AK Parti ve SP ittifakı erken seçimi nasıl etkiler?
Abone ol1 Kasım erken seçimleri için Ankara kulislerinde sıklıkla dillendirilen AK Parti ve Saadet Partisi ittifakı seçim sonuçlarını nasıl etkiler? Özellikle AK Parti'nin MHP ile oldukça az oy farkıyla çekiştiği illerde, SP'nin verdiği destek dengeleri nasıl etk
7 Haziran seçimlerinin ardından
partilerin koalisyon konusunda uzlaşamamaları sonrası, erken
seçimin 1 Kasım'da yapılması kararı çıkmasından bu yana, parti
kulislerinde 'seçim stratejileri' ve özellikle de 'seçim
ittifakları' üzerine senaryolar konuşulmaya
başladı.
Yeni Çağ yazarı ve akademisyen Kürşad Zorlu'nun Al Jazeera için
kaleme aldığı 'erken seçim analizi'ne göre, terör kabusuyla
yüzleştiğimiz son günlerde, artan şehit sayısı ve iktidar
kanadının “örgüt bu süreci silah depolamakla geçirmiş” şeklindeki
açıklamaları yaklaşan seçimlerde halkın gündemini büyük ölçüde
güvenlik sorununa odaklayacak gibi görülüyor.
AK PARTİ VE MHP ARASINDA MANİPÜLASYONA
AÇIK REKABET
Zorlu'ya göre, 1 Kasım seçim sonucunu etkileyecek diğer bir
değişken grubu, millet iradesinin verdiği mesaja dayalı olarak
“Koalisyon kurulmasını hangi parti engelledi?”, “Uzlaşmadan kim
kaçtı?” şeklindeki soruların seçmende bulacağı karşılıkla ilgili
olacak. Bu kapsamda AK Parti ve MHP arasında manipülasyona açık bir
rekabet alanı söz konusu.
AK PARTİ'NİN SAADET PARTİSİ
HAMLESİ
Bu illerle alakalı asıl hamle, AK Parti’nin Saadet Partisi (SP) ile
seçim işbirliğine yönelmesi olacağını iafde eden Zorlu, şöyle bir
analiz yaptı:
"2015 seçimlerinde SP’nin aldığı oy 949 bin 178 ve
yüzde 2,06’ya tekabül ediyor. 2011’deki seçim sonuçlarına göre BBP
oyları çıkarıldığında 588 bin 490 oya tekabül ediyor. Bu tip
ittifakların oyları bütünsel olarak getirmesi garanti edilemez.
Fakat özellikle bazı illerde bu hamle daha etkili değişikliklere
yol açabilir.
İşte o analizdeki çarpıcı saptamalar:
ERKEN SEÇİMDE 'TUĞRUL TÜRKEŞ'
ETKİSİ
Seçime yönelik güncel bir tartışma konusu da, bakanlık teklifini
kabul eden eski MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in MHP ve
AKP seçmeni üzerindeki muhtemel etkisi... Bu hamle öncelikle seçim
hükümetinde bir arada bulunan AKP-HDP fotoğrafının AKP seçmeninde
yaratacağı olumsuzluğu gidermeye dönük bir moral unsuru olarak
kabul edilebilir. Ancak bunun ötesinde sonuçlar beklemek hayli
zorlama olur.
"TÜRKEŞ, MHP'DE KENETLENME UNSURU
OLABİLİR"
Hatta eğer bu hamleyle birlikte “MHP’ye dışarıdan
müdahale mi var?” sorusu ülkücülerde belirginleşirse
yeni bir kenetlenme unsuru haline gelebilir. Dolayısıyla MHP’yi bu
seçimde bekleyen muhtemel olumsuzluklar etki gücü itibariyle
Türkeş’in kararıyla ilgili değil, söylem ve aday odaklı algılar
ve/veya yapısal sebeplerle bağlantılı olabilir.
MHP'NİN GELENEKSEL OY
SAHASI
Peki, MHP açısından bazı önemli iller mercek altına alındığında 1
Kasım seçimlerine yönelik bir takım tespitler yapılabilir mi? Bunun
için geçmiş seçimlere bakmakta fayda var. MHP’nin geleneksel oy
sahasında yer alan küçük ve orta ölçekteki 10 ilin (Tablo 1) 1999,
2002, 2007, 2011 ve 2015 seçimlerini kapsayan oy değişimi
irdelendiğinde 1999’daki genel seçimlerde bu 10 ilin MHP’nin toplam
oylarının yüzde 11’ni oluşturduğu görülüyor. Partinin baraj altında
kaldığı 2002 seçimlerinde bu 10 ilde yaklaşık yüzde 60 düzeyinde
bir oy kopuşu oldu, 46 milletvekilinin 39’nu AKP kazandı
2015 seçimlerinde TBMM’ye 35 milletvekili gönderen bu 10 ilde, AKP
24 milletvekili alırken, MHP göreli oy artışları sağlayarak 8
milletvekili çıkardı. Özellikle Aksaray, Kırşehir, Kırıkkale ve
Kütahya’da MHP ciddi bir çıkış yaptı
"MHP O İLLERDEKİ KOPUŞU GERİ
GETİREMEDİ"
Buna karşın MHP’nin özellikle Tokat, Kastamonu, Çankırı, Çorum ve
Yozgat’ta 2002’de yaşanan kopuşları istenilen ölçüde geri
getiremediği anlaşılıyor. Muhakkak ki bu illerde çıkacak sonuçlarda
artan terör olaylarının da etkisi olacaktır.
MHP açısından geleneksel seçim çevrelerinde önemli
hususlardan birisi, sahadaki insan kaynağını motive
ederek dinamizm katabilecek aday profillerinin büyükşehirlere
nazaran daha belirleyici olmasıdır. 1980 öncesi ve sonrasında
partinin ideolojik mücadele alanını ayakta tutan bu tip illerde,
özellikle sosyal ağ düzeneğinde merkeze oturan kanaat önderleri
vasıtasıyla göreli biçimde bu başarılabiliyordu. Bu sistemin
yeniden inşası için yapılacak müdahaleler ise ancak orta vadede
kalıcı sonuçlar verebiliyor.
7 Haziran’dan sonra yapılan bazı araştırmalarda AKP’nin
kıl payı kaybettiği illerde birer milletvekili alarak
iktidar için gerekli rakam olan 276’ya ulaşabileceği belirtiliyor.
Bu varsayımdan hareketle, Tablo 2’de yer alan 16 ildeki durum
analiz edildi.
7 Haziran’da 16 ildeki bu yarışta 10 milletvekilliği için MHP
kazançlı çıkarken, 6 milletvekilliğinde AKP önde kalmayı
başardı.
AK PARTİ'NİN MHP'YE KAPTIRDIĞI İLLERİ GERİ
ALMASI İÇİN NE KADAR OY ALMASI GEREK?
AKP’nin Balıkesir, Kayseri, Burdur, Bayburt, Samsun, Gümüşhane,
Giresun, Kastamonu, Kahramanmaraş ve İstanbul 3. Bölge’de MHP’nin
az bir oy farkıyla kazandığı milletvekilliğini geri alması için 84
bin civarında oy alması gerekiyor.
İstanbul 3. Bölge, bu başa baş yerlere iyi bir örnek. MHP burada 4.
milletvekilliğini sadece 252 oy farkıyla aldı. Haliyle AKP’nin 3
bin 800 ilave oy almak için bu bölgede yoğun bir çalışma sürdürmesi
sürpriz olmamalı. Bu bölgede Hakan Şükür ve Osman Pamukoğlu gibi
bağımsız adaylara 83 bin 564 oyun dağılımı da yeni sonuçları
değiştirebilir.
Doğrusu İstanbul, MHP açısından Tablo 1’deki seçim çevrelerinden
daha önemli. Ülkedeki toplam seçmenin yüzde 19’u, MHP’nin ise
aldığı oyların sadece yüzde 12,4’ü İstanbul’da. Burada partinin
genel söylemleri ve inandırıcılığının yanı sıra teşkilatı temsil
eden adayların dışında geniş kitlelerce takdir görebilecek
adayların da konuşlandırılması çok önemli.
MADALYONUN DİĞER
YÜZÜ
Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var. Zira MHP’nin de
birer milletvekilliğini kıl payı kaybettiği iller söz
konusu. Malatya, Çorum, Çankırı, Adana, Amasya ve Ankara 2.
Bölge’de AKP’nin kazandığı 1 milletvekilliğini geri alabilmek için
MHP’nin yaklaşık 24 bin 900 oy daha alması yeterli olacak.
MHP Kocaeli’de 622, Iğdır’da bin 242 oy farkıyla birer
milletvekilliğini HDP’ye kaptırdı. Seçim sistemine göre bu iki ilde
yaklaşık 3 bin oyla birer milletvekilliği MHP’ye geçebilir.
Bu çerçevede MHP’nin de oylarını muhafaza edip 1 Kasım seçimlerinde
yaklaşık 28 bin ilave oy daha alabilirse 8 milletvekilliğini
kazanabileceği anlaşılıyor.
MHP İÇİN KRİTİK
İLLER
Adana, Mersin ve Manisa illeri MHP açısından çok önemli. Buralarda
alınan oylar MHP’nin toplam oyunun 2014 yerel seçimlerinde yüzde
15,9’nu, 2015’te ise yüzde 10,4’nü temsil ediyordu. Bu iller
MHP’nin belediye seçimlerini kazanarak ülke genelinde moral ve
motivasyon sağladığı sembolik seçim çevreleri.
Şüphesiz belediye seçiminde adayın kimliği ve birleştirici yönü öne
çıkar ve kimi zaman partinin geleneksel oylarından çok daha yüksek
destek sağlanır. Böyle bile olmuş olsa elde edilen oy, o parti için
bir başarı ölçütü ya da varılması gereken hedef haline gelir.
3 İLDE MHP İÇİN KRİTİK
DÜŞÜŞ
2014 yerel seçimlerinde Adana’da 414 bin oy alarak yüzde 33,5’luk
bir orana ulaşan MHP 7 Haziran’da 290 bin 428 bin oy alarak yüzde
23’te kalmış. Mersin’de 2009 seçimlerine göre müthiş bir artış
yakalayan ve 324 bin oyla yüzde 31,95’lik bir orana ulaşan MHP 7
Haziran’da 257 bin 908 oy alarak yüzde 25 oy oranında kalmış.
Manisa’da da benzer biri durum söz konusu. MHP bu ilde 354 bin 800
oyla yüzde 40,1’lik bir oy oranını yakalarken 2015 seçimlerinde
geçerli oyların 212 bin 884 oy alarak yüzde 24’nü ulaşabilmiş. Bu
üç ilde oy oranlarındaki düşüş MHP açısından irdelenmeyi
gerektiriyor.
MHP'NİN 1 KASIM İÇİN KISA VADELİ
PLANI
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler ışığında MHP’nin 1 Kasım
seçimlerine yönelik kısa vadeli eylem planında şu hususlar öne
çıkarılabilir: MHP’nin yukarıdaki ihtimaller çerçevesinde kısa
süreli, etkisi yüksek ve geniş kitlelere yönelik karşı hamle
stratejisi geliştirmesi pek çok ilde rekabeti daha da ileriye
götürebilir.
MHP’nin 1 Kasım seçimleri süresince en fazla karşısına çıkacak soru
alanı, koalisyon görüşmelerindeki rolüyle ilgili olacak. Bu
bakımdan açıklayıcı, ikna edici ve yüz yüze iletişimin ağırlık
kazandığı bir siyasal iletişim yönteminin gerek kitle iletişim
araçlarında gerekse sahaya yönelik çalışmalarda etkin hale
getirilmesi büyük önem arz ediyor.
1 Kasım’da yapılacak seçimlerin en büyük dezavantajı,
süre kısıtı ve güvenlik konusu. Bu bakımdan Sayın
Bahçeli'nin stratejisini geniş kitlelerde savunma konusunda daha
etkili bir sunum ve medya planlaması yapılması kaçınılmaz
gözüküyor.
Ani ve kitlesel oy düşüşlerinin yaşandığı illere yönelik aday
değerlendirme sürecinde yeni bir vizyon ve heyecan ortaya
koyabilen, saha hakimiyeti yüksek ve algı yönetiminde ön alabilecek
adayların tercih edilmesi gerektiği ileri sürülebilir. MHP bu
hamleleri gerçekleştirebilirse seçimin sürpriz yapan partisi
olabilir.
KÜRŞAT ZORLU KİMDİR?
Doç. Dr. Kürşad Zorlu, Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi. Orta Asya ve Türk dünyasıyla
ilgili çok sayıda makalesi bulunan Zorlu, aynı zamanda Yeniçağ
gazetesinde köşe yazarı.