Aileler içinde 'Uluç' kavgası
Abone olHıncal Uluç'un yaptığı futbol programları aileler içinde kavgalara neden oluyor. Küçük bir kızın şikayetini yazısına alan Uluç, bu sorun için çeşitli çözüm yollarını sıralıy
Hıncal Uluç Sabah'taki isimli yazısında, küçük bir kızın
feryadını duyuruyor. Küçük kız kendi babasından şikayetçi olduğunu,
bunun nedeninin ise Uluç'un futbol programlarından kaynaklandığını
söylüyor küçük Uluç'a. Uluç ise bu duruma karşı bulduğu çözüm
önerilerini şöyle dile getiriyor:
Yani öylesine içten bir feryad ki, Duygu'dan bana gelen.. "Hıncal
Amcacım, babam sizin yüzünüzden bana sevdiğim dizileri izletmiyor.
Lütfen buna bi çare.. Yanlış anlamayın.. Ben de sizi çok
seviyorum.."
Anladınız değil mi?.. Pazartesi 90 Dakika var.. Salı da Derin
Futbol.. Baba futbol meraklısı.. Evde de babanın dediği oluyor.
Aile izleme saati dediğimiz prime time'da, en güzel diziler varken,
baba futbol seyredince, ötekiler kahroluyor..
Duygu aslında tam da adamına yazdı, derdini. Çocukluğumuzda
televizyon hak getire.. Bir Ankara Radyosu var uzun dalga.. Bir de
İstanbul.. Orta dalga.. Hava biraz bozuk oldu mu, cazır,
cuzur..
Evde bir tek Aga radyo var.. Şarkı, türkü oldu mu mesele yok.
Radyonun başına ailecek toplanırız.. Fasılı hiçbirimiz sevmeyiz o
zamanlar.. Annem "Koşulmuşlar" derdi, heyet halinde şarkı
söyleyenlere.. Radyo kapanır. Bir de.. Bir de pop var.. Öcal
ağbimle ben bayılırız.. Başka bayılan yok. Babamın tüyleri diken
diken olur..
Keyfi yerinde ise, kısık sesle açarız radyoyu.. O zaman Türk popu
hak getire.. Hep yabancı.. Ama biraz keyifsizse, gürler.. "Kapatın
şu zırıltıyı.." Batı müziğini babamın nöbetçi olduğu geceler, ya da
annemle bir yere gitmişlerse korkusuzca dinleyebilirdik ancak..
O zaman benim aklıma gelmemişti mesela, Ankara Radyosu'nun müzik
yayınları şefine yazıp, babamı şikâyet etmek..
Günümüz çocukları bizden çok ama çok ilerde.. İletişim çağı
yaşadıklarını biliyorlar ve kullanıyorlar..
Duygu mektubunu internet aracılığı ile e-mail olarak yollamış..
Şimdi mektup tamam da, yanıt ne?.. Kendinizi benim yerime koyup
çözüm bulun bakalım..
"Yapma baba.. Demokratik ol. Ailene hak tanı. Çoğunluk ne istiyorsa
onu seyredin" demesi kolay.. Ama netice vereceğini sanmıyorum..
İkinci asıl etkili yol, 90 Dakika ve Derin Futbol'u prime time'dan
öteye, çocukların yattığı saate ittirmek.. Kesin çözüm, tamam da..
NTV ve Lig TV'yi bu iki yerleşmiş programın saatini değiştirmeye
ikna etmek mümkün değil..
Üçüncü yol, eve ikinci televizyonun alınması.. Bu iyi bir çözüm
olabilir. Baba yatak odasında futbolunu rahat rahat izlerken, aile
de salonda sevdikleri diziye bakabilir..
Pek çok ailenin bulduğu çözüm de bu aslında.. Zaman zaman Kenan'a
şaka yollu "Televizyon üreten şirketler bize prim vermeli.. En
güzel dizilerin karşısına çıktığımız için pek çok aileyi ikinci
televizyon almaya zorladık, satışlar arttı" derim de güler..Aslında
pek şaka da değil, görüyorsunuz..
Aslında biraz da Haşmet sayesinde kadın seyircimiz son yıllarda
fena halde arttı ama, gene de ikinci televizyon ihtiyacı açık..
Duygu'nun babasının eve bir televizyon daha alacak gücü vardır gibi
geliyor bana..
Bir de.. Arçelik.. Beko.. Vestel.. Her eve ikinci televizyon diye
bir kavgayı, hayal kırıklığını önleme kampanyası açamazlar mı?.
Eski televizyonu 100 milyona sayma yerine.. İndirimli ve taksitli
"İkinci televizyon.. Aile kavgasını önleme televizyonu" gibisinden
satışlar düzenlemez mi?..
Ben adını da "Duygu kampanyası" koyardım hatta!..
YAZI:SABAH