Bu soruyu ben sormadım.
Pazartesi günkü “2013 Bütçe Yasa Tasarısı”
görüşmelerinde MHP lideri Devlet Bahçeli sordu.
Çünkü MHP liderinin konuşmasının “Kürt Sorunu –
Terör” ile ilgili bölümünü analiz ettiğinizde “AK
Parti, PKK’nın oyuncağı mı?” gibi bir soruyla karşı
karşıya kalıyorsunuz.
Bahçeli, AK Parti’nin açılım politikalarını tamamen “PKK
dayatmalarının bir sonucu” olarak görüyor. Anadilde
televizyon – savunma - eğitim gibi demokratik açılımları ya da
Yerel Yönetim Yasası, Başkanlık Sistemi gibi tartışmaları hep bu
nedene bağlıyor.
Mesela konuşmasının bir yerinde “Gardiyan rolündeki PKK,
mahkûm pozisyonundaki AKP’ye alan belirlemekte, görev hatırlatması
yapmakta; menfur saldırı ve tahrikleriyle iktidarı adeta terbiye
etmektedir.” diyor. Yani PKK diretiyor ve istiyor,
AK Parti de paşa paşa bu istekleri yerine getiriyor.
Tüm süreci “Barzani, Başbakan, BDP, CHP ve PKK”
arasındaki dar alanda kısa paslaşmalar olarak tanımlıyor.
Bahçeli’ye göre “açılım” ayrılmanın formülü,
“barış – demokrasi tiratları”
kavganın ön sözü, “özgürlük söylemleri” ise Türk
milletinin etaplar halinde etnik kimliklere dönüşümüdür.
Tabi ki MHP, milyonlarca seçmeni olan bir parti olarak
böyle düşünmekte özgürdür.
Ama peki bu kısa paslaşmalar sırasında, MHP çözüm adına ne
yapıyor? Sahanın neresinde duruyor?
Hadi herkes, hepimiz işbirlikçi olalım. Tüm medya yandaş, bir
kısmı da üzerimizde emelleri olan güçlerin maşası olsun.
Hal böyleyken Süperman’i mi bekliyorlar gelip içi kanla dolmuş
bu sorunu çözmek için.
2009 yılında Balçiçek Pamir’in Oktay Vural'la yaptığı bir
röportajda “Sizce Kürt Sorunu'nda çözüm ne?”
sorusuna Vural, “Kürt Sorunu diye bir sorun
yok.” diye cevap vermişti.
Bugün de aslında MHP’de hala benzer bir inkâr politikası
mevcut.
Elbette MHP’li yöneticilerin Kürt vatandaşlara karşı bir kin
beslemediklerini, kardeşleri olarak gördüklerine eminim. Fakat
yaşananları “yok hükmünde” gördükleri de
kesin.
Düşünün, Bahçeli konuşması boyunca sadece “bir
kere” Kürt diyor. 27 defa da PKK diyor.
Peki, bu şekilde sorunun gerçekliğini görmezden gelmek dışında
MHP bir politika üretemez mi?
Sürekli suçu bir başkasına atmanın haricinde, CHP’ye iş
birlikçi, AK Parti’ye hain, öbürküsüne hırsız, diğerine ipsiz demek
dışında bir yol yok mu?
“Çözüm önerileri üretirse ve biraz salt milliyetçi
demogojik söylemlerden koparsa” MHP’nin var olma nedeni
ortadan kalkar diyenlere inat, ısrarla MHP çözümün parçası
olursa çok daha fazla anlam kazanır diyorum.
İnsan elbette duygusal bir varlık. Demagojik söylemler,
“vatan, millet, Sakarya…” nidaları, dünyanın her
hangi bir toplumunda karşılığını bulabilecek, kanı kıpır kıpır
edebilecek sözler.
Ya da “hadi bi’ koşu Kandil’e çıkıp bayrağımızı oraya
dikelim" demek çok kahramanca
görünebilir.
Fakat yetmiyor bazen.
Bundan dolayı adına “Kürt sorunu-Terör sorunu”,
CHP’nin raporunda yazdığı gibi “Güneydoğu Sorunu”
ya da başka bir şey derseniz deyin, ama mutlaka MHP’nin bölgeye
gidip araştırmalar yapması ve bu sorunda kendince bir yol haritası
hazırlaması çözüme oldukça fazla katkı sunacaktır.
Çünkü MHP, kendini ayrı tutsa da, çözümün en önemli
parçasıdır.