AK Parti akıl kayması mı yaşıyor?
Abone olMHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada AK Parti'nin akıl kayması yaşadığını söyledi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Semih Yalçın, yaptığı
yazılı açıklamada AK Parti'nin akıl kayması yaşadığını söyledi. Son
gelişmeler ışığında gündemi değerlendiren yaptığı açıklamadan öne
çıkan başlıklar şöyle:
Sayın Başbakan siyasette yaşadığı çözülmeyi fark edince anlamsız
beyanlara ve yeniden inanç hortumculuğuna başlamış, ucuz
kahramanlıklarına ucuz âlimliği de eklemiştir. Bu ülkenin Müslüman
vatandaşlarını aklı sıra bilgisizlikle suçlayarak, şehitliği
istismara başlayan Sayın Başbakanın bu haliyle, eksen kaymasının
ötesinde akıl kayması yaşadığını söylemekte mümkündür.
PKK'LILAR BU CÜRETİ NEREDEN BULDU?
Bugün terör örgütünün son günlerdeki eylemlerinden şikayetlenen AKP
hükümetinin başı, PKK’lıların zafer naraları attıkları
Habur için, “Habur’daki gelişmeleri görüp de umutlanmamak mümkün
mü?” diyerek bölücülere cüret kazandıran kişidir.
İçişleri Bakanı Atalay’ın “Hâkim ve savcılar ayarlandı,
PKK’lılar geldikleri gibi geçecekler!” sözü, mahkeme
kayıtlarına girmiş ve PKK açılımı ile AKP Hükümetinin katilleri
affettiği adeta tescil edilmiştir. PKK teröristlerini seyyar
mahkemede affeden, döktükleri kanı yanlarına kâr bırakarak sokağa
salan, bölücülüğe ve katiller ordusu PKK’ya mevzi kazandıran,
açılım ihanetine hâlâ devam eden AKP zihniyetidir.
DANIŞMANLARI İMRALI CANİSİ Mİ?
İmralı’daki caninin yattığı yeri, lüks otel odasına dönüştüren
mevcut iktidar, PKK açılımı adına şehit yakınlarına hakaret etmeye,
şehit cenazelerine katılanları “provokatör” diye
devlet güçlerine hedef göstermeye yeltenmektedir. “Apo’yu
asmadılar” diye hâlâ yaptıkları kara propagandanın ne
kadar haksız olduğunu, bugün itibarıyla İmralı canisini danışman
gibi kullanmalarından anlamak mümkündür.
Bu gayri milli davranışları ile nerdeyse siyasi dengesini kaybeden
Sayın Başbakanın, açılım tavizlerine rağmen eylemlerinden
vazgeçmeyen terör örgütünün saldırılarından şikayetlenmesi
inandırıcı olamaz. Daha da önemlisi PKK eylemlerinden seçim korkusu
ile sızlanmasını, şehitlerimizin acısını hâlâ hissedememiş olmasını
ve şehit annelerinin acısını “ayılıp bayılanlar” diye ifade
etmesini sadece akıl kayması ile izah edilebilmek mümkündür.
TÜRKÇE'YE SALDIRAN ZİHNİYET!
Akıl kayması yaşadığı anlaşılan AKP yöneticileri, saltanat
dönemlerinin sonunun geldiğini fark ederek, yarını görebilme
kabiliyetini kaybetmiş, verilecek hesabın telaşı ile dün
ağızlarından çıkanı, bugün inkâr eder hale gelmişlerdir. Kürt
raporu hazırlayarak ayrışmayı demokratikleşme gibi gösteren,
Kürtçenin resmileşmesine destek vererek dil birliğimize, ses
bayrağımız Türkçeye saldıran bu aklı kaymış AKP zihniyeti
olmuştur.
AKP, PKK eylemleri ile artan terör ve bölücü eylemlere ucuz
politikacı tavırlarıyla cevap arayışına girmekten ve özellikle de
sızlanmaktan vazgeçmelidir. Çünkü bütün bu gelişmeler AKP’nin hâlâ
ısrar ettiği açılım politikalarından kaynaklanmıştır. Ancak
ayrıştırmayı anayasaya yedirme gayretindeki AKP kurmayları,
Habur’daki fotoğrafın bir AKP-PKK kucaklaşması olarak millet
tarafından görüldüğünü artık bilmelidirler.
MİHVERİN ALTINA SAKLANAN İHANET
Mevcut iktidarın terörü dizginleme adına İmralı Canisi’nden, ricacı
olacak hale gelmesi devlet umuru adına kabul edilebilir bir
davranış olamaz. Ayrıca PKK’yı terör örgütü olarak görmeyen
Barzani’nin bu teröristleri canlı tutmak için bütün yardım ve
destek kanallarını bugüne kadar açık tutması iktidar tarafından
görmezlikten gelinmektedir. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti’nin
müstakil ve bağımsız devlet olma özelliğine zarar vermektedir.
Sekiz yıllık icraatıyla ülkeyi olağan üstü şartların yaşandığı bir
coğrafyaya haline getiren AKP iktidarının demokrasi mihverinin
ardına saklanarak OHAL’e karşı çıkmak gibi bir lüksü olamaz. OHAL
taleplerini ihanet olarak yorumlayan mevcut iktidarın, gerek bu
gafletiyle gerekse uyguladığı politikalarla devlet kurumlarını
birbirine düşürmesi devlet aklına da sahip olmadığını
göstermiştir.
STRATEJİK AKLI KULLANAMADILAR
PKK’nın eylemleri ile İsrail arasında kurulmak istenen rabıtanın
zamanlaması ve yöntemi son derece manidar ve kuşkuludur. Ancak AKP,
PKK’nın İskenderun’da yaptığı saldırıdan sonraki üstü örtülü ve
kaçamak açıklamaları ile suçu yalnızca İsrail’e atmak suretiyle
sorumluluktan kaçamaz. İsrail örneğinde olduğu gibi AKP iktidarı
uluslararası ilişkilerde, hiçbir milli meseleyi lehimize
sonuçlandıramamıştır. Uluslararası ilişkilerde söylenenler ile
yapılanlar, vaat edilenlerle sonuçlananlar arasında tutarlılık ve
ilişkinin mevcudiyeti stratejik akıl ile yakından ilintilidir.
Hâlbuki AKP zihniyeti, iktidarları boyunca dış politikada elzem
olan bu stratejik aklı hiç kullanamamıştır.
Son grup konuşmasında “bizim karakterimiz bellidir, sizin
karakterinize uymaz” diyerek MHP ve mensuplarını suçlamaya çalışan
Sayın Başbakana verilecek cevap, “meşrebinizi en iyi biz biliriz,
teslimiyetçi karakterinizi, taşeroncu zihniyetinizi bizde
farkındayız” olacaktır. Sayın Başbakan övündüğü bu karakteriyle
kendi milletinin birliğini sağlamak yerine başka coğrafyalarda
sözde barışı ve huzuru aramaktan vazgeçmelidir. Çünkü artık
milletimiz, kendi ülkesinde şehidin ve saldırıların olmadığı bir
tek güne hasret kalmış durumdadır. Sayın başbakan ayrıştırıcı ve
millet fertlerini farklılaştırıcı söylemlerden vazgeçerek millet
aklını dikkate almalı ve bu akla teslim olmalıdır.
Diğer taraftan Anayasa değişikliği ile terörün artması arasında
ilişki kurma gayreti ancak malum mantık ile izah edilecek bir akıl
kaymasıdır. Bu durum maalesef mevcut iktidarın yönetim anlayışında
toplumsal aklın da var olmadığının ispatıdır.
Görüldüğü gibi eksen kaymasından rahatsız olan AKP, esasında merkez
kaymasının şiddetiyle yaşadığı akıl kaymasını fark edemeyecek kadar
kendinden geçmiştir. Herkese ve her şeye meydan okuyan Sayın
Başbakan’ın, iç politikada fayda bulacağına inandığı olaylar
karşısında ortaya koyduğu yandan çarklı delikanlı tavrını, PKK
terörü karşısında da sergilemesini bekliyoruz.