Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yerel seçimlerin startını 28 mayıs gecesi Külliye’deki konuşmasında vermişti. Külliye’de Erdoğan’la görüşme fırsatı bulan bir gazeteci arkadaşıma izlenimlerini sorduğumda şu cevabı vermişti:
- Abi Reis 14 Mayıs’ı
kafasında bitirmiş.
- Nasıl yani..
- Abi adam 14 Mayıs’ı konuşmuyor, kafa 2024 seçimlerinde…
İstanbul’u, Ankara’yı, Antalya’yı geri almanın hesabını yapıyor.
Daha şimdiden 2024’te yapılacak seçimler üzerinde kafa
yoruyor.
Erdoğan’ın bu yaptığı yeni değil.
Arkadaşımın şaşırmasına bu yüzden şaşırmadım.
Erdoğan bunu yapıyor ama şu gerçeğin altını bir kere
çizelim; sahadakiler onun hızına yetişemiyor.
Hızına yetişemediği gibi paçasına yapışıp geri çekenler var.
Biz bu tabloyu 2018 seçimlerinde gördük,
Tayyip Erdoğan gecesini gündüzüne kattı, herkesten çok
çalıştı özellikle İstanbul’u kaptırmamak için.
Binali Yıldırım adı sanı bilinmeyen Ekrem
İmamoğlu’ndan tam 16 puan öndeydi. Öndeydi
ama, Binali Yıldırım kazanmasın diye bizatihi kimi
AKP’liler… bakın AK Partililer
demiyorum, kimi AKP’liler Ekrem İmamoğlu’nun galip gelmesi
için her şeyi yaptılar. O dönemde yapılanları anlatmaya
kalksam vallahi bu yazı bitmez… Bilinenler var bir de
bilinmeyenler…
O yüzden ben hızlıca bugüne geçmek istiyorum.
Şunun şurasında 9 ay gibi kısa bir zaman kaldı yerel
seçimlere
Az önce ifade ettim, Erdoğan uzun zamandır CHP’nin
eline geçen bir çok ili geri almak istiyor.
Erdoğan’ın “Aşkım” dediği
İstanbul bu illerin başında geliyor.
Erdoğan’ın aşkına yeniden kavuşması için öncelikli
yapılması gereken, “Kazanacak” bir adayın tespit edilmesi.
Bu konuda bir çok isim geçiyor. Kimi Murat Kurum diyor,
kimi Karadenizli bir adaydan bahsediyor…
Süleyman Soylu ismi Ekrem İmamoğlu’nun panzehiri
olarak dile getiriliyor.
Kimileri için de “İstanbul çantada keklik…” daha
şimdiden…
Nasıl?
“Reis yapar bir şeyler…”
İyi de iki ayrı seçim yapıldı daha bir ay bilemedin bir buçuk ay
önce…
Reis’in İstanbul’daki oyunu gördün mü
kardeşim?
Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 52…
Tayyip Erdoğan yüzde 48…
AK Parti İstanbul’da Tuzla, Üsküdar,
Beyoğlu gibi önemli ilçelerde kaybetti sen bu sonuçları
gördün mü güzel kardeşim… Yani 14 Mayıs veya 28 Mayıs’ta
yerel seçimler için sandık başına gitmiş olsaydık, CHP
İstanbul’daki belediye sayısını daha da arttırıyor
olacaktı.
Ben şimdiden en kötüyü söyleyeyim de bırakın ben kötü olayım.
Özellikle İstanbul çantada keklik değil.
İstanbul’un geri alınması yükü bir tek
Erdoğan’ın omuzlarına yüklersek şimdiden geçmiş olsun.
Ruhunuzu karartmak değil niyetim, tablo ortada.
Bugün ayrılık sinyali verseler de, yarın yine birleşecekler…
Yarın yine hep birden Erdoğan’ın karşısına
dikilecekler. Temel Karamollaoğlu, Ahmet
Davutoğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal ve Meral
Akşener… dün ne yaptılarsa İstanbul için aynısını
yapacaklar… Kılıçdaroğlu’nu yalnız
bırakmayacaklar. Kılıçdaroğlu’nun işaret edeceği adayı
destekleyecekler… Yerel seçimlerde HDP’nin tavrı
değişecek mi zannediyorsunuz? Selahattin Demirtaş
siyaseti bıraktım demesine rağmen, cezaevinden eskisi gibi parmak
sallamayacak mı zannediyorsunuz? İstanbul’un çantada keklik
olmadığını işte bu yüzden söylüyorum şimdiden. O yüzden
AK Parti’nin aday belirlerken kırk kere düşünmesi
gerekiyor. İYİ Parti başta olmak üzere,
HDP ve diğerlerinin birlikteliğini kırmak için,
halka dokunan, halkın derdini bir başka seçime bırakmayan
KAZANACAK bir adayın belirlenmesi
elzemdir.
Murat Kurum’u konuşuyoruz…
Süleyman Soylu’yu konuşuyoruz…
Adil Karaismailoğlu’nu konuşuyoruz…
Ama İmamoğlu’na 4 senedir kök söktüren Esenler Belediye
Başkanı Tevfik Göksu’yu konuşmuyoruz.
İstanbul’u ille de “kendi
adamı”na teslim etmek isteyenler Tevfik Göksu’nun
adını bile duymak istemiyor.
Bakın CHP, HDP, İYİ Parti ve diğerleri
birbirlerinden kopmadıkça, AK Parti’nin
İstanbul’u geri alması kolay olmayacak. O yüzden
“KAZANACAK ADAY” diyorum sabahtan beri. Murat
Kurum, Süleyman Soylu veya Adil
Karaismailoğlu başarısız mıydı? Elbette hayır… Çok çalıştılar,
çok mücadele ettiler, her biri bu ülkeye önemli hizmetler yaptı.
Ama… Tevfik Göksu da onlardan geri kalmadı… Hitabetse
hitabet, başarı ise başarı… yıllardır
Esenler’de oy rekoru kırıyor. Adam
kazanmış, 28 Mart 2004 seçimlerinde yüzde 42 oy almış kazanmış, 29
Mart 2009 seçimlerinde yüzde 48 oy almış kazanmış, 30 Mart 2014
seçimlerinde yüzde 63 oy almış kazanmış.. 31 Mart 2019 seçimlerinde
adam yine kazanmış, yüzde 65.23 oy almış… Son seçimde
Esenler rekor kırmış. Yani adam, hizmet ettikçe,
adam halka dokundukça, adam milletin derdine derman olmuş diye
kazanmış ta kazanmış. Peki biz bu adamı neden Esenler’e
hapsediyoruz, neden bu adamı konuşmuyoruz, neden
KAZANACAK ADAY olmasına rağmen
ödüllendirmiyoruz.
Çünkü… Kimileri Tayyip Erdoğan’ın istediği
milletin adamlarının yerine kendi adamlarını öne
sürüyor. Süleyman Soylu, Murat Kurum veya Adil
Karaismailoğlu bilindiği için, ünlü oldukları için mi onların
peşine takılıyoruz. Evet Tevfik Göksu çok bilinen biri
değil ama yaptıkları ortada. Ekrem
İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına
aday olduğunda çok mu bilininen biriydi. Kim tanıyordu
Ekrem İmamoğlu’nu?
Ekonomik olarak çok zor günler geçirdiğimiz bir dönemde, annem "Kasım'ı işe alacaksın" diye talimat verdi.
Babasını küçük yaşta kaybeden Kasım'ın işe alınması konusunda itiraz edemedim. Talimat büyük yerden gelmişti çünkü. Mesai mefhumu yoktu Kasım için, gecesini gündüzüne katarak çalıştı. Bir süre sonra, karşıma dikildi:
- Efendim, bana bir iş teklifi var, gitme gibi bir niyetim yok, sadece size bilgi vermek istedim.
Bana, yani dayısına "Efendim" diye hitap etmesine kızdım. "Ne efendimi lan, ben senin dayın değil miyim?" dediğimde... "Siz burada benim patronumsunuz, dışarıda dayım" karşılığını vermişti. TV 100 güzel bir maaş teklifinde bulunmuştu, "git" dedim. İstemeye istemeye gitti. Gitti ama, aslında hep bizimleydi. Mesaisi biter bitmez soluğu İnternethaber'de almaya devam etti. Küçük yaşta babasını kaybeden 23 yaşında, küçük yaştaki kız kardeşini okutmanın gayreti içindeydi.
Kalp kapakçığında delik vardı, ameliyat için masaya yattı.
İş arkadaşlarından birine, "Korkuyorum kanka"
mesajı atmıştı bıçak altına yatmadan. Maalesef korktuğu başına
geldi, Kasım'ı 23 yaşında kaybettik. Biz
Süleyman Özışık'ın derdiyle uğraşırken, sağlık
bakanlığından gelen "Kasım'ın beyin ölümü
gerçekleşti" haberiyle adeta yıkıldık. Annesi umudunu
yitirmemişti, "Abi uyanır değil mi?" diye gözyaşı
döküyordu. "Anamın emaneti" yeğenimi, kardeşimi,
dostumu kaybettim. Kasım gitti ama hepimizi yıktı geçti!
Mekanın cennet olsun güzel insan...
Allah'ın rahmeti üzerinde olsun...
18 Şubat'ta hastaneye götürdüğümde "ölü" gibiydi Süleyman. Kanser denilen illet, bütün vücudunu sarmıştı. Hemen ameliyata alındı, ilk haberler iyiydi. Hatta doktorları tarafından taburcu edilmişti. Gecenin bir vakti Süleyman'ın telefonuyla irkildim, "Abi beni acil hastaneye götür, kötüyüm" diyordu. Bir gün sonra yoğun bakıma aldılar, 12 gün Özışık ailesine 12 yıl gibi geldi.
Doktorlar umudunu kesmiş olsa da, "duanın gücü" galip gelmişti. Ramazan ayında, seher vaktinde yapılan "dua"lar, karşılık buldu ve Süleyman gitti, geri geldi.
Hastanede tedavisi devam ediyor kardeşimin.
Allah onu bize bağışladı.
"Dağ gibi" Süleyman, 45 kiloya düşmüştü.
Çok şükür...
Şimdi daha iyi...
Doktorlar iyi konuşuyor.
Süleyman ise kendinden emin bir şekilde,
"Kilometreyi sıfırladım, bu mücadelen zaferle
çıkacağım" diyor. Lütfen dualarınızı eksik etmeyin,
Allah'ın izniyle yakında tekrar eski gücüne kavuşacak ve bizimle
birlikte olacak. Arayan, soran, hastane kapısını aşındıran ve en
önemlisi dualarını esirgemeyen tüm dostlara teşekkür ediyorum.