AK Partili Çelik: Benim ağzımdan böyle bir şey duyamazsınız
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda mutabakat sağlanan 60 maddeyi birl...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP Lideri
Kılıçdaroğlu’nun Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda mutabakat sağlanan
60 maddeyi birlikte geçirelim teklifine ilişkin, "Doğrusu Sayın
Kılıçdaroğlu’nun böyle bir çıkış yapmasını biz de olumlu bir
gelişme olarak değerlendirdik" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, AK
Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası basın
toplantısı düzenledi. Konuşmasına Kurban Bayramı’nı kutlayarak
başlayan Çelik, bayramların gözyaşıyla sulanmaması için yola çıkan
tüm vatandaşların dikkatli olması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin
seçim atmosferine girdiğini anlatan Çelik, bugünkü MKYK’nın esas
gündem maddesinin mahalli seçimler olduğunu ifade etti. Merkez
yoklamasıyla adayları belirleme kararı verdiklerini hatırlatan
Çelik, bir de temayül yoklamaları yapacaklarını söyledi. Çelik, "16
büyükşehirde 26-27 Ekim’de temayül yoklaması yapacağız. Onun
dışındaki 65 vilayetimizde 9-10 Kasım tarihlerinde temayül
yoklaması yapılacak. Seçim çalışmalarımız devam ediyor. Değişen
şartlara göre daha kaliteli, vatandaşımızı tatmin eden, yaşanabilir
kentler oluşturmak için halihazırda büyük bir gayret içindeyiz"
dedi.
11 yıldır halkın ekonomik refah düzeyini daha yukarılara çekmek
için paketler hazırlandığını belirten Çelik, demokratikleşme
çabalarının bundan sonra da devam edeceğini bildirdi. Çelik,
"Önümüzde seçim olduğu için TBMM’nin gündeminde de önemli konular
var. Bu gündem değerlendirildi. Bu konuda heyet bilgilendirildi.
Mahalli seçimlere giderken yapılması gereken hazırlıklar,
adaylıklara giderken neler yapılması gerekiyor, bize düşen, Ar-Ge
başkanlığına düşen görevler, bunların bakanlıklarla yapacağı
işbirliği çalışmaları var" ifadelerini kullandı.
“İÇTÜZÜK HÜKÜMLERİ DE SON DERECE ÇOK AÇIKTIR”
Açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Çelik, MHP
Milletvekili Engin Alan milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin
olarak, "Anayasa’nın 83. ve 84. maddeleri gayet açık yazılmıştır. 5
yıldan fazla ceza almaları halinde milletvekillerinin, onlarla
ilgili nihai hükmün Meclis’te okunmasıyla birlikte kararın
kesinleşeceği çok açık şekilde yazılmıştır. Anayasa’nın 83. ve 84.
maddeleri çok açıktır, İçtüzük hükümleri de son derece çok açıktır.
Konu üzerinde çok fazla yorum yapılabilecek bir konu değildir,
mesele çok nettir" diye konuştu.
Bazı CHP milletvekillerinin dün yaptıkları basın toplantısında,
Demokratikleşme Paketi’yle yapılan bazı harflerin kullanımının
serbestlik kazanması, başörtüsü serbestliği ve ana dilde eğitim
hakları gibi düzenlemelerin, Anayasa’nın 42. maddesine aykırı
olduğu iddialarının sorulması üzerine Çelik, açıklamasında şunları
kaydetti:
"Bu tipik bir, derin CHP refleksidir. Malumunuz ’CHP var, CHP’den
içeri’ diyorum ben her zaman. Birkaç tane CHP var biliyorsunuz.
Sayın Kılıçdaroğlu, bizim demokratikleşme paketimizi kendi
paketlerinin kopyası olarak nitelendirdi. Biz, neyi açıkladıysak
’bu bizde de var’ dedi. Bu sizde de varsa işte destekleyin. CHP’de
derin bir ulusalcı damar var. Bu ulusalcı damar, 1940’lı yılların
özlemi içerisindedir. Hala o jakoben, dayatmacı, tek tipçi, tek
tipleştirici devlet özlemi içerisindedir. Hala ’devletin milleti’
kavramında ısrar ediyor. CHP içerisinde daha demokrat, değişimden
yana olan, bütün vatandaşların kucaklaşılması gerektiğini düşünen,
40’lı yılların ırkçı anlayışından uzak olan arkadaşlar da var, bunu
da kabul etmek lazım. Açıklama yapan milletvekilleri ilginçtir
’bütün CHP milletvekilleri adına açıklama yapıyoruz’ diyorlar. CHP
adına açıklama yapma yetkisi kimdedir, anlamış değilim. Genel
Başkan bir telden çalıyor, grup başkanvekilleri başka bir telden
çalıyor, genel başkan yardımcıları bir başka telden çalıyor. CHP’de
bir kafa karışıklığı olduğu, paketle ilgili olduğu gibi, diğer
konularda da kafa karışıklığı olduğu açıktır. İnşallah kafalarını
düzeltirler, sonra CHP kurumsal kimliği ne düşünüyor, biz de bunu
öğrenmiş oluruz."
“BU TİPİK BİR CHP KLASİĞİDİR”
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanay’ın kamu çalışanlarına
getirilen başörtüsü serbestisine ilişkin düzenlemenin iptali için
Danıştay’a müracaatta bulunmasına ilişkin, "Yüksek yargıya müracaat
etmek partilerin, vatandaşların en tabii hakkıdır, ama bu tipik bir
CHP klasiğidir. Yıllar yılı CHP bunu yaptı. Yıllar yılı vatandaşın
temel hak ve özgürlüklerini ya darbelerle önlediler ya darbelerin
oluşturduğu bürokratik zihniyetle temel hak ve özgürlüklerin
kullanılmasına mani oldular. Bunların hiçbirisi olmadığı zaman da
bunu yargıyla yaptılar. 411 milletvekili, üniversitelerdeki
başörtüsü serbestisiyle ilgili karar verdiği zaman CHP yine Anayasa
Mahkemesi’ne götürdü. Bunu yaparken de bazı medya kuruluşlarıyla
işbirliği, ağız birliğiyle bunu yaptılar. Onlar ’411 el kaosa
kalktı’ diye manşet atarken, onlar da Anayasa Mahkemesi’ne götürdü.
Nitekim Anayasa Mahkemesi belki hukuk tarihine geçebilecek en
tartışmalı kararlarından birisini verdi, bir hukuk garabeti işledi.
Esastan anayasa değişikliklerini ele alma yetkisi yokken, esastan
ele aldı ve iptal etti. Sözünü ettiğiniz milletvekili, İstanbul
milletvekili, kamudaki başörtüsü serbestisini Danıştay’a götürmüş.
Bu CHP’nin hep yaptığı şeydir. CHP’ye halkla birlikte, kamu
vicdanıyla birlikte, vatandaşla birlikte yürümek nasip olmayacak,
çünkü CHP böyle nasipsiz bir partidir. Bunu hiç yadırgamadım. Böyle
birşey bekliyor muydunuz? CHP, bunu yapmazsa garip olur" dedi.
Bir gazetecinin ’Medyaya ’PKK silah bırakırsa KCK’lıların silah
bırakmasını konuşuruz’ şeklinde ifadeleriniz vardı, neler
söylersiniz’ sorusuna Çelik, "Ben böyle bir ifadeyi asla
kullanmadım" cevabını verdi.
“BENİM AĞZIMDAN BÖYLE BİR ŞEY DUYAMAZSINIZ"
Çelik, sözü edilen medya organının Kuzey Irak’ta yayın yapan Rudaf
televizyonu olduğunu belirterek, "Benim orada tam söylediğim şudur,
’PKK’lılar tamamen silah bırakırlarsa, o zaman eve dönüş yasası mı
devreye girer, pişmanlık yasası mı devreye girer, başka türlü
düzenlemeler mi olur o zaman konuşulacak konulardır’ dedim. Ben
hiçbir televizyon mülakatında sizin dediğiniz gibi bir ifade
kullanmadım. Benim ağzımdan böyle bir şey duyamazsınız" ifadelerini
kullandı.
Bir gazetecinin, ’Bir televizyon programında söylediğiniz bazı
sözler çok tartışıldı bir sunucuyla ilgili olarak. Daha sonrasında
programda bir sunucu değişikliği de yapıldı. Sözlerinizin o sunucu
değişikliğinde etkili olduğunu düşünüyor musunuz’ sorusuna Çelik,
"Galiba siz siyasi magazin peşindesiniz. Bugün bu departman kapalı"
cevabını verdi.
Çelik, ’Q, W ve X harflerinin Demokratikleşme Paketi’yle alfabeye
girdiği ve resmi yazışmalarda ya da nüfus kağıtlarında kullanılıp
kullanılmayacağına ilişkin bir soru üzerine, "Q, W ve X’in
kullanımının serbestliği sağlanmış durumdadır. Yasak olmaktan
çıkmıştır" dedi.
Kanunla alfabedeki 29 harfin belirlendiğinin ve bunun dışındaki
harflerin sakıncalı görüldüğünü söyleyen Çelik, "Bütün web
sayfaları bilindiği gibi 3 w ile başlar. Her tarafta X de
kullanılır, Q’nun da kullanıldığı yerler vardır. Bu yasak da
ortadan kalkmıştır. Burada ’Şurada kullanılabilir, şurada
kullanılamaz’. Bizim harflerle, klavyelerle, kelimelerle kavgamızın
olmaması gerekiyor. Yıllardır da biz lüzumsuz yere enerjimizi
kaybettik" diye konuştu.
“UZUN DÖNEM KISALDI, KISAYI DAHA DA KISALTIRSANIZ BUNU ADI ÇOK KISA
OLUR”
Kısa dönem askerlik için CHP’nin bugün verdiği teklifin
hatırlatılması üzerine Çelik, "Daha önce bu konu hakkında gerekli
açıklamalar yapıldı. Zaten siz söylerken dikkat ederseniz kısa
dönem askerlik dediniz. Birisi uzun dönemdir. Uzun dönem kısaldı.
Kısayı daha da kısaltırsanız bunu adı çok kısa olur. Demek ki bu
gündemde yok" değerlendirmesinde bulundu.
Çelik, ’Kılıçdaroğlu’nun Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda mutabakat
sağlanan 60 maddeyi birlikte geçirelim teklifi var. Bunu nasıl
değerlendirirsiniz?" sorusuna, "Doğrusu Sayın Kılıçdaroğlu’nun
böyle bir çıkış yapması bizde olumlu bir gelişme olarak
değerlendirdik" dedi.
Şu anda uzlaşma komisyonunun üzerinde mutabakata vardığı ve zaman
zaman gidip geldiğini belirten Çelik, açıklamasında şunları
kaydetti:
"Mesela Sayın Süheyl Batum, komisyona döndükten sonra ’Ben 60.
maddenin şurasına karşıyım, bunu kabul etmem’ diyecek. Diğerlerinin
kafası karıştı. İster 59, ister 58, ister 60. Uzlaşma komisyonunun
üzerinde mutabakata vardığı, bu maddeleri biz buna 60 madde diyelim
şimdi. Gönül ister ki AK Parti, CHP, MHP, BDP yani o Uzlaşma
Komisyonu’nda bulunan 4 partiyle birlikte en kısa zamanda
Meclis’ten çıkartalım. Ama ola ki Sayın Bahçeli daha önce bazı
açıklamalarda bulundu. MHP ve BDP derse ki, ’Biz yokuz bu işte. AK
parti olarak biz bunu AK Parti ve CHP olarak yapabiliriz. Daha önce
de bunu söyledik. Bu yüzde 75 halk desteğiyle verdik ve burada
hiçbir usul problemi olmaz ve meşruiyet problemi olamaz. Ama tekrar
söylüyorum bizim birinci tercihimiz, esas arzu ettiğimiz şey
uzlaşma komisyonunda üyesi bulunan, Meclis’te de esasen grubu
bulunan 4 siyasi partinin birlikte bunu yapmasıdır. CHP, bunu
teklif ettiğine göre, biz hemen diyoruz ’Bizim Grup
başkanvekillerimiz, CHP’nin grup başkanvekilleri ile irtibat
kuracaklar, bayramdan sonra bu hemen gündeme gelebilir ama o zamana
kadar tabi kararlarında bir değişiklik olmazsa. Yalnız bu meselede
herhangi bir pazarlık söz konusu olmayacak. Bir ön şart olmaksızın
bu uzlaşma komisyonun üzerinde anlaşmaya vardığı maddeleri
geçirebiliriz."
Yeni bir anket sonucu olup olmadığının sorulması üzerine Çelik, bir
önceki basın toplantısında son anketi açıkladığını hatırlatarak,
"Türkiye cephesinde yeni bir durum yok, aşağı yukarı herkes kendi
bulunduğu yeri muhafaza ediyor" dedi.
“DARBEYE TEŞEBBÜS DARBECİLİK DİYE BİR KAVRAM BİZİM GÜNDEMİMİZDE
OLMAMALI”
Yargıtay’ın Balyoz davasıyla ilgili kararıyla ilgili
değerlendirmelerinin sorulması üzerine Çelik, milletin darbelerle,
darbecilerle ve darbe kavramıyla yüzleşmesi ve hesaplaşmasının
kaçınılmaz olduğunu söyledi. Çelik, "Türkiye bir daha geri
dönmemecesine bütün bunları gündeminden çıkarmalıdır ve Türkiye bu
arızalardan kurtulmaya çalışıyor. Bu konuda biz halkın iradesine
dayalı siyaset yapan bir ekip olarak halkımızla aynı duyguları
paylaşıyoruz. Artık darbe, darbeye teşebbüs darbecilik diye bir
kavram bizim gündemimizde, ülkemizin gündeminde olmamalı ve biz bu
ayıbı bir daha geri dönmemecesine gömmeliyiz bu konuda hiçbir
sıkıntı yok ve bu konudaki kararlılığımız da tamdır" diye
konuştu.
Çelik, ’Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz Davası kararına’
ilişkin olarak, "Herkes eleştirebilir. Bunu haksızlık olarak
değerlendirebilir. Birileri bunu hakkın tahakkuku olarak
değerlendirebilir. Demokrasilerde bu konuda da çok açık bir alan
vardır. Bu yapılabilir, ancak Balyoz Davası’nın açıklanmasından
beri mahkemeyi yargıtaya hakaret eden, ağız dolusu suçlamalarda
bulunan değerlendirmeler görüyoruz. Kendi yargı sistemimize böyle
bir haksızlık yapmamamız gerekiyor. İnsanız, bu yargılananlar da
insandır. O insanların bir kere ceza almalarından dolayı birinci
dereceden aileleri, çocukları, eşlerinin kahrolmaları, üzülmeleri,
kederlenmeleri, hıçkırıklara boğulmaları insani bir şeydir.
Mahkemenin suçlu saydıkları dışında onların aileleri son derece
masum insanlardır ve biz onlarla empati kurabiliriz" dedi.
Başka insanların kederi ve gözyaşı üzerinde sevinç bina
edilemeyeceğini anlatan Çelik, açıklamasında şunları kaydetti:
"Kendi saadetinizi başka insanların felaketi üzerine kuramazsınız.
Buna ahlaksızlık diyoruz. Bizim, medeniyet ve kültür değerlerimizde
’zebunküşlük’ ahlaksızlık olarak kabul edilir. Zebunküş, düşmüş
olan zor duruma düşmüş bir insana da sizin tekme vurmanızdır. Bunu
söylerken, bir şeyi karıştırmayalım merhamet, adaletin tahakkukuna
engel olmamalıdır. Adalet tahakkuk eder ama suçluların kendisine
karşı şefkat ve merhamet duyabilirsiniz. Suçluların kendisine
üzülebilirsiniz ama bu adaletin tahakkukunu önleme anlamına gelmez.
İster asker, ister sivil bu davadan hüküm giyen, suçlu bulunanların
ailelerin içinde bulunduğu ruh halini anlayabiliriz ve kesinlikle
onların ıstırabını anlayabiliriz. Onların kederi, özellikle
gözyaşları hiçbir zaman için hiç kimse için neşe ve sevinç kaynağı
olmamalıdır. Eğer bu şekilde sağduyulu değerlendirirsek kalemi
kıran hakim bile derin kederlere boğulabilir".
“BAĞIMSIZ MAHKEME KARAR VERMİŞTİR”
Balyoz ve Ergenekon Davası’yla ilgili daha önce yaptığı
açıklamaları hatırlatan Çelik, "Dedim ki, ’Kimse halkın aklıyla
alay etmesin’. Hiçbir şey olmamış gibi hiç kimse davranamaz. Neleri
yapmak için ne tür planlar yapıldığını hepimiz gördük. Bu
memlekette nelerin olduğunu iyi kötü hepimiz izledik. Bağımsız
mahkeme karar vermiştir. Mahkum ettikleri ile ilgili mahkemeyi
hakaret yağmuruna tutacaksınız, peki beraat ettirdikleriyle ilgili
ne söylüyorsunuz. Mahkeme bu insanların düşmanı olamaz ki. Yargıtay
da yanlış karar verebilir. Eğer müracaat etme hakkınız varsa
uluslararası mahkemelere gidersiniz. İnsani olarak hepimizin
üzüldükleri vardır. Merhamet hiçbir zaman adaletin tahakkukuna mani
olmamalıdır" dedi.
Çelik, ’Demokratikleşme Paketi kapsamında Andımız’ın kaldırılmasına
ilişkin bir soruya, "Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nde
30’a yakın hukuk müşaviri çalışır. Yüzlerce değil binlerce dava
gelir oraya. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1 milyona yakın personeli
olan bir bakanlıktır. Açılan davalarla ilgili savunmalar yapılır,
bu savunmayı yapan hukuk müşaviridir. Bu bürokratik devletin
refleksidir. Bu, siyasi iradenin refleksi değildir. O yapılan
yanlıştır, bugün yaptığımız doğrudur. O gün, Milli Eğitim
Bakanlığı’nda bir bürokratın imzasıyla mahkemeye gönderilen savunma
bizim bakış açımızı ifade etmez. Dolayısıyla o yanlıştır ama bu
yapılan doğrudur. Hatanın neresinden dönülse kardır" cevabını
verdi.
“AKAYDIN’IN ATATÜRK ADINA KONUŞMASI ÇOK GARİPTİR”
Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın başörtüsü
açıklamalarının sorulması üzerine Çelik, "Sayın Akaydın’ın Atatürk
adına konuşması çok gariptir. Atatürk’ün kendi eşi bizatihi
öyleydi. Türk kadınına yakışıyor yakışmıyor tartışmasını ben çok
gereksiz ve talihsiz bir beyan olarak değerlendiriyorum. Her
toplumun değerleri vardır, kabullenebildikleri ve
kabullenemedikleri vardır. Aşırılıkları toplumlar törpüler. Makul
olanı bulur ama Mustafa Akaydın’ın annesi de akrabalarına
bakarsanız onların da başı örtülüdür. ’Başı açıklık Türk kadınına
yakışıyor, başı kapalılık Türk kadınına yakışmıyor’ şeklinde
genelleme yapmak bana göre akılla, sağduyuyla izah edilecek şeyler
değildir. Birçok CHP milletvekili bile sözünü ettiğiniz belediye
başkanının bu beyanlarını ’talihsiz ve kabul edilemez’ beyanlar
olarak değerlendirdi" dedi.
Çelik, bazı CHP milletvekillerinin de Akaydın’ın sözlerini,
talihsiz ve kabul edilemez beyanlar olarak değerlendirdiklerini
belirterek, "Üniversitelerdeki başörtü meselesi bile bu memlekette
rejim, laikliğin elden gitmesi, bir cumhuriyetle hesaplaşma
meselesi olarak görülüyordu. Yapılan kamuoyu araştırmalarında
halkımızın yüzde 85-90’ı başörtü meselesini bir laikliğe karşı,
cumhuriyetle hesaplaşma olarak görmüyor ve kesinlikle bunun bir
tercih olduğunu ve buna saygı duyulması gerektiğini söylüyor.
Tartıştıkça, birbirimizi dinledikçe daha makul bir noktaya
varacağız" şeklinde konuştu.