AK Parti ile CHP arasında söz düellosu
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, ''Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar hiçbir Başbakanın ülkesini satmadığını, bundan sonra da satmayacağını'' söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardıcısı Dengir Mir Fırat, parti genel
merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal'ın, ''Siyasi adabı muaşeret kaidelerini hiçe sayarak''
sözler söylediğini, bunu şiddetle kınadıklarını belirtti. Fırat,
''Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar hiçbir başbakan
ülkesini satmamıştır, bundan sonra da satmayacaktır'' dedi.
Baykal'ın, ülkeye ve ülkede yaşayan insanlara inanmadığı için böyle
sözler söylediğini ileri süren Fırat, CHP liderinin, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın sözlerini kendince yorumlayıp ve yeniden okuyarak
eski siyaset anlayışından kurtulamadığını ortaya koyduğunu savundu.
Fırat, ''toplumla bütünleşemediği için CHP'nin hırçınlaştığını ve
bu hırçınlıkla gerçek ile mecaz arasındaki farkı anlayamadığını''
iddia ederek, Türkiye'nin küresel bir aktör haline gelmesini
sağlamak için başta müttefikler olmak üzere bütün ülkelerle iyi
ilişkiler kurmak hedefinde olduklarını dile getirdi. Fırat, ''CHP,
Türkiye'nin küresel aktör olmasının önünde bir engel olarak
maalesef durmaktadır'' diye konuştu. Dengir Mir Mehmet Fırat, CHP
Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in dünkü basın toplantısında,
Başbakan Erdoğan'ın, ''Türkiye'de ABD kadar dini özgürlük yoktur''
sözlerini şikayet olarak algıladığını söylediğini anımsatarak,
aslında Erdoğan'ın sözlerinin bir durum tespiti olduğunu kaydetti.
Fırat, şunları söyledi: ''AK Parti olarak Türkiye'deki problemleri
net ve açık olarak görüp, problemlerin halli yönünde gerekli olan
adımları atmayı kendimize hedef almışızdır. Yoksa problemlerin
üstünü örterek, vatandaşın özgürlüklerini ve ülkenin
demokratikleşmesinin önündeki engelleri görmeyerek hiçbir yere
gitmek mümkün değildir. Haberleşmenin bu kadar gelişmiş olduğu bir
dünyada Türkiye'deki özgürlüklerin, demokrasinin ve hukuk devleti
olma gereklerinin ne kadar yerinde olup olmadığını bizim saklayarak
dünyanın gözünden uzak tutabilmemiz mümkün değildir. Sayın Öymen'in
bu beyanının bugünkü siyasi anlayışla örtüşmediğini, halen soğuk
savaş yıllarının gerginlik ortamına takılı kaldıklarını
görüyoruz.'' VEKALETEN ATAMALAR Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'in, vekaleten bürokrat atamalarıyla ilgili hükümete yazdığı
mektubu anımsatan Fırat, ''Bu mektubun basına açıklamasının da çok
doğru olduğu kanısında değiliz'' dedi. Fırat, şunları kaydetti:
''Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki bir yazışmayı biz de basına
açıklar ve cevabını verebilirdik. Ancak bunu hükümet etme, devlet
adamı olma anlayışına yakıştıramadığımız için böyle bir eyleme
girmedik. Sayın Cumhurbaşkanı'nın üye olarak imzasının bulunduğu
Anayasa Mahkemesi'nin 1992 yılında verdiği kararda şöyle deniliyor;
(Cumhurbaşkanı'na tanınan bütün yetkilere karşın, sistem özde
parlamenter demokrasi olduğundan ve sorumluluk da hükümette
bulunduğundan Anayasa ve yasalara aykırı olmadıkça Cumhurbaşkanı,
Bakanlar Kurulu işlemlerini siyasal yerindelik yönünden
denetlemeyip imzalamak zorunda olduğu açıktır). Bu karara şerh
verebilmek mümkün değildir. Siyasi sorumluluğu üstünde taşıyan
hükümetin atama kararnamelerinin siyasal yerindelik denetimi
yapılarak imzalanmamasının Anayasa'nın temel ilkelerine aykırı
olduğunu Cumhurbaşkanı bir hukukçu olarak kendileri de ifade
etmektedir. Biz, buna katılıyoruz.'' TCK'da değişiklik öngören yasa
tasarısının içerisindeki iki maddenin Anayasa'ya aykırılığı
iddiasıyla Cumhurbaşkanı tarafından iade edildiğini hatırlatan
Fırat, ''Hukukçu olarak gerekçeyi okuduğumda, iki maddeyle ilgili
gerekçesinde oldukça zorlandığını görmek ve müşahede etmek mümkün''
dedi. Anayasa Hukuku'nun, hukuk fakültelerinin birinci sınıfında
okutulduğunu belirten Fırat, bu sınıfı başarıyla geçen her
öğrencinin ''Bir işlemin, bir eylemin suç olup olmaması ve bu
eyleme atfedilecek cezanın tayininin TBMM'ye ait devredilemez bir
yetki'' olduğunu bileceğini söyledi. Fırat, ''1926'da TCK'da bu
madde vardı ve para cezasıydı. 1971'e kadar da para cezası olarak
kaldı. Bu kadar uzun süreç içinde laikliğe aykırı olmayan ve
Atatürk döneminde koyulan bu hükmün, yine hapis cezası ile
cezalandırılması öngörülmüşken, bu cezanın sınırlarını aşağı
çekmenin Anayasa'ya aykırı olduğunu BAŞBAKAN'IN ABD GEZİSİ Başbakan
Erdoğan'ın ABD gezisinin başarıyla sürdüğünü belirten Fırat,
''Müttefikimiz ABD ile ilişkilerimizde dönemsel olarak sıkıntılar
olabilir, ancak stratejik ortak olan iki ülke ilişkilerinin
sarsılabilmesi mümkün değildir. Bu ziyaret ile bu teyit
edilmiştir'' diye konuştu Bir gazetecinin, ''Sayın Başbakan (Ben
kişi olarak laik değilim ama laik devleti korumakla mükellefim)
sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine Fırat,
''Doğru. Bireylerin laik olması mümkün değildir, devlet laiktir.
Laiklik, devletin vasıflarından biridir, şahısların değil. Sayın
Öymen bunu bilmiyorsa açar Anayasa'ya bakar. Yoksa laikçiliğin bir
din olarak algılanması lazım. Sayın Öymen böyle bir din biliyor ve
onu tercih ediyorsa ona söyleyecek bir şeyimizi yok'' dedi.