AK Parti'li bakanı hiç böyle görmediniz!
Abone olGıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'den çok konuşulacak bir röportaj...
Sıradan bir memur olarak göreve başladığı Tarım
Bakanlığı'nda 33 yılı geride bırakan ve bugün çalıştığı kurumun
zirvesine ulaşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
Türkiye'nin tarımda geldiği başarısız noktayı bir cümleyle
özetledi:
"Bırakın bir projeyi sonlandırmayı, sektörü bile bilmeden gelip giden bakanlar oldu"
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 33 yıl memur olarak çalıştığı Bakanlıkta 14 ayrı bakanla çalıştığını belirterek, "Sektörü bile öğrenmeden gelip giden bakanlar oldu" dedi. Atatürk Orman Çiftliği'ndeki evinin bahçesinde organik tarım yapan Bakan Eker, organik üretimi geliştirmeyi ve kimyasal girdilerin olabildiğince az ve kontrollü kullanıldığı iyi tarım üretimi yapılmasını istediklerini belirtti.
TÜKETİCİLER 174'A ARAMALI
Eker, hükümetleri döneminde daha önce kullanılan 100'ün üzerinde
kimyasal maddenin kullanımını yasakladıklarını, zirai mücadele
ilaçlarını reçeteyle satılır hale getirdiklerini anlattı. Eker,
tüketicilere ''ürün alırken, aldıkları yeri, ürünün nereden
alındığı bilsinler, sorgulasınlar'' önerisinde bulundu ve
tüketicilerden bir ürünle ilgili olumsuz bir durumla
karşılaştıklarında Alo Gıda 174'ü aramalarını istedi. 33 yıl önce
büro memuru olarak girdiği bakanlığın bugün zirvesinde olan Eker,
meslek hayatına başlamasını ''Üniversite öğrencisiydim. 12
Eylül öncesinde çatışma ortamı vardı. Sağlıklı bir eğitim
yapılamıyordu. Okul bir hafta açık, bir ay kapalıydı. Ankara
Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi 1. sınıftayken, 1977'de
bakanlığın açtığı sınavı kazandım. Büro memuru olarak 1978'de
göreve başladım'' diye anlattı.
ARAMA İZNİ YERİNE TANK NAMLUSU GÖSTERDİLER
Eker, bakanlıkta çalıştığı 24 yılda, 14 ayrı bakanla çalıştığını, bunun yönetim için bir manada zaaf olduğunu, ''değil bir projeyi tamamlamanın keyfini yaşamak, sektörü tanımadan, bilmeden gelip giden bakanlar olduğunu'' söyledi. Bakanlığın çeşitli kademelerinde görev alan Eker, henüz birkaç yıllık memurken görevi başında askeri darbeye tanıklık ettiğini belirtirken 12 Eylül 1980'de yaşadığı bir olayı şöyle anlattı:
"12 Eylül'de nöbetçi memurdum. Geç saatte odaya gidip,
uyudum. Bekçi Ahmet efendi 1-2 saat sonra beni uyandırdı. Ürkek bir
sesle, 'Mehdi Bey, dışarıda askerler var, bir bakar
mısınız?' dedi. Gittim, dediler ki, 'burayı
arayacaklar'. Önce ne olduğunu düşünemedim. Miğferli biri
geldi. Sordum, 'izin verirseniz burayı arayacağız'
dedi. Bir an kendimi evde sandım. 'Arama izniniz
var mı?' dedim. 'Var, müsaade ederseniz şurada
ışıkta göstereyim' dedi. Geriye doğru iki adım attım,
camdan dışarı baktım. İki tank namlusu var, bana doğru yönelmiş,
yarım metrede bir silahlı askerler. O an bir şey olduğunu anladım,
saate baktım, 4'ü 10 geçiyordu. Yürüdüm, merdivene doğru giderken
merdivende silahı doğrultup, ''şu andan itibaren TSK
yönetime el koymuştur'' dediler. Beni herhalde nöbetçi
subay filan gibi sandılar. 'Silahını ver' dediler.
Ben de 'Benim silahım yok. Ben sivil bir memurum' dedim. Ondan
sonra beni bir kenara götürüp, başıma adam diktiler. Girdiler,
baktılar, aradılar, taradılar.''
ONU HİÇ BÖYLE GÖRMEDİNİZ!
Eker, Atatürk Orman Çiftliği'ndeki evinin bahçesinde organik tarım yapıyor...