AK Partili Kılıç muhalefete yüklendi
Abone olAK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, Samsun'da referandumu değerlendirdi muhalefetin hayırında hayır yoktur dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, ''82 Anayasasına
evet oyu verdik diye üzülmeyin, çünkü o günün karşılığında ölümün
karşılığı sıtmaydı ve millet sıtmaya razı geldi. Bugün bu anayasa
bu millete dar geliyor'' dedi.
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası üyeleriyle kahvaltıda bir araya
gelen Kılıç, TSO Toplantı Salonu'nda iş adamlarına seslendi.
Anayasa değişikliği paketinin 12 Eylülde oylanacağını hatırlatan
Kılıç, Türkiye'nin önündeki referandum sürecinin partilere göre
ayrıştırılacak bir mesele olmadığını savundu.
Muhalefet partilerinin referandumla ilgili ''hayır'' kampanyaları
başlattığını anımsatan Kılıç, şunları söyledi:
''Eğer söz konusu Türkiye'de demokratik, sivil, özgürlükçü
bir anayasa ise ve bu anayasaya hayır deniyorsa, bu hayırda hayır
yoktur. Türkiye'nin önündeki referandum meselesi partilere
göre ayrıştırılacak bir mesele değildir. Türkiye'nin zaten hata
yaptığı yer tam da burası. Anayasa referandumlarının siyasal
partilerin kendi çizgileri ve doğrultuları istikametinde
değerlendirilmesi... Bu son derece yanlış bir yaklaşım. 2007
yılında 22 Temmuz tarihinde milletvekili seçimleri yenilendi. Bu
seçimde AK Parti'nin aldığı oy oranı Türkiye genelinde ortalama
yüzde 47. Yine 2007 yılında milletvekili seçimlerinden sadece 3 ay
sonra bir anayasa referandumu yaptık, 'Cumhurbaşkanı halk
tarafından seçilsin mi seçilmesin mi' sorusu üzerine...
'Cumhurbaşkanını halk seçsin' diyenlerin oranı, yani AK
Parti'nin getirdiği anayasa değişikliğinin kabulü yönünde oy
kullananların oranı yüzde 69 çıktı. Arada 22 puanlık fark
var. Bu şu demektir; hani birileri bizim insanımızla dalga geçiyor
ya, oysa biz ne tahsili olmayan büyük adamlar tanıdık. Apayrı konu.
Onların istediğini bu millet seçmediği zaman ya da referandum gibi
oylamalarda istediği istikamette bu milletin oyu akmadığı zaman
'bidon kafalı' oluyoruz, 'göbeğini kaşıyan adam' oluyoruz ve
aşağılanıyoruz. Ama o 'bidon kafalı' denilen insanlarımız partisine
oy verme ile bir anayasa referandumunda doğru olanı tercih etme
arasındaki ince çizgiyi o kadar net ve o kadar keskin bir şekilde
ayırabilir ki bu feraset karşısında sadece saygıyla eğilmek düşer,
başka bir şey değil.''
''BU SEFER İKTİDAR MASAYA YUMRUĞUNU
VURDU''
Her askeri darbenin Türkiye'ye en az 10 yıl kaybettirdiğini
söyleyen Kılıç, ''Biz millet olarak 1950'de Adnan Menderes ve
arkadaşlarını başbakan yaptık, iktidara getirdik ama 1960'da
yönetime el konulup onlar ipe götürülürken kılımızı bile
kıpırdatmadık. 1960'ta bu millet sesini çıkartmadığı için 12 Mart
1971 muhtırası yaşandı, 12 Eylül 1980 darbesi yaşandı. 28 Şubat
1997'de bir kez daha yönetime müdahale edildi. 27 Nisan
2007'de cumhurbaşkanlığı seçiminde müdahale etmek
istediler. Ama bu sefer iktidar, 'O kadar uzun
boylu değil, herkes yerinde dursun' diye masaya yumruğunu
vurdu. O günden bu yana başka bir zeminde devam ediyoruz'' diye
konuştu.
''BEDELİ NE OLURSA OLSUN...''
Konuşmasında, Nazım Hikmet'in, ''Sen yanmazsan, ben
yanmazsam, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar
aydınlığa'' dizelerinden alıntı yapan Kılıç, şöyle devam
etti:
''Birinin elini taşın altına koyması lazım, bedeli ne olursa olsun,
birinin gövdesini taşın altına koyması lazım. Bedeli sizin
iktidarınıza mal olur. Olursa olsun, yeter ki milletin önü açılsın.
Her bir darbenin bu ülkeye kaybettirdiği en az 10 yıl var. Milletin
seçilmiş siyaset yapan iktidarlarını cezaevlerine tıkacaksın,
emekli askerlerden hükümet kuracaksın. Daha mı iyi biliyorlar
ekonomiyi, daha mı iyi biliyorlar sağlık politikalarını, altyapıyı,
üstyapıyı, böyle bir şey mümkün mü Allah aşkına? Sağı hedef alan
darbelere, Türkiye'de sol sesini çıkarmamış, solu hedef alan
darbelere sağ sesini çıkarmamıştır. En son 12 Eylül idaresi
gelmiştir. Sağı da, solu da tokatlamıştır.''
''BİZE DAYATILAN HER ŞEY GERÇEĞİN TA KENDİSİ
OLMAYABİLİR''
Kenan Evren'in 12 Eylül askeri darbesine ilişkin sözlerine de
değinen Kılıç, şunları kaydetti:
''Bir televizyon programında Kenan Evren diyor ki, 'Bir
solcu genci idama mahkum ettiysek asmadık, beklettik, dengeyi
sağlamak lazımdı' diyor. 'Hemen sağcı, ülkücü bir gencin
de idamını bekledik. Orada da idam kararını aldırdık sonra da
ikisini birlikte astık' diyor. Bunun adı adalet olamaz. Bu hukuk
değil. Bu yargı değil, bu mahkeme değil. Bu Hz. Ömer adaleti de
değil. ''Adalet mülkün temelidir'' sözü sistemin
temelidir. Bizim dünyamızda mülkten kasıt devlettir. Adalete
dayanmayan bir devlet yapısının dört ayağı üzerinde durabilmesi
asla mümkün değildir. Dünyada hangi sistem çöküşe sürüklenmişse
önce adalet duygusunu kaybettikten sonra çöküş süreci başlamıştır.
Adalet yoksa yok. 'Bir sağdan, bir soldan asarak adaleti
temin ettik' diyor Kenan Evren. Bir de şunu diyor, 'Ama
şartların olgunlaşmasını bekledik'. Nedir şartların olgunlaşması?
Biraz daha kardeş kanı dökülsün, biraz daha sağcı, solcu genç
ölsün, biraz daha sokaklar kan gölüne dönsün, bombalar patlasın,
şartlar müsait hale gelsin. O zaman millet diyecek ki,
'Allah razı olsun, sen geldin kanı durdurdun'. Ama
şu muhasebeyi bu millet yapmaya mecburdur. 12 Eylül sabahı, 'Asker
yönetime el koydu' dendikten sonra duran kan, istenseydi 11 Eylül
sabahı da dururdu. Asker aynı asker, silah aynı silah, ülke aynı
ülke. Bize dayatılan her şey gerçeğin ta kendisi olmayabilir. 82
Anayasasına evet oyu verdik diye üzülmeyin. Çünkü o günün
karşılığında ölümün karşılığı sıtmaydı. Ve millet sıtmaya razı
geldi.''