AK Partili Canikli başarı istedi
Abone olAK Parti Grup Başkanvekili Canikli, 29 Mart seçim sonuçlarının tüketici güven endeksini etkileyeceğini söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, ''Eğer 29
Mart seçimlerinden sonra siyasette istikrar vurgusu tekrar vatandaş
ve milletimiz tarafından ortaya konulursa, tüketici güven
endeksindeki düzelmenin çok daha hızlı olacağını tahmin ediyoruz''
dedi.
Parlamento muhabirleriyle sohbet toplantısı düzenleyen Canikli,
küresel finansal krizin Türkiye'ye etkisinin ikincil olduğunu,
talep daralmasının istihdam ve üretim kapasitesi üzerinde olumsuz
etkilerinin yaşandığını kaydetti.
Avrupa pazarları başta olmak üzere Türk mallarına olan talebin
düşmesinin de reel sektörün yaşadığı sıkıntıda etkili olduğunu
ifade eden Canikli, talepteki ve tüketimdeki düşüşün 2008 yılının
Mart ayında başladığını, tüketici güven endeksinin Mart ayında çok
keskin bir düşüş yaşadığını anlattı.
Canikli, ekonomide önemli gelişmeler olduğunu belirterek, ''Kasım
ayına kadar tüketici güven endeksindeki düşüş, Aralık ayından
itibaren yükselişe geçmiştir. Kasım ayında en dip seviyesine ulaşan
tüketici güven endeksi yüzde 68,88, Aralık ayında yüzde 69,9'a
çıkmış, bu eğilim Ocak ayında da devam etmiştir ve yüzde 71,56
olmuştur. Bu insanların harcama eğilimindeki azalmanın durduğunu,
yükselişe geçtiğini gösteriyor. Bu son derece önemlidir'' dedi.
Tüketici güven endeksinde Aralık ve Ocak ayındaki yukarı yönlü
hareketin devam edeceğine işaret eden Canikli, şöyle konuştu:
''Tüketicilerin harcama eğilimlerinin aşağıya doğru gidişinin
durduğunu, yukarıya doğru hareket ettiğini görüyoruz. Şubat ve Mart
rakamları da önemlidir. Özellikle Mart rakamları son derece önemli.
Eğer Mart seçimlerinden sonra siyasette istikrar vurgusu tekrar
vatandaş ve milletimiz tarafından ortaya konulursa, tüketici güven
endeksindeki düzelmenin çok daha hızlı olacağını tahmin ediyoruz.
Yani 29 Mart'ta seçimlerin sonucunda, 30 Mart'ta ortaya çıkan
siyasi tablo, istikrarın devamı yönünde şekillenirse ki; öyle
olacağı konusunda hiç kuşkumuz yok. O zaman harcama noktaları daha
da yukarı doğru gidecektir. 2009'un 3. çeyreğinden itibaren
istihdamda, üretimde yaşanan kapasite kaybı bu aylardan itibaren
telafi edilmeye başlanacaktır. Eğer Şubat ve Mart ayında bir trend
kazanırsa, Türkiye'de krizin etkilerinin ortadan kalkmaya başlaması
gelişmiş ekonomilerden önce olacaktır. Diğer bir ifadeyle, onlardan
önce dip noktayı bulacağız ve onlardan önce ekonomide düzelme
başlayacak anlamına gelecektir. Bu iddialı bir ifade olarak
görülebilir. Bunun böyle olması bekleniyor. Çünkü Avrupa ve ABD'de
kriz hala finans sektöründedir ve güven bunalımı hala aşılmamıştır.
Orada hala dip noktası bile yakalanmamıştır. Finansal sektördeki
kan kaybı devam etmektedir. Bizde banka batmaları yaşanmadığı ve
bunun ortaya çıkardığı kamu kaynaklarının aktarımı yapılmadığı için
düzelmenin de bu ekonomilerden önce yaşanması doğaldır.''
IMF İLE İLİŞKİLER
Canikli, IMF ile ilişkilere işaret ederek, IMF'nin bütün ülkeler
için uyguladığı standart şablon program bulunduğunu hatırlatarak,
bunların normal ekonomik şartlar için geçerli olan reçete olduğunu,
özellikle talep düşüşünün ortaya çıktığı dönemlere ilişkin
önerilerin ise farklılaşması gerektiğini söyledi.
IMF'nin ABD başta olmak üzere Avrupa ekonomilerine genişletici
politika uygulaması önerilmesinin doğru, yerinde ve bilimsel
olduğunu ifade eden Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye''deki sıkıntı da benzer bir sıkıntıdır. Aynı önerinin
Türkiye için de yapılması gerekiyor. Reel sektörün sıkıntıları
açısından bakıldığında, ABD ve Avrupa'nın yaşadığı sıkıntılar
aynıdır. Üretim, istihdam daralması, ABD'de de Türkiye'de de
yaşanmaktadır. Aynı şartları yaşayan iki ekonomiye farklı öneride
bulunmak, gerçekçi bir yaklaşım değildir. IMF ile anlaşmazlığın ya
da müzakerelerin uzamasının temel nedeni bu yaklaşım farklılığından
kaynaklanmaktadır. Yangına daha da körükle gidilmesine neden
olacak, talep daralması, üretim azalması ve istihdam şartlarının
daha da ağırlaşmasına neden olacak politika uygulanması bu dönemde
kesinlikle söz konusu olamaz. Bu haklı talebimizin IMF tarafından
görülmesi gerekir. Bu şartlar yerine getirilmeden bir anlaşma
yapılması söz konusu değil. Türkiye'yi daha da sıkıntıya sokacak,
ekonomide daralmaya neden olacak bir politikanın bize önerilmesi ve
bizim bunu kabul etmemiz söz konusu değil. Şu anda acil paraya
ihtiyaç yok.''
Sözlerinin ''IMF ile hiçbir şekilde anlaşma yapılmayacağı anlamına
gelmemesi'' gerektiğini belirten Canikli, önerilerin gerçekçi,
mantıklı, tutarlı, bilimsel, Türkiye şartları ve menfaatleriyle
örtüşmesine dikkat ettiklerini kaydetti.
DOĞAN MEDYA GRUBUNA KESİLEN CEZA
Canikli, Doğan Medya Grubuna kesilen cezayla ilgili tartışmalara
işaret ederek, konunun teknik olduğunu, bu nedenle kamuoyu önünde
tartışılmasının doğru olmadığını söyledi. ''Bizi en çok
rahatsız eden, bazı yazar ve gazeteci arkadaşlarımızın bunun bir
sübjektif kriter olarak esas alındığı ve uygulamaya konulduğu
şeklindeki değerlendirmeleridir. Bunlar haksız
değerlendirmelerdir'' diyen Canikli, vergi inceleme
sürecini bilen hiç kimsenin böyle bir değerlendirme yapmaması
gerektiğini dile getirdi.
Konuyla ilgili bilgi sahibi olan, yazılan raporu görme imkanı olan
ve uzman kişilerin yaptığı teknik değerlendirmeleri saygıyla
karşıladıklarını anlatan Canikli, ''Vergi ve uygulamasına ilişkin
eğitimi, tecrübesi, uzmanlığı olmayan bazı kişilerin raporu
görmeden, -görseler de anlamaları mümkün değil- buna yönelik olarak
derelendirmeler yapmasını inandırıcı bulmuyorum, saygıyla da
karşılamıyorum. Bunlar son derece yanlıştır, kamuoyunu etkilemeye
dönüktür, popülisttir. Bu değerlendirmeler gerçeği yansıtmaz''
dedi.
Belli bir yayın grubunun sesinin kesilmesi, susturulmak istendiği
yönündeki değerlendirmelerinin gerçek dışı olduğunu savunan
Canikli, ''11 ay önce başlamış bir inceleme...Doğan Grubu'nun
partimize, Hükümetimize yönelik saldırılarıyla bu tarih örtüşmüyor.
Grubun bu sert politikası yenidir, 3-4 ay önceye giden bir mazisi
var. Belki 'Grup inceleme sonucu ortaya çıkması muhtemel cezayı
önlemek için Hükümete baskı altına almak amacıyla yayın politikası
uygulamıştır' diye yorum yapılabilir'' görüşünü kaydetti.
Canikli, ''Yerel seçimde vatandaş istikrara vurgu yapmasından neyi
kastettiniz?'' sorusuna karşılık, ''Bunun algılamasını kamuoyu
yapacaktır. Hangi desteğin, gücün istikrara devam ya da istikrar
vurgusu anlamına geldiğini bizim yapmamız mümkün değil. Bunu
kamuoyu, piyasalar yapacaktır. Piyasalar ortaya çıkan sonuçların
istikrarın devamı niteliğinde yorumlamasına imkan sağlıyorsa,
ekonomik ajanlar bunu öyle değerlendiriyorsa o zaman özellikle
ertelenmiş olan tüketim harcamalarının realize edilmesi konusunda
çok büyük istek ortaya çıkacaktır'' dedi.