Ailesini nasıl katlettiğini anlattı
Abone olYıldırım, önce eşini ardından çocuklarını daha sonra da annesini nasıl öldürdüğünü anlattı.
Küçükçekmece'de ailesinden 5 kişiyi öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alınan Selahattin Yıldırım, adliyeye sevk edildi. Edinilen bilgiye göre, önceki günkü olaydan sonra Selimpaşa'da yol kenarında park halinde bulunan otomobilinin içinde kendinden geçmiş durumda yakalanan Selahattin Yıldırım'ın, İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki sorgu ve işlemleri tamamlandı. Daha sonra emniyetten çıkarılan ve bu sırada sakin görünen Yıldırım, Küçükçekmece Adliyesi'ne götürüldü. Zanlı Yıldırım'ın, emniyetteki ifadesinde, 1989 yılında teyzesinin kızıyla evlendiğini ve anne-babasıyla birlikte yaşadıklarını, ancak zaman zaman annesi ile eşi arasında problem yaşandığını anlattığı belirtildi. Yıldırım'ın, son zamanlarda oturdukları mahalleden taşınmak için Florya'da ev aradığını, ancak eşinin bu semte taşınmaya sıcak bakmadığını ifade ettiği bildirildi. Bilincinin hala tam olarak yerinde görünmediği, fakat olayları net bir şekilde ifade edebildiği kaydedilen Selahattin Yıldırım'ın, cinayet günü ise akşam yemekten sonra eşinin portakal sıktığını, çocukları ile anne-babasının da bundan içtiğini, hatta annesinin 2 bardak tükettiğini anlattığı belirtildi. Eşinin ise portakal suyunu içmediğini, kendisinin de kahve içtiğini söyleyen Yıldırım'ın, saat 20.30-21.00 sıralarında anne-babasının erkenden uyuduğunu, yanına çağırdığı çocuklarında da sendeleme gördüğünü ve konuşmalarında bir uyuşukluk hissettiğini dile getirdiği kaydedildi. Yıldırım'ın, daha sonra eşine ''sen bunlara ne yaptın'' diye sorduğunu, eşinin de ''ölürlerse ölsünler'' yanıtı verdiğini ileri sürdüğü ifade edildi. Bunun üzerine eşinin suratına babasının bastonuyla vurduğunu ve yere düşen kadını eşarpla boğduğunu anlatan Selahattin Yıldırım'ın, eşini öldürdükten sonra bir ara durumu polise ya da yakınlarına haber vermeyi düşündüğünü, ancak daha sonra kendini kaybedip diğerlerini de öldürdüğünü anlattığı ve ''belki o ara bana tesadüfen bir telefon gelse diğerlerini öldürmeyebilirdim'' dediği kaydedildi. Eşinden sonra içeri giren oğlunu da boğarak öldürdüğünü itiraf eden Yıldırım'ın, yatak odasına gittiği kızının yarı kendinden geçmiş halde ''niye kavga ediyorsunuz'' dediğini ve onu da boğarak öldürdüğünü söylediği bildirildi. Yıldırım'ın, daha sonra anne-babasının odasına gittiğini, ancak onları uyandıramadığını, yüzlerine su döktüğünü, hafif kıpırdadıklarını, fakat yine uyanmadıklarını anlatarak, annesini öldürdüğünü, babasını da öldürmeyi düşündüğünü, ancak çok sevdiği için bundan vazgeçtiğini ifade ettiği belirtildi. Daha sonra depodan 4-5 tane tiner kutusu aldığını, babasının da öldüğünü görmemek için evi kundaklamak istediğini, sonra vazgeçip babasını da öldürdüğünü ve evi ateşe verdiğini kaydeden Yıldırım'ın, intihar etmeyi düşündüğünü, hatta bu amaçla evden 2 bıçak aldığını, ayrıca eşinin hazırladığı portakal suyunu 2 pet şişeye doldurup yanında götürdüğünü ve arabasına bindiğini söylediği dile getirildi. Yıldırım'ın, nereye gideceğini bilmeden bir süre dolaştığını, bu arada pet şişelerdeki portakal suyunu içtiğini, bıçakla intihar etmeyi düşündüğünü, 1-2 kez kendine bıçak sapladığını, ancak acı hissetmesi üzerine intihar edemediğini söylediği ve ''daha sonra kendimi hastanede buldum'' dediği kaydedildi. Zanlı Selahattin Yıldırım'ın, ifadesinde, arabayı nereye park ettiğini, araç çalışır durumdayken ne kadar süre geçtiğini ve polislerin kendisini nasıl bulduğunu ise hatırlamadığını anlattığı vurgulandı. Ayrıca Yıldırım'ın, hastanede 2 serum verildikten sonra kısmen kendisine gelebildiği bildirildi. PORTAKAL SUYU İNCELENİYOR Polis yetkilileri, Selahattin Yıldırım'ın, ifadesinde ''eşinin kendilerini zehirlemek istediğini ve portakal suyunda bir şey olduğunu düşündüğünü'' söylediğini belirttiler. Yetkililer, hayatını kaybeden 5 kişi ile Selahattin Yıldırım'ın mide suları ve pet şişelerde kalan portakal suyu örneklerinin incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu'na gönderildiğini kaydettiler. Nalbur dükkanı bulunan zanlı Selahattin Yıldırım'ın, ailesiyle oturduğu binanın kendilerine ait olduğu ve çevresinde sevilen, sosyal faaliyetleri bulunan bir kişi olarak tanındığı öğrenildi.