AK Parti'den MHP'ye bomba Öcalan sorusu!
Abone olAK Partili Salih Kapusuz MHP'nin kendilerini suçlamalarıyla ilişkili olarak öyle bir cevap verdi ki çok konuşulacak.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz
MHP'nin kendilerini pazarlıkla suçlamalarına yönelik 1990'lı
yıllarda MHP'nin Öcalan ile ne pazarlığı yaptıklarını
sordu.
Kapusuz 90'lı yıllarda PKK'lıların yurdu terketmeleri için
MHP'nin ne verdiğini sordu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, çözüm sürecine
ilişkin, "Bu süreçte başarılı olmanın önemli etkenlerinden
birini söylüyorum, artık İmralı'da içerideki yönetim Adalet
Bakanlığına, dış koruma jandarmaya aittir. Süreç bu sayede başarıya
ulaşmaya doğru gidiyor" dedi.
Kapusuz, Akdeniz İhracatçılar Birlikleri (AKİB) Konferans Salonu'nda düzenlenen, "Çözüm Süreci" konulu konferansta, Mersin'in çözüm sürecini en iyi anlayacak, çözümleyecek, yüksek sesle konuşabilecek bir kent olduğunu söyledi.
İstiklal Savaşı'nda yaklaşık 10 bin, son 30 yıllık terörle mücadelede ise 11 bin şehidin verildiğini ifade eden Kapusuz, "Ekonomik olarak da asgari 400 milyar dolar maddi kaybımız var. Hepimiz aile reisiyiz, iş hayatı içerisindeyiz, bu ülkeyi biliyor ve tanıyoruz. Bugün eğer bir 400 milyar dolar daha piyasasına, yatırımına, üretimine ve hizmetine dönebilseydi bu ülke ne olurdu? Şimdi 'dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz' diye övünüyoruz. Belki ilk 5'te olacaktık. Maddi ve manevi o kadar büyük acı ve sıkıntılarımız var ki bunları telafi etmek mümkün değil" diye konuştu.
SİLAHSIZLANMAYI ÇOK ÖNEMSİYORUZ
Kapusuz, hükümet olarak yola çıkarken "devletle milleti
barıştıracağız" dediklerini hatırlatarak, şöyle devam
etti:
"Biz silahsızlanmayı çok önemsiyoruz ve bunun için çok ciddi adımlar attık. Bazıları şu tarz sorular soruyor, 'Bugüne kadar silah bırakmayan PKK ne oldu da bu çözüm sürecine evet diyor. Ne verdiniz, ne aldınız?' Bugün toplumun yüzde 70'i bu sürece destek verirken bu tür sorular soranlar tabii ki olacak.
Biz siviller olarak muktedir olmaya 2010 yılından sonra başladık. 2013, 2005'ten 2009'dan farklı. Bizim iktidarımız dönemi olan bu yıllardan farklı 2013. Bunun sebebi İmralı artık dış etkenlerden arındırılmıştır. İki sebepten arındırılmıştır. Malum 'Apo'nun avukatları geliyor davaları devam ediyor. Avukatlar görüşüyor ve dışarıya talimatlar gönderiyor. Adanın yönetimi tamamen silahlı güçlere, orduya, TSK'ya ait ve görüşmeler tamamen onların kontrolü altında yapılıyor. 2010 yılından sonra artık İmralı ile görüşmek bazı kesimlere kapatılmıştır ve sadece hükümetin izniyle, sadece MİT görüşmüştür. Haricinde kimseyle görüştürülmemiştir. Bizim dışımızdaki görüşmelerde ne hikmetse terör tırmanıyor ve hükümet ne zaman el koyup müdahil olunca disiplin gelmeye başlıyor. Bu süreçte başarılı olmanın önemli etkenlerinden birini söylüyorum, artık İmralı'da içerideki yönetim Adalet Bakanlığına, dış koruma jandarmaya aittir. Süreç bu sayede başarıya ulaşmaya doğru gidiyor."
SÜREÇ BİZİM KONTROLÜMÜZDE
"Şu anda süreç, aracısız yürütülmektedir" diyen Kapusuz, şunları söyledi:
"Yani tamamen yerlidir. Bir başka deyişle, süreç bizim
kontrolümüzdedir ve bizim tarafımızdan sürdürülmektedir. Ne ABD, ne
Rusya, ne Avrupa, ne İsrail ne Kuzey Irak'ın hiçbiri yok. Yani hiç
bir aracı kullanmıyoruz. Yüzde 100 milli olan bu süreç,
pazarlıklarla alakası olmadığı gibi yakın çevrelerin de bilgisi
yok. Mesela PKK çevreleriyle Murat Karayılan ve
BDP tabanının tek söylediği bir şey var
'bize ne verildi de çekiliyoruz, bilmiyoruz'
diyor.
MHP tabanı ise 'ne verdiniz de geri çekiliyorlar?'
diye soruyor. Biri diyor ki, 'ne verdiler', diğeri 'ne aldınız'
diyor. Şu soruyu sormak hakkımız, ey MHP, 1990
yılında yönetimdeyken Öcalan'a, PKK'ya ne verdiniz de o çekilme
kararını aldı? Önemli bir miktarı çıktı, bir miktarının da yurtta
kalması temin edildi. O zaman siz yönetimdeydiniz. Bir şey
verdiyseniz ilan edin. Demek ki bir şey vermeden de çekilme mümkün
olabiliyor."
Salih Kapusuz, Türkiye'nin tarihi günlerden geçtiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Son 30 yılın kanlı, acılı geçtiği bir tarihin önümüzde durduğunu biliyoruz. Bu sorun öyle büyük ve derin yaralar açtı ki böyle devam etmemiz mümkün değildir. Bu sorunu gündelik siyaset diliyle anlatamayız. Çözüm hiç olmadığımız kadar yanı başımızda olmamıştı, hiçbir dönem de bu kadar toplumsal talep olarak desteklenmemişti. 'Sürece destek' demek huzura, refaha, birliğe ve beraberliğe destektir. Köstek olanları, ayak sürüyenleri tarih ve millet affetmeyecektir. Bilançomuz çok ağır olmuştur. Şehitlerimiz var, yaralı ailelerimiz var ve büyük kayıplar yaşadık. Akan kan dursun artık. Tarihten gelen kardeşliğimizi, hukukumuzu gözeterek ciddi adımlar atmalıyız. Allah'a, sizlere ve bu milletin sahibi olan şehitlerimize güveniyoruz. Türkiye'nin tarihi önemli bir sürece girmiştir. İnşallah bu süreçten millet olarak alnımızın akıyla çıkacağız."
Kapusuz'dan sonra söz alan, 1995 yılında Van Gürpınar'da şehit olan Recep Çelik'in kardeşi Tuna Çelik (34) de sürece destek verdiğini belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, çalışmalarından dolayı teşekkür etti.