AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Yunanistan ve Doğu Akdeniz mesajı
Abone olAK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK sonrası gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Yunanistan'la istikşafi görüşmelere ilişkin; ''Diplomasi isteyenlere kapımız sonuna kadar açık. Biz masada olmaya hazırız ama haklarımızı koruyacağız" ifadelerini kullandı.
Macron'un yönettiği dış politika hamlelerine de tepki
gösteren Çelik, "Rafael uçaklarını ilk kez bir AB ülkesine
sattılar. Fransa size sahip mi çıkmış oldu? Sadece Rum kesimine ve
size silah satmış oldu. Fransa'nın buradaki bölgesel barışa bir
katkı sağlamak amacıyla, hatta bir AB vizyonuyla da hareket
etmediğini görüyoruz. Macron'un kişisel olarak yürütmeye
çalıştığı dış politika çökmüştür" şeklinde konuştu.
İşte Çelik'in açıklamalarından satır başları:
Geçtiğimiz günlerde Gaziler Günü'nü idrak ettik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e gazilik ve mareşallik unvanını verilmesinin yıldönümünde kutlanıyor Gaziler Günü. Bu vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bütün gazilerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Hayatta olan gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz.
'Ermenistan'ı bir kez daha uyarıyoruz'
Dün
Ermenistan'ın saldırısında bir Azeri kardeşimiz şehit düştü,
Allah'tan rahmet diliyoruz. Buradan bir kez daha Ermenistan'ı
uyarıyoruz. Türkiye açısından bunlar asla kabul edilemez.
Ermenistan ateşle oynadığını bilsin. Bölgedeki kargaşa çıkarma
faaliyetlerinin odak noktası Ermenistan'dır. Türkiye Azerbaycan'ın
yanındadır. Ermenistan'a ateşle oynamaması konusunda bir kez daha
uyarılarımızı iletiyoruz.
'Keçiören'deki saldırıyı kınıyoruz'
Dün son
derece üzücü bir tabloyla karşılaştık. Keçiören Eğitim ve Araştırma
Hastanesi'nde sağlık çalışanlarımıza yapılan saldırıyı
kınıyoruz. Sağlık çalışanlarımıza gözbebeğimiz gibi
davranmamız gerekirken bu barbarlıkların hiçbir şekilde izah
edilmesi mümkün değildir. Sağlık çalışanları acıları dindirmek için
gayret gösteriyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde bizimki gibi
adanmış çalışan bir sağlık teşkilatı yok. Pek çok sağlık
çalışanı arkadaşımız aylarca risk altında yaşadı, izole bir hayat
sürdü, çocuklarından, ailesinden ayrı kaldı. Halen insan üstü bir
çaba gösteriyorlar. Memleketin has evlatları onlar. Sevgi, saygı ve
moral desteğimizi esirgemememiz gerekiyor. Onlara karşı böyle
saldırılar medeni bir toplum hayatına yakışmıyor. Bütün sağlık
çalışanlarımıza sevgilerimizi, saygılarımızı, selamlarımızı
gönderiyoruz. AK Parti olarak titizlikle sahip çıkmaya
devam edeceğiz.
Yüz yüze eğitim
Yüz yüze eğitim kademeli
olarak başladı. Anaokulları ve 1. sınıflar için yüz yüze eğitim söz
konusu. Öğrenci kardeşlerimize, öğretmenlerimize, velilerimize
sağlıklı ve başarılı bir dönem diliyoruz. Her bir insanın okula
başladığı günün anısı hayatı boyunca onu takip eder. Böylece bu
çocuklar bu anıdan mahrum kalmamış oldular. Bu eğitimle ilgili
bir sürü tedbir alındı. Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarımız
çeşitli denetim mekanizmaları kurdular. 17 milyon öğrencimiz covid
şartları nedeniyle evlerinde eğitime devam edecekler. Milli
Eğitim Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığımız arasında kurulan sistem
sayesinde okula kayıtlı olan herkesin HES kayıtları takip edilecek
ve risk durumunda takip edilmesi söz konusu olacak. Süreç
dinamik olduğu için bu değerlendirmeler Bilim Kurulu'nun da
tavsiyeleriyle yapılacak.
'BM yetkilisi terör örgütü elebaşıyla
görüştü'
Terör örgütü PYD/PKK'nın oradaki kamuflajı
olan SDG terör örgütünün yöneticileriyle videokonferans yönetimiyle
orada görüştü. Bunu bir BM yetkilisi gerçekleştirmiştir. Bunu
kınıyoruz. BM'nin bu konudaki temsilcisinin bunlarla videokonferans
yoluyla görüşmesi bunu meşrulaştırmaktır. BM temsilcisinin bu
tutumu çocukları teröre maruz bırakan bu örgüte destek
vermektir. Cumhurbaşkanımız BM ile ilgili güçlü bir konuşma
yaptı. BM prensiplerini bile sahiplenemeyen bir teşkilat konumuna
düşüyor. BM'nin görevi kendi ilkelerine inatla sahip çıkmak ve
başka ülkelerin de bunlara sahip çıkmaktır. Ama BM
yetkilisinin SDG elebaşılarıyla videokonferans yoluyla görüşürse
BM'nin başka ülkelere bu konuda söyleyecek bir sözü olmaz
'Doğu Akdeniz'de diyaloğa yanaşmayan Yunanistan olmuştur'
Doğu AKdeniz'deki gelişmeler sıcaklığını koruyor. Cumhurbaşkanımız da bugün Merkel ve Michael ile görüştü bugün. Türkiye bir diplomasi devletidir. Uzun tarihimiz aynı zamanda diplomasi konusundaki deneyimimizin de göstergesidir. Kazan-kazan esasında bir sonuca varmak isteyen için Türkiye'den daha iyi bir muhatap yoktur. Fakat karşımızda şimdiye dek buna yanaşmayan bir muhatap söz konusuydu, Yunanistan. Türkiye defalarca hem Çipras hem Miçotakis döneminde istikşafi görüşmelerin çalışması gerektiğini söyledi. Bunlara yanaşmayan taraf her zaman Yunanistan olmuştur. Oruç Reis gemisinin bakım için kısa bir ara vermesi diplomasi isteyenler için bir fırsattır. Türkiye devlet aklıyla yaklaşması konusunda her zaman hazırlıklıdır. Ama karşısında ne zaman müzakere söz konusu olsa, Almanya'nın arabuluculuk girişimini Yunanistan birtakım korsan anlaşmalarla sabote etti. Ama maksimalist bir şekilde Sevilla Haritası diye kimsenin hukuki olarak kabul etmediği bir haritayı Ege'yi Yunan gölü yapmaya çalışıyor Yunanistan.
'Diplomasi isteyenlere kapımız açık'
Türkiye
tehdit ve şantajdan vazgeçsin diyorlar. Türkiye kime şantaj ve
tehdit yapmış? Meis Adası'nda provokasyon yapanlar onlar. Türkiye
yalnızca kendisinin değil, bölge ülkelerinin barış ve refahından
sorumlu bir ülke olarak bu süreci yürüttü. Diplomasi
isteyenlere kapımızın sonuna kadar açık olduğunu vurgulamak
istiyoruz. Milli menfaatlerin korunması konusunda sadece
iktidarın değil muhalefetin de duyarlı olması
gerekir. Karşımıza bir ittifak kurmaya çalıştıkları zaman
sahada asla taviz vermeyeceğimizi söylediğimizde CHP'li bazı
arkadaşlarımız "Yanlış yapıyorsunuz, Türkiye'yi yalnızlaştırdınız"
diyorlar. Sırf muhalefet yapmak adına diyorlar ki "Taviz vermeyin"
Bazen sahada, bazen diplomaside hamle yaparsınız.
Yunanistan'daki alçak manşet: Bunun gereğini yapmaları
gerekir
TSK vatanseverlik söz konusu olduğu zaman
dünyadaki hiçbir orduya benzemeyen bir kararlılık ve fedakarlık
içerisindedir. Bugün devlet adamlarının üzerine düşen,
çatışmalardan kaçınmaktır. TC'nin seçilmiş Cumhurbaşkanına, Türk
milletinin ve devletinin temsilcisi olan cumhurbaşkanına o iğrenç
manşetleri atmak, o halk için de, o devlet için de utanç vericidir.
Bunun gereğini yapmaları gerekir. Sahada çatışmaya girmek,
bunlar zaten her zaman herkesin yapabileceği işler. Ama köklü ve
gerçek diplomasiye sahip devletler bütün bunlardan kaçınarak
sorunları çözerler. Sahada hak ve menfaatlerimizi gasp etmek
isteyenleri asla önermeyiz, bunun sorumlusu biz olmayız. Biz
müzakere, diplomasi devletiyiz. Bölge barışından kendimizi sorumlu
hisseden köklü bir devletiz.
'Pompeo, Güney Kıbrıs'ta teamüllere aykırı hareket
etti'
Güney Kıbrıs'ın AB ve ABD tarafından
cesaretlendirilmesi maalesef buradaki sorunların çözümüne negatif
bir katkı sağlamaktadır. Güney Kıbrıs'ın hukuk dışı davranışlarını
cesaretlendirmekten başka bir anlama gelmez. ABD hem silah
ambargosunu kaldırdı hem de Rum tarafını askeri eğitim politikasına
dahil etti. Pompeo teamüllere aykırı bir şekilde sadece Rum
tarafını ziyaret etti. BU sağlıklı sonuç alınacak bir yaklaşım
değil. Bütün müttefiklerimize söylüyoruz, TC bir NATO
ülkesidir. Bağımsız ve egemen bir devlet olan KKTC'nin garantörüdür
Türkiye. Doğu Akdeniz'de barış, istikrar istiyoruz. Hak ve
menfaatlerimiz konusunda tabii ki tavizsiziz. Kıyıdaş ülkelerle bir
araya gelmek, bu konuları müzakere etmek konusunda diplomasiye her
zaman hazırız. Dünya durdukça Türkiye'nin tavrı bu olacak:
KKTC'ye kimse ikinci sınıf muamelesi yapamaz. Defalarca Kıbrıs
Türklerinin barış istediği ortaya çıktı. Crans-Montana'da aynı
şeyler oldu. Buna rağmen Rum tarafının şımarık tavırlarını mahalle
dayanışma çerçevesinde desteklemekten geri durmadı. Bu, AB'yi bir
mahalle dayanışması haline getirdi. Dolayısıyla ABD'den
beklediğmiz tarafsızlık pozisyonuna geri dönmesidir.
'Fransa sömürgeci tavrıyla Hafter'e destek
vermiştir'
Oradaki kardeşlerimize yardım eden Türkiye
oradaki katliamların durdurulmasında bir çaba ortaya koymuştur.
Libyalılar tarafından yürütülecek bir siyasi süreçten yana
olduğumuzu söylemek istiyoruz. Libya halkı içerisinde bölücü
bir tutum içerisinde olan AB ülkesi Fransa'dır. Fransa tam bir
sömürgeci tavrıyla Hafter güçlerine destek
vermiştir. Libyalıların da söylediği gibi eğer Fransa Hafter'e
bu şekilde desteğini vermeseydi, katliamların önlenmesi mümkün
olacaktı. Fransa'nın dış politikası, ahlaki ve siyasi cari
açıktan çökmüştür. Hukuki cari açıktan çökmüştür. Ahlak, siyasi ve
hukuki cari açığı Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırarak
kapatamazsınız. Türkiye kıyıdaş ülkeler arasında müzakere
zeminin desteklerken Fransa bu süreçten kimsenin satın almadığı
Rafael savaş uçaklarını satmak gibi bir sonuç
çıkarmıştır. Türkiye gibi ideal bir müzakere partneri yerine
bu bölgeye sadece çıkar amaçlı bakanların ileride hiçbir çözüm
getirmeyeceğini bilmesi gerekir Yunanistan'ın.
Türkiye'nin uçan arabası cezeri
Türkiye'nin
uçan arabası Cezeri, kamuoyuyla tanıştı geçenlerde. Türkiye
artık bu tip konularda dünyadaki gelişmeleri sürükleyen bir noktaya
gelmiştir. Cezeri şimdilik tek kişi taşıyor, ileride daha çok kişi
taşıyacak. Şehir hayatını baştan sona değiştirecek bir vizyon
ortaya koyulmuştur. Sn. Bayraktar'ın açıkladığı bu uçan arabanın,
bu vizyonun 9 ay gibi kısa süre içerisinde tamamlanması
Türkiye'deki mühendislerin geldiği noktayı göstermesi açısından
önemlidir. Emeği geçenleri bir kez daha tebrik ediyoruz.
Abd'nin Sevilla haritası açıklaması
Halifaks
Güvenlik Forumu'nda Fransız muhataplarıma sormuştum: İnsan hakları
diyorsunuz, sonra da silah satmaya devam ediyorsunuz. Bana dedi ki
birisi, bizim çift vitesli bir anlayışımız vardır. Ben buna ahlaki,
siyasi cari açık diyorum. Rafael uçaklarını ilk kez bir AB
ülkesine sattılar. Fransa size sahip mi çıkmış oldu? Sadece Rum
kesimine ve size silah satmış oldu. Fransa'nın buradaki bölgesel
barışa bir katkı sağlamak amacıyla, hatta bir AB vizyonuyla da
hareket etmediğini görüyoruz. Macron'un kişisel olarak
yürütmeye çalıştığı dış politika çökmüştür. Sevilla Haritası
diye bir şey yok zaten. ABD'nin doğru tavrının bu olması gerekir.
Burada hukuktan yana, adaletli bir müttefik olarak ABD'yi görmek
istiyoruz. Rum kesimiyle yapılan anlaşmalar bu tarafsız
arabuluculuğa zarar vermiştir, doğru tavır Sevilla Haritası ile
ilgili olandır.
Türkiye'den talep edilen şey müzakere ise Türkiye hazır
İstikşafi görüşmeler başlayabilir. Bu görüşmelerin çerçevesi hazırlanacak. Bununla ilgili bir yer ve tarih kesin değildir. Kesinleştiğinde uygun şekilde bildiririz. Sayın Merkel'in AB'de bir ağırlığı var. Müzakere kanallarını destekliyor. Sayın Michael'in katılmadığımız havuç-sopa gibi sözleri oldu. Türkiye'den talep edilen şey müzakere ise Türkiye buna dünden hazır. Muhataplarımız da buna hazırsa bu atmosfer olumludur diyebiliriz. Ama bu işlerde prensip şudur: Herhangi bir konuda karar vermek olayın tamamıyla ilgili karar vermeden tamam denebilecek bir konu değil. Tamamında karar verildiği zaman tek tek konularda karar verilmiş olur.