AK Parti'den HSYK seçimi sonrası ilk açıklama
Abone olDanıştay'da dün yapılan HSYK seçimlerinin ardından AK Parti'den ilk tepki geldi. Mustafa Şentop, HSYK için gerekirse referandum yapılacağını söyledi.
HSYK'ya üye seçimini Yargıtay ve Danıştay'da hükümete
yakın isimlerin kaybetmesi sonrası AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Mustafa Şentop, "HSYK'nın yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir
öneride bulunduk. Bunu muhakkak gerçekleştireceğiz. Gerekirse
seçimle birlikte referanduma götürürüz" dedi.
ATTIĞIMIZ ADIM NETİCEYE
ULAŞMAMIŞ
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, yaklaşam HSYK
seçimleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Şentop,
Kanal 24’te Elif Çakır’ın ‘Söz Bitmeden’ programına konuk oldu.
Programda, sayılı günler kalan HSYK seçimleri masaya yatırıldı.
DANIŞTAY VE YARGITAY'DAKİ HSYK
SEÇİMİ SONUÇLARI (TIKLA-OKU)
HSYK seçimleriyle ilgili konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Mustafa Şentop, “Biz vesayetin tasfiyesi için adım attık ama bugün
görüyoruz ki attığımız adım bir ölçüde etkili oldu ama tamamıyla
neticeye ulaşmamış. O bakımdan biz uzlaşma komisyonunda HSYK’nın
yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir öneride bulunduk. Bunu
muhakkak gerçekleştireceğiz. Gerekirse seçimlerden önce. Bu konuda
diğer siyasi partilerin de bu yönde bir takım görüş beyanları oldu.
Özel görüşmelerimizde de oluyor. Eğer mümkün olursa 2015
seçimlerinden önce yapabiliriz. Gerekirse referanduma götürmek
gerekiyorsa seçimle birlikte referanduma götürürüz” dedi.
BÜTÜNÜYLE ORTADAN KALDIRMAK
LAZIM
Şentop, sözlerini “Ama 2015 seçimlerinden sonra muhakkak böyle bir
yapılanmanın anayasadaki düzenleme itibariyle de zeminini bütünüyle
ortadan kaldırmak lazım. Bugün paralel dediğimiz cemaat iddiasıyla
bir yapılanmadır, yarın başka bir yapılanma olabilir. Biz zemini o
kadar düzgün bir şekilde düzenlemek zorundayız ki bir daha bu tür
vesayetçi başkaldırışlara imkan vermeyecek bir sistem düzenlemesi
yapmak zorundayız. Bunu yapacağız, lamı cimi yok” şeklinde
sürdürdü.
2010’da yapılan referandumun amacının vesayetçi amaçla hareket edenleri tasfiye edip de yerine başka vesayetçileri getirmek olmadığını söyleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şentop, şunları söyledi:
“12 Eylül 2010 referandumundan önce yargı siyasi amaçla kararlar
üretir hale geldiği için, gerek Anayasa Mahkemesi, gerekse kapatma
davalarından falan tutalım, geriye doğru 367 kararlarına kadar,
gerekse HSYK. Tamamen kendine göre bir siyasi amaç güderek kararlar
almaya başladığı zaman , genel anlamda bu vesayetçi anlayışın bir
aracı haline geldiği için bununla ilgili bir düzenleme yapıldı;
anayasa değişikliği. Şimdi o amacı unutmayalım. Bu amaç o zaman bu
vesayetçi amaçla hareket edenleri tasfiye edip de yerine başka
vesayetçileri getirmek için yapılan bir düzenleme değildi. O günün
şartlarında vesayetçinin kendisini tasfiye etmek için yapılmış bir
düzenlemeydi.”
NEYSE GEREĞİ YAPILMASI
LAZIM
“28 Şubat’ta olduğu gibi bir vesayet sistemini HSYK üzerinden
yeniden Türkiye ’de kurabiliriz” diye, veya başkaları da; “bunlar
gelirse bunu yaparlar” diye düşünmemelidir. Buna kimse fırsat
vermez. O dönemler artık Türkiye’de kapandı. 12 Eylül 2010
referandumuyla beraber Türkiye’de vesayetçilik yapılan düzenlemeyle
mahkum edilmiştir. Yargı nezdindeki vesayetçilik de mahkum
edilmiştir. Askeri, sivil, bürokrat vesayetçilik de reddedilmiştir.
Biz bunun mücadelesini veriyoruz bugüne kadar. Bugüne kadar bunun
mücadelesini veren bir siyasi hareket ortada. Birileri ufak tefek
hesaplarla “yargıda 13-14 bin hakimin oylarını şöyle
paylaştırırsak, böyle paylaştırırsak, HSYK’da çoğunluğu ele
geçirdiğimiz zaman yine o vesayetçi döneme döneceğiz” hesabını
yapmamalı. “Bunlar gelirse vesayetçilere döneriz” korkusunu da
kimse taşımamalıdır. Neyse bunun gereği yapılması lazım.
HAKİM VE SAVCILAR SİYASET YAPMAK İSTİYORLARDI
Şentop, hakim ve savcıların siyaset yapmak istediklerini ve
milletin itibar etmemesinden dolayı da bunu siyaset meydanına
inerek yapamadıklarını söyledi. Hakim ve savcıların ellerindeki
yargı gücünü bir siyasi netice almak üzere, siyasi bir kurum olarak
kullanma yoluna gittiklerini ifade etti.
Şentop şunları söyledi: “Hakimler ve savcılar siyaset yapmak
istiyorlar Türkiye’de. Belli bir siyasi görüşe sahipler, bizim
resmi ideoloji dediğimiz, 27 Mayıs darbesiyle beraber oluşturulmuş
‘sol Kemalizm’ diye yön hareketi çerçevesinde bir ideoloji var. Bu
ideolojiye sahip hakim ve savcılar Türkiye’de siyaset yapmak
istiyorlardı. Ama bu siyaseti parti kurup, milletin karşısına çıkıp
oy almak, parlamentoda çoğunluğu sağlamak, hükümet olmak suretiyle
yapmıyorlardı. Niye? Yapamıyorlardı.
Çünkü millet onlara itibar etmiyor. Parti kuruyorlar, yüzde 1
değil, binde bir, binde iki oy alıyorlardı. Dolayısıyla onlar
siyasi parti yoluyla bunu yapamadıkları için ellerindeki yargı
gücünü bir siyasi netice almak üzere, siyasi bir kurum olarak
kullanma yoluna gittiler. Başta Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,
Danıştay ve HSYK tabi kilit fonksiyon gören yerlerden birisi. Böyle
bir noktaya geldi ki millet ‘yeter artık’ dedi ve bu işi bitirdi.
Bugün benzer bir şeyi o zamanlarda bu şekilde bir siyasi hareket
eylem içinde bulunan hakim ve savcılara bakarak onlara özenen,
belki onların yaptığı bazı işlerden, eylemlerden mağdur olup da
“bir gün güç bizim elimize geçer, biz de yaparız” diye düşünen bazı
arkadaşlar olabilir.”
VESAYETÇİLERİ TASFİYE ETMEK İÇİN UĞRAŞMADIK
Şentop, vesayetçileri tasfiye etmek için uğraşmadıklarını
söylerken, amacın vesayetçi düzeni değiştirmek olduğunu belirtti.
“Biz, 2002’den bu yana vesayetçileri tasfiye etmek için uğraşmadık.
Biz Türkiye’de vesayetçi düzeni değiştirmek istiyoruz. Mesele bu.
dolayısıyla bugün başkaları yapmaya kalkarsa bu sefer onlarla
ilgili de gereken yapılacaktır.”
28 Şubat’ın bir yargı darbesi olduğunu söyleyen Şentop, yargının
kendine göre paralel hukuk oluşturduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin
parlamentonun yetkilerini gasp ederek kanunları iptal ettiğini
söyledi.
HAKİM VE SAVCILARI MECBUR ETTİLER
Şentop, 28 Şubat döneminde başörtüsü lehine karar beren hakim ve
savcıların dağıtılarak, haklarında soruşturma açıldığını, hakim ve
savcıların belli istikamette davranmaya mecbur bırakıldıklarını
dile getirdi. Mustafa Şentop, şunları söyledi:
“Kimse o günleri hatırlamaz. Ben şahsen o dönemde üniversitede
akademisyen olarak binin üzerinde dava yazdım. Başlangıçta bunların
bir kısmından olumlu kararlar alındı. Bazı İdare Mahkemelerinde
olumlu kararlar alındı. Ne yaptılar? Oradaki hakim ve savcıları,
yani başörtüsü lehine karar veren hakim ve savcıları aldılar
dağıttılar ve haklarında soruşturma açtılar. Şimdi böylece hakim ve
savcıları belli bir istikamette davranmaya mecbur ettiler. Ve o
dönemde yargı eliyle gerçekleştirilmiş bir darbe vardı. Fakat 2001,
2002’den itibaren şu ortaya çıktı ki; vesayetçi sistemi sürdüren
yargının sosyal meşruiyeti yok Türkiye’de. Buradaki hakim ve
savcılar Türkiye’de çok yalıtılmış gruplar. Türkiye’de baktığınızda
milletin yüzde 70’i,80’i belli bir siyasi istikamette karar veriyor
ama yargıya baktığınızda bu yüzde 80’in yüzde 1, yüzde 2’lik etkisi
bile yok. Böyle bir yapı. O zaman Türkiye’de vesayetçi yapılanmanın
devamından yana olanlar dediler ki; Türkiye’deki yargı vesayeti
devam etsin, ama buna sosyal bir meşruiyet sağlayalım. Nasıl
sağlandı? Eski vesayetçiler gitsin, yerine yeni vesayetçiler
gelsin. Bunların sosyal meşruiyeti zeminini de bu cemaat üzerinden
temellendirilmeye çalışıldı.”
Mustafa Şentop, 2015 seçimlerinden önce veya seçimlerle birlikte referanduma götürerek HSYK’nın yeniden yapılandırılacağını, vesayetçi başkaldırışlara imkan vermeyecek sistem düzenlemesi yapılacağını söyledi.