AK Parti'deki fire seçim sonuçlarını nasıl etkiler?
Abone olAK Parti'deki Yüce Divan firesi seçim sonuçlarını nasıl etkiler? Konda'nın sahibi ve Radikal yazarı Tarhan Erdem bugünkü köşesinden analiz etti.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Erdoğan'a 'aday
olma' çağrısı yapan Konda Araştırma'nın sahibi ve Radikal
yazarı Tarhan Erdem, Yüce Divan oylamasını ve AK Parti'nin verdiği
fireyi bugünkü köşesinde analiz etti.
4 eski bakanla ilgili oylamanın rakamsal aritmetiğini yorumlayan
Erdem, muhalefetin büyük bir fırsatı kaçırdığı yazdı.
Erdem'e göre Yüce Divan oylamasının iki sonucu var:
"Birincisi AK Parti içinde, 17-25 Aralık
olaylarında "Paralel Yapının komplosu" olma
dışında bazı gerçeklerin bulunduğuna inanan bir akımın varlığı
ortaya çıkmıştır.
İkincisi, dört bakan ve çevresi, ilerde
bugünkünden daha çok güçlükle karşılaşacaktır! "
SEÇİM SONUÇLARINI NASIL ETKİLER?
Erdem, AK Parti'nin verdiği firenin seçim sonuçlarını nasıl
etkileceği sorusuna ise "Bu akımın sayısal gücünün bugün ne
kadar etkili olabileceği ve seçim sonrasında ne halde bulunacağını
tahmin etmek zordur!" sonucuna vardı.
Seçim sonuçlarına yönelik doğru tahminleriyle öne çıkan Konda
Araştırma'nın sahibi Tarhan Erdem'in bugünkü yazısında öne çıkan
bölümler özetle şöyle:
"Dört eski bakanın Yüce Divan'a gönderilme oylaması Çarşamba
sabahına kadar sürdü. Olayı, oylama tekniği bakımından görülenler
ve siyasal sonuçlarını ayırarak değerlendirmek istiyorum.
Salı günü Meclis açıldığı zaman, sandalyelerin partilere ve
bağımsızlara dağılımı ile boş sandalyeler (Tablo:1'de) görüldüğü
gibiydi.
Tablodaki beş yeni parti, Emine Ayda'nın Demokratik Bölgeler
Partisi, İdris Bal'ın Demokratik Gelişim Partisi, Emrahan
Halıcı'nın Elektronik Demokrasi Partisi, İdris Naim Şahin'in Millet
ve Adalet Partisi, Emine Ülker Tarhan'ın Anadolu Partisidir.
Bağımsızlara gelince:
Leyla Zana ve Aysel Tuğluk aldıkları ceza nedeniyle partilerinden
(BDP) ayrıdırlar. Hakan Şükür, Hasan H. Yıldırım, Muhammed Çetin,
İlhan İşbilen ve Ahmet Öksüzkaya Ak Parti'den ayrılmış veya
ayrılmak zorunda kalmışlardır. Süheyl Batum CHP'den çıkarılmış,
İhsan Barutçu MHP'den istifa etmiştir. Ertuğrul Günay, Haluk Şahin
ve Erdal Kalkan CHP'li iken AK Parti'den aday gösterilmiş ve
seçilmişlerdir. Kültür Bakanı Günay'ın bakanlıktan ayrılmasından
sonra diğer iki arkadaşıyla birlikte AK Parti'den ayrılmıştır.
Bu tabloya ve üyelerin kayıtlı oldukları partilere bakarak, dört
bakanın aklanması ve Yüce Divana gönderilmesi tarafında veya
karşısında oy vermesi beklenen milletvekili sayısı kabaca
belirlenebilir mi?
...
Kayıtlara göre, dört bakan lehinde oy kullanma
potansiyeli olan üye sayısı 314 idi; karşı tarafta da 221 üye
vardı; maça taraflar 93 farkla çıkıyorlardı. Oylamaya
katılamayarak, çekimser, boş oy ve geçersiz oy vererek ortada
kalmak isteyenlerin sayısı ne kadardı? Gazetelerde bunlarla ilgili
bilgi çok azdı!
İktidarın oylamadaki işi daha kolaydı; Yüce Divana
göndermek için 276 oy gerekiyordu ama, Yüce Divan yolunu kapatmak
için ret oylarının kabul oylarından bir fazla olması
yeterliydi.
AK Parti içindeki rahatsızların oya katılmaması, belli sınırda
kalmaları koşuluyla, sorun çıkarmayabilirdi.
Örneğin AK Parti'nin 312 üyesinin 82'si toplantıya katılmayıp,
230'u ret oyu verse bile, karşı oy 221'de kalacağından, sonuç
değişmeyecek, dört eski bakan Yüce Divana girmeyecekti.
Gitmeyecekti ama, "gitsin" diyenlerin daha fazla
olduğu bir meclisimiz olduğunu görecektik.
Fakat öyle olmadı, AK Parti tarafından 30'tan
fazla milletvekili oya katıldı ve Yüce Divan yolunu işaret
edenlerin sayısını 245'e kadar çıktı. O Oylamada, geçersiz ve boş
oy verenler, 245'e eklenebilseydi, Egemen Bağış'ın Yüce Divan'a
gitmesini isteyenlerin sayısı "gitmesin"
diyenlerden fazla olacaktı.
AK PARTİLİLER MUHALEFETE YARDIMCI OLDU
AMA...
Muhalefet bütün üyelerini getirip "çok zor" olanı
başarabilseydi, 276'yı bulmayabilirdi ama, gitsin diyenlerin sayısı
aklayan oyların üstüne çıkabilirdi. AK Partili 40'dan fazla
üye, bir anlamda muhalefete yardımcı oldu fakat muhalefet bu durumu
kullanamadı.
Yüce Divan'a gitsinler diyenlerin sayısının 260, aklansınlar
diyenlerin sayısının 255 olduğu bir durumun yaratılmasının imkansız
olmadığı dört oylamayla görüldü!
Eğer, raporu reddedenlerin sayısı, dört bakanı aklayanların
sayısından bir fazla olsaydı, dört bakan yüce divana hukuken
gitmeyecekti, ancak AK Parti liderlerinin hizaya gelmeleri
gerektiği görülecek ve dün sabah farklı bir Türkiye'ye
uyanılacaktı!
Bu tablolar iki şeyi gösterdi:
Birincisi AK Parti içinde, 17-24 Aralık olaylarında "Paralel
Yapının komplosu" olma dışında bazı gerçeklerin bulunduğuna inanan
bir akımın varlığı ortaya çıkmıştır. Bu akımın sayısal gücünün
bugün ne kadar etkili olabileceği ve seçim sonrasında ne halde
bulunacağını tahmin etmek zordur!
İkincisi, dört bakan ve çevresi, ilerde bugünkünden daha çok
güçlükle karşılaşacaktır!