AK Parti’den çatı aday açıklaması
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Biz, hiçbir siyasi parti ile ittifak ederek Cumhurbaşkanlığı seçimine girmeyeceğiz. Biz AK...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Biz, hiçbir
siyasi parti ile ittifak ederek Cumhurbaşkanlığı seçimine
girmeyeceğiz. Biz AK Parti olarak kendi adayımızı göstereceğiz ve
halkımıza arz edeceğiz" dedi.
AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti
genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çelik,
Kıbrıs’ta hayatını kaybeden Şeyh Nazım Kıbrısi’ye Allah’tan rahmet,
sevenlerine başsağlığı diledi. Çelik, Türkiye’nin gündeminde ne
varsa onların değerlendireceğini belirterek, gündemin
cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendiğini ve bazı siyasi partilerin
ittifak arayış ve çağrılarının bulunduğunu ve bu seçime ittifak
yaparak gireceklerini söyledi. Geçen hafta TBMM’den çok ama çok
önemli bir kanun geçtiğini, sessiz, sedasız bir devrim yapıldığını
söyleyen Çelik, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve Medeni
Kanun’da yapılan değişikliklere ilişkin kanun tasarısının TBMM’den
geçtiğini hatırlattı. Çelik, Türkiye’nin AK Parti iktidarında 23
milyar dolarlık tarımsal üretim değerinden 62 milyar dolarlık
üretim değerine ulaştığını belirterek, TBMM’den geçen kanunla
ilgili medyada hiç bir olumlu haber çıkmamasını da değindi.
Türkiye’deki tarım arazilerinin parçalı durumundan dolayı yıllık
kaybın 17 milyar Türk lirası olduğunu kaydeden Çelik, çiftçilere
yapılan yıllık tarımsal desteğin 2 katı kadar paranın kayba
uğradığını ifade etti.
Kanunun hazırlanmasında emeği geçen başta Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e teşekkür
eden Çelik, düzenlemenin yasalaşmasında, TBMM’de destek veren CHP
ve MHP’ye de teşekkür etti. Bu işin sahibinin AK Parti hükümeti
olduğunu belirten Çelik, "Ama CHP ve MHP bu kanuna destek
vermiştir. BDP’ye teşekkür edemiyorum, çünkü onlar komünist ve
sosyalist gelenekten gelen genlerinden dolayı buna destek
verememiştir. Yıllar yılı sol bu memlekette ‘toprak ekenin-biçenin,
su kullananın’ dedi, ama bunun sadece sloganını attılar, lafını
ürettiler. Onlar sloganları atmaya devam etsin, biz bunu hayatı
geçiriyoruz, bunun pratiğini yapıyoruz" dedi.
Datça Bozburun’daki imar düzenlemesine ilişkin gazetelerde de
yalan, yanlış haberler yer almasını da eleştiren Çelik, "Bir
tarafta Datça-Bozburun, bir tarafta İstanbul merkezi yarımadasında
inşaatlar devam ediyor, sit alanları tahrip ediliyor, tarih yok
ediliyor şeklinde propaganda başladı. Hani Gezi olaylarının
yıldönümüne yakın bir zamana geldik ya onu besleyecek, kışkırtacak
şekilde bazı yayınlar yapılıyor, biz bunun farkındayız" diye
konuştu.
FREEDOM HOUSE’UN YAYINLADIĞI RAPOR
Freedom House’un bir rapor yayınladığını anlatan Çelik, "Bizi
muhalif medya zevkten dört köşe oldu. Oh be en kötü bizmişiz. Vay
be biz ne kadar kötüymüşüz bizim düğün bayram vesilesidir diyenler
var. Sevindirik olanlar var. Şunun altını çizmek isterim,
uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin ekonomik
notunu düşürdüğü zaman da zevkten dört köşe olanlar var. Allah’a
şükürler olsun ki ekonomi kötüye gidiyor diye elini ovuşturanlar.
Bu ahlaki değil" dedi.
Türkiye’de 5 milyona yakın gazetenin satıldığını anlatan Çelik, "Ne
kadarı okunuyor bilemem. 400-500 bini spor basınıdır, onların
kulvarı farklıdır. Bu satılan gazetelerin 4’te 3’ü AK Parti’ye
muhalif olan iktidara muhalif olan basındır. İktidarı
desteklediğinizi söylediğiniz yandaş diye isimlendirdiğiniz basının
toplam tirajı 1 milyon 200 bindir. Türkiye’de yaklaşık bin yakın
köşe yazarı var. bu kadar köşe tutulan başka bir ülke göremezsiniz.
Bu kadar köşe yazarlarının 5’te 4‘ü AK Parti’ye muhaliftir. Bir
ülkenin Başbakanına katil diyeceksiniz onu hırsızla itham
edeceksiniz. Akıla hayale gelmez hakaretlerle tahkir ve tekziple
ailesini karşı karşıya bırakacaksınız ondan sonra çıkıp
diyeceksiniz ki ’Ben özgür değilim. Ben bir şey söylemiyorum’. Daha
ne diyecektin de geri kaldın? Türkiye’de basın özgür değilmiş.
Türkiye basın özgürlüğü konusunda her şey piripak mı, her şey dört
dörtlük mü? Ben böyle bir iddiada bulunmuyorum. Ancak basın ve
özgürlük kelimeleri yan yana getirirken niçin basın siyaset
ilişkisini konuşuruz, niye medya ve patron ilişkisini konuşmayız?
Niçin medya ve sermaye ilişkini konuşmayız, niçin medya ve emek
ilişkisini konuşmayız? Burada beni takip eden arkadaşlarının önemli
bir kısmının dandirik maaşlar aldığını biliyorum. Sendikal
haklardan mahrumlar, sosyal güvenceden mahrumlar, her an kapının
ağzına konabilirler. Niçin bunları hiç sorgulamıyorsunuz? Sonuç
itibarıyla niçin medya iş takibi üzerinde durmuyoruz. Basın
özgürlüğünden bağımsızlığından söz ederken bunlar üzerinde niye
durmuyoruz" diye sordu.
Çelik, "Türkiye’de de arızalar var mı, var. İçeride gazeteciler
var. Dağdaki bağdaki marangoz, demirci, eğer eline silah alır da
terör örgütüne katılır veya terörizm propagandası yaparsa o
teröristtir, tescillidir, affı söz konusu değildir, gereği yapılır.
Ama nedense bizim bazım ak partiye muhalif olan basınımız
teröristin gazeteci olanını çok seviyor. Şu anda hükmü kesinleşmiş
olan 18 kişi var içeride. Hükmü kesinleşmiştir. Yargı bunun
terörist olduğuna karar vermiştir. Bunun ezici çoğunluğu PKK’lıdır,
DHKP-C’si var TTK tako tiko bunlar var. Devam edenler var. 11’i de
yine bunlara mensuptur. Gazetecilik yaptığı için içeride kimse yok.
Bir öğretmen suç işlediği zaman terörizme bulaştığı zaman kardeşim
öğretmenlerden ne istiyorsunuz diyor musunuz? doktor organ nakli
konusunda yolsuzluk yaparsa, içeri atılırsa bu doktorlardan ne
istiyorsunuz diyor musunuz? Gazeteciler mi kutsal mıdır, dokunulmaz
mıdır? Gazeteciler teröristlik yaparsa teröristlikten yargılanır.
50 defa açıklanmasına rağmen Freedom House kimin ağzına bakıyor
daha çok Türkiye’de onların maalesef borazanlığını yapanlar var.
Karşılıklı olarak birbirini besliyorlar. Adalet Bakanlığı defalarca
içerideki gazetelerle ilgili açıklamalar yaptı ama üzülerek ifade
edeyim bizim medya da bunu görmemezlikten gelir. Siz görmemezlikten
gelirseniz Freedom House haydi haydi görmemezlikten gelir. Onun
için kendi ülkemize aleyhine bir durum olduğu zaman sevindirik
olmayalım. Almanya Cumhurbaşkanı buraya gelip Türkiye aleyhine bir
şey söyledi oh ben biz ne kadar kötüymüşüz Almanya Cumhurbaşkanı
bizim kötü olduğumuz söyledi yaşasınlar. Bu vatanperverlik
değildir. Bu ülkesini sevmek değildir. Elbette diplomatikler
nezaketi bir tarafa bırakmadan ülkemizle ilgili değerlendirmeler
yapabilir. Maalesef bu durum hiç hoş değil. Bunun üzerinde hasleten
durmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
BAHÇELİ’NİN ÇATI ADAY TEKLİFİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çatı aday açıklamalarını
değerlendiren Çelik, "CHP ile bu arada ittifak yapabileceklerine
dair bir beyanatı var. Yaptığı hesaplarda bu işi bitiriyor. Önce
Sayın Bahçeli’nin bu çok matematik dehasından söz etmek istiyorum.
Hatırlıyor musunuz yıl 2009, aradaki iki sıfırı atın, kaldı 29.
Toplayın 11. 29 ile 11’i toplayın 40, efendim 2011 MHP’nin kuruluş
yıl dönümü 40. Kuruluş yıl dönümü MHP iktidar. Yaşasınlar. Bahçeli
bitirdi. Sonra evvelki gün yayınlanan bazı haberlerde biz şikayet
ediyordun niçin Türkiye pisagora çıkmıyor, meğerse pisagorumuz
Sayın Bahçelimizmiş üçgen çizmeyi de biliyormuş. Buradan
Cumhurbaşkanlığında, çatı matı işlerini bitirmiş, size net birşey
söyleyeyim, MHP de ve CHP’nin birleşmesinden de çatı matı çıkmaz
olsa olsa tencereye kapak olur. Şöyle düşünün, halk niçin sadece
Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını ve
cumhurbaşkanlığını konuşuyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan eğer
olmazsa sayın Abdullah Gül le Cumhurbaşkanlığına devam edebilirler.
İki kişi konuşuluyor. Üçüncü kişi var mı? Yok. Niye yok? Çünkü,
muhalefet yok" dedi.
"Sayın Başbakan ya bu muhalefet problemi var, Türkiye’de, dediği
zaman çok kızdılar" diyen Çelik, "Bu ortada. Siz zaten geçen
seçimde de ittifak ettiniz. Yani geçen 30 Mart’taki seçimde size
ben rakamlarla ifade ettim. Hangi illerde nasıl ittifak yapıldığını
herkes biliyor. Bugün de MHP’nin üst yönetimi ile CHP’nin üst
yönetimini ittifakı, hayırlı olsun. Ama onlara oy veren herkesin
iradesi onların cebinde değil. Halkımız ferasetiyle gereğini
yapacak. Sayın Bahçeli bir şey daha emir buyuruyor, Başbakan eğer
aday olursa derhal Başbakanlıktan istifa etmelidir. Sayın Başbakan
bu emrini duydu, emirlerinizi derhal yerine getirir. Genel seçime
giderken başbakan Başbakanlıktan istifa ediyor mu, yok. Mahalli
seçimlere giderken ediyor mu etmiyor. Peki görev başındaki belediye
başkanı seçimlere giderken ‘Ben belediye başkanlığından ayrılayım
bu haksız rekabete yol açar. Dolayısıyla ben bu işi bırakayım’
diyor mu? Hayır. Kanunlar diyor mu böyle bir şeyi? Hayır. Böyle bir
maskaralık olamaz. Şimdiden böyle bir tartışma çok gereksiz
tartışmadır. Sayın Başbakan aday olursa AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan olarak bu seçime girecektir. Kimse boşuna başka şeylere
heveslenmesin. Niye Sayın Abdullah Gül ile Başbakanın adı geçiyor?
Geçen haftaki gurup toplantısında Sayın Bahçeli, Sayın Gül’e
haksızlık yapıldığını söyledi. Sayın Gül’ün lehine olabilecek
şeyler söyledi. Bizim muhalefet Sayın Abdullah Gül’ü sevmiyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Başbakanımızın efendim birbirine
muhalif olmak, birbirine rakip olmak, birbirine ters düşme
ihtimalini seviyor. Ama ona da sevinmesinler. Sevinçleri
kursaklarında kalacak. Böyle bir şey olmayacak. Onlara da buradan
ekmek çıkmaz. Sayın Başbakan Abdullah Gül birbirini rakibi değil
onlar birbirinin mütemmin cüzüdür. Ne anlama geldiğini bilmiyorsa
Bahçeli sözlüğe bakabilir" ifadelerini kullandı.
"SEÇİMLE MİLLETLE İTTİFAK YAPACAĞIZ"
"Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, birbirine alternatifi de
değildir. Seçimde biz kiminle ittifak yapacağız. Seçilen
cumhurbaşkanı, milletin cumhurbaşkanı olacak. Dolayısıyla biz
milletle ittifak yapacağız” diyen Çelik, şunları söyledi:
“Bir sürü söylenti var AK Parti BDP’yle ittifak yapacak, böyle bir
şey aklımdan da geçmedi. Geçmedi hayalimizden de geçmedi. Biz
hiçbir siyasi parti ile ittifak ederek Cumhurbaşkanlığı seçimine
girmeyeceğiz. Biz AK Parti olarak kendi adayımızı göstereceğiz ve
halkımıza arz edeceğiz. Tıpkı referandumda olduğu gibi. Elbette
CHP’ye oy vermiş BDP’ye oyunu vermiş olan bu ülkenin insanın ben
seçimde AK Parti’nin adayına oyumu vereceğim diyebilir ve
diyecektir. Burada da o insanların iradesi bu partilerin cebinde
değildir. Referandumda yüzde 58 çıktı, o hep AK Parti’nin oyu
değildi. Şuna inanıyorum özünde milletçi muhafazakar olan MHP
tabanı CHP ile flört eden CHP’nin kuyruğuna takılan CHP’nin ruh
ikizliği unvan kabul eden MHP yönetiminde son derece rahatsızdır.
Sayın Bahçeli’ye ve MHP yönetimi MHP’liler katlanıyorlar. Ben günde
onlarca MHP’li ile konuşuyorum. Yoksa Türkiye’de sayın Başbakan
hatırlar mısınız Cumhurbaşkanı CHP’nin de MHP’nin tabanını sempatik
gelecek onlardan gelecek biri olmalıdır darken kastettiği budur.
Yoksa Türkiye’de 4 partinin bir araya gelip de bir aday göstermesi
bugünkü şartlarda mümkün görünmüyor. Biz adayımızı göstereceğiz
evet ittifak edeceğiz. Fakat ittifakımız milletle yapacağız,
halkımızla yapacağız. Ortaya çıkan sonucu öpüp başımıza koyacağız
ve o sonuca şapka çıkaracağız."
“HÜKÜM KESİNLEŞMİŞSE BURADA YAPILABİLECEK BİR ŞEY YOKTUR”
Bir gazetecinin, "Meclis Başkanının dün bir teklifi oldu, Engin
Alan ile ilgili, AK parti olarak partinin duruşu yaklaşımı nedir"
sorusuna Çelik, "Hatırlarsanız bütçe görüşmelerinde son konuşmayı
yapan Arınç, tutuklu milletvekilleriyle ilgili TBMM çatısı altında
bir çalışma gurubu oluşturulması fikrine AK Parti’nin sıcak
baktığını ifade etmişti. Bizim partimizde Genel Baştan Yardımcısı
Mustafa Şentop, CHP’den Atilla Kart, BDP’den Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın yer aldığı üç kişilik çalışma grubu oluşturuldu.
MHP bu komisyona üye vermedi. Dün baktım MHP’liler bundan çok
memnun olmuşlar Sayın Cemil Çiçek’in böyle teklifi yapmış olmasına
çok memnun olmuşlar. Eğer içerideki milletvekili başka partidense
biz yokuz. Ama bizim milletvekili ise biz bu çalışmaya varız
MHP’nin tavrı budur. Biz daha önce de bunlar söyledik. Bir kimsenin
eğer cezası kesinleşmişse, yani birisi tutuklu olmaktan çıkıp
mahkum olmuşsa, hükmü kesinleşmişse, bu hükmü ortadan kaldıracak
herhangi bir manevra içerisinde olmak, vatandaşın adalet duygusunu
zedeler. Hiç kimsenin içeride olmasından, hürriyetinden mahrum
olmasından ak parti hoşnutluk duymaz, haz duymaz. Ama içerideki
diğer sayın enin alan ile aynı suçu işlediği iddia edilen ve mahkum
olan diğer generaller bir siyasi parti listesinde gösterilseydi
onlar da aynı kapsamda çıkmaları gerekirdi onların suçu günahı ne?
Meclis Başkanımızın bu teşebbüsünü iyi niyetli çözüm arayışı olarak
değerlendiriyoruz saygı değer olarak bulunuyoruz üzerinde
konuşulmaya değer buluyoruz ama AK Parti bu konudaki görüşünü
tavrını çok önceden belirlemiştir. Birisi ile hüküm kesinleşmişse
burada yapılabilecek bir şey yoktur. Bu Engin Alan da olabilir
Sabahat Tuncel de olabilir. Bu konudaki tavrımız nettir" cevabını
verdi.
AK PARTİ’İNİN AFYON KAMPI
AK Parti’nin Afyon kampına ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Orada
milletvekillerimize ilave olarak Kurucular kurulu üyelerimiz de
olacak. Daha önce kongre delegeleriyle il başkanlarımızla belediye
başkanlarımızla gençlik kadın kolları başkanlarımızla tüm buralarda
istişareler yapıldı. Tabii ki bu afyonda önemli bir mekan olacak
bunun için. Orada da elbette mesele şekillendirecek bu konuda çok
acele etmeyin sanırım son tarih 3 Temmuz mu, bunu öğrenmek için çok
fazla heyecanlanmayın, çok fazla bence peşine de düşmeyin. 3
Temmuz’a yakın bu açıklanır. Yine de o gün açıklanır demiyorum. Ama
bugünlerde bir açıklama beklemeyin. Belki mayıs sonunda adayımız
kesinleşir. Haziran ayında diğer siyasi partiler neler yapıyorlar
bunları göreceğiz. Vatandaşın biraz nabzını tutacağız. Kendi
içimizde yaptığımız bu istişare değerlendirmeleri halkla da
yapacağız. İlk gün milletvekilleriyle sayın başbakanımız bir araya
geldiğinde ben bir açıklama yapmıştım, demiştim ki, bu istişareler,
bu nabız tutmalar ak parti camiasının taşıyarak sayın başbakan
manavdan da sorulur, kanaat önderlerine de sorulur sivil toplum
örgütlerine ve en önemli sokaktaki vatandaşın da ne dediği
önemlidir. Biz ciddi sistematik çalışan partiyiz. Biz ayakları yere
sağlam basan ve her şeyi milimetrik hesaplayarak partiyiz"
dedi.
AK Parti’nin kurulduğu günden beri 8 sandığın galibi olduğuna
dikkati çeken Çelik, "Herkes müsterih olsun, emin olsun
Cumhurbaşkanlığı seçimi bir kavgaya sebep olmayacaktır, bir kaosa
kavgaya sebep olmayacaktır. AK parti içerisinde bir restleşmeye
sahne olmayacaktır. Türkiye, cumhurbaşkanı seçecek, başbakansız
kalmayacak, Cumhurbaşkansız kalmayacağız" ifadelerini kullandı.
“BİZİM GÖREVİMİZ AKLAMA VEYA KARALAMA DEĞİL”
Bir gazetecinin, "Sayın Bahçeli, AK Parti’nin yolsuzlukla suçlanan
4 eski bakanı komisyonda aklamak isteyeceğini öne sürdü. Partinizin
komisyondaki tavrı ne olacak" şeklindeki sorusu üzerine ise Çelik,
"Ortada bir iddia varsa, AK Parti birini aklamak içinde çaba içinde
olmaz ama muhalefetin yaptığı gibi hiçbir komisyon kurulmadan, daha
bu insanların ifadeleri alınmadan, daha bu insanların savunmaları
alınmadan onları mahkum eden bir anlayışta asla olmayacak. Bizim
görevimiz aklama veya karalama değil. Bu insan hakkına aykırıdır.
Meclis’te yapılan müzakerelerde siz localardan seyrediyordunuz. Bir
bakanı hırsızlıkla suçluyorsunuz. Onu yüce divana göndermekten
gönderiyorsunuz. Ama o insanın kendisini kürsüde savunmasına bile
adeta mani olmaya çalışıyorsunuz. Bu yakışık alır mı? O gün orada
sergilenen çirkinliklere şahit oldunuz. AK Parti baştan böyle
tavırda olsaydı biz kendimiz soruşturma önergesi vermedik.
Soruşturma önergesi veren AK Parti. Bunu TBMM’de kabul eden AK
Parti. Bunun üyeleri bile daha ortaya çıkmadı. Komisyon daha
çalışmaya bile başlamadı. Başlamadan bu komisyon şöyle yapacak
böyle yapacak deyip de mahalle baskısı kimse oluşturmayacak.
Peşinen bunları mahkum edip bunları Yüce Divan’a gönderin diye
dayatma içerisinde o zaman komisyona gerekmez. Siz zaten hükmünüzü
vermişsiniz. Masumiyet karinesi esastır. Bir insanla ilgili olarak
yargılamayı TBMM de yapabilir. Çünkü TBMM soruşturma komisyonları
bir çeşit yargılamadır. Nihai yargılamayı Yüce Divan da yapabilir.
Vicdanla hukukla adaletle adalet duygusuyla bağdaşmaz. Taşlar
yerine otursun bir görelim bakalım" diye konuştu.
Bir gazetecinin, "(4 eski Bakan ile ilgili) Komisyon kurulacak,
komisyonda şöyle bir madde var. Görüş beyan etmeyen milletvekilleri
arasından seçilmesi gerekiyor. Muhalefet ve iktidar milletvekilleri
arasından çok ciddi bir rakam görüş belirtti bu konuda. Parti
olarak görüş belirtemeyen kişiler için bir çalışma yürütüyor
musunuz" sorusuna Çelik, "Eskiden olsa bu çok zordu ama şimdi
Google amca var. Oraya milletvekilinin adını girdiniz mi bu konuda
fikir beyan etmiş mi, etmemiş mi bu belli olur. Bizim, 313
milletvekilimiz var. 313 milletvekili içerisinde diyelim ki 213’ü
görüş beyan ettiyse 100’ü herhalde görüş beyan etmemiştir. Bizim
böyle bir problemimiz yok. Diğer partilere mensup
milletvekillerinin de böyle olması gerekiyor. Onlarla ilgili de çok
titiz bir çalışma yapılıyor. Diyelim ki biz bizim bir
milletvekilimizi komisyona önerdik ama geçmişte lehte beyanda
bulunmuş, muhalefet bunu tespit ederse bu çıkarılır. Ama muhalefet
komisyona bir üye verdi, bizim arkadaşlarımız onun geçmişte lehte
veya aleyhte bir beyanı olduğunu tespit ederlerse o bile
komisyondan çıkarılır, yerine başkası gelir. Onun için bu konuda da
gerekli ve titiz bir çalışma yapıldı. Ondan dolayı da müsterih
olmanızı isterim" cevabını verdi.
Çelik, tarım konusunda çiftçilerin mağduriyetine ilişkin yapılan
çalışmalarla ilgili olarak, "Tarım Bakanlığı kuraklıkla ilgili bir
çalışma yapıyor. Her yıl kuraklık yaşayan ve zarara uğrayan
çiftçilerimizin her zaman hükümetimiz yanında olmuştur. Şimdi de
yanında olacak. Bu yapılan çalışmanın detayları ortaya çıkmadan ben
herhangi bir beyanda bulunmak istemem ama biz halkımızı, çiftçimizi
hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız" dedi.
Danıştay’ın Taksim Yayalaştırma Projesi’ni iptal etmesiyle ilgili
değerlendirmede bulunan Çelik, "Yayalaştırma Projesi’yle bu Taksim
Kışlası vesaire bunları farklı farklı değerlendirmek lazım. Biz
daha önce de hatırlarsanız dedik ki, ’Eğer mahkeme iptal etmese
bile bunu referanduma götüreceğiz demiştik. Bu karar çıktıktan
sonra Danıştay’ın gerekçeli kararı incelenir ona göre bir adım
atılıyor. Türkiye bir hukuk devletiyse hukuk neyi gerektiriyorsa
onu yaparız. Danıştay’ın kararı bizi hoşnut, memnun etmeyebilir ama
biz buna uyarız çünkü Türkiye hukuk devletidir. Bir tane Danıştay,
bir tane Anayasa Mahkemesi, bir tane Yargıtay var. Onun ötesi yok.
Kararları sorgulayabilir, eleştirebiliriz ama buna uyarız. Bu
gerekçeli karar görüldükten sonra Danıştay’dan ’Şurası şöyle
olmamalı da şöyle olmalı’ diyorsa eğer görüş beyan edilmişse bunlar
değerlendirilir atılması gereken adım varsa atılır" diye
konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NUN SAVCI MEHMET DEMİR’E İLİŞKİN YAPTIĞI
AÇIKLAMALAR
Savcı Mehmet Demir’in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu
ifadeye çağırmasının ardından HSYK kararıyla Demir Edirne’ye
görevlendirilmesi ve Kılıçdaroğlu ile Savcı Demir’in
tartışmalarının devam etmesine ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Bu,
malumunuz haber duyulur duyulmaz biz bunun doğru olduğunu tespit
ettikten sonra partim adına bir açıklama yaptım. Burada ciddi
özensizlik olduğunu, çok büyük bir gaf yapıldığını ve bunun aleni
olarak çok açık bir şekilde bir Anayasa ihlali olduğunu belirttim.
Bugün de aynı görüşümü tekrar etmek isterim. Bu böyledir. Çağrılan
ister Sayın Kılıçdaroğlu ister başka bir partinin genel başkanı
ister bizim bir arkadaşımız olsun bu farketmez. Hukukta çifte
standart olmaz. olmaz bu farketmez. HSYK, savcıyla ilgili gerekli
kararı verdi, Edirne’ye gönderdi. Bundan sonra da Sayın
Kılıçdaroğlu’nun bu dokunulmazlık zırhına bürünerek Savcıya ağza
gelmez, ağza alınmaz laflar söylemesi şık ve hoş değildir. Savcı
karşısında böyle kükremesi, kabadayılık yapması hoş değildir.
Neticede, başsavcılık ’Sehven yapılmıştır’ diye bir açıklama yaptı,
biz iktidar olarak gerekli tepkiyi gösterdik. Onlar gerekli tepkiyi
gösterdi ama grup toplantısında kendisine cevap verme durumunda
olmayan bir kamu görevlisi bir hukuk adamına karşı yakışıksız bir
üslup kullanması, adeta ona karşı kabadayı naraları atması
affedilir ve hoş karşılanır bir tutum değildir. Zaten ilgili
kurumlar gereğini yapmıştır. Bu saatten sonra sen ne yapılmasını
istiyorsun ki? İşin özü bu. Kimse kimsenin diplomasını sorgulama
hakkına sahip değil. Bu sorgulama başlarsa birçok kimse zararlı
çıkar" ifadelerine yer verdi.
"TUZU KURULAR CHP’YE OY VERİYOR"
Son vergi tartışmalarına değinen Çelik, şunları kaydetti:
"Efendim bak gördünüz mü? Yine beyaz Türkler vergiyi veriyorlar
demeye başladılar, iyi de demek ki onlar daha çok kazanıyorlar.
Şimdi, demek ki sizin o hükümetin yandaşı vesaire, aslanları
kaplanları dediğiniz yarışta kendileri çok önde giden o insanların
henüz kıyısına bile ulaşamamış. Şu da çok önemli, dikkat edin
arkadaşlar Sosyal Demokrat olduğunuz, fakirin fukaranın yanında
olduğunu söyleyen CHP Kadıköy’den Bakırköy’den oy alıyorr.
Beşiktaş’tan Ataşehir’den ama Sultanbeyli, Sultançiftliği,
Bağcılar’dan oy alamıyor. AK Parti alıyor. Ankara’da Çankaya’dan
Çayyolu’ndan alıyor. Altındağ’dan oy alamıyor. Niye? Sarıyer’de,
Bakırköy’de, Beşiktaş’ta, Moda’da, Fenerbahçe’de villalarda oturan
insanlar CHP’ye oy veriyor. Tuzu kurular CHP’ye oy veriyor. 35 kişi
de adını beyan etmemiş. Vergi usul kanununa göre insanlar isterse
ne kadar vergi verdiğini saklayabilir. Bu insanları çoğu bir eliyle
verdiğini diğer el görmesin, sevap yaptığınız zaman en hayırlısı
kimsenin bilmemesidir. Ondan değil. Devlete sevap olsun diye vergi
vermiyor. Devlete vergi vermek bir sevap bir hayırseverlik değil. O
bir hak ve yükümlülüktür. O sizin yapmanız gereken birşeydir.
Çoğunlukla her yıl biz ne deriz, rekortmen olanların çoğu eğer
gizliyorsa büyük çapta büyük arazi sahipleri büyük kira gelirlerine
sahip olan kimselerdir. Kimse bana bulaşmasın deyip, bunu gizli
tutan vergi usul kanunu da buna müsaittir."
Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla, AK Parti döneminde şu zengin edildi bu zengin
edildiği iddialarının kof bir yalandan ibaret olduğunu ifade etmek
isterim. Bu memlekette ister Koç, ister Sabancı ister Doğan ister
Şahenk, ister Zorlu kim kazanırsa taş üstüne taş koyarsa kim
vergisini verirse, bu ülkede katma değer oluşturursa o bizim için
güzel şeyler yapıyor, saygı değerdir. Efendim şunu niye vermedi?
Yatırım yapan kimse vergi veremez. Bu memlekette verilecek en büyük
vergi yatırımdır. Yatırım yaptığınız zaman istihdam artıyor,
istihdam artığı zaman üretim artıyor, üretim olduğu zaman insanlar
vergi veriyor. Diyelim A, B, C şahsı Anadolu’nun her yerinde
yatırım yapıyor, gelir vergisi ile kurumsal kurumlar vergisini de
karıştırmayalım. Gelir vergisi bir şirketin ortağı olursunuz size
temettü öder yani kar payı verir size. Para öder size sizin şahsi
geliriniz olur. Bir firma sahibiniz, bütün kazandığınız paralar bir
başka yatırıma dönüştürüldü hatta kredi almışsınız içeride
borçlusunuz ama varlıklarınız deniz derya gibi görünebilir, sizin
bir kuruş gelir verginiz olmayabilir ama kurumlar vergisi olabilir.
Yatırım yaptıysanız bütün bunların hepsinin görülmesi gerekiyor.
Bilen bilmeyen bu konuda konuşuyor. Bunu Kemal Kılıçdaroğlu bilir
mi? Hesap uzmanıdır, eğer hesap biliyorsa bilir ama başka hesabı
varsa bu hesabı görmemezlikten gelir. Siyasi hesap rakamlarla
ilgili olan hesaba karşı insanların gözlerini kör ediyor. Vergi
kaçıran varsa birlikte ensesine binelim ama bu tartışmada da vergi
rekortmenlerinin 100’ünün 78’i mi İstanbuldandır. Demek ki beyaz
Türkler daha çok kazanıyor. AK Parti onların kazançlarına kazanç
katmış. Kendileri itiraf ediyorlar, siz iktidara geldiniz bizim
servetimiz üçe, dörde katladı. Bunu kabul ediyorlar. Onun için
bugün bir gazetede var, bugün bir zenginimiz demiş ki ’biz çok
kazandığımızdan değil çok vergi ödediğimizden bu böyledir’ ben niye
çok vergi ödeyemiyorum. Siz niye veremiyorsunuz. Kazandığınız zaman
verebiliriz kazanmayan adam vergi verebilir mi? Meselenin özü
bu."
MİT TIR’LARININ DURDURULMASI
Çelik, MİT TIR’larının durdurulması ile ilgili davaya ilişkin
olarak, "Onlarla ilgili tabii ki dava açılacaktı. Onlara ödül
verilmesini beklemiyordunuz herhalde. Neticede yargı ne karar
verecek onu bilemeyiz. Onlarla ilgili dava açıldığını, iddianame
hazırlanacağını, iddianameyi mahkeme kabul eder, yargılar,
sonuçlanır onu bilemem. İlk gün o TIR’larla ilgili savcı TIR’ları
durdurup kendi ülkesinin kamu görevlilerine karşı bir tabur askerle
gidip müdahale edince, savcı haddini aşıyor dedim. Savcının yaptığı
işgüzarlıktır, nitekim savcı da böyle yaptı. Savcının yaptığı
işgüzarlıktır" dedi.
Eski Bakan Zafer Çağlayan’a ilişkin bir soru üzerine ise Çelik,
"Saat firmasının bu açıklaması hangi gazetede yer aldı? Bu konuda
da Aydınlık ve Zaman paslaşıyorlar. Bu haberi gördünüz
dilendiriyorsunuz, Zafer Çağlayan’ın tekzip açıklamasını gördünüz
mü? İnsaf, adalet ve hakkaniyet ve doğru habercilik tarafları
dinlemeyi gerektirir. Bu konuda da ayrıca Sayın Zafer Çağlayan
kürsüde o da konuşturulmadı. Bütün belgeleri Meclis Araştırma
Komisyonu kurulduğunda önünüze sereceğim dedi. Bütün tarafları
dinlemeden, sen ne diyorsun mahkemelerde bile adamı asacağı zaman
son sözünü sorarlar değil mi? Sayın zafer çağlayan bununla ilgili
olarak bir tekzip yayınladı hem de avukatı aracılığıyla resmen
yayınladı. İlginçtir bu iki gazetede yer aldı, çok anlamlı değil
mi" diye konuştu.
(İHA)