AK Parti-Cemaat savaşı Lahey'e taşındı
Abone olİşadamı Kani Kudu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ismin Lahey'de yargılanması için başvuruda bulundu.
AK Parti hükümetiyle Gülen Cemaati arasında yaşanan
savaş Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne
taşındı.
İşadamı Kani Kudu ve avukatı İsmail Yanar tarafından Lahey’e gönderilen 25 sayfalık şikayet dilekçesinde yaşananlar 13 madde altında anlatıldı. Bunların insanlığa karşı işlenen suçlar olarak değerlendirildiği dilekçede, “Savaşların ve ayrımcılıkların olmadığı, insanların farklılıkları ile yaşayabildiği bir dünyaya özlemimiz olsa da idare edenlerin despotça ve keyfi kararlar aldığı dünyada yaşıyoruz ve mahkemenize büyük gereksinme var” denildi.
SOYKIRIM DENİLDİ
‘Soykırım suçları’ ve ‘İnsanlık karşıtı suçlar’ başlığı altında özetlenen dilekçede, hayatında hiçbir şiddete başvurmamış sivil toplum kuruluşuna ve manevi liderine ağır hakaretlerde bulunulduğu vurgulandı ve bunlar şöyle aktarıldı:
“Virüs, ur, sülük, maşa, haşhaşiler, paralel yapı, vaiz
lobisi, ipi dışarıda, vatan hainleri, sinsi yapı, ihanet şebekesi,
ananas cumhuriyeti, çete, örgüt, paralel devlet, kirli odak,
efsunlanmış, dost modern darbeci, karanlık örgüt, inlerine
gireceğiz, takiyyeci, kokuşmuş, çürümüş, sinsi virüs, gözü dönmüş,
gizli örgüt, bunlara su bile yok, imanlarından şüpheliyim, terör
örgütü, montajcı, telekulak çetesi, haraç çetesi, yalancı, yanar
döner, ilkokul mezunu, evlatsız, içi boş, kalbi boş, zihni boş,
alim müsveddesi, Pensilvanya örgütü, karşı taraf, piyon, CHP’nin
hocası, patron, kan emici, kandan beslenenler, itikadi sapıklık,
darbeci, kasetçi, paralel din kuruyorlar.”
Zaman gazetesinin haberine göre, belirli bir toplum kesiminin nefret ve hakaret söylemleri ile ayrıştırıldığı, toplumdan tecrit edildiği, ‘onlara su bile yok’ denilerek bu kesime yaşam hakkı dahi tanınmadığı vurgulanan başvuruda, Hizmet Hareketi’nin dünya genelinde gördüğü ilgiye de dikkat çekildi.
Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Meclis’e verdiği soru önergesiyle deşifre olan Hizmet’i bitirme planının Anayasa ve kanunlara aykırı şekilde uygulamaya konulduğunun da anlatıldığı başvuruda, Ankara Anayasal Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Coşkun’un, Emniyet’e skandal fişleme talimatları verdiği iddia edildi.
11 Haziran 2014 tarihli yazıya atıfta bulunularak davanın açılma sebebi özetle şöyle aktarıldı:
“Yurtiçinde tüm il ve ilçelere kadar araştırma talep edilmiş MİT, MASAK, TİB gibi devlet kurumlarının hepsi 76 milyon vatandaşı fişlemek için harekete geçirilmiştir. Talimatta Hizmet Hareketi ‘Fethullah Gülen Cemaati’ olarak isimlendirilerek grubun silahlı bir terör örgütü niteliği bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gibi hiçbir delile dayanmayan, sivil ve mütedeyyin insanları hedefe koyan hukuksuz talepler yer almış, medyadan sivil toplum kuruluşlarına, akademi, okul, yurt, ev, dershane, şirket, vakıf ve derneklere ilişkin her türlü bilginin elde edilmesi talimatı ile eski başbakanın yargı eli ile cadı avı başlattığı ortaya çıkmıştır.
YAPILAN SOYKIRIM SUÇUDUR, YARGILANMALIDIR
Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Sözleşmesi’nin 6. maddesi, 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan soykırım suçunu yargılama yetkisini Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne vermiştir.
Buna göre “Bir grubun yaşam koşullarının, üyelerine fiziksel zarar verilmesi amacıyla bilerek zorlaştırılması; SOYKIRIM’’ olarak nitelenmektedir. Ulusal, etnik, ırksal ya da dini bir grubun herhangi bir üyesi soykırım kurbanı olabilir. Roma Sözleşmesi sosyal ve politik gruplara karşı yöneltilen insanlık karşıtı suçların yaygın veya sistematik temelde ve bir devlet ya da örgüt politikasına uygun olarak işlenmesi halinde Mahkeme’nin yargı yetkisine gireceğini kabul etmiştir. 2004 yılı MGK kararı ile başlayan ve en son 11 Haziran 2014 tarihli Ankara Anayasal Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Coşkun’un talimatları ve Hükümet’in Hizmet’i bitirme eylem planı, yaygın ve sistematik bir şekilde hükümet politikası olarak uygulanmaktadır.”
İşte yargılanması istenen isimler:
Şikâyet dilekçesinde suçlanan isimler şöyle sıralanıyor: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan yardımcıları Bülent Arınç, bakanlar (yeni ve eski); Efkan Ala, Nabi Avcı, Bekir Bozdağ, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Akif Çağatay Kılıç, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, milletvekili Şamil Tayyar, valiler Hüseyin Avni Mutlu, Muammer Erol, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, İBB Başkanı Kadir Topbaş, AA Genel Müdürü Kemal Öztürk, BDDK Başkanı Mukim Öztekin, SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, THY Genel Müdürü Temel Kotil, Hendek Belediye Başkanı Ali İnci.
Başvuruda bazı yayın kuruluşları da adı yer aldı ve haklarında suç duyurusunda bulunuldu.Sabah, Akşam, Star, Takvim, Güneş, Yeni Akit, Yeni Şafak gazetelerinin sahipleri ve genel yayın yönetmenleri ile A Haber, Ülke TV, ATV, Kanal 7, Sky 360, Kanal 24, Beyaz TV’nin, sahipleri ve yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunuluyor.
ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ'NİN GÖREV ALANLARI NE?
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluşu, 17 Temmuz 1998’deki Birleşmiş Milletler Roma Konferansı’nda karara bağlandı. 1 Temmuz 2002’de göreve başlayan mahkeme, bu tarihten sonra işlenen suçlarla ilgili yargı yetkisine sahip. Uluslararası nitelikteki en ağır cürümleri işlediği iddia olunan sanıkları soruşturup yargılıyor. Uluslararası hukuk tüzel kişiliği bulunuyor. Sözleşmeye taraf her üye devletin toprağı üzerinde görev ve yetkilerini kullanabiliyor. Merkezi Lahey olmasına karşın mahkeme gerek gördüğünde başka yerde de toplanabiliyor. Yargılamada Uluslararası Ceza Mahkemesi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’ni dikkate alıyor. Savaş suçları, barışa karşı işlenen suçlar, insanlığa karşı işlenen suçlar ve soykırım suçlarına bakmak mahkemenin görevi içinde. En ağır ceza olarak müebbet hapis uygulanıyor.