AK Parti bölünecek mi? İşte yanıtı
Abone olKONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının 4 partiyi nasıl etkileceğini analiz etti.
İNTERNETHABER.COM
KONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 10 Ağustos
sonrası için olası senaryoları yazdı.
'Seçim sonuçlarını bilen adam' olarak tanınan usta anketçi Bekir
Ağırdır, T24 sitesinde yayımlanan yazısında, AK Parti'nin bölünüp
bölünmeyeceği ve Abdullah Gül'ün ne yapacağı sorusuna yanıt verdi.
Ağırdır, Abdullah Gül'ün "Kimliklere sıkışmış bu siyasi tabloda bir
aktör olmayı başarmanın mümkün olmadığını da bilecek kadar siyasi
deneyimi var" dedi.
Ağırdır, seçim sonuçlarının CHP, HDP ve HDP'yi nasıl
etkileceyeceğini de analiz etti.
GERİLİM ARTACAK
Sürprize açık olmayan bir Cumhurbaşkanlığı seçim süreci yaşadığını
dile getiren Ağırdır, "Henüz temaşa ve gerilim düşük seviyede
gidiyor. Fakat muhtemelen son on güne girildiğinde gerilim artacak"
dedi.
Seçimi kimin kazandığının yanı sıra oy oranlarının da çok önemli
sonuçları olacağını vurgulayan Ağırdır, şöyle devam etti:
İHSANOĞLU YÜZDE 40
ALIRSA...
"Kazananı belli olsa da oluşacak oy oranları önemli. Üç büyük parti
açısından bakıldığında üçünün de işine gelen oran Ekmeleddin
İhsanoğlu’nun yüzde 40 civarında oy alması, Selahattin Demirtaş’ın
da yüzde 7-8’de kalması. Neden? Eğer Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 40
mertebesinde kalırsa ne CHP ne de MHP’de değişim tartışması
yaşanmaz. Kaçınılmaz olan iki partideki değişim de ertelenmiş
olur.
Bu iki partide değişimin ertelenmesi üç büyük partinin liderinin de
işine gelir. İkisi başkanlıklarını sürdürme fırsatı yakalamış olur.
Diğeri de bu halleri ile her seçimde yendiği ve neredeyse
yeneceğinden emin olduğu iki rakibin de aynen yola devam
edeceklerini görmüş olur.
İHSANOĞLU YÜZDE 35
ALIRSA...
Halbuki Ekmeleddin İhsanoğlu’nun oyu yüzde 35’lere doğru inerse, CHP ve MHP’de değişim tartışmaları başlar ve muhtemelen en az birisinde değişim başlayabilir.
Selahattin Demirtaş’ın yüzde 10 altında kalması ise üçünün de Kürt siyasetini marjinalleştirme, öteleme politikalarını sürdürmelerine olanak tanır.
AK PARTİ İÇİN DURUM
KRİTİK
Öte yandan Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti için seçim sonucu, kazanmanın ötesinde anlamlar ve kritik kararlara esas olma potansiyeli de taşıyor. Erdoğan’ın ve Ak Parti’nin önünde gelecek senaryolarını etkileyecek üç faktör var.
ÇOK ÖNEMLİ 3 FAKTÖR
Birincisi Erdoğan’ın kendine biçtiği
Cumhurbaşkanlığı rolü düşük profilli bir Başbakan gerektiriyor.
Erdoğan’ın Başkanlık sistemine geçecek anayasa değişiklikleri
arzusunu biliyoruz.
O zaman ikinci bir faktör var, bu anayasa
değişikliği yapabilme gücüne ulaşmak ancak Ak Parti’nin yeni
lideriyle en az yüzde 45 ve mümkünse yüzde 50 oy oranlarını
yakalamasıyla mümkün. Yani bir rol tanımı cumhurbaşkanının yeni
rolüne itiraz etmemek ama ikinci rol tanımı da Ak Parti’yi en az
Erdoğan kadar oy alacak biçimde yönetecek maharet ve karizmada
olmak. Bu iki tanımın birbiriyle çelişik olduğu açık.
Kaldı ki üçüncü bir faktör daha var.
Irak-Suriye-IŞİD ekseninde üretilen politikaların düzeltilmesinin
yanı sıra genel olarak AB ile ve hemen tüm batı ülkeleriyle
ilişkilerdeki gerilemenin restorasyonu gerekiyor. Restorasyon kadar
önemli olan da bu politikalarda batıya ve AB’ye karşı inandırıcı
olmak sorunu.
Bu üç rolü de karşılayacak yeni Ak Parti lideri kim olacak ve
yönetim kadroları nasıl oluşacak? Yeni lider ve yeni yönetici
kadrolar Ak Parti vizyonunda nereye kadar değişim ya da düzeltme
yapacak?
ERDOĞAN YÜZDE 55
ALIRSA...
Eğer Erdoğan yüzde 54-55’leri de geçen bir oy alırsa yeni Ak
Parti’yi biçimleme rolünü de kimseyle paylaşmaz muhtemelen. Ama
yüzde 50-52 aralığında oyla seçilirse senaryoları gözden
geçirebilir, bazı rollerde paylaşıma razı olabilir.
AK PARTİ'DE KAVGA ÇIKAR
MI?
Şunu da gözden kaçırmamak gerek. Bazılarının tartıştığı ya da hayalini kurduğu gibi Ak Parti içinde kavga ve ayrılma olmaz. Abdullah Gül bu olasılıklar içinde bir aktör olabilir elbette. Ama kimliklere sıkışmış bu siyasi tabloda beşinci bir aktör olmayı başarmanın mümkün olmadığını da bilecek kadar siyasi deneyimi var. Kaldı ki Erdoğan ve Ak Parti ile olan gönül ve dava bağını koparacağını varsaymak da yanlış.