AK Parti halkla çok büyük bedeller ödedi
Abone olAK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, 2002 yılında bu partiyi kurdukları tabelalarını astıkları günden bugüne kadar Türkiye’de halkla...
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, 2002 yılında bu
partiyi kurdukları tabelalarını astıkları günden bugüne kadar
Türkiye’de halkla beraber çok büyük bedeller ödediklerini ve bu
bedelleri ödemeye de devam ettiklerini söyledi.
AK Parti Diyarbakır 5. İl Danışma Meclisi Toplantısı Milletvekili
Cuma İçten ve partililerin katılımıyla Silvan ilçesinde
gerçekleşti. Toplantıya AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma
İçten, Diyarbakır İl Başkanı Yardımcısı Mesna Şimşek, Hüseyin
Cengiz, AK Parti Silvan İlçe Başkanı Nedim Kılıçaslan, kadın
kolları yöneticileri, Silvan Kadın Kolları Başkanı Özlem Yardımcı,
AK Parti Silvan Gençlik Kolları Başkanı İbrahim İçgil, Silvan kadın
kolları yöneticileri ile partililer katıldı. Toplantıda partililere
seslenen AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, Türkiye’de
devrimler oluşturulacak şekilde yeni anayasa yapıldığını söyledi.
İçten, "2002 yılında bu partiyi kurduğumuzda, tabelaları astığımız
o günden bugüne kadar Türkiye’de halkla birlikte ve beraber çok
büyük bedeller ödüyoruz, bunları tek tek saymaya gerek yok, zaten
partililerimizsiniz sizler de biliyorsunuz. Ama son 5-6 ay
içerisinde Türkiye’de bazı gelişmeler oldu. Bunları sizlerle
paylaşmak, aldığımız bu bilgileri siz değerli üyelerimize ve
vatandaşlarımıza anlatmak istiyoruz. Bu bölgede 30 yıldır kan
akıyor. Kendi vatandaşlarımız birbirine düşmüş ve birbirini
öldürmüşler, sadece kardeş kanı dökmüşler. Bu dökülen kanın
engellenmesi gerekiyor. Sizlerle birlikte kurduğumuz AK Parti çok
ciddi devrimler yaptı. Olağanüstü haller, işkenceler, failli meçhul
cinayetler, kültürel hakların önündeki engeller ve
demokratikleşmenin önündeki tüm engelleri kaldırılarak
özgürleşmenin zemininin oluşmasını sizlerle birlikte yaptık"
dedi.
"İLK DEFA ANAYASA DEĞİŞECEK"
AK Parti Milletvekili Cuma İçten, 2011 seçimlerinde yine milletin
iradesinin tecelli ettiğini ve AK Parti’nin meclise girdiğini
söyledi. İçten, "Yeni bir anayasa ilk defa oluşuyor. Bugüne kadar
bu ülkede hep askerler darbe yaptı, bizleri öldürdü, dar ağacında
dedelerimizi astılar, köylerimizi yaktılar. Şimdi ise ilk defa bu
ülkede siviller 2002 yılında AK Parti halkıyla birlikte bir ihtilal
yaptı, bunu biz yaptık, hep beraber yaptık. Halk devrim yaptı ve
yönetime el koydu. Halk ’Yeter söz milletindir’ dedi. İlk defa halk
mecliste kendini yöneten bir noktaya geldi. Biz bir sürü devrim
yaptık. 10 yıldır yapıyoruz. Artık bir anayasanın oluşması
gerekiyor. Sivil bir anayasa oluşması kararı verdik. Halk bize
yüzde 50 oy vermesine rağmen, bizim TBMM’in de 325 tane
milletvekilimizin olmasına rağmen bir anayasa oluşma kurulu
kuruldu. Bütün partilerden 1’er kişi olmasına rağmen biz 3’er kişi
aldık. Yoksa BDP’nin aldığı oy oranı ortada, MHP’nin aldığı oy
oranı ortada ve CHP’nin aldığı oy ortada, biz hepsinin aldığı oyun
tamamını almışız. Biz yüzde 50’ye yakın oy almamıza rağmen dedik ki
herkes 3 kişi yazsın, niçin bizim dayatmamız olmasın diye, onların
da fikirleri olsun, eşitlik olsun, tartışalım. Bir şeyler yapalım
bu ülkeye bir şeyler kazandıralım, miras bırakalım. Dedelerimiz
çekti, babalarımız çekti, bizler de çektik ama bizlerden
sonrakiler, çocuklarımız, torunlarımız çekmesin dedik. 150 maddelik
anayasayı her partiden 3’er üyenin katılımıyla komisyon kurarak
yaptık. 48 maddede bütün partiler uzlaşarak imzaladı. 100’e yakın
maddede ise bazılarında sadece MHP’yle uzlaşarak yapıldı,
bazılarında CHP ile bazılarında ise BDP ile uzlaşılarak yaptık.
Bazı maddelerde ise AK Parti, CHP ve MHP ile uzlaşarak yaptı. Bazen
de BDP, CHP ve AK Parti uzlaşarak yaptı. Diğer maddeler de böyle
kaldı" diye konuştu.
"BU ÜLKEYE BAŞKANLIK SİSTEMİNİ GETİRMEK İSTİYORUZ"
Milletvekili İçten, yeni bir sivil anayasa yapmak istediklerini ve
bununla birlikte başkanlık sistemini de bu ülkeye getirmek
istediklerini kaydetti. İçten, "Başkanlık sistemini bu ülkeye
getirmek istiyoruz. Şu anki mevcut meclis parlamenter sistem
kesinlikle bu ülkenin gelişimini, özgürlüğünü, engelleyen bir
sistemdir. Kim ne yaptı, kimin eli kimin cebinde, kim ne yapmaya
çalışıyor belli değil. Şu anki sistem başbakanın elini güçlendiren
bir sistem. Normal başbakanın yerinde başka bir başbakan olmuş olsa
asla başkanlık sistemini kabul etmezdi. Edirne’den, Hakkari’ye
kadar valisinden, emniyet müdürüne kadar başbakan istediği adamı
görevinden alır. Başbakan istediği kanunun getirir meclise,
istediği şekilde geçirir. Kimse hayır diyemez. Ama başkanlık
sistemi olursa parlamentodaki milletvekilleri kararını verir,
hükümet değil. Meclisin kendisi kanunları çıkarır. Ama başbakan
diyor ki yarın öbür gün öleceğim. Ben insanım, bugün çok güçlü
olabilirim. Ama benim bu ülkeye çok güzel hizmetler getirmem lazım.
Yarın bu ülkenin hiç bir problemi kalmaması lazım. Kendisi kendi
yetkilerinden vazgeçiyor başkanlık sistemini istiyor" şeklinde
konuştu.
"6 AYDIR CENAZELER GELMİYOR"
İçten 6 aydır hiç bir vatandaşın cenazesinin gelmediğini belirterek
birilerinin bundan rahatsız olduğunu söyledi. İçten, "İstanbul’u
savaş alınan çevirdiler. Biz hep Diyarbakır’a alışmıştık şimdi
İstanbul ve Ankara’yı savaş alınana çevirdiler. Dertleri şu niye
buraya 30 yıldır vatandaşlarımızın cenazesi geliyor, şimdi niye
gelmiyor. Adamın derdi bu, ey zat ey halk bundan 15 yıl önce
köylerimizi ve ormanlarımızı yakmadılar mı? Taksim’de 3 tane ağacın
yer değiştirilmesi için sen İstanbul’u savaş alına çeviriyorsun.
Bundan 15 yıl önce benim Silvan’daki bütün köylerimi yaktılar.
Bırakın ağacı benim dedemin evini yaktılar, yıktılar bizi buradan
güç ettirdiler, Mersin’e, Adana’ya, İzmir’e, İstanbul’a gittik sen
neredeydin. Benim canım bir ağaçtan daha mı değersiz sen bana bu
kadar mı değersiz bakıyorsun. Çok farklı cinayetler oldu. 17 bin
500 kişiyi burada katlettiler. Bunlardan sadece 800 kişisi
Silvan’da faili meçhule gitti. Bu insanlar katledilirken, o üç tane
ağaç için tencere tava çalan ey halklar siz nerdeydiniz. Ben
ölebiliyorum da sesin çıkmıyor üç tane ağacın yeri değişince mi
sesin çıkıyor. Mesele üç tane ağaç değil mesele 6 aydır niye
Kürtlerin çocukları, Türklerin çocukları ölmüyor meselesidir"
dedi.
"KÜRT VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ YAPILIYOR"
Milletvekili İçten, herkesin ülkedeki olumsuzluklardan dolayı tokat
yediğini ve herkesin bedel ödediğini söyledi. İçten, "Ama bize
zulüm edildiği zaman elimize çanak, çömlek alıp sokağa çıkmadık.
Bizlere zulüm yapıldığında sokaklara çıkıp, arabalara molotof
atmadık, esnafın camını kırmadık. Elimize silah alıp dağa da
çıkmadık. Biz her zaman Edirne’ye de vatanım dedik ve Hakkari’de
benim vatanımdır dedik. Biz ayrılmayacağız bir aradayız dedik. Ve
beraber birlikte kırmadan, dökmeden insanların canını acıtmadan,
hukukun dışına çıkmadan bir özgürlük mücadelesini verdik.
Başbakanımız başlattı biz millet olarak destek olduk. Birileri
kendiyle birlikte siyaset yapanları eline taş verdi, ufacık
çocukları cezaevine yolladı. Birileri kendisiyle siyaset yapanların
eline silah verdi. Dünyanın en büyük ordusuna karşı çocuklarımıza
öldürttü. Anneler gözyaşı döktü. Aileler darmadağınık olduk.
İnsanlarımız işsiz kaldı. Türkiye’nin Türklerin de, Kürtlerin de,
Müslümanların da herkesin geleceği karartıldı. Biz AK Parti olarak
kimin elini tutmuşsak sevgi gösterip barış yolunu göstermişizdir.
Mücadelemizin sonucunda çözüm süreci ile diğer partiler destek
olmazsa, millet destek olmazsa yine bir anlamı olmaz. Çok önemli
bir süreçteyiz, BDP’ye diyorum ey BDP çözüm süreci varken,
insanları niye sokağa davet ediyorsun. Hükümet de adım at diyorsun,
hükümet koşmuş, sen hükümetin durmasını mı istiyorsun, adım atmak
istiyorsun, ben koşuyorum. Bana yetişsene bundan 15 sene 20 sene
önce burada neler vardı, şimdi neler oldu. Ey BDP insanları sokağa
çıkarmayacaksın, bir yıl öncesi gibi insanları sokağa dökersen,
demek sen çözüm sürecini istemiyorsun. Kavga istiyorsun, polisle
çatışmak istiyorsun, insanların, dükkanların camlarını yine
indirmek istiyorsun. Yine insanların arabalarını yakmak istiyorsun,
yine o gencecik insanları hapse atmak istiyorsun demek şimdi
konuşmayacak ne kaldı. Kalan ana dilden eğittim mi? Bunun için bir
tane insana taş atmak olur mu? İnsanı öldürmek olur mu? Ben Zazaca
konuşuyorum benim Zazaca konuşmam için sen bana iddia ediyorsan
bunun için adam öldüreceksen ben yokum. Öğrenmek istemiyorum
Zazaca’yı konuşmuyorum. Yeter ki bir tane insanın canına mal
olmasın. Biz böyleyiz Silvan böyle düşünüyor, Kulp böyle düşünüyor,
Diyarbakır böyle düşünüyor, bir insanı öldüren, bütün insanlığı
öldürmüştür diyen bir kişinin değerlerinden geliyoruz biz. Biz
elbette ki insanın canını önemsiyoruz. Siz de önemsiyorsunuz, AK
Parti de önemsiyor. AK Parti’nin dışındaki hiç bir siyasi oluşum
insan canına kıymet vermiyor. Çok kafatasçı oluyorlar. Birileri
Türk milliyetçiliği yapıp, kafatasçılık yapıyor. Yıllarca
insanların birbirine düşmesini istedi. Diğeri Kürt milliyetçiliği
yapıp kafatasçılık yapıp, yıllarca insanların bir birine düşmesini
izledi. Bu çözüm süreci çok önemli bir süreç, millet bu süreci
istiyor. Sizin aklınız ve anlınız pak, çıkın sokağa bağıra bağıra
deyin ki bak kanı durduruyoruz. İnsanlarımız artık ölmeyecek. Çünkü
dağa çıkan insanların da bu toprakların vatandaşı, ama askerimiz,
polisimiz de bu toprakların, bu vatanın evlatları, dolayısıyla
bunun bitmesi lazım. Hepimizin çocuklarının kanı çok kıymetli,
kimse kusura bakmasın biz yeterince kaybettik, biz yeterince bedel
ödedik. Artık yeter dolayısıyla birileri süreci provoke etmek için
Taksim’de üç tane ağacı bahane ederek, olaylar başlattı. Bu
bölgeye, bu coğrafyaya da oranın uzantıları el atmaya başladı.
’Efendim niye uyuşturucu baronlarına operasyon yapılıyor, yapacağım
tabi senden izin mi alacağım niye yapmayayım, ne gerek var’
diyorlar zaten çözüm sürecindeyiz, neyin çözüm sürecindeyiz, eğer
birileri çözüm sürecindeyiz diye esrar satarak, benim çocuğumu
zehirleyecekse kimse kusura bakmasın, o birilerinin rantını
engelleyeceğiz. Bu çok önemli, bunun için istemiyorlar. Sizlerin
sayesinde bunları yapıyoruz, sizlerin emeğiyle yapıyoruz, ama
sizlerin daha fazla emek vermenizi istiyoruz. Çünkü bu bizim
lehimize olacak bir durum, bu ülkenin lehine olacak bir durum.
Bakın bu geziciler başbakan hakkında karalama kampanyaları
başlattı. Bizi Mısır’dan önce Mısır gibi yapmak istediler. Ama
millet buna müsaade etmedi. Allah korusun burası bir Mısır olsaydı.
Türkiye’nin durumu Mısır ve Suriye gibi olurdu. Herkes bir birini
öldürürdü Allah korusun işte bizim buna müsaade etmememiz lazım"
ifadelerini kullandı.
AK Parti Diyarbakır 5. İl Danışma Meclisi Toplantısı açılış
konuşmalarının ardından basına kapalı devam etti.
(İHA)