AK Partili Tuna'dan katliam iddiası
Abone olBaşbağlar katliamında korkunç şüphe! İddiaya göre PKK taşerondu asıl sorumluların isimleri ise belli!
1993'te 33 kişinin kurşuna dizildiği Başbağlar
katliamının mağdurlarına göre, olay PKK tarafından yapılmadı ve
eylem Sivas olaylarının ardından Alevi-Sünni kavgasının fitiliydi.
Cevabı en çok beklenen soru ise "25 kilometre uzaklıktaki jandarma
neden 14 saat sonra geldi?"
Sivas'ta 37 kişinin yanarak can vermesinin ardından, bir katliam
haberi de Erzincan'ın Kemah ilçesine bağlı Başbağlar köyünden
gelmişti. PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia
edilen olayda, 33 köylü kurşuna dizilerek
öldürülmüş; 30 kadın dul, 100'den fazla çocuk da
yetim bırakılmıştı.
Katliamın 17. yıl dönümünde konuşan mağdurlara göre olay; Sivas
olaylarının ardından Alevi-Sünni kavgasının fitiliydi. Katliamın
ardından delil toplamadan, mahkeme sürecine kadar birçok
çarpıklıkla karşılaştıklarını savunan aileler, jandarmanın
akşam olduğu için gelemeyiz' dediğini öne sürdü. Köye 25
kilometre uzaklıktaki jandarmanın, katliamdan 14 saat sonra
geldiğini belirten tanıklar, yetkililer eliyle delillerin yok
edildiğini ileri sürdü.
PKK KULLANILDI
Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar, katliamdan yaralı olarak
kurtulmayı başaranlardan biri. Vücuduna 4 kurşun isabet eden
Akarpınar, olayda PKK'nın taşeron bir örgüt olarak
kullanılmış olabileceğini söyleyerek dehşet anlarını şöyle
anlattı: "Erkekleri meydana toplayıp 'T.C. Kürt halkını
katletti ve sömürdü. Sivas'ta Maraş'ta ve Çorum'da katliam
yaptı' şeklinde örgüt propagandası yaptılar. Cami, okul,
evlerimiz her şeyi yaktılar. Üzerimize yaylım ateşi açtıklarında
göğsümden ve ayaklarımdan yaralanmışım öldü diye bıraktılar!'
BALANS AYARIYDI
Katliamda eşi ve kızı diri diri yanarak can veren Ahmet Yılmaz
Baltacı'ya göre ise olay, Sivas'ın ardından bir 'balans
ayarı'ydı. Kontrgerilla, derin devlet, Ergenekon veya
Balyoz adı her ne olursa olsun 'korktuklarını'
anlatan acılı baba, şöyle konuştu: Katliam, Alevi-Sünni, Kürt-Türk
kavgası yani kardeş kavgasının fitiliydi. Olaydan bir gün
önce bölgede, silahlı yüzlerce kişinin toplantı yaptığını görenler
var. Olayın failleri dedikleri kişiler beraat etti hatta
bazıları haksız yere tutuklandığı için AİHM'den tazminat kazandı"
Katliamın mağdurlarından olan Şerif Gül ise olayın üstünün
kapatıldığını söyledi.
Madımak olayları sonrasında Türkiye'nin kaynadığını hatırlatan Gül,
"Başbağlar sonrasında ise her şey süt liman oldu. Evler
hasar görmüştü ama sonrasında yetkililer eliyle köy, yerle bir
edildi. Bulunan kovanların bir tanesinin dahi balistik
sonuçları yapılmadı. Cinayet silahları daha sonra hiç mi
kullanılmadı? Terör yaptıysa yakalanmış ve silahlar incelenmiştir.
Her yere gittik ama olay bizi aşıyor diyerek korktular" ifadelerini
kullandı.
İSİM İSİM ÇAĞIRDILAR
İsmail Ogün Kuruçaylı da saldırganların gencecik çocuklar' olduğunu
söyledi. Hücum yelekleri ve silahlarla donanmış gruptan kaçarak bir
eve sığındığını söyleyen Kuruçaylı, "Herkesi tanıyorlardı
evlerin önünde isim isim çağırdılar. Çıkmayanları ise
evlerinde diri diri yaktılar. Komşu köylerle neden haber vermediniz
diyerek dargın ve mesafeli olduk. Ama onlar jandarmaya haber
verdiklerini askerlerin ise akşam olduğu içingelemeyiz dediklerini
söyledi. Olay akşam 8'de oldu, jandarma ise köye sabahleyin
10'da yani tam 14 saat sonra geldi. 25 kilometre ötede
karakol var ama kimse gelmedi" diyerek yakındı.
AK PARTİLİ VEKİL BAŞBAĞLAR
KATLİAMININ SORUMLULARIYLA İLGİLİ
MÜTHİŞ SÖZLER ...
KARA LEKELERLE DOLU YIL: 1993
Terörü bitirmek için yoğun çalışmalarının yapıldığı 1993 yılı,
birçok karanlık olay ve faili meçhul cinayete sahne olmuştu. Uğur
Mumcu'nun cinayetini, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ve
Turgut Özal'ın şüpheli bir şekilde ölümü takip etmişti. Bingöl'de
33 erin şehit edilmesi, Sivas ve Başbağlar katliamı, Jandarma Tugay
Komutanı Bahtiyar Aydın ve JİTEM'in kara kutusu Cem Ersever'in
öldürülmesi "derin yapının provokasyonu" iddialarını gündeme
getirmişti. Madımak otelinin ateşinin verilmesinin ardından
Başbağlar Köyü'nde 33 köylünün kurşuna dizilerek öldürülmesine
ilişkin dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit de "Başbağlar
katliamının perde arkasında hangi dış güçlerin eli varsa, Sivas
katliamında da aynı güçlerin eli vardır" ifadesini kullanmıştı.
OLAYIN ESAS MÜSEBBİPLERİ ORGANİZATÖRLERİ
SİLİVRİ'DE
AK Parti Konya Milletvekili ve Başbağlar mağdurlarının avukatı
Hüsnü Tuna, olayların esas müsebbiplerinin ve organizatörlerinin
Silivri'de olduğunu savundu. Başbağlar katliamını
gerçekleştirenlerin listesinin bulunduğunu ifade eden Tuna, o dönem
mahkemenin, olayın üzerine gitmek yerine kapatmayı ter cih et
tiğini belirtti.
ERGENEKON DAVASINA GİRMELİ
Tuna, dava aşamasında muhtelif illerdeki pj örgüt dosyalarından
gelen belgelerde 'Ben bu olaya katıldım' diye itiraf edenlerin
beyanlarının bulunduğunu söyledi. Bu beyanı olan kişilerin
araştırılmadığını il dile getiren Tuna, "Yani davaya dahil
edilmedi. Dava kapatıldı, o yüzden böyle bir liste var.
Dava dosyalarından çıkardık. Pazartesi günü Başbağlar toplantısına
katılıp orada isim isim okuyacağım. Bunlardan muhtelif
cezaevlerinde yatanlar var, bir de cezaevinde f olmayıp oradaki
sanığın söylediği şeyler var.
İfadelerinde geçiyordu, olaya katıldı diye. Bunu mahkeme biliyordu
ama girmedi bu hususlara. Mahkeme biran önce davayı kapatmakla
görevliydi" dedi. Ergenekon davasına, Başbağlar ve Sivas
dosyalarının girmesi gerektiğini vurgulayan Tuna, bu
hususta Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek'in büyük payı olduğunu
ileri sürdü. "Aziz Nesin'i Sivas'a gönderen ekip, Doğu
Perinçek ekibi" diyen Tuna, şöyle devam etti:
PLANLAR YAPILMIŞTI
"Daha önceden Sünniler'in ağırlıklı olduğu şehirlere program
yapılmak üzere bir plan yapılmıştı. Bu illerin içerisinde
Sivas da vardı, Konya da vardı, Malatya davardı, vs. Dolayısıyla bu
işin organizatörleri aslında Doğu Perinçek, dolayısıyla Ergenekon
içerisindeki o ekip. Bu ekip olduğuna göre şimdi olayın
esas müsebbipleri, organizatörleri ben Silivri'de diyorum. Tabi
onunla birleştirilmeli ama araştırılarak birleştirilmeli. Şu
haliyle birleştirip atmak çözüm değil. Hem Sivas hem Başbağlar
dosyalarının kendi şartları içerisindeki delilleri araştırılacak,
ortaya çıkanlar, sonuçta görülecek zaten Ergenekon dosyasının
içinde"
Serbest ÖZDEN/ BUGÜN