Birileri AK Parti'nin 14 yıllık iktidarından rahatsız, ben öyle
düşünmüyorum çünkü muhalefetin yokluğu iktidarın ömrünü
uzatıyor.
O zaman tam tersine muhalefetten şikayetçi olmak
gerekmiyor mu?
HDP, 80 vekille Meclis'e girdi iradesini dağ kanunlarına teslim
etti, halktan öyle bir uyarı aldı ki 1 Kasım’da kıl payı barajı
aşabildi.
MHP, 7 Haziran’da bir fırsat yakaladı “şımardı”
denilecek kadar havalı hareket etti, halktan müthiş bir
uyarı alıp vekil sayısını yarıya inmesine rağmen tam ders
aldığı söylenemez.
CHP, eski derin devlet destekli Atatürkçü, laik, ladini siyaseti
kaybetmiş, sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını bilmez duruma
düştü. Ona buna saldırarak prim kazanmak peşinde.
Olup bitenden hep iktidarı sorumlu tutuyoruz da, bu süreçte
muhalefetin hiç mi günahı yok, elbette ki var, hem de iktidardan
daha çok.
Şaka bir yana HDP ve MHP’nin kullandığı siyasi argümanlar artık
ülkemizde para etmiyor, eğer kendilerini yenilemezlerse zaten
gelecek seçimlerde Meclis dışında kalacakları kuvvetle
muhtemel.
Sözüm ona anamuhalefet partisi ya muhafazakâr sol olacak ya da
anamuhalefet partisi özelliğini kaybedecek, belki bir iki dönem
daha Meclis'e gider ama sönmeye mahkûmdur.
Tabi ki bu bölük pörçük, üçlü muhalefetin olduğu bir ülkede
iktidar da “gel keyfim gel” diyerek hüküm sürmeye
devam edecek.
Bana sorsanız muhalefetin düzeyli bir siyaset yapabilmesi için
tek bir çare var o da “Başkanlık sistemidir.”
Çünkü ikinci turda iki kişi yarışacağı için %50.5 düzeyinde oy
alan muhalefetin başkan çıkarma ihtimali kanaatimce daha yüksek,
yoksa böyle giderse muhalefet hep böyle; helal mi, haram
mı? bilemediğimiz maaşı alarak gereksiz yere Meclis'e
“git gel” yapacak.
O zaman duyarlı bir vatandaş olarak ben iktidara sesleneyim
bari:
*Milliyetçilikte ileri gitme,
*Kürt meselesini kahramanlığa/duygusallığa dönüştürme,
*İşsizliğe bir çare bul,
*Gençlik akademileriyle gençleri dünya ölçülerinde
bilgilendir/formatla,
*Vekillerin ve bakanların servetine servet katmasınlar,
*Bu ülkede vatandaşlık kavramına daha da değer katın,
*Şu torpil belasını tarihin derinliklerine göm,
*Vatandaşı tarım ve hayvancılığa alıştırın, tabiat canlansın,
yeryüzü neşe bulsun, insanımız dört duvar arasından kurtulsun,
sıhhat bulsun, huzur bulsun…vb.
Cumhurbaşkanı'nı ve Başbakan'ı iyi bilgilendirin, onlara yol
gösterin, düğmesini ilikleyip hoşlarına giden şeyleri söylemek için
sıraya girmeyelim.
Türkiye Cumhuriyeti devletini Türk devleti yapmaya çalışan bir
yağcı/yardakçı ekip var, nerdeyse “Ne mutlu türküm
diyene” sloganını canlandıracak.
BMM olarak açılıp TBMM adını alan birinci Meclis'e birileri
ihanet etti, biz hala da onun cezasını çekiyoruz.
Barış ve huzurumuz bu son cümlede saklıdır. Ya 1921 anayasasına
döneceğiz, ya da bu muhalefetle sefil siyasete devam diyeceğiz,
mesele bu kadar açık.
Varsa bir bildiğiniz esirgemeyin.