AIDS'li öğrenciye vicdansız tecrit
Abone olDerse giren minik Y'yi gören veliler, virüsün bulaşmasından korkarak çocuklarını apar topar sınıftan çıkardı.
1996 yılında İzmir'de doğdu Y.O. Daha 20 günlük, minicik bir
bebekken, hastalandı. Kızılay'dan alınan kan nakledildi. Ancak daha
sonra İzmir Valiliği tarafından yapılan açıklamayla bu kanın HIV
virüslü (AIDS'li) olduğu, bebeğin yanında iki kişiye daha bu kandan
verilerek virüsün bulaştırıldığı bildirildi. Bebek sahibi olma
mutlulukları HIV belasıyla kabusa dönen aile, tedavi için
İzmir-Ankara arasında yıllarca mekik dokudu. Minik çocuğun virüse
karşı direnmesi ve sağlıklı bir çocuk olması için maddi manevi
zorluklara göğüs geren O. çifti, Kızılay'a karşı hukuksal mücadele
de başlattı. Sonunda O. ailesi, faizleriyle birlikte 62 milyar lira
almaya hak kazandı. OĞLUM VEBALI DEĞİL Yıllarca hastaneleri,
adliyeleri mesken tutan O. çifti; oğulları Y.'nin okul çağına
gelmesine seviniyordu ancak yeni sorunlarla yüz yüze geldiler. 6
yaşını dolduran Y. geçen yıl Şehit Komando Er Fatih Özcan
İlköğretim Okulu "okul öncesi" sınıfına yazdırıldı. Oğlunun
önlüğünü alıp, çantasını hazırlayan anne; okuldan gelen telefonla
kahroldu. İki veli tarafından okula ihbar yapılmıştı. Y.'nin
AIDS'li olduğu duyulmuş; O. çiftinden oğulları için "sağlıklı,
okuyabilir" raporu getirmesi isteniyordu. Oğullarının afişe
olmaması için kaydı geri çektiler. Kahrolan anne, "Oğlumuzu dört
duvar arasında yaşamaya mahkum etmek istiyorlar. Kan yoluyla
bulaşan bir hastalık olmasına karşın ona vebalı gibi davranıyorlar"
diyerek çocuğunu yaşıtları gibi okutmak istediğini söyledi. O.
çifti, oğullarının normal bir yaşam sürmesini isterken; Y.'nin
diğer çocuklarla aynı okulda okuyup okuyamayacağı tartışmaya neden
olmuştu. Okul hayatı başlamadan biten Y.'nin nasıl okuyacağı
tartışmasına veliler, vatandaşlar, sağlık müdürlüğü ve milli eğitim
müdürlüğü yetkilileri de katıldı. Veliler, "Her ne kadar okumak
onun da hakkıysa da, hastalığını çocuklarımıza bulaştırır korkusu
yaşıyoruz. Okusun ama bizim çocuklarımızla aynı sınıfta değil"
görüşüne vardı. DÜNYAYA REZİL OLURUZ Pek çok vatandaş ise tıp
dünyasının uygun raporu vermesi halinde Y.'nin yaşıtlarıyla bir
arada öğrenim görmesi gerektiğini söyledi. AIDS'le Mücadele Derneği
Başkanı Prof. Dr. Melahat Okuyan da, Y.'nin dışlanmasının
vicdansızlık olduğunu belirterek, "Dünyaya rezil oluruz. Bu çocuğun
kesinlikle etrafına bulaştıracağı hastalığı yok; taşıyıcı durumda.
Dünyada onun gibi çok çocuk var. Ama toplumla iç içe yaşıyor, okula
gidiyor" demişti. Uzun tartışmalar sonunda da formül bulunmuş ve Y.
geçen yıl tedavisinin de takip edildiği Dokuz Eylül Üniversitesi
Hastanesi'nde Hastane Okulu'na devam etmişti. Ailesi okutmak
istemese bile zorunlu temel eğitim yasası gereğince okuması gereken
Y. bu yıl geçen yıl yaşananları yeniden yaşıyor. O. ailesi
Yeşilyurt'taki evlerini Hatay'a taşıdı ve Y.'yi Şerif Remzi
İlköğretim Okulu 1-B şubesine kaydettirdi. Ancak 15 Eylül'de
yapılan dersbaşıyla okuluna başlayıp yeni arkadaşlar bulan Y'nin
mutluluğu kısa sürdü. Daha okulun ikinci gününde Y.'yi tanıyanlar
çıktı. Durum hemen okul idaresine iletildi. Bunun üzerine okul
müdürü Salim Yılmaz, anne ve babadan "Y.'nin AIDS bulaştırma riski
taşımadığına, okulda okuyabileceğine" ilişkin rapor istedi. O.
çifti de okula iki rapor sundu. İzmir Sağlık Müdürlüğü'nün
bulaşmayla ilgili "aynı odada, aynı ofiste, aynı sınıfta
bulunmakla, aynı hayavı solumakla toplumsal yaşamda
bulaşmamaktadır" yazısı ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nden
aldığı, "kanla temas olmadığı sürece" uyarısının yer aldığı "okul
ortamında ter, tükürük, el sıkışması, gözyaşıyla bulaşmadığı
bildirilmektedir" raporlarını iletti. RAPOR VAR DA NE FAYDA
Velilerin tedirginliği üzerine İl Sağlık Müdürlüğü'nden de yardım
istendi. Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi'nden gelen hekimler, AIDS ve
bulaşma yolları hakkında velilere bilgi verdi. Y.'nin bu okulda
okuması gerektiğini bildirdi. Ancak hekimler, velilerin kan yoluyla
çocuklarına bulaşma riski olup olmadığı sorusuna yanıt veremedi.
Açıklamalardan tatmin olmayan veliler, dün sabah çocuklarını okula
göndermedi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurarak sorunun
çözümlenmesini istedi. Y.'nin okula devam etmesi halinde
çocuklarını okuldan alacaklarını belirten veliler, "Hiç kimse bize
bir şey olmayacağı konusunda garanti veremez, veremiyor. Çocuklar
düşe kalka büyüyor, her an bir yerlerini kanatıyorlar. Bu şartlarda
nasıl rahat olabiliriz? Bizim yerimizde hangi anne baba olsa aynı
şekilde davranır. Çocuklarımızı düşünmek zorundayız. O varsa bizim
çocuklarımız bu okulda olmayacak" dediler. Taşıyıcı ölmüyor
Y.O.'nun başına gelenler, dikkatleri AIDS'in bulaşma yollarına ve
bu konuda toplumun bilgisizliğine çekti. AIDS hastaları; bu
hastalığı 'taşıyıcı olan ama kendileri gibi hasta olmayan'
insanlardan kapıyor. Tıpkı Hepatit B'de olduğu gibi; vücudun
bağışıklık sistemi, vücut sıvılarıyla bulaşan bu hastalık bazı
insanları AIDS hastası, bazılarını ise AIDS taşıyıcısı haline
getiriyor. Hastaları ölüm beklerken, taşıyıcılar ise hayatta
kalıyor. HIV virüsüyle karşılaşan her insan, tıpkı Hepatit B'de
olduğu gibi, hasta olmayabiliyor. Bazı insanlar, vücutlarındaki
bağışıklık sisteminin özelliği gereği, sadece taşıyıcı olup,
hastalığı bulaştırmakla kalıyor ki; bu kişilere HIV taşıyıcısı
deniyor. Taşıyıcılar, hiçbir zaman AIDS yüzünden ölmedikleri gibi,
bu kişilerin medikal tedaviye verdikleri yanıt da AIDS hastalarına
oranla daha yüksek düzeyde oluyor. NASIL BULAŞIR? Hastalığın
Türkiye'de bulaşma biçimleri farklı * Cinsel ilişki yoluyla (gerek
eşcinsel gerekse heteroseksüel ilişkilerde). * Kan yoluyla (kan
nakli, şırınga kullanımı veya yaralarla temas). * Anneden bebeğe
(hamilelik, doğum ve emzirme sırasında). AIDS, Türkiye'de farklı
olarak en çok kan nakli yoluyla ve heteroseksüel ilişkiyle
bulaşıyor. Mahzun mahzun bakındı Talihsiz Y. dün sabah kendisini
büyüten babaannesi Emine O.'nun öldüğünden habersiz geldiği okulda
anlayamadığı protestoyla karşı karşıya kaldı. Anneannesi ve kuzeni
ile birlikte sınıftaki yerini alan, ancak tek bir arkadaşını dahi
yanında göremeyen Y. mahsun bir şekilde hakkında verilecek kararı
bekledi. Velileri yatıştırmak için okula gelen İl Milli Eğitim
Müdürü Kamil Aydoğan, annesinin cenazesini kaldırmaya hazırlanan
baba N.O.'yu okula çağırttı. O. çiftiyle görüşen Aydoğan,
cenazeleri olduğu için ailenin çocukları için üç gün izin
istediğini belirterek, "En sağlıklı çözümü bulacağız" dedi. Daha
sonra diğer velilerle görüşen Aydoğan, "Sizin iç huzurunuzu
sağlayacak bir çözüm mutlaka bulacağız. Gerekirse tek bir sınıfta
ya da evinde öğretmenle okumasını sağlayacağız" diye konuştu. Sabah
Gazetesi'nden Nesrin COŞKUN ve İlker ÇOBAN'nın haberi..