AK Parti’den 10 yıllık Sessiz Devrim
Abone olHükumetin son 2002-2012 yılları arasında gerçekleştirdiği reformlar "Sessiz Devrim" adıyla kitap haline getirildi. Kitabın önsözünü yazan ...
Hükumetin son 2002-2012 yılları arasında gerçekleştirdiği
reformlar "Sessiz Devrim" adıyla kitap haline getirildi. Kitabın
önsözünü yazan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İnanıyorum ki
Türkiye gerekli değişim ve dönüşümü, gerekli reformları
gerçekleştirdiği müddetçe bölgesinde çok daha önemli bir faktör
haline gelecek, güçlü ekonomisi, ileri demokrasisi ve aktif dış
politikasıyla dünyanın yükselen yıldızı olmayı sürdürecektir"
dedi.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın daha önceden açıkladığı ’Sessiz
Devrim’ kitabı, basılarak AK Partili milletvekillerine dağıtıldı.
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından hazırlanan ’Sessiz
Devrim’ isimli kitapta, Türkiye’nin 2002-2012 yıllarını kapsayan
’demokratik değişim ve dönüşüm envanteri’ geniş şekilde yer alıyor.
Toplamda 255 sayfa olan kitabın önsözünü ise Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan yazdı. Kitabın ’Sunuş’ bölümünde de Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay’ın imzası yer alıyor. İki bölüm halinde hazırlanan
kitabın ilk bölümünde 8 ana başlık yer alıyor. Bu başlıklar ise
şöyle:
"Türkiye’nin Yakın Dönem Demokrasisi ve İnsan Hakları Serüveni",
"Güvenlik Paradigmasının Değiştirilmesi", "Sivil Gözetim ve Denetim
Alanında Atılan Adımlar", "İnsan Haklarının Korunması ve
Geliştirilmesi Alanında Atılan Adımlar", "Yargı Reformu", "Kültürel
Hakların Genişletilmesi ve Eğitim Alanının Demokratikleşmesi
Alanında Atılan Adımlar", "Sosyo-Ekonomik Alanda Atılan Adımlar",
“Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi Alanında Atılan Adımlar."
İkinci bölüm olan son bölümde ise AK Parti’nin iktidara geldiği
2002’den 2013 yılına kadar dönemi kapsayan Türkiye’nin değişim ve
dönüşüm envanteri yıllar itibariyle ayrı ayrı yer alıyor.
KİTABIN ÖNSÖZÜ BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN
Başbakan Erdoğan, kitabın önsözünde son 10 yılda millete ve ülkeye
olan sevda ile her alanda çok büyük hizmetler, yatırımlar ve köklü
reformlar gerçekleştirdiklerini belirterek, "Hiç şüphesiz 10 yıl
içinde Türkiye’ye kazandırdığımız hizmetler arasında demokratik
reformların ayrı ve özel bir yeri var. Türkiye’nin daha demokratik,
daha özgür, daha müreffeh, huzurlu ve güvenli bir ülke olması için
attığımız adımlar ülkemizin çehresini değiştirdi. Demokratikleşme
adımları ekonomiyi, dış politikayı, sosyal hayatı doğrudan
etkileyerek ülkenin her alanda güçlü şekilde büyümesine destek
oldu" ifadelerini kullandı.
"Bizim köklü ve kadim geleneğimiz Şeyh Edebali’nin en güzel şekilde
ifade ettiği, ’insanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesi üzerine inşa
edilmiştir" diyen Başbakan Erdoğan, "Devlet insan için vardır,
insana hizmet için vardır. İnsanına değer vermeyen, insanını
öteleyen, dışlayan, vatandaşları arasında ayrım yapan, kendini
vatandaşına karşı koruma altına alan bir devlet hizmet üretemez,
hakları güvence altına alamaz, ülkeyi büyütemez ve refahı tesis
edemez. Devlet kendini halkının karşısında konumlandıran bir varlık
değil, halkıyla var olmak zorunda olan, halkına hizmetle mükellef
olan bir yapıdır" dedi.
10 yıllık süreçte devleti ve milleti kucaklaştırmak için çok büyük
gayretleri olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu süreçte ’demokrasi ve
kalkınma yerelde başlar’ anlayışıyla yerel yönetim reformunu
gerçekleştirdik" dedi.
"KALKINMA HAMLELERİMİZE PARALEL OLARAK DEV ADIMLAR ATTIK"
Kitabın önsözünde birçok alanda yapılan reformları anlatan Erdoğan,
yargı alanındaki reformları da hatırlattı. Başbakan Erdoğan,
kitabın önsözünde şunları yazdı:
"Bu süreçte kalkınma hamlelerimize paralel olarak terörle mücadele,
demokratikleşme ve hukuk alanlarında her biri ’sessiz devrim’
olarak adlandırılan dev adımlar attık. Ne güvenlikte, ne
demokraside ve özgürlüklerden taviz verdik. Toplumsal barışı tesis
etmek için ezber bozan bir yaklaşımı esas aldık. Ve yeni bir
güvenlik paradigması gerçekleştirdik. Olağanüstü hal uygulamasına
son verdik. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni ve Özel Yetkili
Mahkemeleri kaldırdık. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nı
kurduk. En önemlisi de ’Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci’ adını
verdiğimiz toplumsal barış girişimiyle bir zihniyet devrimini
gerçekleştirdik. Bu devrimle kendi vatandaşını tehdit olarak gören
devletçi yaklaşım yerine farklılıkları zenginlik olarak kabul eden,
vatandaşı ve vatandaşa hizmeti esas alan bir anlayışı yürürlüğe
koyduk. Farklı dil ve lehçelerin her düzeyde öğretilebilmesine,
aynı şekilde farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda ve yayın
yapabilmesine imkan sağladık. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin
yakınlarıyla anadillerinde görüşebilmesini mümkün hale getirdik.
Vatandaşlarımızın kamu hizmetlerinden daha etkin yararlanabilmesi
için farklı dil ve lehçelerde tercüman istihdamı sağladık. İnsan
haklarının korunması ve geliştirilmesi alanında da günümüz
dünyasında geçerli kriterleri esas alan düzenlemeler yaptık. Bu
çerçevede işkenceye sıfır tolerans politikası izledik. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararlarına dayalı olarak yargılamanın
yenilenmesi yolunu açtık. Bilgi edinme hakkını getirdik, örgütlenme
özgürlüğünü genişlettik, siyasi partilerin faaliyetlerini güvence
altına aldık. Kamu Denetçiliği Kurumu’nu ve Türkiye İnsan Hakları
Kurumu’nu kurduk. Kamu reformları kapsamında yargı alanında da çok
önemli düzenlemeler yaptık. Yargıya hakim olan vesayetçi anlayışı
yıkarak yerine çok daha sivil, çok daha özgürlükçü bir yapıyı tesis
ettik. Güçlünün hukuku yerine hukukun gücü ilkesini yerleştirdik.
Anayasa Mahkemesi’nin ve Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun
yapısını değiştirerek daha demokratik bir biçime dönüştürdük. Adil
ve hızlı yargılama amacına yönelik iyileştirmenin yanı sıra Anayasa
Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını getirdik. Müdahale dönemi
eseri olan 1982 anayasasındaki vesayetçi maddelerin özünde ciddi
değişiklikler yaparak halkımızın da desteğiyle demokrasi
standartlarımızı daha da yükselttik."
"TÜRKİYE REFORMLARI GERÇEKLEŞTİRDİĞİNDE BÖLGESİNDE ÇOK DAHA ÖNEMLİ
FAKTÖR HALİNE GELECEK"
Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısının değiştirilmesi, askeri
yargının yetki alanının daraltılması, EMASYA Protokolü’nün
kaldırılması, bazı kurum ve kuruluşlardaki askeri üye uygulamasına
son verilmesi, Yüksek Askeri Şura kararlarına karşı yargı yolunun
açılması, 12 Eylül darbecilerini yargılama yolunun açılması, TBMM
bünyesinde araştırma komisyonlarının kurulması gibi sivilleşme
alanında reformlar gerçekleştirdiklerini de belirtti. "Bütün bu
köklü reformlar sivilleşme ve demokratikleşme hamleleri neticesinde
çok daha güçlü, çok daha zengin, çok daha mamur, çok daha
demokratik, çok daha özgür bir Türkiye inşa ettik" diyen Başbakan
Erdoğan şöyle devam etti:
"Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi, çok daha etkin, çok
daha itibarlı bir konuma ulaşabilmesi, yeniden büyük Türkiye için
reformlarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. İnanıyorum
ki Türkiye gerekli değişim ve dönüşümü, gerekli reformları
gerçekleştirdiği müddetçe bölgesinde çok daha önemli bir faktör
haline gelecek, güçlü ekonomisi, ileri demokrasisi ve aktif dış
politikasıyla dünyanın yükselen yıldızı olmayı sürdürecektir.
Elinizde bulunan bu kitapçık, 2002-2012 yılları arasında
gerçekleştirdiğimiz ve ’sessiz devrimler’ olarak addedilen köklü
kamu reformlarımız hakkında bir envanter sunmaktadır. Bundan sonra
ki reform süreci için bir yol haritası niteliği taşıyan bu önemli
çalışmanın gelecek kuşaklar için önemli bir kaynak, önemli bir
referans teşkil edeceğine inanıyorum. Bu vesileyle reformların
hazırlanmasında ve uygulanmasında emeği geçen tüm kurumlara ve
kişilere en içten şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde bu
kitapçığın hazırlanmasına katkı sağlayan tüm kurum ve kişileri de
kutluyorum. "
"KENDİMİZE HAKSIZLIK ETMEYELİM, TÜRKİYE ÇOK YOL ALDI"
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise, kitabın ’Sunuş’ bölümünde
kitapla ilgili bazı değerlendirmelerde bulundu. "Böyle bir çalışma
niçin gerek görülmüştür?" diye soran Atalay, bu sorunun cevabını
ise şöyle dile getirdi:
"İnsan nisyan ile malul, hele yeni kuşakların eskiyi bilmeleri de
kolay değil. Doğrusu şu elimizdeki çalışmaya bakınca bile 10 yıl
öncesine göre ne kadar farklı bir Türkiye’de yaşadığımızı daha iyi
anlıyoruz. Hatta bu liste o kadar etkileyici ki, o dönemi
yaşamayanlar dahi bu çarpıcı farkı görüp anlarlar. İşte bu çalışma
da bu sebeple yapılmıştır. Türkiye’ye, kendimize haksızlık
etmeyelim. Türkiye demokratikleşme ve insan hakları yolculuğunda
çok mesafe aldı. AK Parti hükümetlerinin temel misyonu bu idi. Ve
hala budur. Türkiye’nin bir özgürlükler ve adaletler toplumu ülkesi
olması yolculuğumuz devam edecektir. Önceki Türkiye’yi yaşayan, bu
dönemde yapılan çalışmaların niçin yapıldığını bilen birisi olarak
bu etkili çalışmayı çok önemli görmekteyim."