AK Parti'de büyük tasfiye mi başlıyor?
Abone olYeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, AK Parti'nin geleceğine ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
İNTERNETHABER.COM
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra AK Parti'de neler yaşanağı,
partiyi kimlerin yöneteceği en merak edilen konuların başında
geliyor.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi'nin, bugünkü
yazısı ise, bu yöndeki birçok soruya yanıt veriyor. Başbakan
Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'la yaptığı konuşmayı yazan
Selvi, AK Parti'de tecrübeli isimlerin tasfiye edilip
edilmeyeceğini konusuna açıklık getirdi.
YALÇIN AKDOĞAN VEDA MI
EDİYOR?
Erdoğan'ın Köşke çıkacağı, AK Parti'nin yeni kadrolar ve yeni
Başbakan'la yoluna devam edeceği bir sırada Başbakan'ın
Başdanışmanı AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan dikkat
çekici bir yazı yazdı. 'Amaçlarına uluşanlar ve yeni kuşaklar'
başlıklı yazıyı okuyunca, bu bir veda mı diye düşünmeden
edemedim.
Yalçın Akdoğan'la konuştum.
'Benim siyasi amacım gerçekleşti' dedi. Yalçın Akdoğan AK
Parti'nin Ankara Milletvekili. Bu onun siyasi amacının
gerçekleşmesi anlamına mı geliyor?
AMACIM ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI
OLMASI
'Hayır' dedi. 'Benim bir siyasi amacım vardı. Sayın Başbakan'ın Cumhurbaşkanı olması. Bu gerçekleşiyor'
Peki sadece bu muydu?
'90'lı yıllarda Yeni Zemin dergisini çıkartıyorduk. o zaman hangi kapakları yapmışız diye baktım. Bir sayı kadını, bir gün başörtüsünü kapak yapmışız. Asker- sivil ilişkilerini, laikliği ve Kürt meselesini yapmışız. O günlerde değişim, dönüşüm, askeri vesayetin sonlandırılması ve başörtüsü konusu gündemdeydi. 28 Şubat sürecinde bu sorunların daha da artığını gördük. O zaman ben bu sorunların çözülmesini siyasi hedef görmek istemiştim. Şimdi bir paket olarak bakarsak başörtüsü, imam hatip ve meslek liselerinin katsayı sorunu. Diğer taraftan terör ve Kürt sorununun çözümü. Bugün baktığımda bunların gerçekleşmiş olmasını siyasi amacın yerine geldiği olarak algılıyorum'
ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANLIĞI BİR MİSYONDUR
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı'nı bir misyon olarak görüyor Yalçın Akdoğan.
'İttihat-Terakki'den bu yana gelen iki akım arasındaki mücadelede, benim de uğruna mücadele verdiğim bir akımın zafer kazanması ve yeni Türkiye'nin yolculuğunda önemli kilometre taşı olarak görüyorum. Bunu kişisel bir amacın yerine gelmesi olarak değerlendiriyorum. Ama bu bir veda değil elbette ki.'
AK Parti'nin 2033 vizyonu, 2071 hedefi var. Elbette ki bir siyasi hareket olarak yeni hedefine göre kendini bu hedeflere göre hazırlayacak.
Ama bu arada herkes kendi imtihanını verecek.
Yalçın Akdoğan'a bunu sordum.
BU DAVAYA HİZMET EDEN ŞEREF
KAZANIYOR
Önce, 'Ben 90 yılların Türkiye'sinden baktığımda birçok siyasi amacın gerçekleşmiş olduğunu kişisel olarak görüyorum. Bu noktada kendimi mutlu olduğunu söyleyebilirim. Bizim siyasette daha ileri hedeflerimiz, ve beklentilerimiz söz konusu değil. Bu bir dava. Bu davaya hizmet edenler şeref kazanıyor. Biz de bu süreçlerin bir parçası olduk. Bundan dolayı da Rabbimiz'e hep şükrettik.' dedi.
Sonra ekledi:
TECRÜBE VE YENİ KUŞAKLAR
'Şimdi birileri bundan sonrada kendi pozisyonlarını korumak için
davaya muhtaç davanın devamı için bizler halen bazı koltukları ve
makamları işgal etmeliyiz gibi düşünceler içindelerse bunu dile
getiriyorlarsa bir nevi davayı kendi makamları için kullanıyorlarsa
bunu doğru bulmam. Bu kuşak önemli bir misyon görmüştür.'
TECRÜBELİ İSİMLER TASFİYE Mİ
EDİLECEK?
Yalçın Akdoğan, 'Yeni Türkiye'nin inşası için yeni kuşaklar' dedi. Bu sözlerini açmasını istedim.
'Yeni Türkiye diyorsak yeni aktörlerin daha genç ve dinamik kişilerin ortaya çıkması kaçınılmazdır.'
Peki bu tecrübeli isimlerin tasfiyesi anlamına mı geliyor.
Onu da sordum.
'AK Parti'yi buralara getiren değerli insanlar var. Ortada bir tecrübe var. Bunun başarılı olduğunu söyleyebilmemiz için bunu gençliğe aşılamamızla mümkün. Gençliğe bu misyonu devredebilmeleri ile mümkün. Yoksa ben değerliyim, tecrübeliyim hep ben kalacağım. Bu anlayış çıkmaz sokaktır'
LİDER ARAMIYORUZ
AK Parti'nin önünde zorlu bir süreç var. Başbakan kim olacak, Genel Başkan ve Başbakan ayrı mı olacak.
Ben bunu sordum. Yalçın Akdoğan, 'Önce şu tespiti yapmamız lazım. Bu hareketin bir lideri var. Sayın Başbakan bu hareketin lideridir. Bundan sonra lider aramıyoruz. Lider belli, biz genel başkan seçeceğiz'
GENEL BAŞKAN VE BAŞBAKAN AYRI OLMAZ
Bu tespitten sonra soruma döndü ve 'İki başlılık olmaz' dedi. İşte sözleri:
'Sayın Başbakan'ın, Genel Başkan ve Başbakan'ın aynı kişi olması
vurgusunun çok önemli görüyorum. Bu ikisinin ayrı olması ikilik
meydana getirir. Parti bütünlüğüne zarar verir. Yeni fitnelere kapı
açar ve seçilen Başbakan güçlü olamaz. Teşkilat bir bütün olarak
arkasında durmazsa aynı zamanda teşkilatın başkanı olmazsa,
partinin başkanı olmazsa bir Başbakan zayıf Başbakan olur.
YÖNETİM PARALELLİĞİ KABUL
ETMEZ
Genel başkan da Başbakan olmazsa burada bir sorun yaşanır. Bunu
daha önceden gördük. Ne sorunlar olacağını test ettik.
Yönetilebilir bir hükümet, yönetilebilir bir parti, yönetilebilir
bir ülke olmasını istiyorsak bunun aynı kişiler olmasını
gerektirir. Yönetimde paralelliği, ikiliği bu ülke kaldırmaz. Sayın
Başbakan bunu yaşadı, tecrübe etti. Yönetimde ikilik olmaz. Bir
köyde iki muhtar olmaz. İki muhtar bir köyü yönetemez.
ABDÜLKADİR SELVİ'NİN BUGÜNKÜ YAZISINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYIN