Yılların eskitemediği pop müziğin 76 yaşındaki süper starı Ajda Pekkan, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'a yaptığı açıklamalarla magazin gündemine damgasını vurdu. Türkiye'nin yıllardır rol model alınan isimlerinin başında geliyorsunuz. Bu yaşamınızı nasıl etkiliyor? Örnek olmak zor. Hep başarılı olmak zorundasınız. Çok büyük bir sorumluluk. Ajda Pekkan ile yaşamak zorundayım, en yorucu olanı da bu aslında. Ajda Pekkan'a zarar vermemek için de fazla ortalarda gezmiyorum. Ben insanım ve bundan dolayı zarar görebilirim. Her şeye rağmen iyi ki müzik yapıyorum. İyi ki sevenlerim var. Onların sevgisi dünyaya bedel. Böyle yaşamak da kısıtlayıcı bir durum... İstediğiniz gibi gezebiliyor musunuz mesela? İstanbul'u gönlümce gezmek istiyorum ama olmuyor. Mesela Kapalıçarşı'yı, Tahtakale'yı, Perşembe Pazarı'nı veya Galata'yı gezmek istiyorum ama uzun yıllardır buralara gitmiyorum. İçimde ukdedir bu...Bir röportajınızda "Metrobüse, İDO'ya hiç binmedim, çok merak ediyorum" demiştiniz... Evet, çok merak ediyorum. Metroya da metrobüse de hiç binmedim. Hele Marmaray'ı çok merak ediyorum. Vapura binmek de çok istiyorum. Deniz albayıydı babam, onunla binerdik küçükken. O günler hâlâ aklıma geliyor.Kadın olarak sanat dünyasında var olabilmek için nasıl mücadele ettiniz? Yola kadın olarak değil, insan olarak çıktım. Hümanist, vicdanlı, dürüst bir insan olarak. Ancak yaşamın içinde sana yapılan yanlışlarla öğreniyorsun birçok şeyi. Kendimi hep kolladım, önlemlerimi aldım yani hayat bana akıllı olmayı öğretti. Çok kaliteli insanlarla da çalıştım.Ayhan Işık, Belgin Doruk, Sadri Alışık, Ediz Hun gibi. Ses Dergisi'nin yarışmasına resmimi babam göndermiş. Yarışma sonrası sinema yaptım. Hatta müzikle uğraşmak istiyordum, sinema istemiyordum. Ama bir süre yaptım. Fahrettin Aslan bana teklifte bulundu. Maksim'de Zeki Müren'in altında çalışmaya başladım. Maksim başka bir dünyaydı. Şimdi bir dizide anlatılıyor, oradaki karakterleri yakından tanıma fırsatım oldu.Çok genç yaşta sektöre girdiniz. Yanınızda ailenizden biri var mıydı bu süreçte? Mesela anneniz... Annem bu işlere hiç karışmayan bir insandı. Onu genç yaşta kaybettim. Boşanmış bir ailenin çocuğuydum. Karmaşık bir çocukluk geçirdim. Kardeşim de ben de savruldum. Babam iki defa daha evlendi. Çok genç yaşta çalışmaya başladım. Kadının güçlü olması gerektiğini öğrendim. Başımızda kimse yoktu, anneme ve kardeşime bakmak zorundaydım. Maddi zorluk çektiğimiz dönemler de oldu. Yarışma sonrası sinemaya evet demek zorunda kaldım, kalbim müzikten yana olmasına rağmen. Yaptığım her işi şerefimle yaptım. Babamın vasiyetiydi. Ölmeden önce bize "Ben size şerefiniz dışında hiçbir şey bırakamıyorum. Şerefinize sahip çıkın" dedi. Ben de öyle yaptım.Türkiye'de her kesimden insanın dinlediği bir sanatçısınız. Birleştirici bir yere sahipsiniz... Sanat her zaman birleştirir. Ne kadar çok insanımız sanatla büyürse o kadar güzel bir ülke oluruz. Sanat içinde müziği, tiyatroyu, folkloru, baleyi, resmi barındıran bir kavram. Devletimizin de sanata bu açıdan daha fazla katkı sağlamalı. Biz bu ülkenin çocuklarıyız, bizi anlatan müzik de bizi irleştiriyor. Ben dünya müziğini de takip ediyorum ama kendi topraklarımızdan çıkan sanatçıları da dinliyorum.Kadına şiddetle ilgili siz neler hissediyorsunuz? Sadece kadına değil canlıya şiddete karşıyım. Kadın da erkek de birbirini anlamalı, birbirlerine hoşgörülü davranmalılar. Her şeyin başı eğitim. İnanıyorum ki, yeni yasalarla şiddet azalacaktır. Bir erkeğin kadına yapacağı şiddet onu güçlü kılmaz... Sadece aciz kılar...Sosyal medyada zaman zaman gündem oluyorsunuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etkinliğine katıldığınızda eleştiri almıştınız... Niye eleştirildiğimizi anlamıyorum gerçekten. Cumhurbaşkanımız, tüm milletimizin seçimi ile belirlenmiş bir kişi ve hepimizin Cumhurbaşkanıdır. Neticede şahısları değil ülkemizi temsil ediyor. Beni, Cumhurbaşkanımız, devletimiz herhangi bir organizasyona davet ettiği zaman tabii ki müsaitlik durumuma göre icabet edip katılıyorum. Sosyal medyada bu tarz eleştirileri de çok önemsemiyorum bu açıdan. Ben incinmediğim her yere giderim. Benim için önemli olan bu.Yurt dışına da açılmıştınız. Neden devam etmediniz? Öncelikle daha erken yaşta yurt dışına açılmalıydım. Ben biraz geç gittim. Bunun yanı sıra, kendi ekibin veya sana destek olacak insanlar yoksa devam edemiyorsun. Türkiye'de Ajda Pekkan'sın ama oralarda yaşadığım zaman kendimi pire gibi görüyordum. Avrupa'da özellikle de Fransa'da yabancılara karşı biraz daha ırkçı bir bakış açısı vardı. Bunu aşmak kolay olmadı, zorluk çektim. Bir süre sonra bunu aştım ama yanımda bana koçluk yapacak bir müzik insanı yoktu. Bu da beni olumsuz etkiledi.Star olmak özel hayatınızı nasıl etkiliyor? Tabii özel hayatım kısıtlanıyor. Hayatıma birini alamıyorum çünkü ona ayırabilecek vaktim yok. O yüzden, 6 yıldan fazla evli kaldığım Ali Bars, '"Çalış" dediği halde çalışmamıştım. Aşk değil mantık evliliği yaptım ama mutlu oldum. Aile kavramını yakından hissetmek istedim, evime vakit ayırdım. Yemekler yaptım, misafir ağırladım. Çocuğumuz olsun da istemiştik ama olmadı. Şöhretin tepesindeyken radikal bir kararla evlenmiştim. 6 yılın sonunda şarkı söylemek için baktım kalbim kıpır kıpır atıyor. Ben de boşandım ve müziğe döndüm.Bazı kadın sanatçılarımızın sahne kıyafetlerini çok eleştiren bir kesim oldu. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu eleştiriler benim için olabilir, başka bir kadın meslektaşım için de olabilir. Önemli olan sanatçının nasıl giyinmek istediği. Sahnede kendini nasıl iyi hissediyorsa öyle giyinmeli. Ben bu açıdan kadın sanatçılarımızı destekliyorum.Her gün spor yapıyor musunuz? Bu bir efsane ama hayır. Genetik olarak çok şanslıyım. Spor yapmayı çok seviyorum ama pandemi sürecinde yapamadım. Sadece arada yürüyüş yapıyorum.