AK Parti yargıyı hedef aldı
Abone olAK Parti savunmasını verdi. Savunma hedefinde yargı var... İşte AK Parti savunmasındaki çarpıcı bölümler;
AK Parti, kapatma davasına karşı Anayasa Mahkemesi’ne verdiği 98 sayfalık ön savunmasında yargıyı hedef aldı.
Davayı açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP’ye karşı “ön yargılı ve kuşku besleyen” biri olduğu ifade edilirken, iddianamenin “cımbızlama - makaslama” yöntemiyle oluşturulduğu savunuldu. AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ne verdiği ön savunmada yer alan çarpıcı bölümler şöyle:
Fantezi gibi: AKP’nin ön savunması 4 ana başlıktan oluşuyor: “1- Bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır 2- Demokrasilerde siyasi parti özgürlüğü ve sınırları 3- Dava hukuki temelden yoksundur 4- İddianame yanlış bilgiler, çarpıtmalar ve kurgulamalardan oluşmaktadır.” İddianamenin hukuki bir metin olmaktan çok, ’korku ve vehimlerden hareketle spekülatif öngörülere yer veren bir fantezi niteliğinde’ olduğu vurgulanıyor.
Suçlanması gerekenler: Savunmanın giriş bölümü özetle şöyle: “Siyasi tarihimizde bazı kırılma anları vardır. Kafaların karıştığı, akılların tutulduğu, umutsuzluğun arttığı böylesi alacakaranlık anlarda önce kavramlar birbirine karışır. Azınlık yönetiminin adı ‘demokrasi’, ülkeyi batırmaya çalışmanın adı ’vatanperverlik’, baskı ’özgürlük’ ve haksızlık ’adalet’ oluverir. Suçlanması gerekenler suçlayanlar olur. Bu dava ülkemize ve milletimize ağır ekonomik ve siyasi bedeller ödetebilecek bir süreci başlatmıştır.
Jüristokrik yönetim: Yargının siyasallaşması beraberinde demokratik siyasetin alanının daraltılması sonucunu doğuracaktır. Siyasi muhalefetin görevini açık ya da örtülü şekilde yargı tarafından üstlenildiği, yargının siyasete müdahale ettiği ve siyaseten alınması gereken kararları almaya başladığı ülkelerde demokrasi büyük bir tehdit altındadır. Siyasetin yargısallaşması olarak bilinen bu durum, demokratik rejimi ’hakimler yönetimi’ anlamına gelen jüristokratik bir rejime dönüştürecektir.
Yargı darbesi: İktidar partisinin kapatılması düşünülemez, zira bu güçler ayrılığı ilkesine aykırı bir şekilde yasama ve yürütme organlarını felç ederek çalışamaz hale getirebilecek bir girişimdir. İçeride ve dışarıda bir çok kişinin kapatma davasını ’yargı darbesi’ olarak nitelendirmesinin arkasında da bu gerçeklik yatmaktadır.
Cımbızlama: İddianame baştan sona okunduğunda ilk göze çarpan husus, çok özensiz ve düzensiz bir şekilde kaleme alınmış olmasıdır. Köşe yazarlarının kasıtlı yorumları ’makaslama’ ve ’cımbızlama’ yöntemiyle delil hanesine konularak kaleme alınmıştır.
Totoloji abidesi: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gibi ülkenin en üst savcılık mevkii tarafından hazırlanan bir iddianame bu kadar fazla tahrifat, çarpıtma ve fahiş hataların bulunması, partimize karşı ciddi bir önyargı ve kuşku beslendiği ve ele geçen her türlü haberin ve rivayetin doğruluğu araştırılmadan ’delil’adı altında toplandığı intibaını vermektedir. İddianame aynı zamanda tam bir ‘totoloji’ abidesidir. Aynı sözlerin bir kaç kez tekrarlanması suretiyle iddianame şişirilmiştir.
Meşruiyeti yok: İddianamedeki iddia ve ithamların hiçbirini kesinlikle kabul etmiyoruz. İddianamenin hukuki ve siyasi anlamda hiçbir meşruiyetinin de olmadığına inanıyoruz.
Jüristokratik rejim: AKP savunmasında ’siyasetin yargısallaşması’anlamına gelen bu ifade için ’hakimler yönetimi’tanımı da yapıldı. Bu kelime, siyaset literatüründe ’yargı iktidarı ve ’yargıç egemenliği’olarak da kullanılıyor.
Totoloji abidesi: Savcının, iddianameyi geniş tutmak için aynı anlama gelecek kelime ve tanımlamaları gereksiz yere kullandığı belirtildi. Totoloji, mantık biliminde ’aynı şeyi tekrar eden önerme’ olarak kullanılıyor. Böylece iddianame, aynı kelime ve görüşlerin tekrar edildiği şaheser olarak nitelendiriliyor.
Davayı açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP’ye karşı “ön yargılı ve kuşku besleyen” biri olduğu ifade edilirken, iddianamenin “cımbızlama - makaslama” yöntemiyle oluşturulduğu savunuldu. AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ne verdiği ön savunmada yer alan çarpıcı bölümler şöyle:
Fantezi gibi: AKP’nin ön savunması 4 ana başlıktan oluşuyor: “1- Bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır 2- Demokrasilerde siyasi parti özgürlüğü ve sınırları 3- Dava hukuki temelden yoksundur 4- İddianame yanlış bilgiler, çarpıtmalar ve kurgulamalardan oluşmaktadır.” İddianamenin hukuki bir metin olmaktan çok, ’korku ve vehimlerden hareketle spekülatif öngörülere yer veren bir fantezi niteliğinde’ olduğu vurgulanıyor.
Suçlanması gerekenler: Savunmanın giriş bölümü özetle şöyle: “Siyasi tarihimizde bazı kırılma anları vardır. Kafaların karıştığı, akılların tutulduğu, umutsuzluğun arttığı böylesi alacakaranlık anlarda önce kavramlar birbirine karışır. Azınlık yönetiminin adı ‘demokrasi’, ülkeyi batırmaya çalışmanın adı ’vatanperverlik’, baskı ’özgürlük’ ve haksızlık ’adalet’ oluverir. Suçlanması gerekenler suçlayanlar olur. Bu dava ülkemize ve milletimize ağır ekonomik ve siyasi bedeller ödetebilecek bir süreci başlatmıştır.
Jüristokrik yönetim: Yargının siyasallaşması beraberinde demokratik siyasetin alanının daraltılması sonucunu doğuracaktır. Siyasi muhalefetin görevini açık ya da örtülü şekilde yargı tarafından üstlenildiği, yargının siyasete müdahale ettiği ve siyaseten alınması gereken kararları almaya başladığı ülkelerde demokrasi büyük bir tehdit altındadır. Siyasetin yargısallaşması olarak bilinen bu durum, demokratik rejimi ’hakimler yönetimi’ anlamına gelen jüristokratik bir rejime dönüştürecektir.
Yargı darbesi: İktidar partisinin kapatılması düşünülemez, zira bu güçler ayrılığı ilkesine aykırı bir şekilde yasama ve yürütme organlarını felç ederek çalışamaz hale getirebilecek bir girişimdir. İçeride ve dışarıda bir çok kişinin kapatma davasını ’yargı darbesi’ olarak nitelendirmesinin arkasında da bu gerçeklik yatmaktadır.
Cımbızlama: İddianame baştan sona okunduğunda ilk göze çarpan husus, çok özensiz ve düzensiz bir şekilde kaleme alınmış olmasıdır. Köşe yazarlarının kasıtlı yorumları ’makaslama’ ve ’cımbızlama’ yöntemiyle delil hanesine konularak kaleme alınmıştır.
Totoloji abidesi: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gibi ülkenin en üst savcılık mevkii tarafından hazırlanan bir iddianame bu kadar fazla tahrifat, çarpıtma ve fahiş hataların bulunması, partimize karşı ciddi bir önyargı ve kuşku beslendiği ve ele geçen her türlü haberin ve rivayetin doğruluğu araştırılmadan ’delil’adı altında toplandığı intibaını vermektedir. İddianame aynı zamanda tam bir ‘totoloji’ abidesidir. Aynı sözlerin bir kaç kez tekrarlanması suretiyle iddianame şişirilmiştir.
Meşruiyeti yok: İddianamedeki iddia ve ithamların hiçbirini kesinlikle kabul etmiyoruz. İddianamenin hukuki ve siyasi anlamda hiçbir meşruiyetinin de olmadığına inanıyoruz.
Jüristokratik rejim: AKP savunmasında ’siyasetin yargısallaşması’anlamına gelen bu ifade için ’hakimler yönetimi’tanımı da yapıldı. Bu kelime, siyaset literatüründe ’yargı iktidarı ve ’yargıç egemenliği’olarak da kullanılıyor.
Totoloji abidesi: Savcının, iddianameyi geniş tutmak için aynı anlama gelecek kelime ve tanımlamaları gereksiz yere kullandığı belirtildi. Totoloji, mantık biliminde ’aynı şeyi tekrar eden önerme’ olarak kullanılıyor. Böylece iddianame, aynı kelime ve görüşlerin tekrar edildiği şaheser olarak nitelendiriliyor.