AK Parti’de son 10 gün hesapları! Yüzde 1-2 Erdoğan’a seçimi kazandırıyor
Abone ol14 Mayıs'ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için son 10 güne girildi. AK Parti’de, kararsız seçmeni partiye çekebilmenin yolları tartışılıyor. AK Parti'de Muhafazakar Kürt seçmenin yüzde 1-2’lik bölümünün, “yeni maceraya yönelmeyi tercih etmeyeceği” belirtilerek, “Bu yüzde 1-2’lik seçmen milletvekilliğinde Yeşil Sol Parti’ye oy verse de, Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan’a oy verecektir." yorumu yapılıyor.
AK Parti kulislerinde, Cumhurbaşkanlığı seçimi için, "yarışın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı
Adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında başa baş gittiği ya da Erdoğan'ın
1-2 puan önde olduğu" şeklinde yorumlar yapılıyor.
BBC Türkçe'den Ayşe Sayın AK Parti kulislerinde seçimlere dair konuşulanları aktardı.
Partide, Millet İttifakı içinde yer alan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’ne giden yüzde 1-2 civarındaki AK Parti oyununun “Eli CHP’ye oy vermeye gitmeyen” Kürt muhafazakar seçmenle karşılanacağı, Erdoğan’ı da bu oranın yeniden Cumhurbaşkanlığına taşıyabileceği hesabı yapılıyor.
AK Parti'de ayrıca, seçim sonuçlarını belirlemede etkili olduğu belirtilen seçimden önceki son haftada, Erdoğan’ın tüm kesimleri “kucaklayıcı dil” kullanmasının önemine vurgu yapılıyor. Muhalefetin “çok başlı görüntüsü ve taktik hatalarının" seçimin kazanılmasını sağlayabileceği belirtiliyor.
Parti kulislerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın az farkla olsa da
seçimi ilk turda kazanabileceği beklentisini dile getirenlerin yanı
sıra, şu anda tablonun Kılıçdaroğlu ile “başa baş olduğu” yorumları
da yapılıyor. Seçimin ikinci tura kalma olasılığı göz ardı
edilmiyor.
2015 hatırlatması: 'Ne 7 Haziran'a ne 1 Kasım'a benziyor'
AK Parti’yi sahadan gelen yurttaşların “seçime ilgisiz” olmasına yönelik analizler düşündürüyor. “Sahada seçim havası yok, sanki 14 Mayıs’ta seçim yokmuş gibi bir tavır var. Bizden uzaklaşmış değiller ama siyasetle de ilgili değil” yorumları yapılıyor.
Sahadan gözlemlerini aktaran bazı parti yöneticileri, seçmenin
bu süreçteki tutumunun, AK Parti’nin 2002'de iktidara geldikten
sonra ilk kez Meclis'teki çoğunluğu kaybettiği 7 Haziran 2015
seçimleri ve yeniden güçlü bir şekilde seçimi kazandığı 1 Kasım
2015 seçimlerinden çok farklı olduğunu, ilk kez böyle bir tablo ile
karşılaşıldığına dikkat çekiyor:
“7 Haziran öncesi seçmen el sıkardı ama konuşmazdı, ‘Sizinle işimiz
yok’ havasında davranırdı. Ama aynı kişi 1 Kasım öncesi ise
'Şunları yanlış yapıyorsunuz, şu iyi oldu' der alkışlar ya da
kızardı, tepki gösterirdi. Ama şimdi ikisinden farklı bir hava var.
Bizden uzaklaşmış değiller, ilgileri var ama siyasetle ilgili
değiller.”
AK Parti’nin umudu muhalefetin hataları, Erdoğan’ın üslubu
Seçmenin siyasete ilgisizliğini, siyasi kavga ve çekişmelerden yorulmasına bağlanırken, bazı AK Parti kurmayları bu süreçte “gerilimi tırmandırma” taktiğininin hem iktidar hem de muhalefet aleyhine sonuç doğuracağına işaret ediyorlar.
AK Parti'de, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Kılıçdaroğlu’nu
destekleme kararının, Doğu ve Güneydoğu’da Millet İttifakı lehine
sonuç doğursa da, Batı'daki seçmeni ürküttüğü savunuluyor. Bazı
ittifak partisi liderlerinin, sahnede kimi zaman Kılıçdaroğlu’ndan
daha uzun konuşması, çok başlılık görüntüsü vermesi muhalefetin
“eksileri” olarak görülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise sert, kavgacı üslup yerine tüm
kesimleri kucaklayıcı bir dil kullanmasının havayı değiştireceği
yorumları yapılıyor.
Yeşil Sol Partili yüzde 1-2 seçmen desteği beklentisi
Yeşil Sol Parti’nin Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı nedeniyle
Doğu ve Güneydoğu’da Erdoğan’ın istediği sonucu alması zor
görülüyor.
AK Parti kurmayları, HÜDA PAR desteğinin seçimin alınmasına
yetmeyeceğini ifade ederken, “eli CHP’ye oy vermeye gitmeyecek”
muhafazakar Kürt seçmenden umutlu.
Özellikle istikrar isteyen, "terörle bağı olmayan", çocuğunun geleceğini düşünen yüzde 3-4 oranındaki muhafazakar Kürt seçmenin yüzde 1-2’lik bölümünün, “yeni maceraya yönelmeyi tercih etmeyeceği” belirtilerek, “Bu yüzde 1-2’lik seçmen milletvekilliğinde Yeşil Sol Parti’ye oy verse de, Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan’a oy verecektir. Zaten bu yüzde 1-2, Erdoğan’a seçimi kazandırıyor” yorumu yapılıyor.
AK Parti kulislerinde, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun ayrı parti kurup Millet İttifakı’na katılmaları nedeniyle yaşanan yüzde 1-2’lik oy kaybının da muhafazakar Kürt seçmenden gelecek oyla telafi edileceği düşünülüyor.
'Bazı bakanlar sinerji yarattı, bazıları teşkilatta soruna neden oldu'
Halen kabinede yer alan ancak bulundukları seçim bölgesinde
liste başından milletvekili seçimi için çalışma yürüten kabine
üyelerinin sahadaki etkileri de uzun süredir tartışılıyor.
Parti kurmayları, vatandaşla ve parti teşkilatları ile iyi iletişim
kuran bakanların sahada sinerji yarattığını ve oyları artırıcı
etkisi olduğuna işaret ediyorlar.
Vatandaşların sorunlarına sahada çözüm üretilmesi avantaj olarak görülüyor. Ancak teşkilatlarla diyalog kuramayan bazı bakanların ise hem seçmenle diyalog kurmada sorun yaşadığı hem de teşkilatları harekete geçirme konusunda yetersiz kaldığı yorumları yapılıyor.
'İttifak sistemi değişikliği ve ayrı liste 20 dolayında vekil kaybına yol açabilir'
AK Parti, milletvekilliği seçiminde ise TBMM'deki çoğunluk rakamı olan 301’i hedefliyor. Ancak seçim sistemi değişikliği ile ittifak oylarının siyasi partilerin milletvekili çıkarmaya etki etmemesi, Cumhur İttifakı içinde yer alan MHP, BBP ve Yeniden Refah Partisi’nin ayrı listelerle seçime girmesi nedeniyle, özellikle az milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde, milletvekili kaybına yol açabileceği öngörülüyor. Fakat, özellikle MHP ve AKP tabanlarının 2018’den bu yana birbirine yakınlaştığı, oy geçişkenliğinin iki parti arasında gidip geldiğine dikkat çekiliyor.
AK Parti’ye kızan seçmenin MHP’ye yöneldiği ancak ittifak dışına çıkmadığı belirtilirken ayrı liste nedeniyle, partinin en fazla 20 milletvekili dolayında kaybı olabileceği ancak MHP ve diğer ittifak partilerinin çıkaracağı milletvekillikleri ile 300 dolayında milletvekili çıkarılabileceği hesabı yapılıyor.
İttifak içindeki partilerin seçmenlerinin Erdoğan’a oy verme konusunda tereddüt yaşamadığı belirtilirken bu seçmenin kendi partilerine oy vermenin rahatlığıyla sandığa gideceği ve milletvekili çıkarmasını da sağlayacağı düşünülüyor.
Millet İttifakı’nda yer alan İYİ Parti dışındaki siyasi partilerin liste çıkarmayıp CHP listelerinden seçime girmesinin, seçmen tabanlarının çok farklı olması nedeniyle “sinerji yaratmadığı” savunuluyor. Özellikle Saadet, DEVA ve Gelecek Partisi’ne oy vermeyi düşünen bazı seçmenlerin, ortak liste nedeniyle CHP’ye oy vermeyeceği, Erdoğan ve AK Parti’ye döneceği beklentisi dile getiriliyor.
Üç dönemliklerin bir bölümü kabineye
AK Parti’de seçim sonrasına dönük senaryolar da konuşuluyor. 14
Mayıs’ta yeniden iktidar olunması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,
üç dönemlik olmaları nedeniyle milletvekili adayı gösterilmeyen
bazı yakın kurmaylarını kabineye alacağı, bazılarına ise partide
görev verileceği belirtiliyor.
Geçmiş yıllardaki örneklere de dikkat çekilerek bazı isimlere de
bakan yardımcılığı ve bürokrasinin çeşitli kademelerinde göre
verilerek “küskünlüğün önüne geçileceği” görüşü dile
getiriliyor.