AK Parti'den sandıkta 3-8-11 formülü
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın 2014'de üç sandığın konulabileceğini söylemesinin ardından gözler AK Parti'nin yol haritasına çevrildi.
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "yerel seçim martta,
Köşk seçimi ağustos'ta, anayasa referamdumu kasımda
yapılabilir" dedi.
Milliyet'ten Serpil Çevikcan imzalı haberde, Çelik, anayasa
referandumunun nasıl olabileceğine dair ayrıntılar aktardı.
Çelik'in Değerlendirmeleri şöyle:
ZAMANA OYNUYOR
Anayasa Uzlaşma Komisyonu
maalesef kamuoyunun beklentisi olan sonucu ortaya koyamadı.
Muhalefet zamana oynuyor, ‘masadan kalkan taraf olmayalım’ diyor.
Ve anayasada olması gereken maddelerin dörtte birinde bile
uzlaşılmış değil. Son noktayı koymuş değiliz ama görünen o ki sonuç
olumlu değil.
İDEALİ SÖYLÜYORUZ
‘Eğer muhalefet, anayasanın
diğer bütün meselelerinde anlaşırsa biz başkanlık sistemini yok
sayarız’ demiştim. Yani bizim için, bu olmazsa olmaz diye bir şey
yok. Diyorlar ki, ‘başkanlık sistemi niye durup dururken şimdi
geldi.‘ Bir sistem tartışmasını anayasa yapılırken konuşmayacağız
da ne zaman konuşacağız? Orman Kanunu görüşülürken mi? Dolayısıyla
bizim talebimiz bu. Biz idealden söz ediyoruz. Bunu dayatmıyoruz.
‘Bu olmazsa masadan kalkarız’ demedik.
BİZİM SAYIMIZ 325
Sayın Başbakan’ın da söylediği; biz 330 ve 330’un üzerinde bir oya
Meclis’te ulaşırsak, 26 maddelik anayasa paketinde olduğu gibi
kendi anayasa taslağımızı getiririz ve Meclis’ten
geçirebileceğimizi düşündüğümüz anda getiririz. Eğer
geçiremeyeceğimiz gibi bir pozisyon ortaya çıkarsa o zaman da
getirmeyiz. Bizim sayımız 325. Referandum için 330 lazım. Gizli
oylamada her parti içerisinde fireler olabilir. Bunu da hesaba
katmamız gerekir.
NE YAPACAĞIZ
(Başbakan ‘gizli oylama olacak. Belki arada parti baskısına rağmen
civanmertler çıkar’ dedi sorusu üzerine) Orada da şöyle bir risk
var: Oylamaya sokmazlarsa ne yapacağız? Geçmişte CHP,
‘milletvekillerimiz oylamaya gitmesin’ dedi. O perdenin ardında
kendi vicdanıyla baş başa kaldığı zaman birçok insanın farklı
tercihlerde bulunabileceğini biz de düşünüyoruz. Ama MHP, CHP, BDP
derse ki, ‘Biz oylamaya katılmıyoruz’, bu durumda yapılacak bir şey
yok.
BİZDEN DE FİRE OLABİLİR
Bütün hesapları düşünmek zorundayız. Bizim kendi arkadaşlarımızdan
şu veya bu mülahazayla fire veren de olabilir. Geçmişte de bunu
yaşadığımız için, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. Biz
hesabımızı kışa göre yapacağız, yaz çıkarsa bahtımıza. Sonuçta
diyelim ki 5 oy da bizden fire verdi, oldu 320, o zaman en az 10 oy
lazım.
MİLLETİN ANAYASASI
Bir kere biz bunu çok yönlü değerlendireceğiz. Eğer böyle bir imkân
olursa. O zaman, bu halkoyuna gidecek. Vatandaş referandumda derse
ki, ‘ben buna oy vermem”, yapılacak bir şey yok. Ama referanduma
gittiği zaman şu partinin, bu partinin hazırladığı olmaktan çıkar,
vatandaş desteklerse milletin anayasası olur. Sayın Başbakan’ın
oldum olası söylediği budur. Eğer böyle bir zeminin olacağını biz
hissedersek, bunun bulguları, emareleri olursa, bunu Meclis’ten
çıkarabileceğimizi düşünürsek yaparız.
FAZLA YÜK BİNMEZ
(‘Türkiye bir yılda 3 sandığı kaldırabilir mi? Bir yandan da çözüm
süreci yürürken’ sorusu üzerine) 2 ile 3 arasında 1 fark var. Bir
evde iki kişi için pişen yemek üçüncü kişiye de yeter. Olaya şöyle
bakın; diyelim ki biz martta seçimi yaşadık. Ağustos’ta
Cumhurbaşkanı seçimini de yaptık. Mahalli seçimler en netameli
olanlardır. Çünkü muhtar, belediye meclis üyeliği, ilçe belediyesi,
il belediyesi başka faktörlerdir. Ama referandumda ‘evet’ veya
‘hayır’. Bir pazar günü vatandaş söyleyeceğini söyleyecek. Onun
için öyle Türkiye’nin üzerine çok fazla yük de binmeyecek.
ÇİFT SANDIK RİSKLİ OLUR: (Cumhurbaşkanı da
halkoyuyla seçilecek. O seçimde çifte sandık kurmak mümkün olabilir
mi? sorusu üzerine) Olabilir, fakat bu bir risktir. Birbirini
etkiler. Yani birbiriyle ilintili hale gelir. Geçmişte
hatırlarsanız Kenan Evren Paşa kendisinin Cumhurbaşkanlığını
anayasa ile birlikte oylattı. Ben açıkçası ben bunu risk olarak
görüyorum, doğru olduğunu düşünmüyorum.
3-8-11 FORMÜLÜ: 3-8-11 gibi olabilir. Yani yerel
seçimlerin yapılacağı mart, cumhurbaşkanlığı ağustos ve referandum
kasım olabilir. Aralık sıkıntılı oldu bir zaman. Ama kasım ayları
Türkiye’de her zaman yapılabilir.
KOLAY KABUL EDİLİR: Referandum mahalli seçimlerden
çok daha yüksek bir oy olur. Biz mahalli seçimlerde bugüne kadar
hep genel seçimlerde aldığımız oyun altında oy aldık. Vatandaş bizi
onaylamadığından değil. Farklı değişkenler var ve baraj olmadığı
için küçük partilere dağılma ihtimali oluyor. Dolayısıyla ben
referandumu, mahalli seçimlerden çok daha rahat görüyorum.
GENEL İRADEYİ RAHATSIZ ETMEYİZ
(BDP ile pazarlık iddiaları çerçevesinde, çözüm süreci ilerliyorken
üç sandık bir risk yaratır mı? sorusuna karşılık) Olmaz. Biz
kırmızıçizgilerimizi ortaya koyduk. 4 T dediğimiz; tek millet, tek
devlet, tek vatan, tek bayrak konusunda bir tavizimiz olmaz.
BDP ile hiç bir zaman böyle bir pazarlığa girmeyiz. ‘BDP ile
anlaştılar, verin başkanlığı, alın eyalet sistemini’ lafları
ediliyor. Sanki başkanlık ile eyalet sistemi tamamlayıcı
parçalarmış gibi, o kadar aptalca şeyler söyleniyor ki. Almanya
Cumhuriyet değil mi? Almanya’da eyalet sistemi var.
Başbakanlık olan yerde ille de eyalet sistemi olacak diye bir şey
yok. Türkiye’de genel iradeyi rahatsız edecek ve bu memlekette
‘acaba birileri birinci sınıf ben ikinci sınıf mı oluyorum?
Birilerine bu ülkenin birliği adına taviz mi veriliyor’
dedirtebilecek hiçbir yapılanmanın içinde olmaz bizim partimiz.
Çünkü biz bölgesel takılamayız. BDP, MHP bölgesel partidir, etnik
siyaset yapıyor. CHP yüzde 20-25 arasında sıkıştı. Fakat bizim 81
vilayeti, homojen olarak temsil etmek gibi bir iddiamız var.
Dolayısıyla biz, bu yapıyı zedeleyecek, rahatsız edecek bir hesabın
içinde asla olmayız. Ama rahat bırakılırsa Meclis’te, öyle bir şey
olur ki; bir maddeye diyelim ki CHP’liler oy verir, bir maddeye
BDP’liler. Rahat bırakılırsa sonuç alınabilir.