AK Parti'den kapatma davası!
Abone ol2008'de karara bağlanan Ak Parti kapatma davası yeniden açılıyor. Bu kez davayı açan Yargıtay değil Ak Parti... Sebebi ise...
Cumhuriyet tarihinin en kritik virajlarından birinin
dönüldüğü 2008’de karara bağlanan Ak Parti kapatma davası yeniden
açılıyor. Ancak bir farkla. Bu kez davayı Yargıtay Başsavcılığı
değil, "masumiyetinin" kayıt altına alınmasını isteyen Ak Parti
açıyor. Başbakan’ın talimatıyla hazırlıklara başlandı
bile.
Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Ak
Parti’nin kapatılması, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan dahil 71 yöneticisi hakkında siyaset yasağı
konulması istemiyle dava açtığında, herkes Türkiye siyasi yaşamı
açısından bir dönüm noktasına gelindiği konusunda hemfikirdi.
Üstelik, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in üye tercihleriyle
şekillendirdiği, 11 üyeden oluşan mahkemenin profili düşünüldüğünde
iktidar partisinin kapatılması, Gül, Erdoğan, Arınç gibi partiyi
var eden isimlere siyaset yasağı konulması güçlü ihtimal olarak
değerlendiriliyordu. Ancak öyle olmadı, Yüksek Mahkeme, büyük
çoğunluğu yanıltan bir karara imza attı.
Anayasaya göre, partinin kapatılması için 11 üyeden 7’sinin
“kapatma” yönünde oy kullanması gerekiyordu.
Kapatma yönünde oy kullanan üye sayısı ise 6’da kaldı. Özellikle
Sezer tarafından seçilen ve “kapatma” yönünde oy
kullanmasına kesin gözüyle bakılan bazı üyeler, tahminleri boşa
çıkarttı. Şaşırtıcı kararlar bununla sınırlı değildi. Kapatma
kararı çıkmayınca üyeler, “hazine yardımından yoksun
bırakma” yaptırımının uygulanıp uygulanmayacağını
tartıştı. 11 üyeden 10’una göre, Ak Parti kapatılmayı hak etmiyordu
ama laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline gelmişti. Hazine
yardımı kesilmeliydi. Üstelik bu oylardan birinin sahibi Refah
Partisi’nin, Fazilet Partisi’nin kapatılmasına karşı oy kullanmış
Anayasa Mahkemesi üyesi Sacit Adalı’ydı.
ERGENEKON VE KAPATMA
Ak Parti, karardan sonra keskin değişikliklere gitti. Bir yandan
Ergenekon ve Balyoz gibi davalar sürerken, bir yandan anayasa
referandumları ile sistem yenilendi. Anayasa Mahkemesi’nin,
HSYK’nın, Yargıtay ve Danıştay’ın yapısı değişti.
Ergenekon davasının görünmez ayaklarından birisini de kapatma
davası oluşturdu. Yüksek Mahkeme’nin “kapatma”
yönünde oy kullanan isimlerinden o dönemin başkanvekili, şimdinin
üyesi Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt de 2,5 yıl ceza aldı bu
davadan. Ve eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ve
karargahının ceza almasına neden olan “internet
andıcı” dosyası. İktidar aleyhine kara propaganda yapmak
için Genelkurmay’ın internet siteleri kurdurduğu, Başbuğ ve
ekibinin de bu siteleri yaşattığı iddiası Ergenekon davasının
önemli ayakları arasında.
TALİMAT VERDİM
Ak Parti, işte bu konulardaki mahkumiyetlerin ceza yargılaması
açısından “yeni bir olgu” oluşturduğu savıyla Anayasa Mahkemesi’ne
“yeniden yargılama” amacıyla başvurmayı tasarlıyor.
Başbakan Erdoğan da önceki gün Türkmenistan’a giderken, bu konudaki
hazırlıklara başladıklarını, “Ergenekon sonrası AK Parti
kapatma davası da tartışmalı hale geldi, bir başvurunuz olacak
mı?” sorusuna, “Evet. Arkadaşlara talimat verdim
çalışıyorlar. Gerekçeli karardan sonra gerekeni yapacağız”
yanıtını vererek açıkça ortaya koydu.
DAVA YENİDEN AÇILIR MI?
Anayasa Mahkemesi, ÖZDEP ve HEP kapatma kararlarının yeniden
görüşülmesi istemiyle yapılan başvuruları reddederken,
“Ceza Muhakemesi Kanunun 321. maddesi uyarınca
yargılanmanın yenilenmesi isteminin kabul edilebilmesi için ilk
hükmün verilmesinde esas alınan olgularla birlikte yeniden
değerlendirilmesini gerektirecek nitelikte maddi bir olgunun
bulunduğunun hükmün kesinleşmesinden sonra saptanması
gerekir” yorumunu yaptı.
Bu yorum uyarınca, Ak Parti’nin, suçlu bulunmasına neden olan bazı
kanıtların “kara propaganda” amacıyla kurulan
sitelerce uydurulmuş, gerçek olmayan bilgilerden derlendiğini
kanıtlaması, davanın yeniden açılması için yeterli olabilecek. Bazı
gazete haberlerinin ve internete yansıyan Ak Partililer’e mal
edilen sözlerin “uydurulduğunu” gösterebilmesi yeterli
sayılabilecek.
YENİ DÜZENLEMELER
Ancak Ak Parti’nin odak olmasına gerekçe gösterilen kanıtlar
haberlerden ibaret değil. Gerekçeli karara göre, “Türban
yasağını kaldırmaya yönelik anayasa değişikliği”, “Kuran kurslarına
yönelik yaş sınırını indirme çabaları”, “İmam hatiplerle ilgili
katsayı sorununu kaldırma girişimleri” gibi somut eylemler
de kanıtlar arasında. Başbakan’ın 12 ayrı açıklaması, Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın sözleri de. Kararda, bütün bu eylem ve
açıklamalar için, “Toplumun dinsel konulardaki
duyarlılıkları yalın siyasal çıkar amacıyla araçsallaştırılmış,
toplumun temel, ekonomik, sosyal, kültürel sorunlarının siyasetin
gündeminde yer alması güçleşmiştir” denildiği de
hafızalarda.
Ancak kararın bir de diğer yönü var. Yani Ak Parti’nin neden
kapatılmadığı kısmı. Yüksek Mahkeme, buna gerekçe olarak da AB,
AİHM ve azınlıklarla ilgili reformları gösterdi.
İÇTİHATLAR DEĞİŞEBİLİR
Başörtüsü üniversitelerde sorun olmaktan çıkmış durumda. İmam
hatiplerle ilgili katsayı sorunu bitti. Ceza yasalarında köklü
değişiklikler yapıldı.
Ve bunlarla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı arttı,
birkaçı dışında üyeleri değişti.
Dosya açılırsa, Ak Parti’nin “sahte” diye sunduğu
kanıtların yanında bunlar da değerlendirilebilecek. Örneğin,
başörtüsünü, imam hatibi “yasadışı” nitelemek,
mevcut düzenlemeleri ve durumu da böyle nitelemek anlamına
gelebilecek.
Dosya açılırsa, hem Anayasa Mahkemesi’nin tarihi içtihatları baştan
başa değişebilir hem de Ak Parti hakkındaki 2008 yılında alınan
karar geri alınabilir.