AK Parti'den Wall Street'e cevap
Abone olBaşbakan'ın danışmanı Bağış'tan ABD'ye mektup. Türkiye ve AB'nin arasında engeller olduğunu savunan Wall Street'e cevap veren Bağış, önemli bir noktaya parmak bastı.
AK Parti İstanbul Milletvekili ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dış politika danışmanı Egemen Bağış, ABD'nin iş ve finans çevreleri gazetesi The Wall Street Journal'da geçen hafta yayınlanan ''Avrupa Birliği Üyeliği Gerçekten Ayrıcalıklı Bir Konum mu?'' başlıklı bir makaleye cevaben yazdığı mektupta, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği bağlamında ''Medeniyetler Çatışması'' tezinin panzehiri olduğunun altını çizdi. Gazetenin 27 Haziran tarihli baskısında Matthew Kaminski imzasıyla yer alan yazıda, yazarın Avrupa ve Türkiye konusundaki engin bilgisine rağmen konuları aşırı basitleştirme tuzağına düştüğünü kaydeden Egemen Bağış, ''Türkiye'nin AB üyeliği beklentilerinin, AB'nin Balkan/Ural bölgesine doğru genişleme ikilemleri, ki eğer böyle bir şey varsa, kapsamında sadece bir dipnot olmadığını'' kaydetti. Türkiye-AB ortaklığının, ''Doğu Avrupa ve Balkan kökenli işçilerin ekonomik değil ancak Varşova Paktı üniformaları içinde askeri bir tehdit oluşturduğu dönemlere gittiğini'' hatırlatan Bağış, Türkiye'nin AB üyelik başvurusunun 1963 yılında başlamış bir süreç olduğunu ve Türkiye'nin modern demokrasiler ve pazar ekonomileriyle eşit ortak olma hedefini sembolize ettiğini anlattı. Bağış ayrıca, Türkiye'nin AB yolculuğunun dün ya da Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra başlamadığını; 53 yıldan beri Balkanlar'dan Urallar'a ve Orta Doğu'ya uzanan bir alanı koruyarak Batı Avrupa'nın güvenlik ve refahını savunan bir NATO üyesi olduğuna işaret etti. Türkiye-AB ilişkilerinin birliğin oluşma dönemine kadar gittiğine, AB üyesi ülkelerde 4 milyona yakın Türk vatandaşının yaşadığına ve ekonomiye katkıda bulunduğuna da dikkat çeken Bağış, bu rakamın pek çok AB üye ülkesinin nüfusundan fazla olduğunu da kaydetti. ''85 yıllık Türk demokrasisinin temelleri, 200 yıl önceye giden kuvvetli Batılı tarzı modernleşme üzerinde kurulmuştur'' diyen Bağış, Türkiye'nin, aynı zamanda geleneksel bir Müslüman ülkenin kendini yeniden şekillendirme başarısı göstererek Avrupa ve ABD ile işbirliği içerisinde modern demokrasi ve liberal ekonomiyi sürdürebilmesinin kanıtı olduğunu belirtti. 1.5 milyar nüfusa sahip güçlü İslam dünyasında Türkiye'nin, aksi takdirde Hıristiyan ağırlıklı bir oluşum olacak AB içinde, diğer üyelerle eşit bir ortak olma bakımından en iyi konumdaki ülke olduğunu kaydeden Bağış; terör, radikalcilik ve Batı karşıtı düşüncelerle netameli propaganda bombardımanına maruz kalan İslam dünyasının, AB'nin Türkiye'ye olan tavrını dikkatle izlediğini de vurguladı. AB'nin, ya Türkiye'nin büyük çoğunluğu Müslüman olan nüfusunu eşit bir ortak olarak kabul etmesi ya da Türkiye ve dolayısıyla İslam dünyası ile olan bütün sınırlarına yeni bir Berlin Duvarı inşa etmesi gerektiğini kaydeden Bağış, ''Umuyoruz Avrupa Birliği, 21. yüzyılda en büyük korkumuz olan medeniyetler çatışmasını başlatmaz. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği bu korkunun panzehiridir'' dedi. Bağış yazısını, ''Türkiye hayali bir Balkan/Ural genişleme tartışmasının sis perdesi altında kaybedilemeyecek kadar önemli bir ülkedir'' diye bitirdi.