Ak Parti neden oy kaybetti? İşte sebepler
Abone olAk Parti neden oy kaybetti? 10 ay önce yüzde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüzde 52 oy veren vatandaşlar Ak Parti'ye neden yüzde 41 oy verdi? İşte cevaplar
Henüz geçtiğimiz yıl 2014 Ağustos ayında yüzde 52 oy alan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi Ak Parti, 10 ay içinde nasıl 10 puan kaybetti? Hangi gelişmeler Ak Parti'nin bu kadar hızlı oy kaybetmesine neden oldu? İşte Ak Parti'nin seçim kaybetmesine neden olan süreç
13 yıl boyunca ülkeyi tek başına iktidarla yöneten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İMF'ye borçlu, geleceğine umutsuz gözlerle bakan bir ülkeyi, 4 kat büyüterek büyük başarılara imza attı. Türkiye'nin her tarafına taşıdığı hizmetleriyle "Büyüyen Türkiye" algısını vatandaşlarının gönlüne yerleştirdi. Girdiği her seçimden zaferle ayrılan Erdoğan, Gezi protestoları, 17-25 Aralık süreci ve diğer pek çok sıkıntıdan başarıyla çıktı. Peki ne oldu da, her seçimden başarıyla çıkan, darbe girişimleri, kapatma davaları, protestolarla yıkılmayan Ak Parti, 10 ay içinde yüzde 10 oy kaybetti?
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti'nin 10 ayda seçim kaybetmesine sebep olan o süreç:
Ak Parti'ye 2023 hedefini gösteren Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos 2014 tarihinde yüzde 52 oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi ve Ak Parti'yi uzun yıllardır birlikte çalıştığı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'na teslim etti. Ancak Ak Parti'nin geleceğini şekillendirmek için 10 gün boyunca Ak Parti Genel Başkanlığı koltuğunu bırakmadı ve yapılan Olağanüstü Genel Kurul'la Ahmet Davutoğlu'nu partinin başına getirdi.
ABDULLAH GÜL'ÜN ÖNÜ KESİLDİ
Eski Cumhurbaşkanı Gül'ün Ak Parti'ye dönmesinin önünü kesen bu hareket, Ak Parti içindeki "İktidar mücadelesi"nin ilk ayak seslerini ortaya koymuştu. Eski Cumhurbaşkanı Gül yüksek sesle dile getirmese de, uzlaşmacı tutumuyla toplumun benimsediği Abdullah Gül'ün partiden "Uzaklaştırılması"nı vatandaşlar "Ak Parti içinde çatışma" olarak değerlendirdi.
Ancak seçim propagandasında "Alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağını" defalarca deklere eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurulan yeni hükümetin attığı her adımı belirleyen isim olmaya devam etti.
CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra "Başkanlık" tartışmalarını gündemine alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun her kesiminden insanlarla Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda buluşmaya başladı. 1150 odası ile kamuoyunda uzun bir süre tartışılan "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi" kamuoyunda "İsraf" tartışmalarını gündeme getirdi.
MİLLETVEKİLİ LİSTELERİNE MÜDAHALE ETTİ
Milletvekili listelerinin oluşturulmasında da etkili olan Erdoğan, parti içinde mutlak itaat edecek isimleri seçerken, 3 dönem kuralına takılan isimlerden oluşan bir "Küskünler" cephesi oluşmasına yol açtı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın adaylığını açıklamasına rağmen, devreye girerek adaylığını geri çekmesine neden oldu. Yeni Başbakan Davutoğlu'nun kararlarının sorgulanmasına yol açan bu adım, "Hükümeti kim yönetiyor?" sorularının sorulmasına yol açtı.
MERKEZ BANKASI İLE FAİZ POLEMİĞİ
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ekonomi politikalarını eleştirmeye başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası'nın yüksek faiz uyguladığını belirterek, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'yı ülkeyi faiz lobisine satmakla ve "İhanet"le suçladı. Bu açıklamalardan sonra Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın istifadan döndüğü iddia edildi.
ÇÖZÜM SÜRECİNDE HÜKÜMETLE TERS DÜŞTÜ
Güçlü bir hükümetle 13 sene boyunca yönetilen Türkiye, Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın tam bir uyum içinde çalıştığını düşünürken, yeni hükümetle cumhurbaşkanı arasında çözüm süreci konusunda ciddi bir fikir ayrılığı olduğunu öğrendi. Dolmabahçe'de HDP milletvekilleri ve Ak Parti yöneticilerinin deklere ettiği 10 maddenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Mart'ta "Böyle bir şeyden benim haberim yok. İzleme heyetine olumlu bakmıyorum. Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum" dedi. Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında "Çatlak" görüntüsü veren bu açıklamalar, vatandaşları şaşkınlığa uğrattı.
ARINÇ İLE POLEMİK
Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından Ak Parti'nin ağır toplarından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç "Sayın cumhurbaşkanımız habersiz değildir. Cumhurbaşkanımızın sözlerini uygun bulmuyorum. Cumhurbaşkanımızın böyle konuşması hatta hükümetimizi eleştiriyor noktaya gelmesi elbette hükümetimizi de yıpratabilir" diye uyardı.
ARINÇ - MELİH GÖKÇEK ÇATIŞMASI
Ak Parti içinde çatlak görüntülerine alışkın olmayan seçmenler, çok kısa bir süre sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sahip çıkan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı hedef alan açıklamalarıyla yeni bir şaşkınlık yaşadı. Bülent Arınç'ı "Paralel yapı"nın adamı olarak niteleyen Gökçek, istifaya davet edince, çok sert bir karşılık gördü. Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu çıkışında yaptığı açıklamayla adeta Türkiye'yi şoke etti. Melih Gökçek'in oğlunun milletvekili adaylığını garantiye almak için bu açıklamaları yaptığını belirten Arınç'ın "Ankara'yı parsel parsel cemaate verdin" sözleri akıllara kazındı.
AK PARTİ'YE KARŞI HDP ALTERNATİFİ
Daha önce girdiği seçimlerde bağımsız adaylarla meclise giren HDP cephesi, 7 Haziran seçimlerine parti olarak girme kararı aldı. Bu riskli tercih, iki sonuç doğurabilirdi: 1- HDP barajı geçer ve Ak Parti en az 35 milletvekili kaybeder 2- HDP baraj altında kalır ve AK Parti 35 ilave milletvekili kazanır.
HDP, barışçıl bir dil kullanarak, Türkiye partisi olma iddiasını ortaya koydu. PKK ile arasına mesafe koymamakla eleştirilen HDP, mitinglerinde Türk bayrakları dalgalandırarak Türkiye'nin her noktasından oy almaya çalıştı. "Ak Parti'ye ders vermek istiyorsanız, HDP'ye oy verin" diyen Selahattin Demirtaş, ciddi medya desteğiyle seçim çalışmalarını sürdürdü.
CHP SEÇİMLERE İYİ HAZIRLANDI
Öte yandan Anamuhalefet partisi CHP ilk defa seçim çalışmaları konusunda çok ciddi hazırlıklar yaparak kamuoyunun karşısına çıktı.
Ekonomik vaadleriyle öne çıkan CHP, yürüttüğü profesyonel reklam kampanyasıyla dikkati çekti. Uzlaşmacı kişiliğiyle toplumun sempatisini kazanan Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin seçimlerde "HDP'ye rağmen" oy kaybetmemesini sağladı.
MHP ÇÖZÜM SÜRECİ İLE OY KAZANDI
MHP, çözüm sürecinde yaşanan gel-gitler dolayısıyla oluşan belirsiz ortamda, Ak Parti'ye giden milliyetçi oyları almayı hedefledi. Devlet Bahçeli her ne kadar başarılı bir seçim kampanyası yürütmese de, partisini Ak Parti'den kopan oyların ikinci adresi haline getirmeyi başardı.
TARAFLI CUMHURBAŞKANI
Türkiye belki de ilk defa seçimlerde bir parti için oy isteyen bir Cumhurbaşkanı ile tanıştı. Cumhuriyet tarihi boyunca ülkede "Denge unsuru" olarak değerlendirilen cumhurbaşkanlığı makamının, "Tarafsız" imajı bozuldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim kampanyası boyunca elinde taşıdığı Kürtçe Kuran-ı Kerim'le muhafazakar Kürt oylarını konsolide etmeye çalışırken, milliyetçi oyları da toparlamak için HDP'ye yüklendi.
Muhalefet liderlerine bir parti başkanı gibi yüklenen Erdoğan "Çarkçı Kemal" "Zerdüşt" "Terör örgütü maşası" gibi sözlerle tüm partileri eleştirdi ve Ak Parti için oy istedi.
VATANDAŞ ERDOĞAN VE AK PARTİ'YE "SARI KART" GÖSTERDİ
Türkiye için büyük hizmetler üreten Ak Parti iktidarının son bir yıl içinde "Sarsılmaya" ve ülke yönetiminin "Otoriterleşmeye" başladığını gören seçmen, hiçbir partiye "Tek başına" iktidar vermeyerek net bir mesaj verdi. Ak Parti'yimuhalefetle "Uzlaşmaya" davet eden bu mesajla vatandaşlar iktidar partisine "Sarı kart" göstermiş oldu. Anayasa değiştirme çoğunluğunu bir partiye vermeyen vatandaşlar, Erdoğan'ın "Başkanlık" hayaline "Uzlaşma" şartını koymuş oldu.