AK Partili Mahir Ünal'dan Ali Babacan açıklaması
Abone olAK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Erdoğan'ın adaylık teklifine imza veren Ali Babacan'ın, Abdullah Gül'ün çatı adaylığı için çalışma yürüttüğünü itiraf etmesiyle ilgili "Bunun açıklanacak ve izah edilecek bir tarafı yok" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, CNN Türk Ankara Temsilcisi Dicle Canova'nın sorularını yanıtladı.
Ünal, Ali Babacan'ın açıklamalarına, "Eğer siyaseti zihninizdeki tasarımlara dayalı yapıyorsanız, o tasarımlar bir yerde çöküverir. Eğer tasarlanmış bir siyaset yapıyorsanız, gerçekliğe değil de kendi zihninizdeki tasarımlara uygun bir şekilde yapıyorsanız bir yerde bir şeyi unutursunuz. Cumhurbaşkanımızı, aday gösteren imzacılar arasında unutursunuz. Bunun açıklanacak ve izah edilecek bir tarafı yok" yanıtını verdi.
İsrail'in Mescid-i Aksa ve Gazze'ye yönelik kanlı saldırılarıya ilgili olarak Ünal, şunları söyledi:
"1948'den bugüne baktığımızda Filistin sorunu adeta bir insanlık sorunu, insanlığın vicdanı önünde duran bir sınav kağıdı gibi adeta... Dünyayı harekete geçirmek için hem TBMM, hem Cumhurbaşkanımız inanılmaz bir diplomasi yürütüyor.
Bugün Arap Birliği toplandı, Arap Birliği bu konuda ilk kez ses verdi. Önümüzdeki süreçte TBMM bu konuda yeni ne olabilir, üzerine düşen hangi sorumluluklar olabilir bunları değerlendirecektir.
En son saldırıda 13 çocuk hayatını kaybetti, toplam 43 sivil hayatını kaybetti. İsrail kadınları, çocukları, gazetecileri öldürüyor ve tüm bunlar dünyanın gözleri önünde oluyor. Bir fanatik Yahudi bir Filistinliyi ezdi ve İsrail polisi tarafından korundu. Bunlar canlı yayında yaşandı. BM'nin onlarca bu konuda kararı var. Peki ne oluyor da İsrail'e dönük hiçbir ülkeden ses çıkmıyor. Kaldı ki Kudüs sadece Müslümanların değil Hristiyanların da sorunu. Kudüs, 3 ilahi din için de çok büyük bir anlam ifade ediyor. Peki neden bugün İsrail, Kudüs'ü tek tipleştirmek istiyor? Bu surunun cevabı çok önemli... Bugün bizim özgür ve bağımsız medya dediğimiz medyanın kullandığı dile baktığımızda açık bir şekilde İsrail'i koruma sorumluluğu görüyoruz. İsrail'i korumak olan bir anlayışla karşı karşıyayız.
1948 öncesine gittiğimizde İsrail bu topraklarda varlığını bir proje olarak başlattı. Burada meseleyi anlamak için İsrail'i rasyonel, diplomasi içinde değerlendiremeyiz. Rasyonel bir şeyi konuşsak bir Yahudinin gidip Filistinli aileye 'Burası artık benim evim' dediği sahneleri izledik. Bu insanlar, oturdukları evlerden çıkmazlarsa zorla çıkarılıyorlar, tutuklanıyorlar, dünyanın gözü önünde katlediliyor... İnsan olmaya dair bütün değerler orada yok edilirken, dünya sessiz kalıyorsa biz burada rasyonellikten söz edemeyiz.