Birkaç hafta önce AK Parti-Cemaat kavgasının faydalarını
yazmıştım. Bu kavganın bir de hepimizi derinden etkileyen ağır bir
sonucu var.
Tamam, bu kavga değer verdiğimiz insanların gerçek yüzünü,
karakterini göstermesi açısında çok önemli. Fakat tamir edilmesi
yıllar alacak büyük de bir zarar verdi.
Kemalistler Türkiye’nin yükselişine esaslı bir katkı
sunamadılar. Benimsedikleri çizgide ülkeyi değerli, yaşanabilir bir
düzleme taşıyamadılar.
Sonra solcular, sağcılar… Hiç biri Türkiye’yi esaslı bir ülke
haline getiremedi.
Kim ne derse desin, dindarlar, Türkiye’nin tek ve son umudu
konumundaydı.
Diğerleri ya denenmiş ya da iddialarını kaybetmişti.
Derken, AK Parti, yani dindarlar iktidar oldu. Kabul etmek
lazım ki, ilk yıllarda dost-muhalif herkes, bazı endişelerle
beraber “Galiba bu sefer olacak”
düşüncesindeydi.
Özgüven yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Beyin göçünün tersine
döndüğü yazılıp çiziliyordu.
Yaşça büyük olanlar gidişata biraz şüpheyle yaklaşıyorlardı, ama
en azından yeni nesil, geleceğe dair bir umut taşır oluşmuştu.
Fakat gündemi dolduran yolsuzluk skandallarından, AK Parti –
Cemaat çatışmasından sonra; karşılaştığım herkes “İmkanım
olsa bu ülkede 2 dakika durmam” diyor.
Bu kavga sonunda, insanlar yabancı bir ülkede yaşamayı kendi
vatanlarında yaşamaya tercih eder hale geldiler.
Yolsuzluk iddialarının karşılıksız kalması,
adaletsizliğin pekişmesi, toplumun olup bitene duyarsızlığı, devlet
ciddiyetiyle bağdaşmayan yaklaşımlar, kanaat önderlerinin değerleri
değil kişileri savunması, hatta sözü dinlenir bir kanaat önderinin
bile kalmaması…
Tüm bunlar bir neslin umudunu kırdı. Bir kuşağı daha heba
etti.
İnsanların bu ülkeyle olan bağını kopardı.
Türkiye’yi vatan olarak görmelerini sağlayan o aidiyet duygusunu
öldürdü.
Gençler için Türkiye’yi yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkardı.
Umutlarını paramparça etti.
Değerlerin bu kadar hoyratça harcanması, insanları kendi evinde
kiracı, hapis, hatta rehine psikolojisine soktu.
Ahlakın, dürüstlüğün, adaletin, dostluğun, başkasına güvenmenin
bu ülkede işe yaramaz değerler olduğu algısının pekişmesine sebep
oldu.
“Başa kim gelirse gelsin, bu ülke düzelmez”
yargısını haklı çıkardı ve kalıcı hale getirdi.
“Gelen herkes yolsuzluk yapacak, hukuku katledecek,
ülkeyi düşünmeyecek, milleti umursamayacak” düşüncesi
kökleşti.
Birbirimize olan güvenimizi yitirdik. Birliğimizi sağlayan
değerler, bu kavgada tümüyle harcandı.
Hepsi bu kadar değil. Mevcut kavga; dini, yeni nesiller nezdinde
değersiz hale getirdi.
Dine olan saygıyı bitirdi.
Kimse artık inancın insana değer kattığı, ahlaki bir disiplin
sağladığı görüşüne itibar etmez.
AK Parti iktidara geldiğinde 8-10 yaşında olan çocuklar şimdi
20-22 yaşında.
İşte bu gençleri kaybettik.
Bu kavganın, uzun yıllar izi silinmeyecek travmatik sonuçları
var. Ve bunlar kimsenin umurunda değil gibi görünüyor.
Şimdi kalkmış diyorlar ki “Göreceksiniz AK Parti seçimde
yüzde 45 oy alacak”
İnsanların ruhu öldü. Heyecanı kayboldu. Yaşam sevinci
ellerinden alındı.
Bu ülkede yaşamak için bir neden kalmadı. Hangi ortak
değer burayı bize huzurlu bir yuva haline getirecek?
Bundan sonra Yüzde 80 oy alsanız ne olacak ki?
Bu değerlerin kaybolmasına ve yayılan umutsuzluğa mı üzülelim,
yoksa bu umutsuzluğu dert etmeyen yöneticilerin varlığına mı?
Yazık. Gerçekten çok yazık. Twitter.com/acikcenk