AK Parti bir tek bu darbeyi yargılayamaz!

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi

MHP lideri Bahçeli, soykırım yasasını Fransa'da eleştirdiğini ve Fransa'daki Türklerin Cumhurbaşkanı Niocalas Sarkozy'ye seçimlerde dersini vereceğini söyledi.

12 Eylül ve 28 Şubat soruşturmalarının yargılanmasına karşı olmadıklarını dile getiren Bahçeli, bu sürecin AK Parti'nin intikam almaya odaklanan 'sivil Balans ayarı' na dönüşme tehlikesine dikkat çekti.

Tüm darbeleri sorgulayan iktidarın 27 Nisan bildirisini sorgulamaktan uzak olmasını manidar bulduğunu söyleyen Bahçeli, Erdoğan'a şu soruyu yöneltti:  

"27 Nisan bildirisi, AKP'nin puan kazanması için yapılmış planlı ve sinsi bir planı mıdır?"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi 

İŞTE BAHÇELİ'NİN KONUŞMASININ SATIRBAŞLARI...

KUTLU DOĞUM HAFTASI

Türk milletinin tüm fertleri kardeşlik hukukun içinde biraraya gelmişler ve birlikte yaşamayı tercih etmişlerdir. Sözkonusu manevi hakikatı yıpratmaya çalışan her kim olursa olsun, öncelikle Allah katında günahkar, millet nezdinde de bozguncu olarak değerlendirecektir.

Mezhep aidiyetini istismar ederek, hizipleri tırmandıran zihniyetleri iyi farketmek, niyetlerini anlamak son derece faydalıdır. Türk milletinin çözülmesi için var gücüyle uğraşanlar, sonunda besmele görmüş şeytanın durumuna düşecektir.

Bu duygularla peygamberimizin insanlığa ulaştırdığı mesajların samimi olarak benimsenmesini temenni ediyorum.

SOYKIRIM YASASI

6 -10 Nisan tarihleri arasında Fransa ve Avusturya'da bulunarak kurultaylara katıldım. Avrupa Türklüğü'nün muhterem temsilcileri ve dava arkadaşlarımla biraraya geldim.

Bir kez daha gördüm ki bayrağımızı kalplerinde dalgalandıran ve vatanımızı her yerde sembolleştirerek yücelten Avrupa Türklüğü, Türklüğün parçası olduğunu hiç unutmamıştır.

Tarihimizi yargılamaya cüret edenlere, sesimizi ve itirazımızı bir kez daha Fransa'dan duyurduk.

Nafile yere uğraşan sömürgeci kafalara veremeceğimiz bir hesabın olmadığını vurguladık. Ankara'da ne söylediysek, Fransa'da da aynısını yüzlerine vurdum.

Zira biz tarihimizi biliyor ve milletimizime sonuna kadar güveniyoruz. AK Parti'nin bu konuda daha dik bir duruş sergelemesi, bizim en temel beklentimizdir.

SARKOZY'E TÜRK TOKADI

Önümüzdeki dönem yapılacak olan Fransa Cumhurbaşkanlığı 1. tur oylaması için, soydaşlarımızın Sarkozy'e gerekli dersi verecğaini biliyor ve bunu bekliyorum.

Avrupa Türklüğü'nünü sosyal ve siyasal haklarına tam kavuşarak, belirleyici bir seviyede olmaları son derece belirleyecidir. Aynı eylemi ülkemizin siyasi hayatı ile ilgili kararlarında da göstermeleri, Türkiye'nin istikrar kazanmasında çok etkili olacaktır.

12 EYLÜL ve 28 ŞUBAT SORUŞTURMASI

12 Eylül'le ilgili dava devam ederken, bu seferde 28 Şubat'a ilişkin hukuki takibat başlamıştır. Bu kapsamda öncelikle diyeceğimiz, başlayan yargı süreçlerinin eksiksiz, hızlı sürdürülmesi, gecikmeye meydan vermeden adaletin biran önce tecelli etmesidir.

Bu nedenle 28 Şubat soruşturmasının eksiksiz ve adil bir şekilde sürdürülmesi büyük bir önem taşımaktadır. İkazla belirtmek isterim ki darbecileri hukuk karşısına çıkarırken, bu süreçte siyasi kaygı gözetme kurnazlığı, haksızlığın yerleşmesine neden olabilecektir.

SİVİL BALANS AYARI OLMASIN

Geçmişten kalan kin duygusu vicdanları yaralayacaktır. Benzer mağduriyetleri muhataplarına yaşatma, bu defada SİVİL NİTELİKLİ BALANS AYARI olacaktır ki, bu da AKP'nin hanesine yazılacaktır.

Terörle mücadele edenleri terörist olarak göstermek ahlaksızlıktır. 28 Şubat'ta zülum ve eziyet sınırsızca yaşanmıştır. Fişlemeler, işten el çektirmeler, adli ve idari zorbalıklar, dayatmalar, hepimizin bildiği vahim hadiselerdir.

Bu zorbalıklar sadece 28 Şubat'ta yaşanmamıştır. Biz ki ihtilal dönemlerinin acısını, işkencesini, ve insanlık dışı muamelesini yaşamış bir maziden buralara geldik.

Gencecik fidanları cellatlar elimizden alırken, vakarımızdan sesimiz dahi çıkmamıştır. Şimdi sorarım size, 28 Şubat'ta yaşananlar zülum ise, Milliyetçi Hareket'in yaşadığı nedir ve nasıl tanımlanacaktır.

Konuyu işte 12 Eyülcüler yargılanıyor, daha ne olsun durumuna sürüklemek doğru olmayacaktır. Yağlı urganla şehit edilen ülkücüleri tekrar geri getirebilecekler mi? Bu nedenle kimse çekilen çileleri yarıştırmaya kalkmamalıdır. Çünkü bu alanda kimse yanımıza bile yaklaşamayacaktır.

Şayet demokrasinin istikrar kazanması isteniyorsa, kim ne yaptıysa sonucuna katlanmalıdır. 12 Eylül, 28 Şubat ve her türlü darbe girişimi mutlaka hukuki anlamda neticeye ulaştırılmalı

Sürekli darbeyi konuşmaktan aziz milletimiz bunalmış ve yorulmuştur. AKP zihniyetinin meseleyi kaşıyarak kendisine siyasi rant elde edeceğini düşünüyorsa Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olacaktır.

DOLMABAHÇE GÖRÜŞMELERİ AK PARTİ OYUNU MU?

Kaldı ki bu internet muhtırası AK Parti'yi sıçratmış ve AKP'yi açık ara öne taşımıştır. Dolmabahçe'de Erdoğan dönemin genelkurmay başkanı ile biraraya gelmiş ve gizemini hala koruyan bir görüşme yapmıştır. Başbakan Erdoğan, eğer ne konuştuğunu açıklamazsa, internette yayımlanan bildirinin danışıklı dövüş ile yazıldığını düşünmemek için bir neden yoktur.

27 Nisan bildirisi, AKP'nin puan kazanması için yapılmış planlı ve sinsi bir planı mıdır?

Üstelik, internet bildirisinin failine toleranslı davranılarak kendisine son model zırhlı otomobilin tahsis edilmesini başbakan nasıl açıklayacaktır. Darbelerden hesap sorulurken, 27 Nisan'ın sorgulanmaması bir tesadüf edğildir. Bunun altında bir bit yeniği vardı.

27 NİSAN NEDEN SORGULANMIYOR?

Aklımıza 27 nisan'ın bir tezgah olduğu gelmektedir. Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılmasına kadar geçen 116 günlük süreç kadar, 27 Nisan bildirisi de sorgulanmalıdır.

Hiçbir konu sümen altına itilmemelidir. Yeri gelmişken muhataplarından cevabını duymak isterim ki, bu Kozmik Oda'da ne bulunmşutur. Her şey çarşaf çarşaf basına yansırken, bu konuda ne gibi gelişmeler ortaya çıkmıştır. Sandığın ve demokrasinin itibarı ve devamlılığı sürdürülmelidir.

Parti olarak Meclis'te kurulan darbeleri araştırma komisyonuna destek vermemizin nedeni de budur. AKP artık darbelerden geçinen istismarcı yönünün bırakmalıdır.

ERDOĞAN HARİTADA YERİNİ BİLMEZKEN BİZ ORAYA GİTTİK!

Erdoğan 7-11 Nisan tarihlerinden Çin'de bulundu ve bazı görüşmeler gerçekleştirdi. İlk ziyareti Uygur bölgesine gitmesi bizim açımızdan sevindiricidir. Ne var ki yandaş basın va AKP şakşakçılığı yapanlar, bu Türk iline 27 yıldır ilk kez gidildiğini yazmışlar ve propoganda yapmaktan geri durmamışlardır.

2001 yılında Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Urumçi'de soydaşlarımızda biraraya gelmiştik. Erdoğan, haritada buranın yerini bile bilmezken, biz o bölgeye gitmiştik

Esasen başbakan erdoğan'ın amacı Urumçi'yi gezmek ve Dou Türkistan'lı kardeşlerimizi kucaklamak değildir. Erdoğan görevli olarak Çin'e gitmiş, Suriye konusunda küresel dünyanın mesajını oraya taşımıştır.

Amaç Suriye'nin yalnızlaştırılmasıdır. Erdoğan'ın bu çabası, haçlılar için siyasi ulaklıktan başka bir anlam taşımamaktadır.

Erdoğan, Çin ve Arabistan'a arka arkaya ziyaret etmiş, sırayı şimdi de Rusya almıştır. Verilen görevleri harfiyen yerine getirmek için çırpınan bu kafa yapısının Türkiye'yi çıkmaza sürükleyeceği açıktır

PEŞMERGEYE HADDİNİ BİLDİRSİN!

Suriye tarfından açılan ateş sonucu vuku bulunan yaralanma ve ölüm vakaları elbette çok üzücüdür. Sınırlarımızdaki bu hadise ne ilktir ne de son olacaktır.

Topraklarımıza sızarak eylem yapan PKK'lı caniler, ölüm kusmaktadır. Başbakan sınırklarımızın ihlalinde bu kadar hassassa, peşmerge başına bu güne kadar nede haddini bildirememiştir. Yoksa küresel güçten bugüne dek izin mi alamamıştır. Şu anda da Suriye ile olan sınır bölgesinde Irak'ın kuzeyine benzer bir yapılanma için geri sayım başlamıştır.

"HIYANET, MELANET VE REZALETİN DANİSKASI"

Suriye'ye 30 kişilik bir gözlemci heyetiniin gönderilmesi kararı alınmıştır. Ateşkesin başladığı tarihlerde yine ölümlerin ve saldırıların olduğu bilinmektedir. Suriye konusunda başta BM olmak üzere, Arap ligi gibi bölgesel kuruluşların aktif olarak rol aldığı düzlemde barşıçı bir çözüm için her yol denenmelidir.

Zira sorunlar büyümektedir. Türk milletinin parçlanmasını isteyenlere gün doğmuş, 4 parçalı kürdisatan için eyalet isimleri bile belirlenmiştir.

Bu kelimenin tam anlamıyla hıyanettir, melanettir ve rezaletin daniskasıdır. Ancak Türk milleti buna izin vermeyecektir. MHP'den buna onay çıkmayacatır. Erdoğan BOP eşbaşkanlığına kendisini kaptırmamalıdır. Milletimizin belini kıracak operasyonlara müsamaha asla gösterilmeyecektir.

ERDOĞAN'IN SIR KÜPÜ

Erdoğan, MİT müsteşarı için sır küpüm diye değerlendirme yapmıştır. Bizim için bu demeçte bir sürpriz taraf yoktur. zaten gerçekleri biliyorduk ve bunu aziz milletimizin bilgisine sunduk. PKK ile görüşenin, Öcalan ile pazarlık yapanın kendisi olduğunu açıklaması ilginç bir durumdur. Bu bir kamu görevlisini sorumluluktan muaf tutamayacaktır.

Şehitlerimizin kanına giren, milleti bölmeye çalışan, üniter yapımızıma suikast düzenleyen teröristlerle Erdoğan masaya oturmuştur ve Anayasa suçu işlemiştir.

İktidar yılları birgün bittiğinde, kendisinden mutlaka hesap sorulacak ve hepsi adaletin önünde ip gibi dizilecektir.

Küpünü dolduran yandaşlardan, sır küplerinin içinde saklanan şahsiyetlerden, gemicik yüzdüren sonradan görme armatörlerden, yetim ve gariban hakkını söke söke almak inşallah bize nasip olacaktır.

DARÜŞŞAFAKA TÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK

Bu hayırlı kuruluşun amacının yoksul ve yetenekli çocukları yurt içi ve yurtdışında okutarak yetiştirmektir. Tüzüğün 5. maddesine göre de başkan, Türikye Cumhuriyeti Başbakanıdır. Erdoğan, ikinci maddesinde bulunan türk ve müslüman olmak maddesini değiştirilmesi gündeme gelmiştir. Başbakan Erdoğan, Türk ve islam olmanın nesinden rahatsızdır. Her şey bitmiştir de bir tek Darüşafaka'nın yıkımımı kalmıştır.

İnançlarımız ve kültürümüz kimseyi ayırt etmeden yetimin, öksüzün yanında olmayı zorunlu kılmaktadır. Bu ülkede yaşayan her vatandaşımıza destek vermek hepimizin sorumluluğu altındadır. Ancak Türk ve İslam değerleriyle oynamanın mantıkla izah edilebilir hiçbir yanı da yoktur.

Milletimizin Türk ve İslam değerlerini ayırmak konusunda kimlerden talimat almaktasın, nasıl bir kumpasın içindesin.

Bugüne kadar senin hükümetin dışında etnik ve dini bir ayrım gündeme getiren olmuşmudur. 149 yıldır bu kurum ayrımcılık mı yapmıştır.

Türk ve İslam olmanın neresi ayrımcı, neresi dışlayıcıdır.

İŞTE O VİDEO;

Günün Önemli Haberleri