AK Parti'den PKK'yı silahsızılandırmak için IRA raporu!
Abone olAK Partili vekiller silahsızlanma ve kalıcı barış için çözüm sürecine yol göstermesi amacıyla Dublin ve Belfast’a gidip 'IRA' raporu hazırladılar...
AK Parti Haziran ayının başında, 5 milletvekilini İRA
ile yapılan barış görüşmeleri ve sürecin nasıl yönetildiği
konusunda temaslarda bulunmak için Dublin ve Belfast’a gönderdi.
Heyet, daha önceki ziyaretlerin aksine özellikle “eve dönüş ve
toplumsal rehabilitasyon” ile ilgili görüşmeler yaptı. Ak Partili
vekiller, rapor hazırlayarak, parti yönetimine verdi. Raporda,
sürecin en zor kısmının silahların bırakılması ve imha edilmesi
olduğuna vurgu yapıldı.
Hürriyet sinden Nuray Babacan'ın
haberine göre SETA ile İngiliz Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün
organizasyonunda gerçekleştirilen temaslardan sonra raporu Elazığ
Milletvekili Şuay Alpay kaleme aldı.
'NEFRET BİLE ETSENİZ ŞİDDET YANLILARI İLE
GÖRÜŞÜN'
Raporda, İrlanda ve İngiliz siyasetçilerin ve barış sürecinde görev
alan sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin, “Büyük değil, küçük
çaplı toplantılar yapın, güven için tarafsız arabulucular atayın,
medyadan destek alın, taraflar birbirinden habersiz açıklama
yapmasın, nefret etseniz bile şiddet yanlıları ile görüşün”
önerilerine de yer verildi. Raporda özellikle sürecin ikinci
aşamasıyla ilgili, saptamalar ve öneriler şöyle:
EVE DÖNÜŞÜ
ARAŞTIRDILAR
“Görüşmeler açısından en kritik aşama silahların bırakılması ve
silahsızlanma aşaması olmuştur. Silahsızlanmanın önündeki en büyük
engel karşılıklı güvensizlik olmuştur. İngiltere yanlısı
birlikçiler terörist olarak adlandırdıkları kesimlerle müzakere
etmeyeceklerini, onların silahsızlanmasını müzakere için ön şart
olarak ileri sürmüşlerdir. İRA yanlıları ise anlaşma sağlanmadan
silah bırakmayacaklarını, silah bırakırlarsa müzakere
avantajlarının zayıflayacağını ifade ederek direnmişlerdir.
SİLAHSIZLANMA İÇİN AYRI
HEYET
Silahsızlanma için ayrı bir heyet oluşturulmuştur. Heyetin başına
Kanadalı bir general getirilmiştir. Silahsızlanma komisyonu
‘Mitchell prensipleri’ olarak bilinen genel olarak da şiddetten
arındırılmış, demokrasiyle silahları bırakma ve görüşmelere katılma
şekli ile çalışmış, süreç başarı ile tamamlanmıştır.
İKİNCİ AŞAMADA
YAPILACAKLAR
Anlaşmanın hayata geçirilmesi için uygulama planı bağlamında bir
planlama yapılmıştır. Buna göre öncelikle; mahkum ve tutukluların
serbest bırakılması, şeffaflık politikası, polis ve teşkilatının
reformu, ceza ve adalet sisteminde reformu yapılması
kararlaştırılmıştır.
ARABUCULUK MÜESSESESİ
Barış görüşme sürecine bir anlamda üçüncü taraf olarak arabulucular
dahil edilmiş bunların sürece, özellikle tarafların birbirlerine
olan güven sorunun aşılmasına ciddi katkıları olmuştur. Din
adamlarının anlaşma ve barış sürecine çok yüksek oranda katkıları
gerçekleşmiştir. Anlaşma sonrası süreçlerin nasıl gelişeceği ve
atılacak adımlar yazılı bir metin haline getirilmiştir.
ŞİMDİ SİYASET
YAPIYORLAR
Eve dönüş ve siyasete katılım olarak adlandırılan bu süreç ve
sonuçla birlikte, serbest bırakılan tutuklu ve hükümlülerin bir
kısmı siyasete başlamış milletvekili, parti yöneticisi olmuştur.
Bunların bir kısmı ile çalışma programı sırasında görüşmelerimiz
olmuş ve barış sürecine ve sonrasındaki toplumsal entegrasyona
ciddi katkıları olduğu değerlendirilmiştir.
ANLAŞMAYA RAĞMEN YEDİ
YIL
İRA 1994 yılında ateşkes ilan etmiş, aradan 4 yıl geçtikten sonra
1998 yılında taraflar arasında ‘Hayırlı Cuma’ anlaşması olarak
anılan barış anlaşması imza edilmiştir. Ancak 1998 yılındaki barış
anlaşmasından sonra aradan 7 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra
2005 yılında İRA silah bırakmış, çatışmadan vazgeçmiş, siyasi
çözümü tercih etmiştir. Bu nedenle barışı ve şiddete son vermeyi
bir süreç olarak görmek buna göre değerlendirme yapmak gerekir.
ZOR VE ZAHMETLİ SÜREÇ
Bunun çok zor ve zahmetli, sakin ve ihtiyatlı olarak götürülmesi
gereken bir süreç olduğu görülmelidir. Toplumsal ve siyasal
baskıların değerlendirilmesi ancak sürece olumsuz katkılarına engel
olunması önemlidir. İrlanda tecrübesi bunun en güzel
örneklerindendir.
HALA GÜVENSİZLER
Bugün hala İrlanda ve İngiltere hükümetlerinin birbirlerine
güvenmedikleri ve mesafeli durdukları tereddütsüz şekilde
ortadadır. Barış için üst düzeyde politik bir ilişkinin kurulduğu
ve ‘Hayırlı Cuma’ anlaşmasına giden süreçte bu politik ilişki ve
yönetimin etkili olduğu, ancak halkın, sivil toplum kuruluşlarının
bu sürece katılımında ciddi eksiğin olduğu gözlemlenmiştir.
BİZİM DURUMUMUZ FARKLI
İngiltere yanlısı Protestan birlikçiler ile İrlanda yanlısı Katolik
Cumhuriyetçi milliyetçiler arasındaki ayrışma çok derin ve köklü,
çok keskin durumdadır. Oysa, Türkler ve Kürtler arasında yukarıda
bahsi geçen bir toplumsal ayrışma, keskinleşme ve nefret asla söz
konusu değildir. Bölünmüş toplum algısı ve görüntüsü yoktur. Tam
tersine her iki toplum kesimi aynı inanç ve değerler manzumesinin
paydaşları olup, bin yıllık ortak tarih, kültür ve akrabalık bağı
ile bağlıdır. Bu bizim için büyük avantajdır.”