AK Parti yol ayrımında
Abone olMilliyet'ten Mehmet Y. Yılmaz, bu politikanın devamı halinde partide ayrışmanın kaçınılmaz olacağını yazdı..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kanal 7'deki 'İskele - Sancak'
programında "Geçmişte dini istismar yanlışına biz de düştük. Şimdi
bunu gözetmek zorundayız. Dini siyasette istismar edemeyiz. Kırmızı
çizgilerimizden biri de bu" sözleri İslami kesimde tartışıloyr.
Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz, bu politikanın
devamının ayrışmaları da beraberinde getireceğini yazdı.
Ben kişisel olarak bir siyasetçinin
kamuoyu önünde söylediği her sözün gün gelip onu bağlayacağını
düşünürüm. Aradan geçen onlarca yıla rağmen yeri
geldiğinde hâlâ Süleyman Demirel'in "Bana milliyetçiler suç işliyor
dedirtemezsiniz" gibi sözlerini çıkarıp önüne
sürebiliyoruz.. Ya da Tansu Çiller'in
"Malvarlığımı Mehmetçik Vakfı'na bağışlayacağım" sözlerini..
Necmettin Erbakan'ın "Gulu gulu dansı yapıyorlar" demecini..
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bir siyasetçinin söylediği bir söz eninde sonunda önüne çıkartılır
ve söyleyeni siyasi olarak bağlar. Bunu
biliyoruz.. Bu nedenle Başbakan'ın sözlerini
önemsiyorum. Aslında bunun AKP hareketinin oluşum günlerinde
yapılması gereken bir özeleştiri olması gerektiğini düşünüyorum.
Ama bu gecikme sözlerin önemini eksiltmiyor.
Bundan sonra Başbakan'dan beklenecek şey, bu
sözlerinin samimiyetini ortaya koyacak davranışlar içinde
olmasıdır.
Verilen sözlerin, yapılan özeleştirinin
gerçekliğini bunlar ortaya koyacak.
Başbakan eğer "kırmızı çizgilerini" sıkı sıkıya takip eder
ve partisinin de bağlı kalmasını sağlayabilirse, bu önümüzdeki
dönemde ciddi bir siyasal ayrılmanın da nedeni olacaktır..
Yeni Şafak, Vakit gibi "İslamcı" gazeteleri ve bazı köşe
yazarlarını takip edenler biliyorlar ki bu kesimde din esaslarına
dayalı bir devlet düzeni özlemi içinde olanların sayısı hiç de
küçümsenemez. Aynı şekilde bugünkü AKP kadrolarının, belediye
seçimleri adaylarının önemli bölümü de Başbakan'ın geçmişte
eleştirdiği hatayı bizzat işlemiş kişilerden oluşuyor.
Bütün bir siyasi kadronun eşzamanlı olarak dönüşümünün mümkün
olamayacağını tahmin etmek zor değil.
Bu dönüşümü gerçekleştirmekte zorlananların, geçmişteki siyasi
çizgilerini savunmakta kararlı olanların önümüzdeki bir süreç
içinde AKP'den tasfiyelerini de beklemeliyiz.
AKP'nin "muhafazakâr demokrat" bir merkez partisi olması sürecidir
bu aynı zamanda.. Türkiye siyasetinde seçim sonrası yaşanan
deprem, öyle görüyorum ki daha bir süre devam edecek.