AK Parti ile gelen APS ile gider
Abone olCumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Malatya'daki mitinginde hükümete yüklendi.
Baykal, "Devlet yöneticisi herkese söylüyorum. AKP ile
gelen APS ile gider. Yani AK Parti ile gelen Acele Posta Servisi
ile gider. Bu dünya kimseye baki değil. Kanuni Sultan'a kalmamış bu
dünya. Kimsenin yanına bunlar kalmaz." dedi.
Deniz Baykal, hükümetin Tunceli'de yaptığı yardımları eleştirerek,
"Al sana buzdolabı çamaşır makinesi diyor. Al sana koltuk diyor. Al
bunu ver oyunu diyor. Şu Tunceli'de olanlara ne diyorsunuz.
Demokraside böyle bir şey var mı ya. Nereden geliyor bu değirmenin
suyu" dedi.
Deniz Baykal, Malatya'nın sorunlarını yakından bildiğini
belirterek, "Malatya, kayısının dünyadaki merkezidir. 200 milyon
dolar, 50 bin aile 250 bin kişi. Bu konu Malatyalıların hepsini
ilgilendiriyor. Bunlar ne yaptı, kayısı birliği kapattı. Kayısıya
sen sahip çıkmazsan ne olacak. Kayısıya sahip çıkmamışsın. Biz
gelirsek sahip çıkacağız." şeklinde konuştu.
Şanlıurfa'daki milletvekillerinin konuşmalarını de eleştiren
Baykal, "Bakın Şanlıurfa'da milletvekilleri demişler ki. Biz ceketi
koysak seçiliriz. Eskiden başka bir şey deniliyordu. Malatya'da da
ceketi koyup seçilecekler mi? Göreceğiz. Ben size gerçekleri
söylüyorum. Benim görevim gerçekleri ifade etmek. Sadece görevli
olan ben değilim ki siz de görevlisiniz. Sizin göreviniz doğruyu
tutup kaldırmak. Böyle yaparsanız Türkiye'nin önünü açarız el ele
verirsek Türkiye'nin önünü açarız." diye konuştu.
Deniz Baykal Tunceli'de yapılan yardımları eleştirerek, "Bunlar
halkın kalbine girme, halkın rızasına girme noktasının ilerisine
gittiler. Halka şantaj yapmaya başladılar. İktidarlar bu noktaya
yenilmeye başladıkları zaman gelirler. Ya seni oraya başbakan
olarak bu millet getirdi. Sana afra tafra yapmak yakışıyor mu?"
diye konuştu.
Baykal, "Adayıma oy vermezsen ben sana gösteririm, diyor. Adam
olmuş iktidar olmuş dediğine bakın. Bunun bir derse ihtiyacı yok
mu?. Al sana buzdolabı çamaşır makinesi diyor. Al sana koltuk
diyor. Al bunu ver oyunu diyor. Şu Tunceli'de olanlara ne
diyorsunuz. Demokraside böyle bir şey var mı ya. Nereden geliyor bu
değirmenin suyu. Halkın parası ile halkın oyunu alacaksın. Valiye
diyor ki görevlisin, o da gidip dağıtıyor. Yüksek Seçim Kurulu
(YSK) olmaz böyle bir şey diyor ama dediğiyle kalıyor. Başbakan bu
beni ırgalamaz diyor. var mı böyle bir şey?" şeklinde konuştu
Baykal, "Demokraside kimse kimseye güvenmemelidir. Sadece hukuka,
hakka, adalete güveneceğiz. Vicdana güveneceğiz. kimse kimseye
güvenmesin. Arkamda başbakan var deme. Onlar gider hesabını sen
verirsin. Buradan bütün görevlilere valilere yöneticilere
söylüyorum. Devlet yöneticisi herkese söylüyorum. AKP ile gelen APS
ile gider. Yani AK Parti ile gelen Acele Posta Servisi ile gider.
Bu dünya kimseye baki değil. Kanuni Sultan'a kalmamış bu dünya.
Kimsenin yanına bunlar kalmaz."
DENİZ BAYKAL, İKİNDİ EZANININ OKUNDUĞU SIRADA KONUŞMASINA
ARA VERDİ
İkindi ezanıyla konuşmasına ara veren Deniz Baykal, konuşmasına
yine hükümeti eleştirerek devam etti.
Baykal, "Başbakan, benim için (Almış eline kırmızı kaplı bir dosya
var) diyor. Her kırtasiyecide dosya var da dünyada hakkında suç
duyurusu olan başka bir dosya var mı yok. O dosya Türkiye'de var.
Başbakan'ın dosyasında en ağır suçlara dayalı savcılık fezlekeleri
var. Yani Türkiye'de ya da dünyada başka bir ülkede böyle bir olaya
tanık olmak mümkün değildir." dedi.
Başbakan Erdoğan'ın miting alanlarında hep geçmişten bahsettiğini
belirten Deniz Baykal, şunları söyledi: "Geçmişi eleştirme gel bu
günlere. Senin suçladığın İsmet Paşa dünyada bir fazilet abidesi
olarak yer almıştır. Ben Başbakan'ın arkasından konuşmak
istemiyorum o da benim arkamdan konuşmasın. Çıkalım televizyona
milletin önünde doğruları söylemekten ne kaçıyorsun. Bunu
söylüyorum olmuyor. Bak sen bağırıp çağırıyorsun. Böyle bağırıp
çağırmakla olmaz. Ben Deniz Baykal'ım, sen Recep Tayyip Erdoğan'sın
gel dokunulmazlıkları kaldıralım. İkimizinkini kaldıralım. Hadi
hodri meydan gerçekler ortaya çıksın. Gel dokunulmazlıklarımızı
kaldıralım ya da gel karşılıklı konuşalım. Gel sana bir kıyak
yapayım. Gel televizyona çıkalım ne oğlanlarının kuyumcu
dükkânlarından söz edeceğim, ne Telekom'un satılışındaki karanlık
yollarından ne Deniz Feneri'nden bahsetmeyeceğim. Gel milletin
derdini konuşalım, gel çiftinin derdini konuşalım esnafın derdini
konuşalım, gel onu konuşalım. Daha ne yapayım. Millet işsizlikten
kırılıyor. Geçen dedi ki çare varsa söyle. 7 tane çare söyledim,
yine bana kızdı."