bildirdi.
Devlette gizlilik geleneğinin 'hikmet-i hükmet' geleneğinin çağdışı
bir kalıntısı olduğunu belirten Özdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Devletin resmi görüşü, ideolojisi olursa, onun dışındaki
görüşleri, ideolojileri ve bunları benimseyenleri önceden mahkum
etmiş olur. Böyle bir devlet, demokratlık iddiasında bulunamaz.
Zira devlet gibi düşünmeyenler marjinalleşmiştir. Çoğulcu ve
özgürlükçü demokrasiye inanan, hiçbir siyasi din ve devlet
kurumları üzerinden siyaset yapmaz ve buna tenezzül etmez. Böyle
iddiada bulunanlar çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi
hazmedemeyenlerdir. Tek biçimli yurttaş yaratma ideolojisi
insanlara birer maske takar. Herkes sessizce sahte ideolojinin
pandomimasını oynar, oynamak zorundadır, iki yüzlüdür. İdeolojik
devlet, kendi ideolojisinden yana olanları kayırır. Kayırmak,
onlara ayrıcalık kazandırmak zorundadır. Bunlar birinci sınıf
yurttaştır. Ötekilerse ikinci sınıf. Hikmetinden sual olunmayan
ideolojik devlet, toplumu insanı takip, tanzim ve tedip eder. Çünkü
toplumu biricik efendisi, babası terbiye edicisi odur. İşin acı
yanı bu tür devletler hep demokratlık iddiasıyla ortaya çıkarlar.
Oysa demokrasi tek biçimliliği tek kültürlülüğü reddeder.
Demokrasiler yalnızca halka dayanırlar, yalnızca halka hesap
verirler. Katılımcı olmayan halka değil başka güçlere hesap veren
bir rejim özürlüdür."