AK Parti Türkiye'yi mahvedecek!
Abone olAB müzakere tarihi verirse Erdoğan hükümeti başarının sarhoşluğuyla ipin ucunu kaçırabilir. AB hayır derse hızlandırılmış "Ankara Kriterleri"ne hazırlıklı olun.
Bu sözler Milliyet yazarı Meral Tamer'e ait. Tamer, katıldığı
bir yemekte konuşulanlardan sonra böyle bir izlenim edinmiş. İşte
Tamer'in analizi... 17 Aralık'tan sonra AKP'yi tanıyamayacağız Koç
Holding'in Nakkaştepe'deki merkezinde Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Koç ve CEO Bülend Özaydınlı ile gelenekselleşme yolundaki
öğle yemeklerimizin sonuncusunda, Avrupa Birliği ile ilgili son
durumu Mehmet Ali Birand şöyle özetledi: "n AB müzakere tarihi
verecek mi, vermeyecek mi sorusu geride kaldı artık. Başbakan'ın
Fransa'yı ziyaretinde gördük ki müzakere tarihi verilecek. 2005'te
verilecek mi verilmeyecek mi tereddütü de bitti artık. Müzakereler
2005'te başlayacak. Halen netleşmeyen husus şu: Müzakereler mart
2005'te mi, temmuzda mı, eylülde mi başlayacak? Bir de Avrupalı
politikacılar, biz bunu kendi kamuoyumuza nasıl anlatırız diye
sıkıntıdalar. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda değişik AB ülkelerinde
siyasetçiler, kendi kamuoylarını yatıştırmak için Türkiye aleyhtarı
çıkışlar yapacaklardır. 'Şimdi müzakere tarihi verelim, sonra işi
uzatırız, Türkiye'yi oyalayıp almayız' türünden açıklamalara
hazırlıklı olalım, ancak bunları önemsemeyelim." Fatih Altaylı'dan
Mehmet Barlas'a, Nurcan Akad'dan Güneri Cıvaoğlu'na, Osman
Arolat'tan Can Aksın'a kimsenin alınganlık yapmaması için
koskocaman tek bir yuvarlak masanın etrafında yenen öğle yemeğinde
Birand, peşpeşe soru yağmuruna tutuldu: - Pekiyi ya Avusturya gibi
baştan beri kategorik olarak hayır diyen ülkeler? "Avusturya,
Almanya'nın sözünden çıkmaz. Karar noktasına yaklaşıldığında küçük
ülkeler itiraz edemez." - Yunanistan mızıkçılık yapmaz mı?
"Başbakan Karamanlis, evet diyeceğini açıkça bildirdi." - Pekiyi ya
Kıbrıs Rum kesimi? "Orada da son sözü Yunanistan söyler. Sıkıntı
yok." Özetle AB'nin yetkili ve etkili kişileri, "Türkiye'ye artık
hayır diyemeyiz" noktasına gelmiş durumda. Pek çok kişi gibi
Mustafa Koç da "AB'den müzakere tarihi alındığı takdirde 17 Aralık
2004, Türkiye için milat olacak" görüşünde. Sadece iş dünyası
değil, toplumun değişik kesimleri nefeslerini tutmuş AB'nin
kararını beklerken bendeniz, hızlandırılmış tren katliamının
ardından karışık duygular içindeyim. Galiba tren faciası da, benim
hükümete bakışım açısından milat oldu. Haddini bildirir! Derme
çatma raylar üzerinde tıngır mıngır giden treni akıl almaz bir
hafiflikle "hızlandırıp" insanların hayatını göz göre göre
tehlikeye atan bu zihniyet, AB müzakere tarihi verirse haklı olarak
"40 yıldır ülkeyi yöneten hükümetlerin beceremediğini ben
gerçekleştirdim" diyecek ve maalesef "Küçük dağları ben yarattım"
havasına girecektir. Öfkelendiğinde şimdilik sadece gazetecilere
haddini bildiren Tayyip Bey, müzakere tarihi verilirse, uzlaşma
noktalarını aradığı Silahlı Kuvvetler ve Cumhurbaşkanı'na da
"haddini bildirmekte" sakınca görmeyebilir! Ankara Kriterleri Eğer
tüm beklentilerin aksine AB'den tarih alamaz ve Başbakan'ın
deyişiyle "Kopenhag Kriterleri olmazsa Ankara Kriterleri" devreye
girdiği takdirde halimiz iyice harap demektir! Zira hızlandırılmış
tren katliamından bu yana Ankara'nın "kriterlerini" hayretle ve
dehşet içinde izlemekteyiz! Aylar önce deneyimli bir bankacının
dediği gibi "AB tarih vermezse mahvolduk demektir, ancak tarih
verirse yine mahvolabiliriz. Zira hükümet, tarih aldık diye
ekonomide ipin ucunu bırakabilir." Bu gidişle AB müzakere tarihi
verse de, vermese de 17 Aralık 2004 Türkiye için milat olacak.
Hangi seçenek gerçekleşirse gerçekleşsin, Başbakan Erdoğan ve
dolayısıyla da AKP hükümeti, tanınmaz hale gelecek. Yazı: Meral
Tamer Kaynak: www.milliyet.com.tr